Yazın ve Kışın Kolay ve Rahat Oruc Tutmanın Yolları (Puf Noktaları)
Bir işte insan deneye deneye bazı kolaylıklara ve rahatlıklara ulaşır. Yani iş insanlara başlangıcta zor ve sıkıntılı gorunur ama deneyimle insanlar sonra işin kolay ve rahat olmasını sağlayan puf noktalarını gorurler ve artık iş onlara zor ve sıkıntılı gorunmez. Ayeti celilide buyrulduğu uzere ‘Her zorluktan sonra kolaylık vardır. Evet, her zorluktan sonra kolaylık vardır. (İnşirah suresi, ayet 5-6)’.

Ben Âcizane son dort yıldır, aralıksız pazartesi ve perşembe gunleri oruclarını tutmaktayım. Ayrıca uc aylarda bu gunleri biraz daha artırmaktayım. Yani uc aylarda elimden geldiğince başka gunlerde de oruc tutuyorum. Bunları bu yolda deneyimim olduğuna ve yazımın inandırıcılığına kanıt olması icin soyluyorum. Yani okuyucu yazımı okurken bu yazımın altında bir deneyim olduğunu, bunun masa başı yazısı olmadığını bilsin istiyorum. İnternet ortamında nick ismimle yazmama karşın gurur, kibir, riya, gosteriş… gibi insanın imanını, butun iyi amellerini yok edecek bu dehşetli afatlardan Allah’a sığınırım. Allah bizleri bu afatlardan korusun. Amin.

Oruc biliyorsunuz kameri aylardadır, kameri aylar da şemsi ayların icerisinde donmektedir. 33 yılda devir tamam olmaktadır. Cocukluğumda yazın oruc vardı. Şimdi kırklı yaşlarda yaz oruclarını yine gorduk.

Bir insan yaz kış belli gunlerde de olsa oruca devam edince mevsimlerde bazı puf noktalara dikkat edince orucu cok rahat ve kolay bir şekilde tutabilmektedir.

Biz başlangıcta cok sıkıntılar cektik, ama şimdi o sıkıntılardan elde ettiğimiz deneyimle işin meyvelerini yemeğe başladık. Oruc benim icin artık cok rahat ve kolay bir ibadete donuştu. Sadece Ramazan’da değil butun yıl boyunca belli gunlerde de rahat ve kolay bir şekilde tuttuğumu demin soyledim. İstiyorum ki, ummeti Muhammed de benim yaşadığım kolaylığı ve rahatlığı gorsun onlar da bu ibadete sadece Ramazanda değil butun yıl boyunca da belli gunlerde talip olsunlar, bunu bir hayat bicimi olarak benimsesinler.

İnsanın manevi dunyasında pek cok uyarıcı var. Bunlardan ikisi oruc tutarken insana sıkıntı vermeye başlarlar: Aclık ve susuzluk. Bunlar uyarıcılardır. Eğer bunlar olmasa insanlar calışmazlardı. Cunku insan tembel yaratılmıştır. Medeniyetin temeli de bu iki uyarana bağlıdır. Her neyse…

Bu iki uyaranın ikisi birden, aynı anda etkili olmaz. Yani bu beden makinesini yaratan yuce Allah, bu iki uyaranı birlikte, aynı anda hareket ettirmez. Birisi etkin olur. Diğeri varlığı hissedilmeyecek oranda geri kalır. Yazın oruc tutan insanlar susar, kışın da acıkır. Yani yazın oruc tutan kişi kesinlikle acıkmaz. İsterse iki gun ağzına bir lokma koymasın, sadece susar. Deli gibi susar. Susuzluk dışında bir şey duşunmez. Kışın da acıkır. Yemek dışında bir şey duşunmez. İlkbahar ve sonbahar mevsimleri ise sıcaklık durumları ile yaza ve kışa benzemelerine gore değişirler. Yani bu mevsimlerde hava serin olduğunda acıkırız, sıcak olduğunda susarız. Yani yuce Allah, merhametinden aclık ve susuzluk gibi iki belayı aynı anda birarada, birlikte kuluna tattırmaz. Biri baskın olur; diğerinin uzerini orter, varlığını hissettirmez. Yani bebek ya kız doğar, ya erkek onun gibi. Bu yuce Allah’ın biz aciz kullarına buyuk bir lutfudur. Bunyemizin kanunudur.

Yazın bir insan oruc tuttuğunda mumkun mertebe yemekle orucunu acmasın. Daha doğrusu yemeği cok az yesin. Sıvı alsın. Kahvaltı ayarında bir iftar en iyisidir. Hele sahurda kesinlikle yemek yemesin. Korkmasın, kesinlikle acıkmayacaktır oruc gunu icinde. Sadece susayacaktır. Susuz devler gibi saatlerce su icmek isteyecektir. Onun icin sahurda karnı ac olsa da fazla yemek yemesin; karnını cay, su, karpuz, kavun, meyve suyu gibi şeylerle doldursun; cunku bu yalancı aclıktır, gunduz bu aclığı hissetmeyecek, sadece yavaş yavaş susamaya başlayacaktır. Kışınsa durum tam tersine olacak, kişinin iftarda ve sahurda sıvı şeylere değil, yemeğe ağırlık vermesi gerekecektir. Kışın da kesinlikle susamayacaktır. Kışın susuz yatsa bile, oruc gunu boyunca susuzluğu ortadan kalkacak, sadece acıktığını hissedecektir.

Gece imsak vaktine kadar uyumayıp vazifelerinizi yaptıktan sonra uyunması gun icerisindeki zamanın buyuk bolumunu uyku ile gecirilmesini sağlayacaktır. Uyku nadasa bırakılmış tarla gibidir. Enerjinizi muhafaza eder, yazın gec susamanızı, kışın da gec acıkmanızı sağlar. Yalnız yazın uyuduğunuz yerin serin olmasına ozellikle cok dikkat edin, tabii uşutme riskine girmeden, kapı veya pencereleri acık bırakmayı unutmayın. Yoksa uyku cok su kaybına neden olacak, daha uyanmadan vucut sıvınızın onemli bir kısmını kaybetmenize neden olacaktır. Terlemiş vaziyette uyanıyorsanız, bunu ortadan kaldırmak icin hemen acil onlem alın; uyandığınızda odanın serinliğini vucudunuzda mutlaka hissedin.

Tabii calışanların Ramazanı tatil gunlerine denk getirmesi veya bu ayda izin alması en guzelidir. Bu ayı baştan sona ibadete tahsis etmek akıllı kişilerin harcıdır. Cunku ganimet gokte bu ayda adeta yağmaktadır. Her ibadete verilen sevap birden yedi yuze kadar cıkar. Sair ayları defalarca kez katlar. Bazılarını yuzlerce kez.

Sabah uyandığınızda hemen dışarı cıkmayın. Alış verişi sonraya bırakın. En sona. Eve geldiğinizde iftara on beş dakika, yarım saat gibi bir zaman kalsın. Cunku orucun en zor zaman dilimidir. Sıkıntılıdır. Sabah uyandığınızda orucun sıkıntılarını pek hissetmezsiniz. Onun icin dikkat isteyen işlere yonelebilirsiniz. Kitap okumak gibi. Sonra ibadet, ozellikle kaza namazları ve nafile ibadetler yapılabilir. Kuran-ı Kerim okumak ve dinlemek de guzeldir, dinlendirici etkileri vardır. Yavaş yavaş susuzluğu hissetmeye başladığınızda evde durmayın, dışarı cıkın, arkadaşlarınızın yanına gidin, sohbetlere katılın. Dindar olanlarını tercih edin. Yoksa gıybet yapan kişiler orucunuzun sevabını boşa cıkarırlar. Bu, orucun sıkıntılarının onune gecer. Alış verişi sona bırakın. Alış veriş orucun sıkıntılarını yok eder. Gezmek de oyle. Son yarım saat kaldığında evde bulunun. Evden erken cıkarsanız vucudunuzdaki sıvıyı erken bitirip susamaya erken başlarsınız. Hele bir de bu vaziyette eve erken donerseniz susuzluktan catlarsınız, ufleyip puflemeye başlarsınız. Kendinizi boşu boşuna sıkıntıya duşurmuş olursunuz. Ama son on beş dakika veya yarım saatte mutlaka evde bulunun. Cunku orucu tefekkur etmeniz, son sıkıntıları doya doya yaşamanız cok manidardır. Orucun ruhuna uygundur. Duayı bu zamanda ihmal etmeyelim. Kabul oranı cok yuksektir. Yani aclık ve susuzluk belasıyla kavrulduğumuz bu anda –tabii kerehat vakti olduğu icin farz dışında namaz kılınmaz ama- zikirle duayla Allah’a yakın olmaya calışalım. Yani bu anlar tam ciftcinin mahsulu kaldırıp kazanca donuşturduğu anlardır. Malı goturme zamanı yani. Nefis de azgınlaşır. Dikkat edin. Bela arar. Aman ağzınızı bağlayın. Yoksa sermayeyi kediye yuklersiniz. Duaya, zikre daldığınızda nefis soner. Bu zaman diliminde gun boyunca tuttuğunuz orucun, dolayısıyla katlandığınız sıkıntıların rahmeti, sekineti bu sayede uzerinize inmeye başlar.

Bir işte calışanlar oruc tutarken kendilerini maratoncu gibi duşunmelidir. İşlerinin hızını yavaş yavaş artırmalıdır. Ama hoşlarına giden, yapmaktan zevk aldıkları, yaparken kendilerini kaybettikleri işleri sona bırakmalı; zor ve sıkıntılı, sevmedikleri işleri başa almalıdırlar. Zira oructa sıkıntı başta değil sona doğrudur.

Orucun bu kolaylığını ve rahatlığını fark eden kişi benim gibi yaz kış belli gunlerde de oruc tutmaya başlar.

Allah, Ramazan ayı ve sair orucları rahat ve kolay bir şekilde tutmayı ve bu yolla rızasına ermeyi nasip eylesin. Fazl u ikramıyla gunahlarımızı bağışlasın. Amin.
Muhsin İyi