Merhum Mûs Efendi ’nin sevenlerine yazmış olduğu mektuplardaki nasihatlerinden bir demet sunuyoruz.“Bir mu ’minin gonul Âlemi ve kemÂli, davranışlarında sergilenir. Bu guzelliklerin en başta gelenlerinden birkacı şoyledir:
DÂimî olarak alcak gonullu olması, zamanlarının ve nefeslerinin kıymetini bilip israf etmemesi, AllÂh ’ın kullarını sevip onlarla cekişmemesi, muhÂtaplarına dinî seviyesine gore muÂmele etmesi, kabahat ortucu olması, haram ve helÂle dikkat etmesi ve herkesin kucuk gorduğu mÂsiyetleri dahî buyuk gormesidir. Zîr gunahını kucuk goren -hÂşÃ‚- CenÂb-ı Hakk ’ın emrini kucuk gormuş olur.
HARAM VE HELÂLE DİKKAT ET
MevlÂmızın rızÂsı yolunda, bilhassa seher vakitlerini namaz, zikir ve duÂlarla ziynetlendirelim. Başta Âile efrÂdımızın ve Âile buyuklerimizin hizmetinde bulunalım. Dunyacılarla, yÂni gaflete dalanlarla ulfeti azaltıp, sÂlihlerle oturup kalkalım. Diğer akrabÂlarımız ile muhtacların hizmetinde olup, gerek lisÂnen gerek maddeten yardımda bulunalım. En onemlisi haram ve helÂle titizlik gosterelim. Ayrıca carşı-pazar işlerinde de dikkatli davranalım ki, kulluktan fire vermiş olmayalım.
Bir kul, merhameti ve ahlÂkı nisbetinde Rabbine yakındır. Rabbine yakın bir kul da:
“Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi ne guzel kıldı.” (Su­yû­tî, C­miu ’s-Sa­ğîr, I, 12) hadîs-i şerîfinin sırrına mazhar olur. YÂni CenÂb-ı Hakk ’ın ahlÂkıyla ahlÂklanır ki, bundan daha şerefli ve fazîletli hicbir şey olamaz.
Butun hatÂlar, nisyanlar, bocalamalar; zikirden gÂfil olduğumuz, yÂni Rabbimizi unuttuğumuz anlarda husûle gelir. Zikrin mÂnevî hÂlini devam ettirenlerde dunya kederi, uzuntusu, hatt luzûmundan fazla dunyevî neş ’e dahî bulunmaz. DÂimî huzur, sehÂvet ve mahlûkÂta şefkatli olmak, o boşluğun yerini doldurur. YÂni sevgi, dÂim sevgi... AllÂh TeÂl Hazretleri, kendisini seven kulunu muhabbet deryÂsına daldırır. Artık o kimse CenÂb-ı Hakk ’ın sevdirdiği nisbette sevilmeye lÂyık olanları sever.
DUNYA İCİN KİMSE İLE CEKİŞME
Akıllı kişinin, CenÂb-ı Hakk ’ın ilÂhî azametini ve kendisine lutfettiği dunyevî ve uhrevî nimetleri duşundukce tevÂzuu, alcak gonulluluğu artar. Herkesi derecelerine gore sever. Haklı bile olsa kimse ile cekişmez.
Diğer taraftan akıllı kişi, hayÂtın muvakkat yÂni gecici olduğunu bilir. Boylece MevlÂsının rızÂsını duşunur. Dolayısıyla daha dunyada iken, kalbindeki zulmet ve sıkıntı hÂlleri huzûr ve surûra inkılÂb eder. HulÂsa dunyada iken cennet hayÂtına girmiş olur.
Bir insan mensub olduğu cemiyete, rızÂ-yı ilÂhî icin guzelce hizmet etmeyi pek kıymetli bir vazife bilmelidir. Bir cemiyetin hayÂtına, intizÂmına, refahına hizmet eden kimse, o cemiyet icinde pek kıymetli bir varlık sahibi demektir. BinÂenaleyh onun ecir ve mukÂfÂtı da o nisbette buyuktur.
Hadis-i şerifte:
“Bir kavme hizmet eden kimse, (ecir ve mukÂfÂta nÂiliyet itibÂriyle) onların en buyuğudur.” (Deylemî, Musned, II, 324) buyrulmaktadır.
Bircok kimseler, ibÂdet ve tÂate cokca yoneldikleri hÂlde, CenÂb-ı Hakk ’ın sıfatı olan “settÂru ’l-uyûb”, yÂni ayıpları ortuculuk ve kusurları affedicilik hasletine lÂkayd kalıyorlar. Bu sebeple de tam istenildiği gibi terakkî edemiyorlar. HÂlbuki bağışlamak ve kusur ortmek, guzel ahlÂkın en ehemmiyetlilerinden biridir. AllÂh TeÂl biz kullarının sayısız kusur ve hatÂlarını ortup affettiği gibi, biz de affedici olmalıyız. Zir AllÂh sevgisine sÂhip olanlar, affetmeyi bilirler. Affedelim ki inşÃ‚allÂh affolunuruz.
Rahatlığın ve ferahlığın yegÂne anahtarı teslîmiyettir. YÂni ilÂhî taksîme rÂzı olup helÂle ve harama dikkat etmektir.
HAKK ’A TESLİMİYET GOSTER
SÂlikler kısım kısımdır. Bir kısmı îtiyad hÂline getirdiği evrÂdını yapar ve karşılığında şuphesiz mukÂfÂt verilir. Diğer bir kısım ise evrÂdını yapmakla beraber dÂimî olarak CenÂb-ı Hakk ’ın huzûr-i ilÂhîsinde bulunduğunu idrÂk eder. Kur ’Ân-ı Kerîm ’in ahkÂmına riÂyetkÂr olur, kaz ve kader hukumleri karşısında Hakk ’a teslîmiyet gosterir. Onun her hareketi Hakk ’ın rızÂsına muvÂfık duşer. Onun da kalb ve ruh Âlemi buna gore değerlendirilir. Ne var ki bu zumre azdır, hatt azın da azıdır.
Butun huner, bu dunya hengÂmesinde ve binbir turlu meşgale icinde Hak TeÂl ile beraber olabilmektir. Bu oyle hoş bir hÂldir ki, CenÂb-ı Hakk ’ın kuluna bir hediyesidir. Bu pek ulvî vazifeyi teemmul edebilirsek, dunyanın gel-gec oyuncaklarına aldanmaktan da kurtuluruz.
HATALARINI GOR
CenÂb-ı Hakk ’ın, bir kuluna en buyuk nîmetlerinden biri, o kuluna aczini bildirmesidir. Bu mÂneviyat yolunda kazandığım belki de en buyuk nîmet, hatÂlarımı gormem oldu. Rabbime karşı muflisliğimi idrÂk ettim. Boylece kimsenin hatÂsını gormeye ve onunla uğraşmaya tÂkatim kalmadı. Hamdolsun, butun bunların şukru icindeyim...”
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları, 2013
İslam ve İhsan