Baba ve oğul konuşuyorlarmış. Babası oğluna sormuş, "Senin kac tane dostun var?"

Oğlan cevap vermiş: "Ohooo yuzlerce..."

Babası oğluna acıklamış.

"Bak oğlum" demiş insanın bir suru arkadaşı olabilir ama yuzlerce dostu olamaz. Dost dediğin diğer arkadaşlara benzemez. İnsanın hayatı boyunca ancak 1 ya da 2 tane dostu olabilir.

Oğlan sacma demiş. Benim bir suru dostum var ve hepsi beni sever ve her zaman bana yardıma koşacaklarına eminim.

Oyle mi demiş babası? O zaman gel seninle bir test yapalım.

Adam birkac tane tavuk kesmis ve başka birkac ıvır zıvır'la birlikte bir cuvala doldurmuş. Cuval'dan kanlar akıyormuş. Şimdi git demiş bu cuvalı arkadaşlarına gotur ve onlardan yardm iste. Cuvalı birlikte bir yerlere gomun.

Cocuk cıkmış yola, bir arkadaşının kapısını calmış, arkadaşı elindeki kanlı cuvalı gorunce cocuğun yuzune kapıyı kapatmış, başka arkadaşları bir daha onlarla konuşmamalarını goruşmemelerini rica etmişler, cunku hepsi cuvalın icinde bir ceset olduğunu sanmış.

Oğlan yuzu allak bullak babasına donmuş olanları anlatmış. Babası demiş; "İşte senin arkadaşlarının dostluğu bu kadar. Şimdi al bu cuvalı
benim dostuma gotur."

Oğlan tekrar sırtlamış cuvalı duşmuş yola. Babasının dostu kapıyı acıp, oğlanı ter icinde, elinde kanlı bir cuvalla gorur gormez etrafa şoyle bir bakmış ve hemen almış iceriye. Sen Ahmet'in oğlusun değil mi demiş? Evet demiş cocuk. Ver elindekini diyerek cuvalı almış. Arka bahceye cıkarmış, arka bahcede bir cukur kazıp cuvalı gommuş. Cocuğa su ikram etmiş. Bu arada yetmemiş, gomduğu yer belli olmasın diye sarımsak ekmiş oraya.

Cocuk ben artık gideyim demiş. Adam da babana soyle sarımsak tarlasına gozum gibi bakıyorum demiş.

Cocuk gitmiş babasına durumu anlatmış, gercekten senin dostun varmış benim ise sadece sıradan arkadaşlarım demiş. Yooo bitmedi demiş babası, şimdi tekrar git dostumun kapısını cal ve acar acmaz yuzune okkalı bir tokat yapıştır. Cocuk olur mu hic oyle şey demiş. Olur olur, ancak o zaman anlayacaksın dostluğun ne demek olduğunu.

Cocuk caresiz utana sıkıla tekrar duşmuş yola. Kapıyı calmış. Babasının dostu kapıya cıkar cıkmaz da babamın size iletmek istediği bir şey var demiş. Nedir o demeye kalmadan cocuk okkalı bir tokat yapıştırmış babasının dostunun suratına. Uzulmuş bir yandan da nasıl vurdum diye.

Babasının dostu demiş ki, benim de babana iletmek istediğim bir şey var... Soyle o babana "biz bir tokata satmayız koskoca sarımsak tarlasını" demiş!

İşte boyle. Cocuk o zaman anlamış dostluğun değerini ve babasının yuzlerce arkadaşın olacağına bir dostun olsun yeter derken ne demek istediğini...

Sen Gulerken yanındakiler de guler,
Ama ağlarken yalnız ağlarsın,
Onun icin oyle bir ağaca yaslan ki,
Asla yıkılmasın.
Oyle bir dost edin ki,
Asla bırakmasın.