1. el- HÂlıku (yoktan yaratan):
Allah (c.c.) butun evreni, icerisindeki tum canlı ve cansız varlıkları yoktan yaratmıştır. Duyu organları yolu ile algılanabilen ve algılanamayan butun varlıklar Onun Ol! hitabıyla yoktan yaratılmışlardır. O bu yaratmada hicbir yorgunluk duymamıştır. Kendisinden de hic bir şey eksilmemiştir. İnsanın yaratıcı olarak Allahın (c.c.) varlığını kabul edip de Onun ahirette ilgili mekanları, mahşer meydanını, cennet ve cehennemi yaratamayacağına inanması cok sığ bir duşuncedir. Bu duşunce, bir sanatcının bir tablosuna bakıp hayranlık duyduktan sonra onun bir daha başka guzel bir tablo cizemeyeceğine hukmetmek kadar gerceğe aykırıdır. Elbette sanatcı tablo yapmak gibi bir beceriye sahipse buna olanak bulduğunda sanatını yapmaya devam edecektir.
En buyuk sanatcı olan Allahı (c.c.) yaratıcı yonu ile sadece bu evrenle ve gorduğumuz şeylerle sınırlamak Onun peygamberler ve kutsal kitaplar aracılığı ile bildirdiği olum sonrası tekrar dirilişe, hesap olayını gercekleştirmesine, cenneti ve cehennemi yaratacağına inanmamak, hic de mantığa uygun bir duşunce değildir. İnsanı yoktan yaratan Allah (c.c.) elbette oldukten sonra tekrar diriltmeye kadirdir. Cunku oldukten sonra diriltmek yoktan yaratmaktan daha kolay bir iştir. Tum evreni, yıldızları, gezegenleri cok ince hesaplarla yoktan yaratan Allahın (c.c.), daha başka evrenleri ve peygamberlerin, kutsal kitapların haber verdiği mahşer alanını, cenneti ve cehennemi de yoktan yaratmaması onunde hicbir engel yoktur.
2. el-BÂriu (varlık turlerini uygun ve olculu yaratan):
İnsan, organlarına şoyle bir baktığında Allahın (c.c.) onları belli bir olcude ve uygunlukta yarattığını gorur. Organlardaki bu olcu ve uyum, Allahın (c.c.) varlığına ve birliğine bir işarettir. İnsanın ellerine, gozlerine, kulaklarına, diline, yuzune bakıp da tum bunların tesadufen yaratıldığına inanması olanaksızdır. Bunu hicbir vicdan kabul edemez. Tum bu organların bicimi, olcusu, bunları tasarlayıp yaratan bir Allahı (c.c.) gerekli kılmaktadır. Aynı bicim ve olcu tum diğer canlı varlıklarda olduğu gibi evrende yıldız ve gezegenler arasında da vardır. Dunyamızın buyukluğu, guneşe uzaklığı, eğimi bizim yaşamımıza uygun olmak uzere cok ince hesaplarla belirlenmiştir.
El-BÂri guzel ismi tum canlı varlıkların turlere ayrılırken farklı bicimlerde ve ozelliklerde yaratılmasında daha acık bicimde gorulur. Doğada her bir hayvan turu bir diğerinin besin zincirini oluştururken gerekli butun savunma ve mucadele silahları ile donatılmış olarak yaratılmıştır. Kimisi gozlerinin keskinliğiyle, kimisi duyarlı koku almasıyla, kimisi işitmedeki ustunluğuyle, kimisi yırtıcılığıyla, kimisi hızlı koşmasıyla, kimisi de doğurganlığı ile diğerlerinden ustun yaratılması sayesinde varlığını ve turunu korumaktadır.
Ey insan, seni comert olan Rabbine karşı aldatan şey nedir? O seni yaratmadı mı? Butun vucut sistemini duzenleyip seni dengeli bir yapıyla meydana getirmedi mi? Seni dilediği bir surette sekilendirmedi mi? (İnfitÂr suresi, ayet 6-8)
3. el-Musavviru (varlık turunun her bir bireyini belli ozellik, nitelik ve nicelikte yaratan, onlara betimleyebileceğimiz bicimleri veren):
Allah (c.c.) el-BÂri guzel ismi ile her varlık turunu uygun ve olculu bir bicimde yaratırken el-Musavvir guzel ismi ile de her bir turun bireylerini birbirinden ayrılan ozellik ve niteliklerle farklı kılmıştır. Bu yuzden tıpkı aynısı olan bir ağac yaprağına dunyada rastlanılamaz. Tabii bunun en guzel tecellisi insan yuzlerinde kendisini gostermiştir. İkizler de dahil olmak uzere dunyada her bir insanın yuzunde ayırıcı ozellikler, nitelikler bulunur. Hatta dunya tarihi boyunca olmuş olanlar icin de aynı durum soz konusudur. Allah (c.c.) her insanı farklı bir bicimde tasarlayarak yaratmıştır. Bu da buyuk bir nimettir. Zira insanlar birbirinin aynısı olarak yaratılmış olsaydı hukuk meydana gelemezdi. Herkes birbiriyle karıştırılırdı. Bir hırsız icin kesin delil asla bulunamazdı, evli eşler birbirlerini başkalarından ayıramazlardı.
Allah (c.c.) zatını duyu organlardan gizlemesine karşın eserleri ile bize Kendisini tanıtma yolunu secmiştir. Allah (c.c.) sıfatlarını ve guzel isimlerini varlık Âleminde tecelli ettirmiştir. Her şey Ondan soz ederken O Kendisini gizlemiştir. Cunku O, varlık Âleminin otesindedir; yaratıcıdır. Varlık Âleminden yuce ve aşkındır (el-Aliyy, el-MuteÂlî

4. el-Bedîu (Allah [c.c.] eşsizdir, benzersizdir; orneksiz yaratandır)
Allah (c.c.) modelsiz ve orneksiz olarak bu evreni ve icerisindeki her şeyi yoktan yaratmıştır. Onun yaratmasına bir sınır koyamayız. Yarattığı şeylerin pek azından haberimiz bulunmaktadır. Cennet ve cehennem yaratıldıkları halde gozlerimizin onunde değildir ve bunlar bizlerin olumumuzu, kıymetin kopmasını ve hesap olayını beklemektedirler. Ayrıca cinler ve melekler gibi duyu organlarımızdan gizlenen başka varlıkların Âlemleri de bulunmaktadır. Allahın (c.c.) yaratma gucunu ve varlıklarını dunya yaratılalı beri yıldızlarının coğunun ışığı bize ulaşamamış bu ucsuz bucaksız evrenle sınırlandıramayız. Allah (c.c.) mahiyetlerini bilemeyeceğimiz nice evrenlerin de sahibidir. Allahın (c.c.) mulkune ve yaratmasına bir son duşunulemez. Cunku O, her an yaratma halindedir (RahmÂn suresi, ayet 29). Her yarattığı varlık da yuce Allah (c.c.) gibi eşsiz ve benzersiz bir ozellik taşımaktadır.
El-Ahad guzel ismi Allahın (c.c.) eşsiz ve benzersiz oluşunu birlik ve teklik temelinde belirlemekteydi. El-Musavvir guzel isminde Allahın (c.c.) bu eşsiz ve benzersiz ozelliklerin ve niteliklerin bir tecellisinin bulunduğunu belirtmiştik. Buna gore canlı varlıkların her bir turunun bireylerinde butunuyle aynı ozellik ve nitelikleri taşıyanını bulmak olanaksızdı. Allah (c.c.) bunların her birini birbirinden ayıracak ozellik ve niteliklerle yaratmıştı. Parmak uclarımızda dahi her birimizi diğerinden ayıran farklılıklar bulunmaktadır. El-Bedi guzel isminde ise bu eşsiz ve benzersiz olmada bir de guzellik cephesi soz konusudur.
Mecazi aşklarda sevgililer birbirlerinin guzelliklerini gozlerinde buyuturler ve birbirlerine Âşık olurlar. Zira her birinin guzelliğinde Allahın (c.c.) eşsiz ve benzersiz oluşundan gelen bir tecelli bulunmaktadır. Aşk eşsiz ve benzersiz olana duyulan cekim olarak da tanımlanabilir. Bu olgu Allahın (c.c.) eşsiz ve benzersiz bir guzellikte olduğuna da işarettir. Cunku yarattığı varlıklar birbirlerine Âşık olabiliyorlarsa ve Allah (c.c.) da bu guzellikleri yarattığına gore O onlardan daha eşsiz ve benzersiz bir guzelliğe sahiptir. El-Bedi guzel ismi asıl sevilecek ve Âşık olunacak varlığın eşsiz ve benzersiz bir guzelliğe sahip olan Allah (c.c.) olduğunu da duşundurmektedir.
El- Musavvir guzel isminin yonu varlıklara donuktur. El-Musavvir guzel ismi ile el-HÂlık, el-BÂri olan Allahın (c.c.) varlıkları yaratıp turlerine ayırdıktan sonra her bir turun bireylerine de ayrı ozelliklerle ve niteliklerle şekil vermesi tamamlanmaktadır. Zaten bu uc ismin birbiri ardı sıra gelmesi, bu duşunceyi kanıtlamaktadır. El-Bedi guzel isminde ise eşsiz ve benzersiz bir ozellikte, nitelikte ve guzel olarak yaratılan varlıklardan hareketle Allahın (c.c.) da eşsiz ve benzersiz bir guzellikte olduğu duşuncesine ulaşılma soz konusudur.
Kuran-ı Kerimde Allahın (c.c.) bu guzel ismi fiil olarak şoyle bir cumleyle iki ayrı ayette gecmektedir: O gokleri ve yeri bir ornek olmaksızın yaratandır (Bakara suresi, ayet 117; Enam suresi, ayet 101).
Demek ki Kuran-ı Kerimde Allah (c.c.) el-Bedi guzel isminin bu eşsiz ve benzersiz oluşunu, el-Musavvir guzel isminde olduğu gibi sadece bir turun bireylerinde soz konusu etmemekte, gokleri ve yeri kapsayacak bir genişlikte ele almaktadır. Her varlığın yaratılışındaki farklılık, ozgunluk, ayrı bir guzellik Allahın (c.c.) el-Bedi guzel ismine işaret etmektedir. Nitekim yukarıdaki ayetin Enam suresindeki devamında Onun cocuğunun ve eşinin olamayacağı, her şeyin Onun mahluku olduğu ve her şeyi bildiği bilgileri de işlenmiştir. Bu da yukarıdaki ayette gecen bedi fiili ile Allahın (c.c.) eşsiz, benzersiz ve kusurdan uzak (guzel) oluşuna vurgu yapıldığını gostermektedir.
El-Bedi guzel ismi, el-Musavvir guzel ismine gore Allahın (c.c.) benzersizliğini, eşsizliğini daha ileri bir derecede vurgulamaktadır. Orneğin Ahmet Mehmete benzemez, derken benzemez sozcuğunu rahatlıkla kullanabiliriz. Ama Ahmet Tekire benzemez diyemeyiz. Burada benzemez sozu uygun duşmemektedir. Cunku Ahmet ile Tekir arasında mahiyet farkı vardır. Ahmet Tekirden ayrı bir varlıktır. Bunun gibi Allahın (c.c.) hicbir guzel ismi ve sıfatı da yaratılmışlara benzemez, benzetilemez. Cunku Allah (c.c.) mahiyet olarak insandan ayrıdır. Allah (c.c.) yaratıcıdır, insan ise yaratılmış bir varlıktır. İşte el-Bedi guzel ismi Allah (c.c.) ile yaratılmışlar arasındaki bu muazzam farklılığa dikkati ceker.
Yine yukarıdaki ayet-i kerimede dolaylı bir bicimde Allahın (c.c.) yaratma işine bir sınır koyamayacağımız, bir son duşunemeyeceğimiz de cıkarılmaktadır. Cunku gokler ve yerler ifadesi ile bir sınırsızlığa ve sonsuzluğa dikkatimiz cekilmektedir. Nitekim yukarıdaki ayetin Bakara suresindeki devamında Allahın (c.c.) bir şeyi yaratmak isteyince sadece Ol! demesinin yeterli olduğu belirtilmektedir.
El- Bedi guzel ismi Allaha (c.c.) her şeyin yaratıcısı olarak buyuk bir hayranlığı ve Onun guzel isimlerini yuceltmeyi gerekli kılmaktadır.
Muhsin İyi