Cep telefonu yoktu,bilgisayar yoktu,internet yoktu.Gunumuz insanları iletişim aracaları artmasına rağmen daha bir yalnız.Kalabalıkların icinde yalnızlıklar yaşanıyor...

Sucu zamana yuklemek daha kolay gelir bize:Cunku değişen zamandır.Hicbişey eski tadında değildir ve bunun tek sorumlusu yine zamandır...

Zor gelir bize kabul etmek!
Yalnızlık ucurumlarına yuvarlanırken elele yuvarlanırız hem de yalnızlığımıza inat,sıkı sıkıya tutarız ellerimizi,ama yine birbirimizden haberimiz yoktur.Herkes kendi yalnızlığına oyle bi gomulmuştur ki...

Suclu mu kim? Ah bi bilsem.Yine de herzamanki gibi sucu zamana yukleyelim.Nasıl olsa zamanın cevap hakkı bile yok ......


ESKİDEN
Cember cevrilir, Su musluktan icilir,
Ağaclara tırmanılırdı.
Bebekler bezden, Silahlar tahtadan,
Resimler komur karasından yapılırdı.
Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin
İsimleri konulur,
Saatli maarif okunurdu.
Komşuda pişen, Bize...
Bizde pişen komşuya duşerdi.
Geceler ayaz, Sokaklar karanlık,
Yıldızlar parlak olurdu.
Turşu, salca, mantı, Evde yapılır,
Karpuz kuyuda soğutulurdu.
Erik ağacının ciceği, Pencere camımıza yaslanır,
Guz yaprakları bahcemize duşerdi.
Kardan adam yapılır, Evlerde soba yakılır,
Kış gecelerinde masal anlatılırdı.
Merdiven cıkılır,
Aidat odenmez, Yonetici secilmezdi.
Evler badanalı, Sokaklar lambasız,
Mahalleler bekcili olurdu. Ajans radyodan dinlenir,
Cizgi roman okunur, Defterlere kenar susu yapılırdı.
Hayat, Arkası yarın gibiydi,
Kesintisizdi.
Her gun yaşanacak bir şey vardı. Herkes kendi duşunu kurar,
Kendi hayatını oynardı.
ŞİMDİ
Herkes
Yoğun, Yorgun Ve Tek başına...