EĞİTİM
Eğitim nedir? Sorusu insanları tarih boyunca meşgul eden konulardan birisi olagelmiştir. Peygamberler, duşunurler eğitim ve toplum konusu ile ilgili goruşler one surmuşlerdir. Kulturel değerlerin aktarılmasında yeni kuşakların sosyalleştirilmesinde en onemli gorev eğitim kurumuna duşmuştur.
Erturk’e (1979) gore eğitim “bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme surecidir”.
Gunumuz bilgi toplumunda eğitim sınıf ve okul ortamı ile sınırlı gorulmez. Okul artık bireyin eğitim surecinin cok sınırlı bir boyutunu oluşturmaktadır. Eğitim bireyin farklılaşmasının da bir aracıdır. Geleneksel anlayışın asine her bireyin ozellikleri ve kapasitesi farklıdır. Bu yuzden eğitim bu farklılığı koreltmemeli, geliştirmelidir.
Formal ve İnformal Eğitim
Eğitim , formal ve informal olmak uzere ikiye ayrılır. Formal eğitim, planlı, programlı, bir amac doğrultusunda belirli bir mekanda uzman kişilerin rehberliğinde duzenlenen bir etkinliktir. İnformal eğitim ise bireyin icerisinde bulunduğu ortamda kendi kendine sistemsiz ve denetimsiz bir şekilde kulturlenmesidir. Bu kulturlenme olumlu yonde olabileceği gibi istenmeyen bir yonde de olabilir.
İnformal Eğitim
*
Doğal ortam icerisinde kendiliğinden oluşur.
*
Planlı ne programlı değildir.
*
Oğreticiler profesyonel değildir.
*
Olumlu ve olumsuz yonde gelişebilir.
*
Yer, mekan veya eğitim gercekleştiği ortam belli değildir.
Formal Eğitim
*
Planlı ve programlıdır, varılmak istene hedefler bellidir.
*
Eğitimin amacları profesyonel kişilerin eliyle geliştirmeye calışılır.
*
Olumlu davranışların kazandırılması esastır.
*
Belirli bir mekan ve ortamda eğitim gercekleştirilir.
*
Profesyonelce hazırlanmış eğitim arac ve gerecleri kullanılır.
Oğretmeliğin Onemi
Once “Oğretmen” sozcuğunun tanımını acılığa kavuşturmak gerekir. Oğuzkan (1981), Eğitim Terimleri sozluğunde oğretmeni şoyle tanımlar.
1. Resmi ya da ozel bir eğitim kurumunda cocukların, genclerin veya yetşkinlerin istenilen oğrenme yaşantıları kazanmalarına kılavuzluk etmek ve yon vermekle gorevlendirilmiş kimse.
2. Bilgi, gorgu yaşantısı ile belli dal ve alanlarda başkalarının yetişme ve gelişmesine yardım eden kimse.
3. Oğretmelik mesleğinin gerektirdiği oğrenimi bitirerek ya da yeterlilikleri kazanarak oğretmenlik yetisini elde etmiş olan kimsedir.
Tanyol’a (1960) gore,oğretmen demek, devlet mekanizmasının dışında ve onun baskısından uzak, yarını hazırlayan modern evliya demektir. Butun evliyalar,erenler gibi dıştan fakir, icten zengindir.
Milli Eğitim Temel Kanunu (1973)’nuda oğretmenlik;genel kultur, alan eğitimi ve meslek bilgisi yeterliliğine sahip ozel ihtisas mesleğidir. Butun oğretmenler gorevlerini bu kanundaki temel amaclara gore yaparak,eğitim-oğretim ile yonetim gorevlerinden sorumludur.
Şu sozler bizi duşundurmeye yeter:
“Oğretmenler sonsuzu etkiler. Bu etkilerin nerede son bulacağını da asla bilemezler.” (H.Ward)
“Herkese her şeyi oğretmeyin sakın, her şeyi oğretiyorsanız iyi oğretin.” (Whitehead)
“Hic aklından cıkarma genc adam:
Oğretmenler kapıyı acar, iceriye sen girersin!” (C. H. Yang)
“Oğretmek, oğretmenlik icin bir eğlencedir. Her yeni gun bir istek getirir, her sınıf değişik bir heyecan vericidir. Oğretmenler oğrencileri ile gencleşir.” (Moffalt)
“Oğretmenlik sanat işidir. Sanatcı gecim sıkıntısı cekerse, ondan yaratıcılık beklenemez.” (İbrahim N. Ozgur)
“Bilgi cağının sanayi sonrası toplumlarında oğretmenin, ezberletmenin,bilgi aktarmanın yetmediği, eğitmekle yeni davranışların kazanılacağı bilgiler uretilebilir.” (Kulahoğlu, 1997)
Bir memlekette oğretmenliğin meslek oluşu, devletin oğretmen icin yetişme ve calışma olculeri koymasıyla başlar. Fakat devletin mudahalesi artıkca, oğretmenler meslekten cok devlete bağlı bir uzman grubuna girer. Oğretmenlik mesleğinin alan bilgisi, meslek bilgisi, davranış oruntusu, benlik tasarımı, ilgi ve motivasyon yapısı olduğunu, bunu kazanmanın tek yolu, bu amaclı eğitim kurumlarında yetişmekle olur. Eğitimin niteliği, oğretim kadrosunun insani, mesleki ve kulturel niteliğine bağlıdır. Eğitim teknolojisinde kaydedilen gelişmeler, oğretmenin verimliliğini yukseltir. Fakat hicbir arac onun yerini alamaz. Hicbir eğitim modeli, o modeli işletecek personelin niteliğinin ustunde hizmet uretemez. Bu nedenle “Bir okul ancak,icindeki oğretmen kadar iyidir.” denilebilir. Oğretmenliğin gerektirdiği ideal bilgi ve beceriler erken yaşlardan itibaren kazandırılabilir. Oğretmen, oğretmene bakarak; oğretmenliğin sorunlarıyla karşı karşıya kalarak yetişir.
Oğretmenlik, ozel bir yetiştirme programı ile elde edilen; ozel bilgi, duygu ve hunerlere sahip olmayı gerektiren kendine ozgu meslektir. Pedagojik formasyon denilen şey, gercek oğretmeni, oğretmen olmayandan ayırmayı sağlayan bilgi, beceri, tutum ve alışkanlıkların tumudur. Giyim- kuşamdan tutun da, yurumede, oturup kalkmada, duyguda, duşuncede, olayları yorumlama ve insanları sevmede v.b. gibi ayırım sağlayan ozellikler ancak uzun bir zamanda kazanılabilir. Genel eğitim yolu ile kazanılan yaşantılar oğretmeni, mesleğinin olgun bir uyesi haline getirir.
Oğretmen olacak bir kişi bazı boyutlara sahip olmalıdır:
Gelişim psikolojisi, Ruh sağlığı ve Rehberlik bilgisi ile oğrenciyi tanıyarak, ihtiyaclarını karşılayarak ve sorunlarının cozumune yardımcı olur. Eğitimde Program Geliştirme ve Olcme Değerlendirme gibi bilgilerle program hazırlama, değerlendirme ve geliştirme yapar. Genel oğretim, ozel oğretimle bilgi ve becerilerini oğretir. Yetişkin Psikolojisi, Eğitim Yonetimi, Eğitim Sosyolojisi gibi bilgilerle diğer personel ve ana babalarla ilişkileri duzenler.
Oğretmenlik davranışı, oğretmenlik meslek bilgisi programlarıyla kazanılır. Eğitimin niteliği ve gelişmesi, buyuk olcude oğretim kadrosunun niteliğine (insani, mesleki, kulturel) ve yeterliliğine bağlıdır. Oğretmenlere, eğitim surecinin pasif uygulayıcıları olarak değil, eğitim surecinin ve oğretmenlik mesleğinin geliştirilmesinde, oğretmenlerin statusunun yukselmesinde, gorev ve sorumlulukları bulunan ve bu konuda soz sahibi olan, profesyonel meslek adamları olarak bakılmalı; bu amacla orgutlenmeleri devletce desteklenmelidir.
Her şeyden once birbirine değer veren oğretmenlere, devletin ve halkın değer vermesi gerekmektedir. Kendi alanının dışındaki alanlarda bilgilenen oğretmenler birbirlerini daha iyi anlayabilirler. Boylece oğrencilerini eğitebilirler.
Bilgiden bilgi uretebilmesi icin sorun cozme ve yaratıcı eleştirici duşunme becerileri ile araştırma-incelemeyi eğitenlerle birlikte gercekleştiren oğretmenler birer yetiştiricidir.
Osmanlı İmparatorluğu’nda ilmiye sınıfında sayılan oğretmenler, Cumhuriyet ile birlikte Anadolu Aydınlanmasının adsız kahramanlarıdır. Cağdaş eğitim bilimi uygulayan, Anayasa’yı, evrensel insan haklarını, Ataturk devrimlerini benimseyen, milli Eğitim Temel Kanunu’na gore gorev yapan oğretmenler, tarafsız ve cıkarsız olmak zorundadırlar.
Birbirlerini, oğrencilerini sevmek ve hoşgorulu olmak, oğretmenliğin temel ilkeleridir. Yunus Emre’ye gore, sevgi ve oğretmenlik şoyle olmalıdır; “Yetmiş iki millete/ Bir goz ile bakmayan/ Halka muderris olsa/ Hakikate asidir”. Hoşgoru ise ancak kendimizi, kulturumuzu ve de uygarlığı ozumsemekle mumkundur.
Her turlu duşunceye acık olan demokrat oğretmenler aynı zamanda laik, barışcı ve bilimden yana oldukları icin Ataturkculuğu yaşama gecirirler. Bu nitelikler oğretmenlik mesleğinin “olmazsa olmaz” larıdır.
Başoğretmen Ataturk ve Oğretmenler
25 Ağustos 1924’te Ankara’da toplanan Oğretmenler Birliği Kurultayı’nda, oğretmenlere şoyle seslenmiştir:
“Oğretmenler, yeni kuşağı, Cumhuriyetin ozverili oğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Yeni kuşak sizin eseriniz olacaktır. Eserin değeri, sizin ustalık ve ozverinizin derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet; duşunce, bilgi, beden, yonunden guclu ve yuksek karakterli koruyucular ister. Yeni kuşağı bu nitelik ve yetenekte yetiştirmek,sizin elinizdedir. Ustun odevinizin yerine getirilmesine, yuksek cabalarla kendinizi adayacağınızdan hic kuşkum yoktur.”
14 Ekim 1925’te de İzmir Erkek Oğretmen Okulu’nda yaptığı konuşmada, “Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak oğretmenlerdir. Oğretmenden, eğitimciden yoksun bir ulus, henuz ulus adını almak yeteneğini kazanamamıştır. Ona, sıradan bir kutle denir, ulus denemez. Bir kutle ulus olabilmek icin mutlaka eğitimcilere, oğretmenlere muhtactır. Onlardır ki, bir toplumu gercek ulus durumuna koyarlar.” Diyerek oğretmenlik mesleğinin saygınlığını dile getirmiştir. “Oğretmen bir ulusu ya ozgur, bağımsız şanlı yuce bir toplum halinde yaşatır, ya da bir esaret ve sefalete terk eder.”
“Benim asıl kişiliğim oğretmenliğimdir, ben ulusun oğretmeniyim.”
“Mesleğini sevmek demek, her şeyden once, her şeyden cok, cocuğu, insanı sevmemiz demektir. Cocuğu sevmeniz demek, cocuğun buyumesi, olgunlaşması, yetişmesi ve gelişmesiyle ilgili herkesi ve her şeyi sevmemiz demektir.”
Ataturk, Turkiye’nin geleceğinin oğretmenlerin bilgisine, becerisine ve kişiliğine bağlı olduğunu cok iyi bilmektedir. Ona gore uygar, ozgur ve bağımsız bir devletin yaratılmasında en buyuk gorevin oğretmenlere duştuğunu soyleyerek, “Gercek zaferi siz kazanacak ve surdureceksiniz. Ben ve arkadaşlarım sizi inancla izleyeceğiz. Sizin karşılaştığınız tum engelleri kaldıracağız.” demiştir.
Ona gore oğretmenler, “istikbalimizin kurtarıcıları, istiklal icin ilk fikirleri bize vermiştir.” “Cocuk olup sizlerin oğrencisi olmayı isterdim.” “oğretimde inkılap, once oğretmenin kafasında başlar” “…bu meslekte ilgili istek ve ihtiyacları butun diğer mesleklerden once sağlanmalı ve oncelik sırasını bu mesleğe vermeliyiz.”
“Siz oğretmen beyler, oğretmen bayanlar, sizler de irfan ordusunun subay ve kumanda heyetisiniz. Sizin ordunuzun değeri de sizlerin değeriyle olculecektir.”
“Bugunun cocuklarını yetiştiriniz. Onları ulkeye, ulusa yararlı uyeler yapınız. Bunu sizden istiyor ve rica ediyorum.” (Bursa,1922)
Alıntıdır
__________________
Eğitim ve Oğretmenler
İlkokul ve Ortaokul0 Mesaj
●39 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- İlkokul ve Ortaokul
- Eğitim ve Oğretmenler