Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Mufettişleri Derneğinin 'Kamu Yonetimi Temel Kanunu Tasarısı'nda yer alan Bakanlık Teftiş Kurullarına ilişkin değişiklik onerisi
''Kamu Yonetimi Temel Kanunu Tasarısı''nda, Bakanlık Teftiş Kurullarını da yakından ilgilendiren duzenlemeler yer alması nedeniyle, bu hususta tarafımızdan hazırlanan "Bilgi Notu" ve Tasarıda yapılması talep edilen değişikliğe ilişkin ''Onerge Metni'' ile ''Gerekcesi'' ilişikte sunulmaktadır.
Değerli katkılarınız icin şimdiden şukran ve saygılarımızı arz ederiz.

SATİM-DER
(Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Mufettişleri Derneği)
GMK Bulvarı No:128 Tandoğan-Ankara
Tel: 0 312 232 00 60


İCİNDEKİLER:
1-Bilgi Notu,
2-Değişiklik Onergesi Madde Metni,
3-Değişiklik Onergesi Madde Gerekcesi,


BİLGİ NOTU

Son gunlerde kamu oyunda yoğun olarak tartışılmakta olan ve Başbakanlıkca hazırlanarak TBMM'ne sevk edilen 'Kamu Yonetimi Temel Kanunu Tasarısı' nın 'Bakanlık Teftiş Kurulları'nı ilgilendiren hukumleri konusunda saygıdeğer komisyon uyelerimizin kısaca da olsa bilgilendirmesine ihtiyac duyulmuştur.
A. GENEL OLARAK:
1. Tasarıda Bakanlıkların merkez teşkilat yapıları icerisinde Teftiş Kurullarına yer verilmemiştir:

Mevcut uygulamamızda bakanlıkların bunyelerinde, danışma ve denetim birimleri arasında yer alan ve bir yonu ile ic denetim işlevi gorup,bir yonuyle de varsa piyasaya yonelik denetim gorevlerini surduren teftiş kurullarına, Tasarıda yer verilmeyerek Bakanlık Teftiş Kurulları lağvedilmektedir. Bu kurumların ic denetimi hiyerarşik silsile icerisinde sıralı amirlere ve dış denetimi de Sayıştay'a bırakılmaktadır.
Tasarıda, kamu kurum ve kuruluşlarının ic denetiminin her kurumun yoneticisinin kendisi veya gorevlendireceği personel tarafından yapılacağı ongorulmuştur. Oysa yoneticilerin kendi işlemlerinin yine kendileri tarafından denetlenmesi durumunda hataların, usulsuzluklerin ve yolsuzlukların ortaya cıkarılabilmesi mumkun değildir. Bu tur bir denetimin sakıncalarına, keza Sayıştay konusuna ileride değinilecektir.
2. Genel gerekcede teftiş kurullarına hak etmedikleri eleştiriler yoneltilmekte ve varsa denetim sisteminin sorunlarının giderilmesi yerine bu kurullar lağvedilmektedir:

Tasarının genel gerekcesinde, ''yonetimin kalitesinin denetimin kalitesi ile yakından ilişkili olduğu'' bicimindeki isabetli tespitten sonra, ulkemiz denetim yapısının ceşitli sorunlarına temas edilmekte, ancak ''ulkemizde bu olcude israf ve yolsuzlukların yaşanması ve halkın ihtiyaclarının karşılıksız kalmasının'' kusuru haksız bir şekilde teftiş kurullarına yuklenmektedir. Nitekim, bizatihi genel gerekcede isabetli olarak ve aynen,''gecmişte siyaset kurumunun burokrasinin gundelik işleyişine gereğinden fazla mudahil olurken?" biciminde yapılan tespit cercevesinde, asgari olarak son 20 yılda teftiş kurullarının ne olcude tahrip edilmiş olduğu ve belirli cıkarlara yonelik olarak kullanılmaya calışıldığı, ne tur baskılara maruz kaldıkları, ozluk haklarının ne derecede geriletildiği, buralarda istihdam edilen yetişmiş ve nitelikli personelinden nasıl verimli olarak yararlanılamadığı, denetim birimleri arasındaki ucret vb. adaletsizliklerin yıllardır nasıl giderilmediği işlerin gorulmesine ve zaman zaman gerek yapısal gerekse denetim ,alanlarına ilişkin olarak bu birimlerce geliştirilen tekliflerin nasıl goz ardı edildiği, keza yolsuzluk ve usulsuzluklerin onlenmesine ilişkin olarak duzenlenen pek cok raporun, calışmanın yetkili mercilerce neden uygulamaya konulmadığı, denetim elemanlarının ceşitli baskılarla yonlendirilmeye calışılmasına rağmen butun bu şartlar altında dahi teftiş kurullarının gorevlerini şaşırtıcı bir bicimde fedakarca ve tarafsız olarak objektif delillere dayalı olarak nasıl surdurebilmiş oldukları gibi hususlar dikkate alınmamış gorunmektedir.
Keza, gunumuze kadar, teftiş kurullarınca yolsuzluk ve usulsuzluklerle mucadele cercevesinde ne kadar denetim yapıldığı, bunların ne kadarının orneğin adliyeye intikal ettirilmiş olduğu, adliyeye intikal ettirilen bu ihbarların, buralarda ne şekilde sonuclandırılmış olduğu, yine başta adli kurumlar olmak uzere tum kamu ve ozel kurum ve kişilerden gelen ceşitli talep ve muracaatlar sonucunda, bunlara ne olcude yardımcı olunduğu ve sorunların cozumune katkı sağlayacak anlamda hizmet uretilmiş olup olmadığı gibi hususlarda, Tasarı ve gerekcelerinde ne bir istatistiksel bilgi ve ne de benzeri bir yaklaşıma tesaduf edilememektedir.
Aynı şekilde, Tasarı ile topyekun bir kamu kesimi reformu gundeme getirilmeye ve bu cercevede gecerli gorunmeyen bir gerekce ile teftiş kurulları sonuc itibarıyla tasfiye edilirken, yolsuzluk ve usulsuzluklerin ana kaynağı olduğu kamuoyunca aşikar olan sistemin esas olarak bu bicimde sorgulanmadığı gozlemlenmektedir.

Orneğin, yolsuzluk ve usulsuzluklerin onemli musebbiplerinden biri olarak teftiş kurullarının yetersizliği gosterilirken, ulkemizde yonetim bicimi olarak uygulanan parlamenter sistem başta olmak uzere, bunun unsurları olarak bilinen, siyasal partilerin kuruluş ve calışma tarzları ile bunların finansman şekilleri, secim kanunları, iyi işlemediği en yetkili ağızlardan defalarca ilan edilen ve bundan daha vahim bir durum olmak uzere, son gunlerde Yasama dokunulmazlıkları ile ilgili bir calışma sırasında TBMM Anayasa Komisyonu Başkanının 'Milletvekillerinin yargının bağımsızlığı konusunda tereddutleri bulunduğu' bicimindeki kamuya acık beyanları da dikkate alınarak, adalet sistemimiz ile ilgili koklu bir hukuk reformu, Tasarı ile yerel yonetimlere devredilmeye calışılan gorev ve yetkileri yurutulebilecek bir yapıya yonelik bir yerel yonetim reformunun, mevcut calışmaya paralel bir şekilde gundeme getirilmesi gerekirken, bunların iceriği belirsiz bir şekilde zamana bırakıldığı gorulmektedir.
Keza, Tasarı kamuoyuna acıklandıktan sonra toplumun ceşitli kesimlerinden ciddi eleştiriler almıştır. Bu eleştirilerden teftiş kurulları ile ilgili olan bazıları;
-Bu Tasarı ve daha sonra Sayıştay Kanununda yapılacak değişikliklerle bir merkezi denetim kurumu haline donuşturulmesi duşunulen Sayıştay'ın aslında mevcut gorevlerini dahi surduremeyecek hantal ve verimsiz bir yapıya donuşmuş olduğu ve başlı başına sorgulanması gereken bir alan haline geldiği,
-Merkezi idare icinde yer alan teftiş kurullarının yerine ikame edilmeye calışılan denetim mekanizmalarının, uluslar arası bilinen orneklerine uygun olmadığı ve bu hizmetleri yurutemeyeceği, yolsuzluk ve usulsuzlukleri daha cok arttıracağı, kurum ici denetimler bir yana, kamunun piyasaya yonelik denetim gucunun ortadan kaldırılacağı, bu kurullarda istihdam edilen iyi yetişmiş insan kaynağının geriye donuşu mumkun olmayacak bir bicimde telef edileceği,
Ote yandan, Tasarı ile kaldırılan teftiş kurullarında istihdam edilen mufettişlerin nerelerde gorevlendirileceğinin belirlenmemiş olmasının da onemli bir eksiklik olduğu, orneğin, Tasarı ile kaldırılan Başbakanlık Yuksek Denetleme Kurulunun denetim elemanları dahil tum personelinin Sayıştay'a devredileceği yonunde acık hukumlere yer verilirken bunlardan daha ust yetkilerle donatılmış bakanlık mufettişlerinin nerelerde ihtidam edileceklerinin gosterilmeyerek bu konuda idareye geniş yetkiler tanınmasının onemli bir eksiklik olduğu, Anayasaya ve yerleşmiş yargısal ictihatlara aykırı olarak mufettiş guvencesini ortadan kaldıran bir nitelik taşıdığı,

biciminde ifade edilmektedir.
Ote yandan, aslında, bir yonuyle bu Tasarının tamamlayıcı bir parcası olduğu duşunulen 5018 sayılı "Kamu Mali Yonetimi ve Mali Kontrol Kanunu" ile yapılan duzenlemeler de dikkate alındığında, bilimsel anlamda "denetim" konusunda, Tasarıda ciddi bir kavram yanlışına duşulduğu ve salt mali kontrol cercevesinde bu Kanunda duzenlenen "İc Denetci" muessesesi ve bunun bir yonu ile teftiş kurullarının yerine ikame edilmesi suretiyle, disiplinin sağlanabileceğinin ciddi yanılgısına duşulduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, 3628, 4483 ve 657 sayılı Kanunlar gibi ozel kanunlardan kaynakların soruşturma işlerinin bu konuda yeterli bilgi ve tecrubeye sahip olmayan diğer personel eliyle sağlıklı olarak nasıl yapılabileceğinin de goz ardı edildiği gorulmektedir.
Bu anlamda, "mali denetim"in, denetimin tamamını kapsamayıp sadece belirli bir alanına ilişkin olduğu ve kamusal yonu ile Devlet harcamalarının, harcama oncesi ve sonrası denetimi ile ilgili olduğu bilinmektedir.
Bu itibarla, gecmişte, butce harcamalarının denetimi konusunda ciddi bir aksaklık soz konusu ise, bunu sorumluluğunun haksız yere teftiş kurullarına yuklenilmesi yerine, harcama oncesi denetimi yapan ''Maliye Bakanlığı'' nın yapısı ve denetim tarzı ile, harcama sonrası denetim kurumu olan "Sayıştay"ın yapı ve işleyişlerinin başlı başına sorgulanması ve değerlendirilmesi gerektiği de konu ile ilgili herkesin uzerinde ittifak edebileceği hususlar olarak akla gelmektedir.
Ancak, ne yazık ki, Tasarının 18 inci maddesi duzenlemesi ile, Maliye Bakanlığı denetim birimleri, yetkileri bir hayli kısıtlanmış olmakla birlikte yapılanmaları değiştirilerek yerlerinde kalır iken, keza, mevcut denetim alanını ancak % 10-15 duzeyinde denetleyebildiği kamu oyunca bilinen Sayıştay'ın işlevleri Anayasaya ve uluslar arası bilinen standart ve tekniklerine aykırı gorunen bir bicimde ilgisiz alanlara da yayılmaya calışılırken, tamamen farklı alanlarda faaliyet gosteren teftiş kurulları, sorunları giderilmek ve yeniden yapılandırılmak yerine lağvedilmektedir.

3. Piyasa ekonomilerinde kamu denetimi:
Ulkemizde, 1980'li yıllardan itibaren uygulanmaya calışılan 'Serbest Piyasa Ekonomisi' nin temel yaklaşımının sonucu olarak, yapısı itibariyle surekli kuculmesi gereken Devletin denetim fonksiyonunun her gecen gun daha buyuk bir onemle ele alınması gerekliliğinin ortaya cıktığı şuphesizdir.
Nitekim, 1980'li yıllardan itibaren piyasa ekonomisi uygulamasına gecen ulkemizde maalesef, konunun oneminin anlaşılamamış olmasının maliyeti son 10 yılda yaşanan iki ciddi ekonomik kriz sonucunda ortaya cıkmış gorunmektedir.
Zira, krizde sorunlu sahalar olarak ortaya cıkan sektorlerin, aslında denetimin hic veya oldukca yetersiz olduğu alanlar olarak ortaya cıktığı acık ve net bir bicimde gorulmuştur.
Orneğin, Bankacılık Duzenleme ve Denetleme Kurumunun, batılı eşdeğerlerine paralel bir yapı icerisinde 1990'lı yıllarda kurulmuş olması halinde, bankacılık sektorunde yaşanan yolsuzlukların neden olduğu ekonomik cokuntunun yaşanıp yaşanmayacağı hususu ciddi olarak tartışmaya değer bir konu olarak gorunmektedir.
Aynı şekilde, kamu bankaları ile ilgili "gorev zararları" hususu gundeme alındığında, gecmişte, bu alanın da şiddetle denetimden uzak tutulmuş olduğu bilinmektedir.
Nitekim, serbest piyasa ekonomisi uygulayan ulkelerden, gerek ulkemizin tam uyeliğini hedeflediği Avrupa Birliği ulkelerinde ve gerekse ABD'de durum bu şekilde algılanmakta olup, Başbakanlığın 03.05.1993 tarihli, 1993/12 sayılı Genelgelerinde de oldukca isabetli bir şekilde ifadesini bulduğu uzere, denetim hizmetleri, uluslararası alanda ayrı bir kariyer olarak kabul edilmektedir:
-ABD'de 1972 yılında yayımlanan genel kabul gormuş denetim standartlarının birincisi: "Denetim, denetci adı verilen, gerekli teknik eğitimden gecmiş, mesleki yeteneğe sahip kişi ve kişilerce yapılmalıdır." şeklindedir.
-Avrupa Birliğince denetim standartlarına ilişkin olarak yayımlanan 8 no.lu yonergenin 4 uncu maddesinde denetcilere dair temel nitelikler ise;
. Meslekle ilgili teorik eğitim gormuş olmak,
. Meslekle ilgili pratik eğitim gormuş olmak,
.Devlet ya da Devletce yetki verilmiş bir kuruluş tarafından duzenlenen mesleki yeterlik sınavını başarmış olmak
şeklinde ozetlenmiştir.
Ulkemiz uygulamalarında da, ceşitli yargı kararları ile mufettişlik mesleğinin kariyer yapısı acıkca vurgulanmış; "Denetim hizmetlerinin diğer idari hizmetlerden ayrı olarak duzenlenmiş bulunması" konuya ilişkin Danıştay İctihatları ile İdare Mahkemeleri kararlarının standartlaşmış gerekcesi haline gelmiştir (orn. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu 21.10.1983 gun, E.1983/16, K.1983/25; Danıştay 5 inci Dairesi 05.12.1979 gun, E.1978/7382, K.1979/7382; Trabzon İdare Mahkemesi 21.10.1985 gun, E.1985/181 K.1985/502).
Bu cercevede, tasarının gerekcelerinde, merkezi idarenin daha etkili hale geleceği, daha guclu bir şekilde plan ve daha yeterli denetim yapacağı gibi ifadeler kullanılmasına rağmen, idarenin kendisini denetleyeceği bicimindeki yaklaşım dışında, Tasarıda bu yonde bir duzenlemeye tesaduf edilememektedir.
Oysa, gerekcelerde de aslında ifade edilmeye calışıldığı uzere, coğu yetki ve hizmetlerin yerel yonetimlere devri ile, merkezi denetime olan ihtiyac katlanarak artacak olup, bu denetim de, ne idarenin silsile yolu ile denetimi ne de Sayıştay'ın mali ağırlıklı dış denetimi ile giderilemeyecek bir denetim acığı yaratacaktır.
Bu anlamda, Tasarı ile denetim hizmetleri konusunda yapılan duzenlemeler, Avrupa Birliği standartları başta olmak uzere, tum gelişmiş piyasaya ekonomisi uygulayan ulke standartlarına uygun gorunmeyip, gercek anlamda bir geriye donuş soz konusu olduğu duşunulmektedir. Deyim yerinde ise, teftiş kurulları lağvedilmekle "sistem, bindiği dalı kesmek"tedir.
Bu durumun da, ulkemizin teftiş kurulları ve denetim sistemi ile ilgili tum birikimlerinin ve insan kaynağının heba edilmesi ve tasfiyesi sonucunu doğuracağı ve telafisi imkansız zararlara yol acacağı duşunulmektedir.
4. ABD modeli:
Tasarının gerekcelerinde, gelişmiş cağdaş ulke modellerinin ornek alındığı ifade edilmekte ve bu anlamda teftiş kurullarının lağvedilmesinin gerekcesi de, cağdaş ulkelerde bu tur birimlerin ulkemizdeki yapılanmalarına benzer bicimde mevcut olmadığı şeklinde ima edilmektedir.
Oysa, birinci derecede ornek alınmaya calışılan AB ulkelerinden, Birliğin merkezi ulkeleri durumunda olan Almanya ve Fransa'daki guclu ve bağımsız teftiş kurullarının mevcudiyeti bir yana, bu ulkelere nazaran cok daha koklu ve yaygın bir piyasa ekonomisi uygulayan ABD orneğinin incelenmesi dahi,Tasarının bu husustaki gerekcelerinin Dunya orneklerine uygun olmadığını ortaya koymaktadır.
Bu cercevede, ABD'de merkezi (Federal) kamu yonetiminin denetim ile ilgili yapılanması, denetim yetkileri ve ABD teftiş kurulları (The Office of Inspector General) modeline kısaca bir goz atılmasında dahi,bu modelin ulkemizin mevcut uygulaması ile şaşırtıcı bir olcude benzeştiği gerceği ortaya cıkmaktadır:

Piyasa ekonomisi kurallarının en yaygın haliyle uygulandığı ABD'de kamu yonetiminin en onemli fonksiyonlarından biri "etkin bir denetim mekanizması"dır. Zira, piyasa ekonomisinin en temel hareket noktalarından birisi, muelliflerince 'piyasayı serbest bırak, duzenle ancak sıkı bir bicimde denetle !' biciminde ifade edilmektedir.
Keza, uygulanan ekonomik modelin bu alandaki diğer bir temel varsayımı da, "tam rekabet ortamı , girişim ozgurluğu ve acıklığın ancak etkin bir kamu denetimi ile mumkun kılınabileceği' biciminde ozetlenmektedir.
Bu noktadan hareketle, ulkemiz ticari hayatının kamu ve ozel sektor boyutuna ilişkin pek cok denetim ve duzenleme fonksiyonunu ustlenmiş olan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın gorevleri, ABD orneğinde ceşitli Federal ve Federe kuruluş tarafından yerine getirilebilmekte olup, Federal Ticaret Departmanı veya Ticaret Bakanlığı (Department of Commerce), Federal Ticaret Komisyonu (Federal Trade Commission), Federal Urun Guvenliği Komisyonu (Federal Product Safety Commission) bunlardan bazılarıdır.
ABD modelinde, 'Department' olarak anılan bakanlıklar başta olmak uzere ulkemizde bağımsız kurullar olarak bilinen yapılara benzer 'Commission' adlı kurumlar ile diğer irili ufaklı pek cok değişik yapıdan oluşan Federal kuruluşların orgutsel yapıları incelendiğinde ise, kamu yonetimimizde yer alan teftiş kurullarına oldukca benzer orgutlenmelerin ABD'de de mevcut olduğu gorulmektedir.
1978 tarihli ve "Inspector General Act" adlı genel bir yasa ile sayıları 58 adet olarak gorunen Federal kamu kurum ve kuruluşta "The Office of Inspector General" adı altında, ulkemiz idari yapısında yer alan teftiş kurulları benzeri orgutlenmeler gercekleştirilmiştir.
Tamamen bağımsız yapıya sahip olan ve idari, cezai ve mali soruşturma yapma yetkisine sahip bulunan ''ABD Teftiş Kurulları'' nın genel misyonları ise, soz konusu yasada (Inspector General Act of 1978) aşağıdaki şekilde sıralanmıştır:
a) Kurum program ve uygulamaları ile ilgili olarak bağımsız ve objektif soruşturma ve hesap teftişi yapmak,
b) Kurum icinde etkinlik ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamak, performans denetimi yapmak,
c) Kurumun program ve işlemlerine ilişkin usulsuzluk, israf ve kotuye kullanma uygulamalarını soruşturmak ve bunları onlemeye donuk olarak tedbirler almak,
d) Kurumun program ve işleyişi ile ilgili mevcut ve taslak halindeki yasa ve diğer duzenlemeleri incelemek ve tavsiyelerde bulunmak,
e) Kurum Başkanı ve Kongreyi, kurumun program ve işleyişi ile ilgili olarak surekli bilgilendirmek.
Ote yandan, bu Kanun ile ABD Teftiş Kurullarının bağımsız ve objektif calışabilmelerini garanti altına alabilmek amacı ile, aşağıdaki guvence ve yetkileri duzenlenmiştir:
a) Yapılacak teftiş ve soruşturma alanlarının belirlenmesinde tam bağımsızlık,
b) Teftiş ve soruşturma icin gerekli olan her turlu bilgi kaynağına ulaşma yetkisi,
c) Yapılan teftiş ve denetim sonuclarını bizzat kamuoyuna duyurma ve tavsiyelerde bulunma gorev ve yetkisi.
Teftiş Kurulu Başkanlarının, ABD Başkanı tarafından aday gosterilerek, atanmalarının Senato tarafından yapılması ise ayrıca vurgulanması gereken cok onemli bir husustur.
Bu ornekten de goruleceği gibi, ABD'de kamu kurumlarının ice ve dışa yonelik denetim ve soruşturma yetkileri, bu kurumların "Kuruluş Kanunları" ile duzenlenmiş ve teminat altına alınmış ve ayrıca bu kurumlarda cerceve bir kanun ile tek tip bir teftiş kurulu orgutlenmesi gercekleştirilmiştir.
Kısaca ozetlemeye calıştığımız uzere, ABD Teftiş Kurulları, kuruluş ve işleyiş tarzları ile kullandıkları yetkiler bakımından, sanki ABD'nin 1978 yılında cıkardığı bir kanun ile ulkemiz modelini taklit etmiş olduğu kanısını uyandırabilecek olcude ulkemiz idari yapısında yer alan Bakanlık Teftiş Kurullarına şaşırtıcı derecede benzer ozellikler taşımakla birlikte, Teftiş Kurulu Başkanlarının atanma usulleri ile, yapılan teftiş ve soruşturma sonuclarının bizatihi bu otoriteler tarafından kamuoyuna acıklanabilmesi yetkisine sahip olmaları, bunların ulkemiz teftiş kurullarından cok daha fazla yasal guvenceye, bağımsızlığa ve ozerkliğe sahip olduklarını gostermektedir.
Bu noktada, ABD'de bu kurullara ne olcude onem verildiği, ABD'nin bunlarla ne kadar ovunduğu ile bunların saygınlıklarının ne duzeyde olduğunun kucuk bir orneği olmak uzere, 2003 yılında 25 inci kuruluş yıl donumlerini kutlamakta olan ve bugun sayıları altmışı aşan ABD Teftiş Kurullarının ortak internet sitesinde (www.ignet.gov/pande/igact25years.pdf) yer alan bir makaleye kısaca goz atılmasında yarar olacaktır.
''Teftiş ailesinin bugunu ve yarını'' başlıklı makalede aynen:
"Genel teftiş kavramı, Amerika Birleşik Devletlerinde olduğu gibi diğer devletlerde de, sağlamış olduğu onemli fayda yonuyle ispatlanmış bir kavramdır. Her yıl teftiş kurulu raporlarında yer alan tavsiyeler doğrultusunda, milyarlarca Dolar Amerikan Hukumetine yeniden kazandırılmakta ya da daha iyi bir şekilde harcanmaktadır. Teftiş Kurulunca yapılan soruşturmalar, binlerce usulsuzluğun yargılanma konusu yapılmasına ve milyarlarca Doların yeniden Amerikan Hukumetine kazandırılmasına katkıda bulunmaktadır. Amerikan Hukumetinin sahip olduğu iyi yonetim ve guvenilebilirliğe ilişkin Genel Teftiş Kavramı, yabancı devletleri Amerikan Hukumetinin tavsiyelerini almaya teşvik etmekte ve Amerikan Hukumetinin genel teftiş prensiplerini taklit etmeye yoneltmektedir. Diğer taraftan son yıllarda Amerikan kurumlarında yer alan teftiş kurulları surekli yenilenmekte ve değişmekte olan şartlarda hizmetlerini devam ettirmektedirler. Kurum icinde tasarruf ve etkinliğin sağlanması, yolsuzluk, kotuye kullanma ve israfa karşı savaş gibi geleneksel rollere ilave olarak, bugun artık teftiş kurulları icin yeni sorumluluklar doğmuştur. Bugun Amerikan teftiş kurulları, bulundukları kurum icinde mali soruşturmalar yuruterek, kurumlarının onceliklerini ve sorunlarını tanımlayarak, kurumlarında yasaların etkin uygulanmasını temin ederek hayati bir rol oynamaktadırlar."
denilmektedir.
Sonuc olarak, serbest pazar ekonomisi kurallarının en etkin işlediği ABD orneğinden gorulebileceği uzere, kuruluşları, işleyişleri, kullandıkları yetkiler ve bağımsızlıkları kuruluş kanunları ile teminat altına alınmış olan teftiş kurulları, yepyeni işlevlerle geleceğe hazırlanırken, ilginc bir şekilde, daha koklu bir gecmişe sahip olan Bakanlık Teftiş Kurullarımızın, batılı orneklerine uygun duzenlemeler yapıldığı gerekcesi ile ustelik yolsuzlukların deyim yerinde ise 'tavan yaptığı' ve bu vesile ile bunlara en fazla ihtiyac duyulması gerektiği bir donemde lağvedilmelerinin ulkemiz acısından iyi sonuclara yol acmayacağı duşunulmektedir.
B. KAMU DENETİMİNİN KAPSAMI ve BAKANLIĞIMIZ TEFTİŞ KURULUNUN PİYASAYA YONELİK DENETİM GOREVLERİ:
Yukarıda kısaca değinildiği uzere, Tasarıda, 'denetim' in ne olduğu konusunda, bu konudaki cağdaş ve bilimsel bilgilere uygun gorunmeyen bir algılama goze carpmaktadır.
Bu durum kısaca ozetlenirse;
Kamu denetimi sadece, kamu kurum ve kuruluşlarının ic ve dış denetimi olarak duzenlenmektedir.
Burada, ic ve dış denetim olarak algılanan hususun ise, literaturde "mali denetim" olarak bilinen ve sadece butce performansı veya kamu harcamaları ile veya bir miktar da bunların gerektirdiği faaliyetlerle ilgili olduğu gorulmektedir.
Yine, Tasarının pek cok maddesinde performans denetimi, hukuka uygunluğun denetimi, yerindelik denetimi gibi hususlardan da bahsedilmesine rağmen, kanımızca bu işlerin de soz konusu mali denetim surecinde halledilebileceği vahim yanılgısına duşulmektedir.
Oysa, gerek performans denetimi ve gerekse hukuka (mevzuata) uygunluğun denetimi, ic denetim işlevi goren teftiş kurullarının gorevi olmaktadır. Nitekim, kaldırılması ongorulen mevcut uygulama da isabetli bir şekilde bu doğrultudadır.
Mali anlamda ic ve dış denetim ise, kendi sistematiği icerisinde ayrı ama cok onemli bir alan olarak ayrı bir değerlendirme konusudur. Nitekim, bu alan Kamu Mali Yonetimi ve Mali Kontrol Kanunu ile ayrıca duzenlenmiştir.
Ote yandan, Tasarıda (orn.m.7) merkezi idare tarafından yurutulecek gorev ve hizmetler arasında, "piyasalara ilişkin duzenleme gorev ve hizmetleri" ile, "Kanunlarla munhasıran merkezi idare tarafından yerine getirilmesi ongorulen ulusal nitelikli veya birden cok ili kapsayan diğer gorev ve hizmetler." sayılmakla birlikte, bu hizmetler icinde yer alan piyasaya yonelik denetim gorevleri yeterli bir bicimde duzenlenmemektedir.
Orneğin, Bakanlığımız Teftiş Kurulunun ve dolayısıyla mufettişlerin gorevleri arasında, ozel kanunlarda munhasıran ve ismen belirlenmiş olan denetim gorevleri bulunmakta olup, teftiş kurulunun lağvedilmesi ile bu denetim alanlarının ne olacağı hususu ortada kalmaktadır. Keza, bu alanların denetim dışı bırakılmasının duşunulmesi ihtimali dahi, durumun vahametini arttırmaktadır.
Bu gorevlerimizden bazıları;
* T. Ticaret Kanununda, ulkemizde halen sayıları 620.000'in uzerinde olan sermaye şirketleri (anonim, limited ve paylı komandit şirketler) ile ilgili olarak munhasıran Bakanlığımız Mufettişlerine yuklenen denetim gorevleri;
* Kooperatifler Kanunu ve Tarım Satış Kooperatifleri ile ilgili Kanun cercevesinde, sayıları 80.000'e ulaşan kooperatifler ve bunların ust kuruluşları ile ilgili munhasır denetim gorevleri,

* Tuketicinin Korunması Hakkında Kanundan gelen munhasır denetim gorevleri,
* Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Ticaret Borsaları ve Deniz Ticaret Odaları ile bunların ust kuruluşları, Ticaret Sicili işleri, keza Esnaf Odaları ve bunların ust kuruluşları ile Esnaf Sicili işleri ile ilgili munhasır denetim gorevleri;
* Kucuk Sanayi Siteleri, Organize Sanayi Bolgeleri, Endustri ve Teknoloji Bolgeleri ile ilgili denetim gorevleri,
* Avrupa Birliği ile uyum hususunda da ozel bir onem arz eden, Olculer ve Ayar İşleri, Standartlar Mevzuatı ve ilgili diğer teknik mevzuat ile verilen denetim gorevleri,
* T. Patent Enstitusu, T. Standartları Enstitusu, Kucuk ve Orta Olcekli İşletmeler ile ilgili hizmetler (KOSGEB) uzerindeki denetim gorevleri,
* Yaş Sebze ve Meyve ve Toptancı Halleri ,Umumi Mağazalar,Fuarlar ile ilgili denetim gorevleri,
olarak sayılabilir.
Şuphesiz bu gorevlere, diğer bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlar ile ilgili denetim gorevleri ile yine ceşitli ozel kanunlardan kaynaklanan, diğer teftiş kurulları ile muşterek denetim gorevlerinin ilave edilmesi mumkundur.
Bu itibarla, Teftiş Kurulumuz, coğu ozel kanunlarında munhasıran belirlenen denetim gorevleri ile, geniş bir yelpazede piyasaya yonelik denetim yapmaktadır.
Nitekim,Teftiş Kurulumuzun son beş yılda gercekleştirmiş olduğu denetimler sonucunda duzenlenmiş bulunan raporlar dikkate alındığında durum acık olarak ortaya cıkmaktadır.

YILLAR TOPLAM RAPOR PİYASA DENETİMİ (Bakanlık dışı kuruluşlarla ilgili) TEŞKİLAT VE MEMURLAR İLE İLGİLİ RAPORLAR VE DİĞERLERİ C.BAŞSAVCILIK- LARINA GONDERİLEN RAPORLAR 1999 217 185 (%86) 32 (%14) 68 2000 362 286 (%80) 76 (%20) 98 2001 426 372 (%87.4) 54 (%12.6) 97 2002 457 380 (%84) 77 (%16) 105 2003 392 315 (%80) 77 (%20) 82 Bakanlık birimleri (merkez ve taşra teşkilatı) ile ilgili genel denetimler, disiplin soruşturmaları veya C. Başsavcılıklarından gelen taleplere istinaden yapılanlar da dahil olmak uzere, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Gorevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanuna gore yapılan soruşturmalar, 3628 sayılı Mal Bildirimi ve Ruşvet ve Yolsuzluklarla mucadeleye ilişkin Kanun uyarınca soruşturmalar ve disiplin soruşturması mahiyetinde olmayan diğer idari incelemelerde kaynaklanan denetimlerin toplam denetimlere oranlarının daha duşuk duzeylerde kaldığı yukarıdaki tablodan anlaşılmaktadır.
Bu denetimler icerisinde, yerel yonetimlere bağlanması ongorulen taşra teşkilatımız ile ilgili denetimlerin oranı ise ortalama olarak sadece %1-2 civarında olup bu rakamlar, denetlenen birim sayıları itibarıyla ele alındığında da durum değişmemektedir. Dolayısıyla taşra teşkilatının Bakanlığımızdan ayrılmasının teftiş kurulumuzun lağvedilmesinin gerekcesi olamayacağı acıktır.
Yine soz konusu 5 yıllık donemde, Mufettişlerce tespit edilen yolsuzluklarla ilgili olarak C. Başsavcılıklarına ihbar amacıyla gonderilen 'Suc Duyurusu Raporu' sayıları da tablonun son sutununda gorulmektedir. Bu anlamda da, yolsuzluklarla mucadele kapsamında teftiş kurulu olarak uzerimize duşen gorevin yerine getirildiği sonucu acık olarak ortaya cıkmaktadır.
Bu itibarla, ağırlıklı gorev ve faaliyeti piyasaya yonelik rehberlik, yonlendirme ve denetim yapmak ile yolsuzlukları tespit ederek yetkili merciler olan C. Başsavcılıklarına bildirmek olan Teftiş Kurulumuzun, lağvedilmek yerine, ABD modelinde olduğu gibi, daha fazla desteğe ve guclendirilmeye ihtiyacı olduğu gerceği ortaya cıkmaktadır.
Ote yandan, Tasarıda, idarenin ice yonelik denetim gorevlerini, idari silsile icerisinde yaptıracağı ongorulmekle birlikte, uygulamada, orneğin 4483 sayılı 'Memurlar ve Diğer Kamu Gorevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun' dan, 3628 sayılı 'Mal Bildirimi ve Ruşvet ve Yolsuzluklarla Mucadele ile ilgili Kanun' dan kaynaklanan soruşturma işlerinin ve 'disiplin soruşturmalarının', aslında, mahalli gorevlilerle ilgili olanlarının valiliklerce, merkez personeli ile ilgili olanların ise disiplin amirleri ve diğer idari gorevliler eliyle yaptırılması mumkun iken, coğu zaman, konunun ozel uzmanlık ve soruşturma teknikleri, hatta adli soruşturma ozellikleri gostermesi sebebiyle, hem valiliklerce ve hem de merkezi yoneticilerce ve hatta C. Başsavcılıkları başta olmak uzere adli makamlarca bu gorevlerin yapılması teftiş kurullarından talep edilmekte olup, teftiş kurulumuzca da başarılı bir şekilde yerine getirilmektedir. Bu durum da, teftiş kurullarına ve denetimde uzmanlığa ne derece ihtiyac duyulduğunun ilave bir kanıtı olmaktadır.
Bu cercevede, ozellikle bakanlık teftiş kurullarının ulke burokrasisine inkar edilemez en onemli katkılarından biri de, idarenin yetişmiş, nitelikli ust duzey eleman ihtiyacını karşılamalarıdır. Bu bağlamda olmak uzere, Bakanlığımız eski mufettişlerinin bir coğu, 70 yılı aşan tecrube ve geleneklere sahip bir kurulun mensupları olarak, gerek kamu yonetiminde, gerekse ozel sektorde, calışmalarıyla, başarılı bir şekilde ulkemize katkılarını surdurmuş ve surdurmektedirler.
Bu itibarla, Bakanlığımız teftiş kurulunun mutlaka merkez teşkilat yapısı icerisinde varlığını surdurmesi hususunda Tasarıda gerekli değişikliğin yapılmasında yarar olduğu değerlendirilmektedir.
Ote yandan, Bakanlığımız taşra teşkilatının ceşitli gorevleri, il ozel idareleri bunyesinde surdurulemeyecek ozellikte ve denetimleri İcişleri Bakanlığı ve Sayıştayca yapılamayacak olcude bu kurumlara yabancı ve teknik konulardan oluşmaktadır. Keza, Tasarı ile yerel idarelere devredilen tum gorev ve yetkiler bağlamında, ilgili Bakanlık olan İcişleri Bakanlığının bu aşırı yukleri nasıl taşıyabileceği hususu da ciddi bir endişe yaratmaktadır.
Nitekim, Tasarının 18 inci maddesi ile bazı bakanlıklara, keza 24 uncu maddesi ile de unvanı musteşarlık olanlar dahil (Gumruk,Hazine vd.) olmak uzere Başbakanlık ve bakanlıkların bağlı kuruluşlarına, bunların piyasaya yonelik hizmetleri ile ilgili olarak denetim birimi kurabilme imkanı getirilmektedir.
Bu durumda, 'Reel Sektor Bakanlığı' olarak sozu edilen Bakanlığımızın taşra teşkilatının gorevlerinin, soz konusu bakanlıkların taşra teşkilatları kadar dahi merkezden denetlenme gereğini taşımadığı, keza Bakanlığımızın piyasaya yonelik denetim yetkilerinin hicbir oneminin bulunmadığı gibi, uygulanan ekonomik modele aykırı bir sonuca yol acılmaktadır.
Ayrıca, Bakanlığımız merkez teşkilatı gorevlerinden olmakla birlikte, gecmiş yıllarda, halka yerinden hizmet sunulabilmesi amacıyla, coğu gorevler zaten taşra teşkilatlarımıza devredilmiş bulunmaktadır. Nitekim, Bakanlığımız taşra teşkilatının gorevlerinin tumu 'hizmet' kavramı cercevesinde olup, herhangi bir yatırım vb. işlevi bulunmamaktadır. Sonuc olarak, taşra teşkilatımızın personel atamaları gibi hareketler dışında, merkezden ozel bir yetki alarak yaptığı gorevler neredeyse sıfırlanmıştır.
Tasarıda yer alan diğer bir celişki de, denetim işlevi ile ilgili olarak teftiş kurulları lağvedilirken, denetimde kariyer olarak mufettişliklerden daha alt duzeyde ve ancak belirli konulara munhasır ve ozel kanunlara gore soruşturma yetkileri bulunmayan, idari amirlerin emrinde calışan 'Kontrolorluk' muessesesinin (Tasarının 24 uncu maddesi kapsamında denetim birimi biciminde orgutlenmiş olanlar haric) yerinde bırakılması veya ne olacağının anlaşılamaması da dikkati cekmekte olup, bu durumun da Tasarının mantık ve sistematiğine ne olcude uygun ve ne olcude anlamlı olduğu, ayrı bir tartışma konusu olarak ortaya cıkmaktadır.
C. DEVLETTE DEVAMLILIK KONUSU:
Teftiş kurulları ile ilgili diğer bir onemli husus da, hayli zor sınavlardan başarıyla gecerek, cizdikleri hedefler doğrultusunda, mufettişliği kendilerine meslek olarak secenlerin, bu mesleklerinin kabulu zor malum gerekcelerden hareketle yapılan bir yasal duzenlemeyle ellerinden alınması, bu suretle, bu kadar yetişmiş kariyer personelin kazanılmış haklarının ellerinden alınması ve istikballeriyle oynanılarak huzursuz edilmelerinin, insan haklarıyla, genel kabul gormuş hukuk kurallarıyla ve hukukta istikrar prensibiyle, keza Devletin devamlılığı ve guvenirliliği ile bağdaşıp bağdaşmayacağı hususu haklı olarak dikkati cekmekte ve Tasarı gundeme geldiği gunden itibaren teftiş kurullarında ciddi bir infial yaşanmaktadır. Nitekim, birkac aydır devam eden bu surecte, halen gundemlerinde sayısız yolsuzluk ve usulsuzluklerle ilgili inceleme ve soruşturma gorevleri bulunan teftiş kurulları buyuk bir moral bozukluğu icerisinde ve maalesef iş yapamaz duruma duşurulmuş bulunmaktadır.
Bu cumleden olmak uzere, Tasarının Gecici 7 nci maddesinde, 'kadro unvanı ve derecesi değişen veya kaldırılanların eski kadrolarına ait aylık, ek gosterge ve her turlu zam ve tazminat hakları' nın 'yeni gorevlerinde kaldıkları surece, şahıslarına bağlı olarak saklı tutulacağı' bicimindeki duzenleme ile, bu kabil personelin kazanılmış haklarının saklı tutulacağı goruntusu verilmekle birlikte, bunlara gosterilecek 'yeni gorevler' in ne olabileceği hususunda tıpkı konunun muhatabı diğer personel gibi ve ozellikle kariyer yapıdan gelen denetim elemanları arasında ciddi endişe yaratmaktadır. Bu itibarla, diğer personelden ayrı olarak 2451 sayılı Kanun cercevesinde muşterek kararname ile atanan bakanlık mufettişlerinin durumunun, sadece mali haklarla sınırlı olmadan ve mutlaka vaki endişeleri giderebilecek bir tarzda yeniden duzenlenmesinde Anayasa, ilgili yasal duzenlemeler ve yerleşik idari yargı kararları bakımından zorunluluk bulunmaktadır.

D. ONERİ ve TALEPLERİMİZ:
1. Tum Bakanlık teftiş kurulları bakımından:
Maliye Bakanlığı Butce ve Mali Kontrol Genel Mudurluğunun resmi verilerine gore, Başbakanlık dahil, Milli Savunma Bakanlığı haric,kalan 15 icracı bakanlığın toplam mufettiş sayısı, kamu oyuna yansıyan fahiş rakamların aksine sadece 1103'tur.
Diğer bir dikkat cekici husus ise, Tasarının 18 inci maddesi ile piyasaya yonelik denetim birimi kurabilme imkanı verilen bazı bakanlık ve musteşarlıklar dışında, teftiş kurulları lağvedilecek bakanlıkların toplam mufettiş sayısı ise sadece 417'dir.
Dolayısıyla, bu kadar sakıncaları bulunan koklu bir sistem değişikliğinin, ifade edilenlerin aksine, aslında az sayıda yetişmiş nitelikli personelin tasfiyesi dışında onemli bir fayda sağlamayacağının vurgulanması gerekmektedir.
Keza, goruleceği uzere, bu durum hedeflenenin aksine kamuda bir personel vb. tasarruf yaratmamakta, aksine, gerek merkezi idarede ve gerekse valilikler ve diğer mahalli idarelerde yeni kadrolar ihtiyacı doğurmakla ciddi genişlemeye yol acmaktadır.
Bu itibarla, bakanlık teftiş kurullarının kariyer sisteme dayalı mevcut konumlarının merkez teşkilatı icerisindeki yerinin guclendirilerek muhafaza edilmesinde zorunluluk gorulmektedir.
5018 sayılı Kamu Mali Yonetimi ve Kontrol Kanununun ic denetim ve denetcilere ilişkin hukumleri de teftiş kurullarının mevcut konumlarını değiştirecek veya gorev ve yetkilerinde azalmaya yol acacak bir nitelik taşımamaktadır.
Teftiş kurulları, bakanlıktaki en ust denetim birimi olup, bakanlık mufettişleri de Bakan adına teftiş, inceleme ve soruşturma yapan ust duzey kamu personelidir. Dolayısıyla, mevcut sistemde mali denetimin yanında hukuka uygunluk ve performans denetimi de dahil olmak uzere her turlu denetim mufettişlerin asli gorev ve yetkileri icerisindedir.
Diğer taraftan, Tasarı ile dış denetim yapacağı ongorulen Sayıştay mensubu denetcilerin ve 5018 sayılı Kanun ile oluşturulan ic denetim sisteminde gorev yapacak ic denetcilerin ayrıca soruşturma yetkileri bulunmamaktadır. Bu nedenle, bunlar tarafından tespit edilecek usulsuzluk ve yolsuzluklarla ilgili soruşturmaları yapacak olanlar da yine bakanlık mufettişleridir.
Nitekim, Tasarı ile Sayıştaya devredilen Başbakanlık Yuksek Denetleme Kurulunun mevcut pozisyonunda da YDK denetcileri tarafından incelemeler sonucunda tespit edilen hususlarla ilgili olarak veya ayrıca inceleme ve soruşturma yapma gorev ve yetkisi bakanlık mufettişlerine aittir. Bu yonuyle de bakanlık mufettişleri Sayıştay denetcileri ile ic denetcilerin uzerinde daha genel gorev ve yetkilerle donatılmışlardır.
Bakanlık mufettişlerinin hangi konularda inceleme ve soruşturma yapacaklarının takdiri de Sayın Bakanlara ait bir mukellefiyettir.
Dolayısıyla, tum bu hususlar dikkate alındığında bakanlık teftiş kurulları ile mufettişlerinin mevcut konum, gorev ve yetkilerinin muhafazasında ulke menfaatleri ve yolsuzlukların onlenebilmesi ile mevcut sistemin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi bakımından zorunluluk gorulmektedir.
Bu anlamda, Tasarının denetim ile ilgili maddelerinin yeniden gozden gecirilerek, uygulanan ekonomik ve yonetim modelinin mantık ve sistematiğine uygun olarak, gerek merkez teşkilatlarına yonelik ve gerekse taşraya devredilecek hizmetlerle ilgili olarak merkezi denetim yetkilerinin korunması, bu cercevede, Tasarının 'Denetlemeye Yetkili Kurumlar' başlıklı 40 ıncı maddesinde 'Teftiş Kurulları' ve 'Mufettiş' ibarelerine yer verilmesi ve mevcut yapıya benzer bir bicimde 'Bakanlık danışma birimleri'ni duzenleyen 20 nci maddeye denetimin ilave edilmesi ile teftiş kurullarına da yer verilerek, izleyen maddelerde bunların gorev ve yetkilerinin diğer birimlere benzer bir sistematik icerisinde duzenlenmesi mumkun gorunmektedir.
Bir diğer acıdan bakıldığında ise, Tasarının kamu oyuna sunuluşu sırasında teftiş kurullarının siyasallaştığı biciminde yaklaşımlar da soz konusu olduğundan, bu tur bir iddianın ortadan kaldırılabilmesi ve teftiş kurullarının siyasi vesayet altında olmaksızın, ihtiyac duyulan her alanda serbestce denetim yapabilmelerini temin edebilmek bakımından, tamamen bağımsız bir birim olarak veya bağımsız bir birim catısı altında yeniden orgutlenmelerinin de akla gelen ciddi seceneklerden biri olduğu muhakkaktır.
2. Munhasıran Bakanlığımız Teftiş Kurulu bakımından:
Teftiş kurullarının muhafaza edilmesi gerektiği yonunde yukarıda yer verilen talebimize iştirak edilmemesi halinde, Bakanlığımız Teftiş Kurulunun en azından piyasaya yonelik denetim gorevlerinden dolayı, Tasarının 18 inci maddesinde, piyasaya yonelik denetimlerle ilgili olarak istisna tutulan denetim birimleri arasına mutlaka ilave edilmesinde ciddi bicimde kamu yararı olduğu mutalaa edilmektedir.
Nitekim, bu cercevede, gerek ihtisas komisyonları ve gerekse TBMM Genel Kurulu calışmaları esnasında Yuce Meclisimiz uyelerine yardımcı olabileceği duşuncesi ile tarafımızdan hazırlanan bir değişiklik onergesi metni ile bunun gerekcesine bu yazımız ekinde yer verilmiştir.
Bu itibarla,Tasarının ele alınması esnasında, her turlu yolsuzluk ve usulsuzlukten arınmış, cağdaş demokratik ve refah icerisinde bir ulkeye ulaşabilme temennisi icerisinde, ciddi onem arz ettiğini duşunduğumuz bu konuda değerli katkılarınızı esirgemeyeceğiniz inancı ile saygılarımızı sunarız.



Goruşulmekte olan ''Kamu Yonetimi Temel Kanunu Tasarısı''nın 18 inci maddesinin 2 nci fıkrasının ilk cumlesine aşağıdaki şekilde ilave yapılmasını arz ve teklif ederiz.



ONERGE METNİ:

''Kamu Yonetimi Temel Kanunu Tasarısının 18 inci maddesinin 2 nci fıkrasının ilk cumlesine,'Calışma ve Sosyal Guvenlik' ibaresinden sonra gelmek uzere 'Sanayi ve Ticaret' ibaresi eklenmiştir.''













KAMU YONETİMİ TEMEL KANUNU TASARISI'NIN 18 İNCİ MADDESİNE İLİŞKİN DEĞİŞİKLİK ONERGESİ GEREKCESİ

"KAMU YONETİMİ TEMEL KANUNU TASARISI" nın 18 inci ve 24 uncu maddelerinde, bazı Bakanlık ve Musteşarlıklar ile Başbakanlık ve Bakanlıkların bağlı kuruluşlarının, temel gorev ve hizmetlerinin bir gereği olarak, kurum dışı işyeri, mukellef veya ucuncu kişi ve kuruluşlar ile mahalli idarelere yonelik olmak uzere anahizmet birimi şeklinde rehberlik ve denetim birimi oluşturabilmelerine imkan tanınmaktadır.
Bu duzenlemenin ana gerekcesi, kurum dışı işyeri, mukellef veya ucuncu kişi ve kuruluşlara yonelik denetim yapma zorunluluğu olarak ifade edilmektedir. Bir denetim birimi oluşturabilecek bakanlıklar ise, İcişleri, Maliye, Milli Eğitim ve Sağlık ile Calışma ve Sosyal Guvenlik Bakanlıkları olarak sayılmaktadır.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ise, 3143 sayılı Teşkilat Kanunu ile aşağıda belirtilen ozel kanunlardan kaynaklanan kurum dışı ucuncu kişilere yonelik denetim yetki ve gorevi en fazla olan bakanlıkların başında geldiği halde Tasarının 18 inci maddesi icinde yer almamaktadır.
Bu cercevede muhtelif kanunlar ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığına ve bir kısmı da doğrudan bu Bakanlık Mufettişlerine verilen piyasaya yonelik denetim gorevlerinden bazılarına aşağıda yer verilmiştir.
1. Mevcut sayıları 620.000 civarında olan Anonim ve Limited Şirketler ve Ticaret Sicili Memurluklarının denetimi (Turk Ticaret Kanunu, Md. 274),
2. Sayıları 80.000 civarında olan Kooperatifler, Kooperatif Birlikleri, Kooperatif Merkez Birlikleri ve Turkiye Milli Kooperatifler Birliği, Tarım Satış Kooperatifleri ve Birliklerinin denetimi (Kooperatifler Kanunu, Md. 90),
3. Sayıları 3500 civarında olan Esnaf ve Sanatkarlar Odaları ve bunların ust kuruluşları ile Esnaf Sicili Memurluklarının denetimi (Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu, Md.111),
4. Sayıları 350'nin uzerinde olan Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları, Turkiye Ticaret, Sanayi, Deniz, Ticaret Odaları ve Borsaları Birliğinin denetimi (5590 Sayılı Kanun, Md.80 inci madde),
5. Tuketicinin Korunması Hakkında Kanun uygulamasında, fabrika, depo, mağaza, dukkan, ticarethane, ambar gibi her turlu mal konulan ve/veya satılan veya hizmet sunulan yerlerin denetimi (4077 sayılı Tuketicinin Korunması Hakkında Kanun, Md. 27),
6. 3516 sayılı Olculer ve Ayar Kanunu uygulamasında, her turlu imalatcı, ithalatcı, mağaza, depo vb. yerler ile standartlar ve urunlerin teknik denetimi mevzuatından gelen denetim gorevleri,
7. Yaş Sebze Meyve ve Toptancı Halleri, Umumi Mağazalar, Yurt İci Fuarlar uzerinde ilgili kanunlardan doğan denetim gorevleri.
8. Kucuk Sanayi Siteleri, Organize sanayi Bolgeleri, Endustri ve Teknoloji Bolgeleri gibi kuruluşlar uzerindeki denetim gorevleri.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teftiş Kurulu, kanunlarla kendisine verilen bu gorev ve yetkiler cercevesinde, Bakanlığın temel gorev ve hizmetlerinin bir gereği olarak,Tasarının 18 inci maddesinde belirtilen, kurum dışı birim veya kesimlere yonelik denetimler yapmaktadır. Nitekim, ekli listeden de gorulebileceği uzere, son 5 yılda Teftiş Kurulunca yurutulen tum denetim gorevlerinden % 85-90'a yakını tamamen bu turde ve piyasaya yonelik denetimlerle ilgilidir.
Dolayısıyla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının da, piyasaya yonelik denetim işlevleri nedeniyle, Tasarının 18 inci maddesi cercevesinde denetim birimi kurulması zorunlu gorunen bakanlıklar arasında yer alması gerekmektedir.
Tasarının gecici 1 inci maddesinin 1 inci fıkrası (g) bendi ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığının taşra teşkilatının İl Ozel İdarelerine devredilmesi de durumu değiştirmemektedir. Nitekim, son 5 yılda taşra teşkilatına yonelik denetimlerin toplam denetimlere oranı sadece % 1-2 gibi ihmal edilebilecek bir duzeydedir. Keza, Sağlık Bakanlığı da, taşra teşkilatı (bir geciş donemi icerisinde de olsa) Tasarı ile kaldırılmakla birlikte, denetim birimi kurabilecek bakanlıklar arasında sayılmaktadır.
Sonuc olarak, gerek Tasarının gerekcelerine uygun olarak kamu yonetiminde butunluğun sağlanabilmesi ve gerekse ozel kanunlarla Bakanlığın denetimi altına alınmış bulunan alanların denetim dışında kalmaması icin Sanayi ve Ticaret Bakanlığının da 18 inci maddede rehberlik ve denetim birimi kurabilme imkanı tanınan bakanlıklar arasına dahil edilmesi gerekmektedir.

''SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI TEFTİŞ KURULU BAŞKANLIĞI''
(Konularına gore 1999-2003 yılları arası denetim raporları)

YILLAR TOPLAM RAPOR 1 PİYASA DENETİMİ (2) TEŞKİLAT VE MEMURLAR İLE İLGİLİ RAPORLAR VE DİĞERLERİ(3) C.BAŞSAVCILIK- LARINA GONDERİLEN RAPORLAR (4) 1999 217 185 32 68 2000 362 286 76 98 2001 426 372 54 97 2002 457 380 77 105 2003 392 315 77 82 ACIKLAMALAR:
1.Sadece denetimler sonucunda duzenlenen toplam rapor sayısıdır. Tezkere, goruş yazıları vb. denetimlerle ilgili diğer faaliyetleri kapsamamaktadır.
2.Ozel kanunlarla belirlenmiş piyasa denetim gorevleri ile ilgili raporlar olup 5 yılda toplam raporlara oranı ortalama olarak %84 civarındadır.
3.Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı ile ilgili denetimler,4483 sayılı Kanun uyarınca yapılan memur soruşturmaları,657 sayılı Kanun uyarınca disiplin soruşturmaları,3628 sayılı Kanun ile ilgili mal bildirimi soruşturmaları,Savcılıklar ve Mahkemelerden gelen ceşitli talepler nedeniyle yapılan bilirkişilik mahiyetindeki işler ve diğer incelemeler ile ilgilidir.
4. Re'sen C. Başsavcılıklarına gonderilen raporlardır.
5.Aynı donemde taşra teşkilatına yonelik denetimler sonucunda duzenlenen rapor sayısı ise toplama nazaran sadece %1-2 duzeyindedir.
Ankara, 08.01.2004
SATİM-DER
(Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Mufettişleri Derneği)
G.M.K. Bulvarı, No. 128
Tandoğan /Ankara
Tel: (0312) 232 00 84