Bu soru, ilk tanıştığım bircok kişinin buyuk bir merakla yonelttiği rutin sorudur.
Benim icin defalarca cevaplanmış olmasının verdiği sıkıcılıkla anlatırım. Tıp eğitiminin ucuncu yılında klinik bilimlerle ilgili dersler başlar. İlk kez bu donemde karşılaştım vaka sorularıyla. Uc gundur devam eden ateşi, boğaz ağrısı, govdesinde dokuntuleri olan bir hastayla karşılaştınız. Tanınız nedir? gibi sorulardır bunlar.
Bu soruları cozmek benim icin inanılmaz keyifliydi. Daha sonra hukuk eğitimine başlayınca da karşılaştım benzer sorularla: Ahmet Mehmete bisikletini odunc verdi, Mehmet de bunu Hasana bağışladı. Ahmet, Hasandan bisikletini talep edebilir mi?
O zaman duşunmuştum. Aslında hukuk ve tıp, sorunlara, benzer mantık dizgesi icinde yaklaşıyor ve cozum uretmeye calışıyordu. Her ne kadar biri sosyal diğeri fen bilimi olsa da hukuk ve tıbbın sorunlara yaklaşımı, aslında cok da farklı değil.
Bu noktadan bakınca tıptan hukuka geciş oyle cok da birbirine tezat bir iş yapmış olmak anlamına gelmiyor. Ancak bugun, hukuk ve tıp sozcukleri, daha cok hastaların hekimler aleyhine actığı davalarla gundeme geliyor. Artık ucuncu sayfadan manşetlere taşınan bu haberler, toplumsal ajandamızda yabana atılmayacak olcekte bir yer işgal ediyor. Dinleyince herkes dertli... Hekimler, kendileri uzerinde hukuk baskısından yakınıyor. Hastalar, haklarının ihlal edildiğinden
Sorunlar bugune ait değil.
Hasta-hekim ilişkisinin ortaya cıkardığı sorunlar bugune ait değil. Bundan yaklaşık 3000 yıl once yazılan Hammurabi Kanunlarında bile bu hususta duzenlemeler var. Orneğin; bu kanunun 218. maddesinde, hastasının olumune sebebiyet veren hekimin kolunun kesileceği kuralı yer alıyor. Kanunun 219. maddesine gore ise, bir kolenin olumune sebep olan hekim, kole sahibine başka bir kole vermek suretiyle (maddi) zararı karşılamak zorundadır.
Gorulduğu uzere cok eski zamanlardan beri sağlık alanına ilişkin ozel hukuksal duzenlemeler getirilmiş. Demek ki boyle bir gereksinim varmış. Gunumuzde bu gereksinim herhalde cok daha yakıcı. Sperm bankaları, organ nakli, gebeliğin sonlandırılması, cinsiyet değiştirme, genetik incelemeler gibi bircok yeni uygulama beraberinde yeni sorular ve sorunlar getiriyor. Hukuk duzeni butun bunlara bir cozum getirmekle yukumlu.
Eski Alışkanlıklar
Şimdi her iki bilginin kesiştiği bu alanda yeni mesleğimi icra ediyorum. Ancak eski alışkanlılar yakamı bırakmıyor. Gecen gun vestiyerden cuppe isteyeceğime onluk istedim. Bir keresinde adliye koridorunda gorduğum arkadaşıma aile hakimliği yerine aile hekimliği dedim. Birkac saniye gozumun icine baktı ve gulumsedi: Anlıyorum dedi. Bir keresinde hukukcu yardımcıma hemşire hanım diye seslenmiştim.
Odanın kapısının onunde iki eli boğrunde soylendiğini duydum: Efendim doktor bey!
Son zamanlarda en sık karşılaştığım sorulardan biri de şu: Hukukcu sıfatıyla, hekimlerin mi yoksa hastaların tarafında mı yer alıyorsunuz? Kuşkusuz bunun doğru bir bakış acısı olmadığını anlatmaya calışıyorum dilim donduğunce. Hukukcu sorunu, fail değil fiil olarak gorur. Ben de boyle bakıyorum elbette.
Hammurabiden bu yana cok zaman gecti. Kolelik duzeni yıkıldı. Kol kesme bir ceza olmaktan cıktı. Ancak sağlık alanında sorumluluk kuralları varlığını hÂl surduruyor. Fakat bu durum sağlık hizmetlerinin maliyetini de belirgin bir bicimde artırıyor. Bizde henuz bunun somut sonucları saptanmamış olsa da diğer ulkelerde oldukca net veriler var. Bugun ABDde hekimler gelirlerinin yaklaşık yuzde 3unu mesleki sorumluluk sigortası primlerine harcıyor.
Bizde tıbbi hizmetlerden kaynaklanan sorumluluk davalarına ilişkin sağlam istatistikler yok. Ancak bu konuda her yıl yaklaşık 1200-1500 civarında dava acıldığını tahmin ediyoruz. Doğrusu bu rakamlar oldukca duşuk sayılmalı. Keza ABDde yılda yaklaşık 90 bin dava acılıyor. Almanyada ise 30 bin civarında. Bunlara farklı yorumlar yapmak mumkun. Ya bizde tıbbi uygulamalar en az hatayla gercekleştiriliyor ya da insanımız hak arama konusunda oldukca cekingen.
Tabii bir tespit gecerliliğini koruyor; bu surec tersine donmez. Hasta ile hekim arasına hukuk girdi bir kere. Artık hem hekimler hem de hastalar hakkını, hukukunu oğrenip buna gore davranmak zorunda. Bu sebeple sağlık hukuku konusunda sağlıklı bilgilenmeye ihtiyac var.
Herkese Sağlık Dergisi