Allah (c.c.) dunyadaki hicbir varlığa benzemez. Allahı (c.c.) hakkıyla bilmemize de imkan yoktur.
Allah (c.c) insanı yeryuzunde halife olarak yaratmıştır. Tabii Allahın bu gorevini ancak insan-ı kÂmil yuklenebilir. Diğer hicbir varlığa nasip olmayacak capta Allahın (c.c.) sıfatları ve guzel isimleri insan uzerinde tecelli etmiştir. Halifeliği de buradan ileri gelmektedir.
Allahın (c.c.) her ne kadar pek cok sıfatı ve guzel ismi varlık Âleminde tecelli etse de O bunların dışındadır ve bunlardan aşkındır. Yucedir. Onu en iyi ancak Kendi zatı bilir.
İnsanda bazı duygular vardır ki aşkın (muteal) bir ozellik taşırlar. Yani bu duygular yaratılmış olan Âlemin otesinde, yuce Allaha (c.c.) ulaşmaya calışan veya Onu gerekli kılan bir ozelliktedirler. Orneğin insanın icerisindeki ebedilik ozlemi boyledir. Biliyoruz ki varlık Âleminde hicbir şey ebedi değildir. Cunku ezeli de değildir. Ezeli olmayan bir şeyin de ebedi olması duşunulemez. Ancak Allah (c.c.) dilerse o başkadır. İnsan da bu yuzden olumludur. Demek ki insandaki ebedilik ozlemi varlık dunyasını aşan, yuce Allaha (c.c.) dayanan bir ozellik taşımaktadır. Cunku yuce Allah (c.c.) ezeli ve ebedidir. Elbette insanın ruhunda boyle bir ebedi yaşama arzusunu var eden Allah (c.c.), bunu gormezden gelmeyecektir. Nasıl Allah (c.c.) bu dunyada butun fıtri ihtiyaclarımıza bir hal caresi yaratmışsa, orneğin aclık icgudusunu verdiği rızıklarla tatmin ettiriyorsa, ahiret Âleminde insanın ebedi yaşama karşı duyduğu guduyu de muhakkak doyuma ulaştıracaktır. Gonul ister ki bu duygu ancak cennette yerini bulsun. Allah (c.c.) ebedi cehennemle bizi cezalandırmasın.
Aşk da boyle aşkın bir duygudur. Aşk her ne kadar genellikle beşeri olarak yaşansa veya gorulse de aslında varlık Âleminin otesine ulaşma amacındadır. Bu yuzden aşk, aşkın bir ozelliğe sahiptir. Cunku insanın gercek yaratıcıyı bırakıp da onun bir kuluna gonlunu kaptırması ressama hayranlık duyma yerine bir tablosuna takılıp kalma gibi sapkın bir durumdur. Bir ruhsal hastalıktır. Boyle bir duygunun hedefinden şaşması durumunda once bu sapkınlığı duşunmeli, kabul etmeli, sonra da asıl Âşık olunacak varlığa, yani Allaha (c.c.) ibadet ve taatla yonelinmelidir.
Dunyadaki her varlık aslında aşkın bir anlam taşımaktadır. Ozellikle bize rızık olarak ihsan edilen her nimet ahiretteki asıllarını, cennette muminlere sunulacak nimetleri duşundurmektedir. Dunyadaki nimetler onların ancak az bir kısmının modeli olarak gorulmektedir. Bunları yaratan Allah (c.c.) elbette ebedi cennet mulkunde kutsal kitabındaki vaat ettiği tum nimetleri yaratmaya da guc yetirmiştir.
El-MuteÂlî (aşkın, butun yaratılmışlardan farklı olan) guzel ismi ile kula duşen gorev, Allah (c.c.) hakkında her ne biliyorsak Allahın (c.c.) bunların uzerinde bir gercekliğe ve ustunluğe sahip olduğu bilincini taşımaktır.
Muhsin İyi