Anayasa Mahkemesi, gorevden ayrılan hÂkim ve savcılarının son beş yıl icinde hizmet gordukleri mahkeme cevresinde avukatlık yapmalarını yasaklayan kanunu iptal etti
12.12.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi Kararı
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Anayasa Mahkemesi Kararı
Esas Sayısı : 2001/309
Karar Sayısı : 2002/91
Karar Gunu : 15.10.2002
İPTAL DAVASINI ACAN : T.C. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER

İPTAL DAVASININ KONUSU : 19.3.1969 gunlu, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 14. maddesinin 2.5.2001 gunlu, 4667 sayılı Yasa ile değiştirilen birinci fıkrasının, Anayasa'nın 10., 13. ve 48. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yururluğunun durdurulması istemidir.
I- İPTAL VE YURURLUĞUNUN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN GEREKCESİ
İptal isteminin gerekce bolumu şoyledir:
?1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 14. maddesinin birinci fıkrasının yukarıya alınan eski ve yeni metinlerinin karşılaştırılmasından da anlaşılacağı gibi, herhangi bir nedenle gorevlerinden ayrılan adli, idari ve askeri yargı hakim ve savcıları onceki metinde ?munhasıran ve ayrıldıkları tarihte hizmet gordukleri mahkeme veya dairelerde? avukat olarak iş alma yasağına bağlı tutulmuşlarken, yeni duzenleme ile, gorevlerinden ayrılan yargıc ve savcılar, Anayasa Mahkemesi uyeleri ve Yuksek Mahkemeler yargıclarının, gorevden ayrıldıkları tarihten geriye doğru beş yıl icinde hizmet gordukleri tum mahkeme ve dairelerde ve bunların yargı cevresinde, ayrılma tarihinden itibaren iki yıl sure ile avukatlık yapmaları yasaklanmaktadır.
Anayasa'nın 48. maddesinde, herkesin dilediği alanda calışma ve sozleşme ozgurluğune sahip olduğu belirtilmiştir.

Calışma ve sozleşme ozgurluğunun duzenlendiği bu madde Anayasa'nın ?temel haklar ve odevler? bolumunde yer almıştır. Anayasa'nın 13. maddesinin ikinci fıkrasında ise, temel hak ve ozgurluklerle ilgili genel ve ozel sınırlamaların ?demokratik toplum duzeninin gerekleri?ne aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Buna gore, hak ve ozgurlukler ancak, demokratik toplum duzeninin gereklerine uygun olarak sınırlandırılabilir. Demokratik hukuk devletinde, gudulen amac ne olursa olsun, sınırlamalar ozgurluğun kullanılmasını olcusuz bicimde ortadan kaldıracak duzeyde olamaz.
Anayasa Mahkemesi'nin ceşitli kararlarında da belirtildiği gibi, bir sınırlama kuralının demokratik toplum duzeninin gereklerine uygun olabilmesi icin ?olcululuk? ilkesinin gozetilmesi, amac ve sınırlama orantısının korunması gerekmektedir.
Olcululuk ilkesi, yasal duzenlemede sınırlama aracının, sınırlama amacına elverişli olmasını, sınırlama aracıyla amacı arasındaki oranın olcusuz olmamasını anlatmaktadır.
Getirilen sınırlamanın, Anayasa'nın 48. maddesinde sozu edilen calışma ozgurluğu acısından son derece ağır bir nitelik taşıdığı kuşkusuzdur. Gorevden ayrılan yargıc ve savcıların ayrıldıkları daire ve mahkemelerde iki yıl avukatlık yapamamaları adalete kuşku duşurmemek ve boylece kamu yararını gozetmek gibi nedenlerle acıklanabilirse de, bu yasağın ayrılma tarihinden geriye doğru beş yıl icinde gorev yapılan tum mahkeme ve dairelerin yargı cevresini icine alacak bicimde genişletilmesini haklı bir nedene dayandırmak ve demokratik toplum duzeninin gerekleriyle bağdaştırmak olanaklı değildir.

Yukarıda belirtilen iceriğine ve doğuracağı sonuclara gore, getirilen duzenleme, kişinin temel hak ve ozgurlukleri icinde yer alan calışma ozgurluğunu gerekli olandan daha fazla sınırlandırması; avukatlık yapma yasağını son olarak gorev yapılan mahkeme ve daireden başka geriye doğru beş yıl icinde hizmet gorulen tum mahkeme ve dairelerin yargı cevresini kapsayacak bicimde genişletmesi ve boylece amac ile sınırlama arasında gerekli orantının kurulmamış olması nedenleriyle Anayasa'nın 48. ve 13. maddelerine aykırı olup, iptali gerektiği sonucuna varılmıştır.
Gorevden ayrıldığı tarihten başlayarak iki yıl suresince, geriye doğru beş yıl icinde hizmet gorduğu tum mahkeme ve dairelerin ?yargı cevresinde? avukatlık yapamayacak olan bir kişinin, iki yıllık surenin bitiminden sonra Turkiye'nin her yerinde avukatlık yapma hakkına sahip bulunmasının bicimsel olmaktan başka bir anlam taşımayacağını da ayrıca vurgulamak gerekir.
Ote yandan, Anayasa'nın 10. maddesinde, herkesin yasa onunde eşit olduğu, hicbir kişiye, aileye ya da sınıfa ayrıcalık tanınamayacağı belirtilmiştir.
Yasa onunde eşitlik ilkesi, aynı hukuksal durumlarda bulunanlara aynı kuralların uygulanmasını gerektirmektedir. Bu ilke ile, yasakoyucunun ayrıcalıklı kişi ve topluluklar yaratmasının engellenmesi amaclanmıştır. Aynı hukuksal durumda bulunanlar icin farklı uygulamaya neden olacak yasa kuralı, Anayasa'nın ?eşitlik? ilkesine aykırılık oluşturacaktır.
4667 sayılı Yasa'nın anılan kuralı ile getirilen sınırlama, kapsamdaki kişiler yonunden Anayasa'nın 10. maddesinde ongorulen eşitlik ilkesine de aykırı sonuclar doğurabilecek nitelik taşımaktadır.
Gercekten, getirilen sınırlama, calışma alanı olarak geriye doğru ?son beş yıl icinde hizmet gordukleri mahkeme veya dairelerin yargı cevresi?ni kapsayan niteliğiyle aşağıdaki sonucları doğurabilecektir.
1- Emeklilik veya istifa gibi nedenlerle gorevden ayrılan yargıc ya da savcılardan son beş yıl icinde yalnızca bir yerde gorev yapanlara gore, coğu kez istekleri dışında Hakimler ve Savcılar Yuksek Kurulu'nun takdiri gereğince yapılan naklen atamalar nedeniyle birden cok yerde gorev yapan yargıc ya da savcılar daha ağır bir sınırlamaya uğramakta ve bu kişiler calıştıkları mahkeme ve dairelerin tumunun yargı cevrelerinde iki yıl sureyle avukatlık yapma hakkından yoksun bırakılmaktadırlar.
2- Yargı cevresi birden cok il ve ilceyi kapsayan mahkemelerin başkan ve uyeleri bu il ve ilcelerin tumunde iki yıl sureyle avukatlık yapamamakta; yargı cevresinin genişliğine veya darlığına gore calışma ozgurluğunun sınırları da genişleyip daralmaktadır.
3- 14. maddenin ikinci fıkrasında yapılan yollama nedeniyle birinci fıkradaki sınırlama kapsamına giren yuksek mahkemeler yargıcların calışma ozgurluklerinin ihlali daha da ağır boyutlardadır. Bu yargıclar, gorev yaptıkları yuksek mahkemenin yargı cevresi tum Turkiye'yi kapsadığı icin gorevden ayrıldıktan sonra iki yıl sureyle kendi yargı duzenleri icindeki hicbir mahkemede; ayrıca, beş yılı doldurmadan gorevden ayrılmış iseler, geriye doğru beş yıl icinde kalmak koşuluyla, uyeliğe secilmeden once gorev yaptıkları mahkeme ve dairelerin yargı cevresindeki mahkeme ve dairelerde de iki yıl sureyle gorev alamayacaklardır.
Yukarıda yapılan acıklamalardan da anlaşılacağı gibi getirilen duzenleme, meslekten ayrıldıktan sonra avukatlık yapmak isteyen yargıc ve savcılar arasında eşitliğe aykırı sonuclar doğurmakta ve Anayasa'nın 10. maddesinde anlatımını bulan eşitlik ilkesine de aykırı duşmektedir.?
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenen Yasa Kuralı
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 14. maddesini değiştiren 4667 sayılı Kanun'un 10. maddesi şoyledir:
?MADDE 10.- Avukatlık Kanununun 14 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Emeklilik veya istifa gibi sebeplerle gorevlerinden ayrılan adlî, idarî ve askerî yargı hÂkim ve savcılarının son beş yıl icinde hizmet gordukleri mahkeme veya dairelerin yargı cevresinde, gorevden ayrılma tarihinden itibaren iki yıl sure ile avukatlık yapmaları yasaktır.?
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekcesinde, Anayasa'nın 10., 13. ve 48. dayanılmıştır.

III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İctuzuğu'nun 8. maddesi uyarınca Mustafa BUMİN, Samia AKBULUT, Sacit ADALI, Ali HUNER, Fulya KANTARCIOĞLU, Aysel PEKİNER, Ruştu SONMEZ, Ertuğrul ERSOY, Tulay TUĞCU, Ahmet AKYALCIN ve Mustafa Yaşar AYGUN'un katılmalarıyla 17.5.2001 gunu yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yururluğun durdurulması isteminin bu konudaki raporun hazırlanmasından sonra karara bağlanmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekcesi, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekceleriyle diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği goruşulup duşunuldu:
Dava dilekcesinde, Avukatlık Kanunu'nda 4667 sayılı Yasa'nın 10. maddesi ile yapılan değişiklikle calışma hak ve ozgurluğunun olcusuz bicimde sınırlandırılmasının demokratik toplum duzeninin gerekleri ve olcululuk ilkesiyle bağdaşmadığı, ayrıca kuralın, meslekten ayrıldıktan sonra avukatlık yapmak isteyen hÂkim ve savcılar arasında eşitliğin bozulmasına yol actığı, bu durumun da Anayasa'nın 10., 13. ve 48. maddelerine aykırılık oluşturduğu ileri surulmuştur.
1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 14. maddesinin 4667 sayılı Yasa'nın 10. maddesiyle değiştirilen, birinci fıkrası ile emeklilik veya istifa gibi nedenlerle gorevlerinden ayrılan adlî, idarî ve askerî yargı hÂkim ve savcılarının son beş yıl icinde hizmet gordukleri mahkeme veya dairelerin yargı cevrelerinde, gorevden ayrılma tarihinden itibaren iki yıl sure ile avukatlık yapmaları yasaklanmaktadır. Bu yasak, daha once maddede sayılan meslek mensuplarının hizmet gordukleri mahkeme veya dairelerde buralardan ayrıldıkları tarihten itibaren iki yıl sureyle avukatlık yapamamaları bicimindeyken, getirilen duzenlemeyle bu sure aynen korunmakla birlikte belirtilen kişilerin gorev alanı daraltılarak son beş yılda hizmet gordukleri mahkeme ve dairelerin yargı cevrelerinde avukatlık yapmaları engellenmiştir.
Anayasa'nın 13. maddesinde, ?Temel hak ve hurriyetler, ozlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sozune ve ruhuna, demokratik toplum duzeninin ve lÂik Cumhuriyetin gereklerine ve olcululuk ilkesine aykırı olamaz.? denilmektedir.
Anayasa'nın 48. maddesinde de, herkesin, dilediği alanda calışma ve sozleşme hurriyetlerine sahip olduğu belirtilirken bu ozgurluk icin bir sınırlama nedeni ongorulmemiş ise de dava konusu kuralla getirilen sınırlama, bu maddeden değil, Anayasa'nın mahkemelerin bağımsızlığı ilkesini duzenleyen 138. maddesinden kaynaklanmaktadır.
Hukuk devletinin olmazsa olmaz koşulu olan bağımsız yargı gucu, gunumuzde temel hak ve ozgurluklerin olduğu kadar kamusal duzenin korunmasının da guvencesidir. Yargının bağımsızlığının amacı ise bireylere her turlu etki, baskı, yonlendirme ve kuşkudan uzak kalınarak adaletin dağıtılacağı guven ve inancını vermektir. Bu bağlamda, Anayasa'nın 138. maddesinde duzenlenen objektif bağımsızlık da yargılama calışmalarında hÂkimlerin hicbir etki altında kalmamaları gereğine dayanmaktadır.
Taraflardan birinin davasını ustlenen bir avukatın kısa bir sure once o mahkemede hakim veya savcı olarak gorev yapmış olması, karşı tarafta ve toplumda kuşku ve rahatsızlık yaratabilir. Yargıya bir etkinin yapılması kadar, yapılabilmesi olasılığı da adaleti olumsuz yonde etkileyerek sonucta yargı bağımsızlığını zedeler.
Anayasa'nın tum maddeleri aynı etki ve değerde olup, aralarında bir ustunluk sıralaması bulunmadığından, uygulamada bunlardan birine oncelik tanımak olanaklı değildir. Bu nedenle, kimi zaman zorunlu olarak birlikte uygulanan iki Anayasa kuralından biri diğerinin sınırını oluşturabilir. Ne var ki bu sınırlamaların da temel hak ve ozgurluklerin ozune dokunmaması, demokratik toplum duzeninin gerekli kıldığından fazla olmaması ve ulaşılmak istenilen amacı aşmaması, başka bir anlatımla olcululuk ilkesiyle uyum icinde bulunması zorunludur.
Onceki duzenlemeyle getirilen adlî, idarî ve askerî yargı hÂkim ve savcılarının yalnızca ayrıldıkları mahkemelerde iki yıl sureyle avukatlık yapamamalarına ilişkin yasak, Avukatlık Kanunu'nun 14. maddesinin 4667 sayılı Kanunla değiştirilen birinci fıkrası ile emeklilik veya istifa gibi nedenlerle ayrılma tarihinden geriye doğru beş yıl icinde gorev yapılan yerlerin yargı cevresinde avukatlık yapamama biciminde genişletilmiştir.
Yargı cevresi bir bolgeyi bazen de yuksek mahkemelerde olduğu gibi tum ulkeyi kapsayabileceğinden, dava konusu kuralla kimileri icin son beş yıl icinde hizmet gordukleri mahkeme ve dairelerin yargı cevresini kimileri icin de tum ulkeyi kapsayacak bicimde getirilen yasaklama, calışma ozgurluğunun olcusuz bicimde sınırlandırılmasına yol acabilecek niteliktedir.
Bu durumda, emeklilik ve istifa gibi nedenlerle gorevlerinden ayrılan hÂkim ve savcıların daha once hizmet gordukleri mahkeme veya dairelerde avukatlık yapmalarıyla ilgili olarak onceki duzenlemeyle getirilmiş olan yasaklılığın genişletilerek uygulanmasını ongoren dava konusu kural, Anayasa'nın 13. ve 48. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Kural, Anayasa'nın 13. ve 48. maddelerine aykırı gorulerek iptal edilmiş olduğundan, ayrıca 10. maddesi yonunden incelenmesine gerek gorulmemiştir.
V- İPTAL KARARININ YURURLUĞE GİRECEĞİ GUN SORUNU
Anayasa'nın 153. maddesinin ucuncu fıkrasında, ?Kanun, kanun hukmunde kararname veya Turkiye Buyuk Millet Meclisi İctuzuğu ya da bunların hukumleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yururlukten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hukmunun yururluğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı gunden başlayarak bir yılı gecemez? denilmekte, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasa'nın 53. maddesinin dorduncu fıkrasında da bu kural tekrarlanarak, beşinci fıkrasında Anayasa Mahkemesi'nin, iptal halinde meydana gelecek hukuksal boşluğu kamu duzenini tehdit veya kamu yararını ihlÂl edici mahiyette gorurse yukarıdaki fıkra hukmunu uygulayacağı belirtilmektedir.
19.3.1969 gunlu, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 14. maddesinin 2.5.2001 gunlu, 4667 sayılı Yasa ile değiştirilen birinci fıkrasının iptaline karar verilmesinin doğuracağı hukuksal boşluk, kamu yararını ihlÂl edici nitelikte gorulduğunden gerekli duzenlemelerin yapılması amacıyla iptal kararının Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yururluğe girmesi uygun gorulmuştur.
VI- YURURLUĞU DURDURMA İSTEMİ
19.3.1969 gunlu, 1136 sayılı ?Avukatlık Kanunu?nun 14. maddesinin 4667 sayılı Yasa ile değiştirilen birinci fıkrasının YURURLUĞUNUN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE, 15.10.2002 gununde oybirliğiyle karar verilmiştir.
VII- SONUC
A- 19.3.1969 gunlu, 1136 sayılı ?Avukatlık Kanunu?nun 14. maddesinin 4667 sayılı Yasa ile değiştirilen birinci fıkrasının, Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
B- İptal edilen kuralın doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte gorulduğunden, Anayasa'nın 153. maddesinin ucuncu fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa'nın 53. maddesinin dorduncu ve beşinci fıkraları gereğince İPTAL HUKMUNUN, KARARIN RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK BİR YIL SONRA YURURLUĞE GİRMESİNE,
15.10.2002 gununde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkanvekili
Haşim KILIC

Uye
Samia AKBULUT
Uye
Yalcın ACARGUN

Uye
Sacit ADALI

Uye
Ali HUNER

Uye
Fulya KANTARCIOĞLU

Uye
Ertuğrul ERSOY
Uye
Tulay TUĞCU
Uye
Ahmet AKYALCIN

Uye
Enis TUNGA
Uye
Mehmet ERTEN