Gunumuz toplumlarının icinde bulundukları durumu ve gereken uyarıyı 1400 yıl once Kuran'ı Kerim Yasin suresi 60-61. ayetleriyle yapıyor. Peki Yasin suresi 60-61. ayetler ne anlatıyor?HudÂyî Hazretleri buyurur:
Kimisi bulduğun kapar,
Kimi doğru yoldan sapar,
Nefsi hevÂsına tapar,
Nicʼolur bizim hÂlimiz?!.
Bugun toplumlar, dilleriyle ikrÂr etmeseler de, hÂl ve davranışları itibÂrıyla, dunyaya, fÂnîlere, nefse ve şeytana kul-kole olan nice gÂfillerle dolu…
HÂlbuki, zerrelerin dahî hesabının verileceği kıyÂmet gununde CenÂb-ı Hak soracak:
“Ey Âdemoğulları! Size; «Şeytana tapmayın!» diye emretmedim mi? «Ve Bana kulluk ediniz, doğru yol budur!» demedim mi?” (YÂsîn, 60-61)
SÂmi Efendi Hazretleri, bu Âyet-i kerîmeleri zikrettikten sonra şoyle buyuruyor:
“Herkes, CenÂb-ı Hakk ’ın kulu değildir, mahlûkudur. Kul olan; CenÂb-ı Hakk ’ın ilÂhî emirlerini kÂmilen îf eder, yasaklarından kulliyen sakınır. İşte kul budur. Yoksa gaflet ile vakit gecirerek ibadet ve tÂate ehemmiyet vermeyen kimseler, kul olamaz.
Bazıları da sus ve ziynete, paraya, mala muhabbet eder, paranın kuludur.”[2]
Şunu hicbir zaman unutmamak îcÂb eder ki, tevhîd akîdesinin ortaklığa tahammulu yoktur. Yani Allah TeÂlÂ, kulunun kendisinden başkasına kulluk etmesine asl rÂzı olmaz. HÂlbuki insanoğlunun Rabbini bırakıp da en cok kulluk ettiği bÂtıl ilÂh, kendi nefsidir. Yani AllÂhʼın emrini îfÂya mÂnî olan keyfî kararlarıdır. İslÂmʼın hukumlerine ters duşen “bana gore”leri ve “bence”leridir. Kulluk vazifelerini, sırf AllÂhʼın emri olduğu icin değil de, fÂnîlerin gozune girmek veya onların gozunden duşmemek gibi, nefsÂnî beklentilerle bulanık olarak îf etmesidir.
Bundan dolayıdır ki Âyet-i kerîmede buyruluyor:
(Ey Peygamber!) Hev ve hevesini ilÂh edineni gordun mu? Şimdi Sen mi ona vekil olacaksın?!” (el-FurkÂn, 43)
Hadîs-i şerîfte de:
“Yeryuzunde tapılan sahte ilÂhlardan AllÂhʼın en cok buğz ettiği şey, peşine duşulen hev ve hevestir.” buyruluyor. (Heysemî, I, 188)
Demek ki Hakkʼa kulluğun onundeki en buyuk engel, kişinin kendi nefsine kul-kole olmasıdır. HÂlbuki Zunnûn-ı Mısrî Hazretleriʼnin buyurduğu gibi;
“AllÂh ’ın dostu olup nefsin hasmı olmak gerekir; nefsin dostu olup AllÂh ’ın hasmı olmak değil!..”
Dolayısıyla gunumuzde esir ÂzÂd etmenin ecrine nÂil olmak isteyen biri, evvel kendi nefsinin esÂretinden kurtulmalıdır. Sonra da kendini toplumdan mesʼûl gorerek, nefse ve şeytana esir olmuş, aklını ve kalbini bÂtıl cereyanlara kaptırmış, zamÂne şerlerinin muptelÂsı ve dunyanın kulu-kolesi olmuş kimseleri ÂzÂd edebilme gayesiyle, tebliğ ve irşad hizmetlerine koşmalıdır.
Diğer taraftan, son derece yuksek bir fazîlet olan kole ÂzÂd etmek, bir insanı dunyevî bakımdan rahata kavuşturmaktır. HÂlbuki bir gonlun bÂtıldan kurtulup îman ve irfÂn ile ihy olmasına, cirkin hÂl ve davranışlardan kurtulup takv ile kemÂle ermesine vesîle olmak, onun ebedî hayatını kurtarmak demektir.
KurʼÂn-ı Kerîmʼde beyÂn edildiği uzere, bir insanın maddî hayatını kurtarmak, butun insanlığı kurtarmak gibi buyuk bir ecir kazandırırsa,[3] bir gonlu ihy ederek onun ebedî kurtuluşuna vesîle olmaya, CenÂb-ı Hak, kim bilir ne buyuk mukÂfatlar ihsÂn eder…
Nitekim Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Hazret-i Ali -radıyallÂhu anh-ʼı Hayberʼe gonderirken ona;
“AllÂhʼa yemin ederim ki, CenÂb-ı Hakkʼın senin vÂsıtanla bir tek kişiyi hidÂyete erdirmesi, (en kıymetli dunya nîmeti sayılan) kızıl develere sahip olmandan daha hayırlıdır.” buyurmuştur. (BuhÂrî, AshÂbuʼn-Nebî, 9; CihÂd, 143)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2023 – Temmuz, Sayı: 449
İslam ve İhsan
Gafletten Kurtulma Yolları
Kalp Gafletten Nasıl Kurtulur?