3-4 Aydır Uzerinde Calıştığımız MMORPG Oyun Projesi
Oyun İlerledikce Size Buradan Resim Ve Videolarla Bilgi Vericeğim. Şuan Oyunun Kod Kısmındayız Kodlar tamamlandığında Grafikler Duzenlenicek.(Resimdeki User Interface, modeller v.b Grafikler deneme icindir)
OyunEditoru : Unity 3D
Kullanılan Diller : C# ve Java Script
Oyunun Tahmini Cıkış Tarihi : 25.10.2013


Oyun Senaryosu
Dunya 2. Dunya savaşı ile ağır bir darbe aldı benliğine. Yeryuzune ilk atom bombası duştu. İnsan aklının neler yapabileceği goruldu. Her şey burada kopuyor sanırım. İnsanların Tanrıya ya da Tanrılara (Artık siz hangisine inanaıyorsanız) kafa tutması, atom bombasından sonra şiddetlendi sanırım. Belki de bu yuzden Yaratıcı insanlara kızmış ve denizden o şeyi yukseltmiştir. Gokada...

İnsanlık 1945 yılına kadar o kadar meşguldu ki dunyanın kendilerine yaptığı onlarca uyarıyı goremedi. En nihayetinde, 1945 yılında bu meşguliyet son buldu. Her şey yavaş yavaş rayına oturmaya calışırken insanlık icin zerre umursanmayan bir şey oldu. Amerikadan havalanan bir ucak denizin uzerinde aniden kayboldu. Ne olduğu cozulemedi. Akabinde onları bulmaya giden onlarcası da kayboldu. Hic kimse bunun bir ikaz olduğunu duşunmemiştir eminim. Ama emin olduğum şey başlarına gelecekleri farketmiş olsalar bile bizi makus talihimizden kurtaramayacak olmalarıdır.

Ucağın kaybolduğu yılı takiben 10 yıl durgunlukla gecti. Dunya uzerindeki tek farklılık Eski Dunya ile Yeni Dunya’yı birbirinden ayıran Buyuk Okyanusun garipleşmeye başlamasıydı sanırım. Bu 10 yıla bir 5 yıl daha eklediğimizde insanlığın kaderini değiştiren şeyin başımıza geldiği tarihe ulaşırız.

1960 yılı muazzam bir sarsıntı, ve doğal afetler silsilesi ile silkinmeye başladı. İnsanlığın keşfettiği ve hatta henuz keşfetmediği tum afetler dunyayı silkeliyordu sanki. Sarsıntı 6 saate yakın surdu. Bittiğinde, insanlığın kıyameti başından savdığını duşunduğune eminim. Ama yaşamaları gereken uzunca bir kıyamet senaryosu onlerine daha yeni konmuştu.

Eski Dunya ile Yeni Dunya arasında Buyuk Okyanus’un tam ortasında bir ada belirmişti. İnsanlık ne olduğunu kavramaya calışıyordu. Kavramlar ise sadece kargaşaya donuşuyordu. Bu kargaşa icinde de herkes bir şeyler soyluyor, duşuncelerini etrafa sacıyordu. İlk konuşanlar dinlerdi sanırım. Kimi din bunun şeytanın bir işi oldğundan bahsediyor, bir başkası ise cennetin dunyaya indirildiğinden yana goruş bildiriyordu. Bir başka din ise bunun ilahi bir mucize olduğuna dikkat cekiyordu. Bu dinlerin işleri boylece uzayıp gitti. En nihayetinde her dinin etkilediği insanlar olmuştu. İnsanların icine kıyamet korkuları salınmıştı. Bu sayede dunya yeni bir uğraş buldu. Nuh’un gemisi. Her devlet, her millet, Nuh’un gemilerinden yaptırmaya başladı. Tek istedikleri olmemekti sanırım.
Bu sıralar insanlar adaya bir isim vermeye calışıyordu. Derinbahce denildi, Yuksek topraklar diye tarif edildi. Ama insanalar en cok Gokada demekten hoşlanırdı bu adaya. Yuce dağlar vardı adanın ic kısımlarında. Sonsuzluğa uzanan kıyıları vardı. Tek bir yeri haric etrafındaki sular her zaman durgundu. O tek yerinde de muazzam bir girdap vardı bu indirilmiş cennetin. Oylesine yeşil bir adaydı ki diğer kıtalardan bile secilebilirdi bu yeşillik. Kuraklığın hicbir belirtisi yok gibiydi. Zaten bilim adamları burada yeni bitki ve hayvan turleri bulduklarından bahseden bir bildiri yayınlamışlardı. Tum insanların gozu bu adadaydı. Derken garip bir şey oldu.
Adada bulunan yeni tur sadece bitkiler ve hayvanlardan ibaret değildi. Araştırmalar sırasında insana benzeyen başka bir tur daha keşfedildi. Gozlerini araladı ve insanlıkla karşılaştı. Korktuğu belli idi. Kim korkmaz ki karşısındaki belirsizlikten. Cok korktular, O korkunun verdiği bir saldırganlığa burunduler. Bu saldırganlık onlara adayı kazandırdı. İlk kan da bu sıralar dokuldu sanırım. Neden dokulduğunu de anlamam zaten. Onlar mı doktu, yoksa biz mi onu da oğrenemedik hicbir zaman. O sıralar oğrendiğimiz tek şey onların da bizim gibi akıl sahibi varlıklar olduklarıydı. Muhtemelen bizden de ustunduler zaten. O adayı oraya sokabilen bir canlı nasıl ustun olmasın?

Gerisini hatırlamıyorum. Sadece bir savaş hatırlıyorum. Sadece kısmi anlaşmalarla ve ateşkeslerle belli donemlerde durdurulabilmiş bir savaş. Once biz adaya hukmetmeye calıştık. Başarılı olduğumuz pek soylenemez. Her ne kadar bizim gibi gozukseler de bizden daha gucluyduler. Bizim sihir diyebileceğimiz şeyler yapabiliyorlardı. Bunu farkettikten hemen sonra da onlar bize saldırdı. Hem onlardan hem bizden onlarcası yok oldu. Belki hala hayret ettiğim o mucize gercekleşmemiş olsa insanlık şu anda dunyada olmazdı. Bu yeni gelenlerin insanustu yeteneği bize de bulaştı. Bizide onlar gibi yaptı. Zaten dunya uzerine denge getiren şey de bu oldu. İnsanlar bunu kullanarak onları kısmen geri puskurttu. En nihayetinde iki tarafta yorulmuştu. Anlaşmalar hep yorgun beyinlerden cıkar denilmesinin sebebini bu sıralar oğrendim. Bu beyinlerin anlaşma sağlamasını da yorgunluk sağladı.

Anlaşma gereği Amerika kıtalarının ikisi de bu yeni ırka bırakıldı. Asya ve avrupayı kapsayan yerler de insanlara... Ama adayı kimin alacağına hic kimse karar veremedi. İki ırk ta orayı istiyordu. En nihayetinde mevcut anlaşma surdurulup ada konusu havada kaldı. İki ırk ta adayı istilaya başladı. Her ikisi de adanın birer parcasına egemen oldu. Kalan parcaları icin savaşmaya başladı.

Ama ada surekli değişiyor. Gelişiyor. Surekli yeni toprak parcaları cıkıyor su yuzune. İnsanlık bu yeni duzene alıştıktan 70 yıl sonra golge belirdi. Adanın tam merkezinde goğe uzanan kapkara bir golge dunyayı istila etti. Cok geniş değildi belki ama korkuları koruklemeye yetiyordu. İcinden ne ışık geciyordu ne de başka bir şey. Etrafı da sarp kayalar ve doğal muhafızlarla kaplıydı zaten.

O gunden beridir iki taraf birbirleriyle mucadele veriyor. Adanın hakimiyeti icin mucadele ediyor. İkisi de golge konusunda endişeli. Ama bir o kadar da meraklı. Ve her ırk kendi icinde celişiyor. Kendi ic sorunları ile boğuşuyor.
Ada kendisini su yuzune atalı tam yuz yıl gecti. Bu gectiğimiz asır insanlığın en uzun asrıdır belki de. Aynı zamanda en kanlı asrı da...


IRKLAR VE SINIFLAR


Irklar:
İnsan: Dunyanın mevcut sahipleridir. Dunya uzerinde hak iddia etmelerinin pekcok sebebi vardır.Hatta dunyayı kirletmelerini bile buna kanıt olarak gosterirler. Asırlardır dunya uzerinde yaşayan tek akıllı varlıklardır. Her zaman tek olduklarını duşunmuşlerdir. Hic bir zaman oyle olmamışlardır. Hic bir ekstra guce ihtiyacları yoktur beyinlerinden gayrı. Sahip oldukları şey en olumcul silah olsada yeni dunya duzeninde daha fazlasına ihtiyacları olduğunu bilirler. Arzuladıkları bu guce rastgele kavuşmuşlardır. Duşmuşlerle yapılan bir savaşta yaralanan bazı askerlerin iyileştiklerinde daha guclu olduğu gorulmuştur. Herkes aynı guce sahip değildir. İnsanlık ekstra farklı yeteneğe sahip olmuştur. Duşmandan gelen ender yararlardan birisidir. Şimdilik...


Duşmuşler: İsimlerinde dikkati ceken şey lanetli oldukları duşuncesidir. Hatta bazıları bunu gercekten duşunur. Zaten kendi dillerinde onlara Galad denilir. İnsanlara da Trenz derler. Ama her şeyde olduğu gibi bunda da bir yanılgı soz konusudur. Dunyanın insanlardan hemen onceki sahipleridir bunlar. Genel gorunuş itibari ile insanlara benzerler. Tek farklılık saclarının yeşil-kırmızı oluşudur. Ve her birisinin renkli goze sahip olmasıdır. Yaşadıkları dunya duzeni ya da alıştıkları dunya insanlarınkinden cok daha zordur. İnsanların mitoloji dediği yaşamı surmuş, imparatorluklar kurmuşlardır. Etraflarındaki yaratıklar cok tehlikeli, guclu varlıklardır. Ama bu duzen duşmuşlere de bazı avantajlar vermiştir. Her duşmuş kanında bir hale ile doğar. Kanı koruyan bedeni muhafaza eden bir kalkan nisbetinde bir haledir bu. Kendi dunyaları icin bir standart olsa da insanların dunyasında sahip oldukları şey onem kazanır. Her duşmuş kanında kibir, irfan, hile halesinden birisini barındırır.


Sınıflar:


Savaşcı,Muhafız,Gardiyan,Olum: Bunlar cağırıldakları isimlerden bazıları. Kandaki kibir halesinin bir canlıyı donuşturebileceği yaşam tarzı. Savaşcılar kanlarında kibir halesi ile olumcul birer makineye donuşurler.


Buyucu,Akil,Sihirbaz,Bilge,İhtiyar(Bunun sebebi sahip oldukları kanın gormuş gecirmiş olduğuna inanılması): Cağırıldakları isimler bunlarla sınırlı değil. Kanında irfan halesine sahip olanların aldıkları isimler bunlar.
Okcu, Casus, Hafiye,Tezcanlı, Kartal-goz,Avcı: Sahip oldukları isimlerden bazıları. Kandaki hile halesinin bir yansıması bu canlılarda bulunur.

Haleler:


Kibir: İsmine bakıldığında saf kotuluğun kaynağı gibi gozukur ama kibir halesinin yaptığı bu değildir. Kibir kanın kaynamasını sağlayan şeydir. Duşmanın karşısında tek savunmanın cesaret olduğunu pompalar bireyin kalbine. Galip gelmenin tek yolunun kendi icincek ateş olduğuna inandırır kalbi. Kanda dolaşan hale savaş anında bireyi kibirli bir hale getirir ki akciğer nefes almaya devam edebilsin, kalp atmaya devam edebilsin. Savaş anında kibir sonerse savaşcı da soner.


İrfan: Bilgeliği simgeler. Pekcok buyucu bunu kullanmayı oğrenemeden gozlerini hayata kapar. Cunku irfan yapısında Savaşcılardan daha cok kibir barındırır. Bu kibir buyucuyu yer bitirir. En sonunda olumune sebep olur. Ancak irfanı dozunda kullanmayı oğrenen bireyler hayatta kalabilir. İrfan her zaman bulunduğu kandan daha yaşlıdır. Diğer halelerin aksine irfan yığılarak aktarılır. Kendinden onceki tum bilgiyi barındırarak sahibinin kanında hukum surer.
Hile: Hile her zaman kotu olacak diye bir kaide yok. Bir hileci kendisini saklamak amacıyla bu yola başvurur. Bu işin ustadlarının bu yeteneği doğayı taklit ederek mukemmel hale getirdiği savunulur. Doğa muhteşem bir hilekardır bu konuda. Hile halesine sahip birey kendisini savunmak icin rakibinin gozunu boyamaktan cekinmez. Ortadan kaybolduğu zamanlarda da rakibini gafil avlama becerisiyle donatılmıştır. Bu yuzden yeryuzundeki en vahşi,en zaptedilemez avcı ve yırtıcı olarak kabul gorur.


İlk Resimler
Yeni Arayuz Duzenleniyor

İtem Takıp Cıkarma Sistemi -1

İtem Takıp Cıkarma Sistemi -2

Skill -1

Skill -2

Ticaret Haritamız




Shadow Online Map Calışması
Not: Hic Bir Online Oyunda 600km Kare bir map kullanılmamıştır taki biz yapana kadar.
İlk Cizim



Olceklendirme Calışmaları







Zaman oldukca gelişmeleri paylaşıcam. Destekleriniz icin aşağıdaki bağış butonundan istediğiniz miktarda katkıda bulunabilirsiniz.


Maddi kaynağı olan, reklamda v.s yardımcı olabilecek sponsor aranıyor.
Oyunumuz geniş caplı olacak Turkiye ile sınırlı kalmayacak bu yuku kaldırabilecek birisi olması gereklidir.


Paypal Bağış