
B.30.0.HKM.06.01.001-
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU'NA
Sunulmak uzere
DANIŞTAY 8. DAİRESİ BAŞKANLIĞI'NA
DOSYA NO : 2010/1 Esas
Yurutmenin Durdurulması Kararına
İtiraz Eden (DAVALI) : Yuksekoğretim Kurulu Başkanlığı
Vekili :
Karşı Taraf (DAVACI) :
Konu : Danıştay 8. Dairesinin E. 2010/1 sayılı dosyada vermiş olduğu yurutmenin durdurulması kararına itirazımız ile kaldırılması talebidir.
Tebelluğ Tarihi :08/02/2010
İtiraz Gerekceleri:
Kurulumuz, yargı kararına konu olmuş idari işlemi hakkında yurutmenin durdurulması kararı verilmesi uzerine, kararın yerine getirilmesi amacıyla toplanmış ve yeni bir işlem tesis etmiştir. Kurulumuzun tesis etmiş olduğu bu işlemin de iptal davası konusu olması uzerine Danıştay 8. Dairesi, once ara kararı ile karar gerekcelerini talep etmiş, daha sonra cevap dilekcemiz sonrasında yurutmenin durdurulması kararı vermiştir.
Dava konusu işlemimizde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı (I) ve işlemin uygulanması halinde davacı bakımından telafisi imkansız zarar ihtimali bulunmadığı gibi (II), tam tersine sınava girecek herkes acısından ortaya cıkan hukuki belirsizlik sebebiyle dava konusu işlemin yurutmesinin durdurulmasından oturu telafisi imkansız zararların doğacağı (III) muhakkaktır.
I. Dava Konusu İşlem Hukuka Uygundur:
Yuksekoğretim Genel Kurulu'nun yargı kararının gereklerini yerine getirmek amacıyla 17.12.2009 tarihinde aldığı katsayı oranına ilişkin karara karşı, bilindiği uzere iptal davası acılmış ve bu davada Danıştay 8. Dairesi tarafından yurutmenin durdurulması kararı verilmiştir.
Yargı kararının gereğini yerine getirmek uzere tesis edilen işlemin hicbir unsurunda hukuka aykırılık bulunmamaktadır:
Dava konusu işlem, yargı kararını uygulama amacıyla tesis edilmiştir. Bilindiği uzere Kurulumuzca, 21 Temmuz 2009 tarihinde, birbirine bağlantılı bircok unsurdan oluşan bicimde yuksekoğretime girişe ilişkin yeni bir sistem getirilmiştir. Bu yeni sistemin tamamına yonelik bir hukuka uygunluk tartışması ortaya cıkmamıştır. Bu yeni sistem icinde farklı bir anlamı ve işlevi olan katsayı oranları ile ilgili kısım dava konusu edilmiştir. Danıştay Sekizinci Dairesi, katsayı farklılaştırmasını?yonlendirme? amacının tek aracı gibi değerlendirmek suretiyle yurutmenin durdurulması kararı vermiştir. Hukuka saygılı olan Kurulumuz bu yargı kararını yerine getirmek amacıyla, yeni bir katsayı oranı belirlemek uzere toplanmış ve yeni sistemin butunluğu icinde bilimsel ve teknik değerlendirmeler yaparak yeni bir oran belirlemiştir. Dolayısıyla yargı kararının gereği kapsamında yeni işlem tesis edilmiştir.
İtiraza konu Daire kararındaki yargı kararları ile oluşmuş bir hukuki statu bulunduğu gerekcesi hukuka aykırıdır
Danıştay 8. Dairesi yurutmenin durdurulması kararında eski sistemde belirlenmiş olan katsayıya karşı acılmış davalarda iptal taleplerinin reddi ile oluşmuş bir statuye işaret etmektedir. Oysa Danıştay'ın red kararları bir kesin hukum oluşturmadığı gibi, Danıştay'ın red kararları ile oluşmuş bir kazanılmış hak da yoktur. Ayrıca katsayı oranları her yıl Kurulumuzca yeniden belirlenmekte olup, bir onceki yıl uygulanan katsayı oranı nedeniyle kazanılmış bir haktan soz etme olanağı bulunmamaktadır. Red kararlarının kesin hukum oluşturmayacağını kabul eden Danıştay'ın bu red kararları ile değişmesi mumkun olmayan bir hukuki statu oluştuğu iddiası kabul edilebilir olmadığı gibi, bilinen kararlarına da aykırıdır. Oysa, yeni bir sistem kurulduğu acıktır.
Ote yandan İdari Dava Daireleri Kurulu'nuzun bu husustaki son kararlarından birisi de (E. 2005/1988, K. 2008/1826, Danıştay Dergisi, S. 121, s.67) ?Duzenleyici işlemlerin kural olarak kazanılmış hak oluşturmayacağı, kaldırılmaları ve değiştirilmelerinin her zaman olanaklı olduğu, eğitim ve oğretimin kalitesini artırmak amacıyla yonetmelikte yapılan değişikliklere, davacıların devam eden oğrencilik statuleri nedeniyle tabi olacağı ve kazanılmış haktan soz edilemeyeceği hakkında?dır. Kararda ?duzenleyici işlemlerin kural olarak kazanılmış hak yaratmayacağı, kaldırılmaları ve değiştirilmelerinin her zaman olanaklı olduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir?(s.68-69) denilmektedir.
Kaldı ki yargısal denetim, denetime tabi tutulan duzenlemenin hukuka uygunluğu ile sınırlıdır. İdarenin takdir yetkisine sahip olduğu bir konuda yapmış olduğu bir duzenlemenin, yargı organlarınca iptal edilmemiş olması ve dolayısıyla hukuka uygunluk karinesinden yararlanmaya devam ediyor olması, hizmet gerekleri ve kamu yararı dikkate alınarak takdir yetkisi kapsamında farklı bir duzenleme yapılamayacağı anlamına gelmez. Aksi duşunce takdir yetkisine sahip olan idareyi hukuka uygun birden fazla alternatif icinde bir seceneğe mahkum etmek ve dolayısıyla takdir yetkisini bağlı yetkiye donuşturmek anlamına gelir. 1998 yılında 0,2-0,5 olarak belirlenen katsayı oranlarının zaman icinde değiştirilmiş olması bunun somut orneğidir. Orneğin; 2002 yılında alan ici ve alan dışı tercihlerde kullanılacak katsayı aralığı 0,3-0,8 olarak değiştirilmiş, ardından 2006 yılında alan farklılaştırılmasına gidilmiş ve alan bilgisinin daha sağlıklı olculebilmesi icin 4 olan alan sayısının 7'ye cıkarılmış olması değişen ihtiyaclara gore yeni duzenlemeler yapılabileceğini gostermektedir.
Sekizinci Daire dava konusu katsayı oranları ile 2009 yılında uygulanan katsayı oranlarını karşılaştırmak suretiyle ciddi bir mantık hatası yapmıştır.
Her şeyden once, 2009 yılında uygulanan katsayı oranları orta oğretim başarı puanlarının 50-100 standart puanları arasında belirlendiği bir duzlemde işlem gorur iken, artık yeni sistemde bu puan aralıkları 100-500 aralığı olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla artık 0.3-0.8 katsayı oranlarından bahsetmek yersiz olduğu gibi bu oranların uygulanması da mumkun değildir.
Ayrıca Danıştay 8. Dairesi bu karşılaştırmayı yaparken, onceki yıllarda uygulanan sınav sisteminin aynen devam ettiği, sadece katsayı oranlarının farklılaştığı varsayımına dayanmaktadır. Bu mantıktan yola cıkarak Kurulumuzun katsayı farklılaştırmasını onemsizleştirmeye calıştığı sonucuna ulaşmaktadır. Danıştay 8. Dairesi, eski sistemdeki katsayının işlevi ile yeni sistemdeki katsayının işlevini ele almadan, sadece oran farkı olarak konuyu incelemektedir. Ustelik bu noktada da yargı kararları ile istikrar kazandığı soylenen bir orana işaret etmektedir. Belirtmek gerekir ki, yargı kararları daha once tek aşamalı sınavda belirlenen katsayı oranlarının iptali taleplerinin reddine ilişkin kararlardır.
İtiraza konu daire kararında, ??İdarenin takdir yetkisinin hukuki denetiminin yapılabilmesi icin Yuksekoğretim Kurulunun 1998 yılında aldığı farklı katsayı uygulamasına ilişkin duzenleme sonrası yargı kararları ile hukuka uygun olduğu kabul edilmiş ve uygulanmakta olan katsayının (0,8-0,3), (0,150,13) olarak değiştirilmesinin nedenleri 7.1.2010 gunlu ara kararımız ile sorulmasına karşın, davalı idarenin bilimsel ve hukuken kabul edilebilir bir acıklama yapmamış olduğu gorulmuştur?.) denilmektedir.
Oncelikle sozu edilen ara kararında tam ve acık olarak idaremizden ne istenildiği belirtilmemiştir. Belirsiz ve geniş kapsamlı bir soruyu iceren ara kararına cevap verilmediğinden yola cıkılarak hukum kurulması ve boylesine yaygın sonucları olan bir davanın tek gerekcesi olarak bu hususa değinilmesi, adil yargılanma ilkesine ve idare hukukunun temel ilkelerinden olan re'sen inceleme ilkesine aykırıdır. İlgili Daire bu gerekceyi kararına dayanak yapmakla, katsayının yeni sistem icindeki yeri konusunda eksik incelemeye dayalı karar verdiği kanısını uyandırmaktadır.
Ancak itiraza konu kararın yeterli bilimsel veri sunulamadığı gerekcesine dayandırılmış olması, mukerrerlik kaygısı gudulmeksizin dava konusu işlemin bu yonune ilişkin geniş bir acıklama yapılması gereğini ve ihtiyacını ortaya cıkarmıştır.
Kurulumuzun 21.7.2009 tarihli kararı ile belirlenen yeni sistemin daha iyi anlaşılabilmesi icin yeni bir sınav modeli ihtiyacını ortaya cıkaran sebeplere kısaca değinilmesi yararlı olacaktır.
1998-2010 yılları arasında uygulanan universiteye giriş sistemini, tek aşamalı yapılan ve bilgi yerine ağırlıklı olarak yetenek olcumunu esas alan, başarı sıralamasının belirlenmesinde sınavda elde edilen gercek başarı yerine ağırlıklı orta oğretim başarı puanını belirleyici bir arac olarak kullanan, katsayı farklılaştırması yoluyla sınavda olculmeyen ortaoğretim performansının katsayı yoluyla sınav puanına yansıtma hedefi taşıyan, secimin alan icinde yapılmasını onceleyen ve alan dışı tercihi imkansız kılan bir sistem olarak ozetlemek mumkundur.
Ne var ki on yılı aşkın uygulama sonucları, bu sistemin bircok acıdan sakıncalı ve amacla uyumlu olmadığını ortaya cıkarmıştır. Sınavın bilgi olcen bir sınav olmaması nedeniyle adayların lise mufredatından koptuğu ve dershanelere odaklandığı, ağırlıklı orta oğretim başarı puanının belirleyici etkisi nedeniyle, gerceği yansıtmayan şişirilmiş başarı ortalamaları adaylar arasında adaletsizliklere yol actığı, ozellikle ortaoğretim başarısını gercekci olarak değerlendiren okulların oğrencilerini mağdur duruma duşurduğu ve alan dışı tercih yapmayı imkansızlaştıran yapısı nedeniyle de, ortaoğretim sekizinci sınıf sonrasında adayların, tercihlerinde meydana gelen değişikleri revize etme şansını ortadan kaldırdığı gozlemlenmiştir. Bu sistemde okulun yerini dershanelerin aldığı, ozellikle lise son sınıftaki oğrencilerin sağlık mazereti ile okula devam etmedikleri, ancak buna rağmen okul başarısını yukseltmek adına yuksek notlar verildiği gercek başarı yerine katsayı farklılaştırılması yoluyla turetilmiş başarı esasına dayanan bu sistemin calışkan ve donanımlı oğrencilerin aleyhine işlediği bir vakıadır. Daire kararında, istikrar kazandığı soylenen onceki sistemin soru sayısı, soruların konulara gore dağılımı ve sınav sureleri acısından boyle bir sınavda olması gereken olcme ve değerlendirme yeterliliğini taşımadığı, farklı katsayı uygulamak suretiyle adaletsizlikleri derinleştirdiği artık bilinen bir gercektir.
Ekte sunulan ortaoğretim başarı puanı analiz raporunda da goruleceği gibi (EK 1) uygulanan katsayı OSS sınavına giren adayların ancak %40'ı icin tutarlı diğer kalan %60' lık kesim icin tutarsızdır. Korelasyon analizi sonuclarına gore ornek olarak OSS-SOZ1 incelendiğinde; OSS-SOZ1 puanı Turkiye ortalaması ve OBP Turkiye ortalamasına gore OSS-SOZ1 ve OBP'larının kendi ortalamalarından farkları analizinde (r = 0,38); OSS-SOZ1 puanı artarken OBP artan ve OSS-SOZ1 puanı azalırken OBP azalan aday sayısı yaklaşık olarak 517.630 kişi ve toplam adaylar icindeki payı yuzde %40'tır. OSS-SOZ1 puanı azalırken OBP artan aday sayısı yaklaşık olarak 517.630 kişi ve toplam adaylar icindeki payı yuzde %40'tır. OSS-SOZ1 puanı artarken OBP puanı azalan aday sayısı 258.814 kişi ve toplam adaylar icindeki payı yuzde %20'dir. Toplam olarak 776.744 kişi katsayının bu şekilde uygulanmasından olumsuz yonde etkilenmektedir. Bu olumsuz durumun ortadan kaldırılabilmesi icin uygulanmakta olan katsayının sınav sonuclarına etkisinin minimize edilmesi kacınılmaz bir durum olarak ortaya cıkmaktadır.
Butun bu sebeplerden dolayı giriş sisteminin değişmesi gerektiği konusu surekli gundemde olmuş, Cumhurbaşkanı sayın Ahmet Necdet Sezer'e 2007 yılında sunulan YOK'un Strateji Raporunda da bu husus irdelenmiş ve raporda yeni sistem arayışlarına yer verilmiştir. Sonunda Yuksekoğretim Kurulu, mevcut sistemin şikayet konusu problemlerini gideren, cağdaş, uygulanabilir, dunyadaki ornekleri dikkate alan bir sisteme geciş icin, Yukseoğretim Kurulu'nun 5 uyesi ve OSYM Başkanından oluşan bir calışma grubu oluşturmuştur (Calışma grubu uyeleri alfabetik sıra ile: Prof. Dr. Omer Demir, Prof. Dr. Atilla Eriş, Prof. Dr. İsa Eşme, Prof. Dr. M. A. Yekta Sarac, Prof. Dr. Unal Yarımağan),
Bu komisyon sistemin butunune yonelik kapsamlı bir calışma yapılması konusunda butun ilgili tarafların katılımını da arayarak, başta universiteler olmak uzere ilgili tarafların goruşlerini sormuş, ardından gelen bu goruşleri değerlendirmek suretiyle OSYM'den bu konuda bir oneri oluşturmasını istemiştir. OSYM tarafından hazırlanan ve 08.01.2009 tarihli yazısıyla YOK'e sunulan rapor/giris sistemi onerisi, 29. 01. 2009 tarihinde YOK Genel Kurulunda karar altına alınmıştır. Yine bu kararda programların puan turlerinin universitelerin ilgili bolumlerinin goruşleri alınmak suretiyle belirleneceği, sistemin gereksinim duyduğu yerleşme puanlarının hesaplanması gibi konuların daha sonraki toplantılarda karara bağlanacağına da karar verilmiştir. Daha sonra ikinci defa butun universitelerden oğrenci kabul eden bolum/program bazında yerleştirme puanları ile ilgili goruş sorulmuştur. Yuksek oğretim lisans ve onlisans programlarının puan turleri ve ders ağırlıklarını tespite yonelik universitelerden gelen bu goruşleri değerlendirmek uzere, YOK Başkanlığınca, OSYM başkanı Prof. Dr. Unal Yarımağan başkanlığında YOK uyelerinin dışında farklı bilim alanlarında alanlarında bilim insanları, rektor ve dekanlardan bir calışma grubu oluşturulmuştur (EK 2 ). Anılan komisyonun vardığı sonuclar ve onerilerin yer aldığı rapor 21.07.2009 tarihinde YOK Genel Kuruluna arz edilmiş ve Genel Kurul toplantısında puan turlerinin belirlenmesi yanı sıra, yerleştirme puanların nasıl hesaplanacağına ilişkin kararlar alınmıştır.
Hizmet gereklerini dikkate alarak surekli daha isabetli sistem arayışı icinde olan Kurulumuz, gorulduğu uzere bu sureci bilimsel bir zeminde, katılımcı ve uzman goruşlerine onem veren bir yaklaşımla sonuclandırmıştır.
Kurulumuz 21 Temmuz 2009 tarihinde aldığı kararla hem yukarıda ozetlenen sakınca ve şikayetleri gidermek, hem de olcme değerlendirme ilkelerine uygun şekilde daha donanımlı oğrencilerin yuksek oğrenime ulaşmasını temin etmek amacıyla yeni bir sınav modeli ongormuştur.
Kurulumuzun 21.7.2009 tarihli kararı ile ongorulen yeni sistemde, coklu sınav ve coklu soruyu esas alan bir olcme yontemi belirlenmiş, onceki sistemde %38 olan alan bilgisinin ağırlığı %60 a cıkartılmak suretiyle lise mufredatında alınan bilginin, doğrudan olculmesi ve sonuca yansıtılması sağlanmış, ayrıca katsayı farklılaştırması yerine alan sorularının puan değeri yuksek tutularak hem alan ici tercih teşvik edilmiş, hem de oğrencilerin gercek başarısını esas alan bir olcme ve değerlendirme yontemine gore yuksekoğrenime yerleşmeleri sağlanmıştır. (EK 3)
Ancak yeni sınav sistemine ilişkin 21.7.2009 tarihli kararımızın sadece katsayı ile ilgili kısmı hakkında yurutmenin durdurulması kararı verilmesi uzerine Kurulumuzca dava konusu işlem tesis edilmiştir. Dava konusu işlem tesis edilirken, yargı kararının gereğinin yerine getirilme zorunluluğu ve sistemin butunluğunu koruma kaygısı bir arada değerlendirilmiştir. Sonucta alan ici ve alan dışı tercihlerde kullanılacak katsayı oranlarının 0,15 ve 0,13 olmasına karar verilmiştir. Alanı dışında tercihte bulunan adayların yeterli donanıma sahip olup olmadıkları, yeni sınav sisteminde soruların sayısının artırılması ve puanlama ağırlıklarının alanlara gore farklılaştırılması yoluyla olculebilir nitelik taşıdığından, mezuniyet sonrası ortaoğretimde mezun olduğu alanın dışında bir alanda yuksekoğretime devam etmek isteyenlerin karşılaşacağı zorluğun ?olcululuk? ilkesine aykırı olmaması sağlanmaya calışılmıştır.
Hal boyle olmasına karşın, itiraz edilen yurutmenin durdurulmasına dair kararda, Danıştay 8. Dairesi'nin istikrar kazandığına işaret ettiği oran, tek aşamalı ve sadece yeteneğin olculduğu bir sınav sisteminde gecerli olan katsayı oranıdır. Yeni sistemin butunluğu gozetilmeden eski sistemdeki katsayı oranı ile yeni sistemde yargı kararının gereğini yerine getirmek uzere belirlenen oranı karşılaştırmak doğru değildir. Cunku, yonlendirme amacının sınav, soru ve değerlendirme turleri ile gercekleştirildiği bir modelde, eski bicimiyle katsayı uygulamasının devam ettirilmesi imkansızdır. Artık 21 Temmuz 2009 tarihli karar ile kurulmuş olan ve hukukiliği tartışma konusu olmayan yeni bir sistem bulunmaktadır. Bu yuzden katsayının anlamı ve işlevinin, yeni sistemin diğer unsurları ile birlikte değerlendirilmesini gerektirmektedir.
Bu sistemin gerekleri ve katsayı oranlarının belirlenmesi, teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren bir husus olup, Kurulumuzun koordinasyonunda uzmanlarca yapılan inceleme ve değerlendirme sureci sonrasında tespit edilmektedir. Acılan davalarda, hukukilik değerlendirilmesi sırasında, yeni sistemin gerekleri ile katsayı oranlarının tespitine dair teknik hususların anlaşılamadığı kanaatini taşımaktayız.
Oncelikle belirtmek isteriz ki, katsayı farklılaştırılması sadece meslek lisesi oğrencilerini etkileyen bir durum değildir. Kabaca bir oranla ortaoğretimdeki oğrenci dağılımı %30 meslek lisesi, %70 klasik lise şeklindedir. Katsayı farklılığı sadece meslek lisesi mezunlarının alan dışı programları tercih etmeleri durumunda karşılaştıkları bir uygulama değildir. Asıl dramatik sonuclar %70' e karşılık gelen klasik lise oğrencilerinin kendi alanları dışında (Turkce- sosyal, matematik-fen, Turkce-matematik) bir programı tercih ettiklerinde ortaya cıkmaktadır. Orneğin diploma notu 80 olan ve tum sınav sorularını eksiksiz ve doğru olarak cevaplayan ancak matematik-fen alanından sınava giren bir adayın alan dışı sayıldığı icin Turkce matematik puan turunde oğrenci kabul eden hic bir hukuk fakultesine girme olanağı bulunmamaktadır.
Sadece yeteneğin olculduğu tek aşamalı bir sınavda, her bir alana ilişkin soru sorulmaması nedeniyle oğrencilerin yonlendirilmesinde tek arac olarak katsayı farklılaştırılmasının kullanılması kabul edilebilir bir durum iken; oğrencilerin kendi alanlarında ortaoğretimde aldıkları bilginin olculmesini ongoren yeni modelde katsayı farklılaştırılması yonlendirme aracı olarak işlevini yitirmiştir. Buna rağmen yargı kararının gereğinin yerine getirilmesi amacıyla teknik bir değerlendirme sonucunda alan ici ve alan dışı ayırımı ongoren katsayı oranları belirlenmiştir. Dolayısıyla yargı kararının yerine getirilmemesi değil, tam tersine yerine getirilmesine ilişkin olan işlemimizde hicbir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Danıştay kararı gerekcesinde ?... ara kararımızla sorulmasına karşın, davalı idarenin bilimsel ve hukuken kabul edilebilir bir acıklama yapmamış olduğu gorulmektedir? denildiği dikkate alınarak yetersiz ve ustu ortulu bir ara kararı nedeniyle savunma aşamasında sunma fırsatı bulamadığımız, karar oncesi yapılan teknik calışmalar konusunda ek acıklamalar dosyaya, işbu itiraz dilekcemiz ekinde konulmuştur. Re'sen araştırma ilkesi kapsamında gerekli araştırmaya yapmak ya da yaptırmak yetkisi ve gorevi bulunan yargı merciinin, ?kabul edilebilir bir acıklama yapmamış? olmak gerekcesi ile yurutmenin durdurulmasına hukmedilmesi de kabul edilemez bir durumdur.
Yargı kararının gereği olcululuk ilkesine uygun bicimde ve etkili şekilde yerine getirilmiştir.
Dava konusu duzenleme ile yargı kararının gereği de etkili şekilde yerine getirilmiştir. 21.07.2009 tarihli Kurulumuz kararı ile yeni sistem kapsamında katsayı farkı eşitlenmişken, yurutmenin durdurulması kararını uygulamak amacıyla katsayı farkı oluşturan ve katsayı farkını alan ici tercihlerde 0, 15 ve alan dışı tercihlerde 0, 13 olarak yeniden belirleyen bir karar alınmıştır. Yeni belirlenen oranların yukarıda acıklanan yeni sınav sistemi butunluğu icindeki işlevi ve rolu ile değerlendirilmesi gerekmektedir. Sınavda bir puanlık farkının bile binlerce oğrencinin sıralamasını değiştirdiği ve bolum kontenjanlarının 40-100 arasında olduğu duşunulduğunde, yerleştirme puanında 10 puanlık bir farkın sembolik olduğu soylenemez. On puanlık farkın 2009 yılı icin yerleştirme sırasını 4000 ile 42000 kişi arasında değiştirdiği gorulmektedir. (EK 4 )
Dava konusu Kurul kararı ile yargı kararında vurgu yapılan hem ?yoneltme? ilkesine hem de ?olcululuk? ilkesine uygun davranılmıştır.
İDDK' nun 10.12.2009 tarih ve YD İTİRAZ NO: 2009/1005 sayılı kararında dile getirilen olcululuk ilkesi dava konusu işlemin tesis edilmesinde esas alınmıştır. Bilindiği uzere olcululuk ilkesi uyarınca getirilen bir sınırlama ya da yaptırımın ulaşılmak istenen amacla orantılı olması, yıkıma yol acmaması ve bir hakkın ozune dokunmaması gerekmektedir. Kurulumuz dava konusu işlemle yargı kararının gereğini yerine getirme anlamında yeni katsayıları belirlerken, tum bu olculeri goz onunde bulundurmuştur. Bir yandan yargı kararında belirtilen ?yoneltme? gerekcesine uygunluk anlamında alan ici alan dışı farklılaştırması yapılmış, bir yandan da ?yoneltme? amacını gercek başarıyı esas alan bir olcme değerlendirmeyle sağlayan yeni sistemin butunluğu goz onunde bulundurulmuştur.
Ayrıca başarılı oğrencilere, universiteye girişte daha once belirledikleri tercihlerini duzeltme fırsatı verilmiştir. Kurulumuzca belirlenen yeni oranlar, eski sistemde olduğu gibi farklı alana yonelmek isteyen oğrencilerin geleceğini belirleme hakkını kullanmalarını imkansızlaştıran değil, kamu yararı amacıyla olculu şekilde zorlaştırıcı etki yaratan bir orandır.
Olcululuk ilkesine uygun karar alındığını vurgulamak uzere Sekizinci Daire kararında gonderme yapılan 0,3-0,8 oranları ile kurulumuzca yeni belirlenen ve dava konusu olan 0,13-0,15 oranlarının sonuclarının somut bir ornekle anlatılması yararlı olacaktır.
Orneğin, İstanbul Universitesi Hukuk Fakultesini kazanmak icin 338,902 puan almak gerekmektedir. 100-300 arasındaki OSYS puanından 258,902 puan alan bir oğrenci eğer AOBP'si 100 ise 0,8 ile carpmadan dolayı 80 tam puan alacak ve yerleşmek icin gereken minimum puana erişecektir. Eğer oğrencinin AOBP'si 50 ise (0,8 ile carpılarak 40 puan eder) adı gecen bolumu kazanması icin sınavdan 298,902 alması gerekecektir. Aynı programa alan dışından orneğin fen lisesi mezunu bir oğrencinin girmek istediğini varsayarsak; bu oğrencinin AOBP'sinin, AOBP sinin en ust puan olan 100 olduğunu farz ettiğimizde (ki bu da 0,3 ile carpılınca 30 puan etmektedir) bu oğrencinin sınavdan alması gereken puan 308,902 olmaktadır ki, en yuksek puanın 300 olmasından dolayı bu mumkun değildir.
Kurulumuzun karara bağladığı 0,13-0,15'lik katsayıların gecerli olduğu sistemde ise aday kazanmak icin 477,583 puan almak zorundadır, alan icinde (yani 0,15'lik katsayı ile) AOBP si 500 olan aday buradan 75 puan alacak sınavdan ise 402,583 puan alarak istediği bu bolume yerleşebilecektir. Adayın AOBP'sinin 100 olması durumunda sınavdan 462,583 puan alması yeterli olacaktır. Aday alanı dışında yarışıyor ise AOBP'sinin 500 olması durumunda buradan 65 puan alacak ve sınavdan da 412,583 puan alması yeterli olacaktır. Adayın AOBP'sinin 100 olması durumunda buradan 13 puan alacak ve buna karşılık sınavdan 464,583 puana ulaşması gerekecektir. Gorulduğu gibi yeni sistem, bu adayın istediği bu programa girmesini imkansız halden cok zor hale donuşturmektedir. (EK 1)
Yukarıdaki ornek incelendiğinde sınavda aynı performansı gosteren farklı alandaki iki oğrencinin puanlarının hesaplanmasında hangi katsayı uygulamasının olcululuk ilkesine uygun duştuğunun takdirini Yuksek kurulunuza bırakıyoruz.
Aynı orneği katsayı oranlarının başarı sıralamasına etkisini gostermek amacıyla uyguladığımızda;
2010 yılı icin onerilen sistemde yukarıda gecen %2.5'lik başarı farkın (alanici/alandışı) sıralamadaki etkisi ifade edilecektir. Gecen yıl Erzincan Universitesi Hukuk fakultesi en duşuk giriş puanına sahip programdır (hukuk fakulteleri bağlamında, 325 puan). Bu fakulteyi hedefleyen alan ici ve alan dışı iki oğrencinin yeni sistemde, toplamda alacağı puanın (eski EA-2) alanındaki sıralamasında ne kadar farklılık yaratacağı gosterilecektir.
AOBP'si en yukseğe tekabul eden 500. olan bir oğrenci toplam soruların %65'ini cozerek yaklaşık 28.726'ıncı olur ve alan ici puanı ile ilgili programa yerleşir. Sınav puanı alan dışı hesaplandığında ise, oğrencinin aynı adette soru cozmesine karşılık alacağı puan yaklaşık %2.5 oranında daha duşuk olacağından dolayı oğrenci sıralamada 41.134'uncu olur ve ilgili fakulteye yerleşemez. Yeni sistemde alan ici ve alandışı fark olarak belirlenen yaklaşık %2.5'lik oran 2009'a kadar uygulanan ve EA-2 olarak bilinen puan turunde adaylar arasında 12.408 kişilik bir fark oluşturmaktadır. 2009'a kadar uygulanan eski sistemde ise, alan dışı olarak puanı hesaplanan, bu oğrenci ancak 148.219'uncu olabilecek ve 2 oğrenci arasındaki sıralamada oluşan fark toplamda 119.493 kişi olarak gercekleşecektir. (EK 1)
Diğer tarafından olcululuk ilkesinin yargısal denetiminin; her an idare yerine karar verme sonucunu doğuracak bir yerindelik denetimine kayma riski bulunmaktadır. Uzmanlık gerektiren bir konuda olculu olanın yargı yerince belirlenmesi sonucunu doğuracak bir kararın Danıştay'ın istikrar kazanan ictihatlarıyla bağdaşmayacağı acıktır.
Kurul kararı uluslar arası gelişmelere uyumlu ve hizmet gereklerine uygun bir karar olup, amac yonunden de hukuka uygundur.
Kurulumuz Anayasa ve yasalarla kendisine tanınan takdir yetkisini hizmet gereklerine uygun şekilde kullanmıştır. Bu anlamda uluslararası anlayışlara uyumlu bir yuksekoğretim anlayışını ulkemizde de hakim kılmak isteyen Kurulumuz, 46 uye Devletin katıldığı Bologna Sureci olarak adlandırılan surece dahil olmuştur. Bu surecin amacları arasında dava konusu uyuşmazlığı da ilgilendiren hususlar bulunmaktadır.
Birincisi, Bologna surecine imza atan ulkeler eğitim sistemlerini, yuksekoğretime erişimde, katılımda, devamda ve mezun olabilmede eşitlik, hakkaniyet ve şeffaflık cercevesinde oluşturacak ve tum bu alanlarda dezavantaja yol acabilecek yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik durum, fiziksel veya zihinsel engellilik, din, etnik koken, ailevi durum, ikamet edilen yerleşim yeri, mezun olunan ortaoğretim kurumu, gibi unsurların etkilerini tamamen ortadan kaldırmak, bu mumkun değilse etkilerini azaltmak icin caba sarfedeceklerdir. Bu yolla, ulkelerin sadece yuksekoğrenim cağındaki kişilerin yuksekoğretime erişim oranının yukseltilmesi icin değil, varsa toplumun değişik kesimlerinin yuksekoğretime erişim konusunda engellerinin kaldırılması icin tedbirler alması ongorulmektedir.
İkincisi, yapılacak değişikliklerde eğitim sisteminin; ilkoğretimden doktoraya kadar her bir oğrenim kademesinde oğrencilere kazandırılan bilgi, beceri ve yetkinliklerin oğrenim cıktıları olarak net ve olculebilir bicimde tanımlanması, boylece, hem kademeler arası gecişin kolaylaştırılması, hem de aynı kademede yer alan diploma programları arasındaki hareketliliğin artırılmasının sağlanması mumkun olacaktır.
Ucuncusu, tum eğitim-oğretim kademelerindeki duzenlemeler yaşam boyu oğrenmeye fırsat verecek bicimde yapılacaktır. Buna gore tum ulkeler, bireylerin değişen koşullara uyum sağlayabilmeleri ve kendilerini surekli geliştirebilmeleri icin, gerek resmi kurumlarda kayıtlı oğrenci olarak (formel eğitim), gerek resmi oğretim kurumları dışındaki kurumsal yapılarda (non-formel eğitim) gerekse başta iş dunyası olmak uzere eğitim kurumu niteliğinde olmayan ortamlarda (informel eğitim) kazandıkları bilgi, beceri ve yetkinliklerin sertifikanlandırılması yoluyla formel oğrenimde edindikleri derecelere eklenmesine yonelik duzenlemeler yapacaklardır. Ulkemizin 2009 Bologna Karnesinin en zayıf alanı, yaşamboyu oğrenmedir.
Son olarak, Turkiye'nin de dahil olduğu Bologna sureci artık Yuksek oğretimimizin yol haritasını belirlemektedir. Bu surec ile 2010 yılına kadar Avrupa Yuksekoğretim Alanının oluşturulmasına calışılmaktadır. Turkiye, Bologna Sureci'ne 19 Mayıs 2001'de Prag'da yapılan toplantıda dÂhil olmuştur ve bu surece uyum universitelerimiz icin buyuk onem taşımaktadır. Turkiye'nin AB ile butunleşme cabalarının surduğu bu donemde, eğitim konusu sadece bir ?ic mesele? değil, Avrupa'ya uyumun da onemli unsurlarından biridir. Bu nedenle yuksek oğretimin planlanmasında Avrupanın da (Bologna surecinin) hedeflerini de goz onunde bulundurmak gerekir. AB'nin ?Lizbon Hedefleri? olarak bilinen politikaları, eğitim ve oğretimde yuksek kalite standartlarına ulaşmak, herkese oğrenim fırsatı vermek ve eğitim sistemini işgucu piyasasına uyumlu hale getirmek olarak ozetlenebilir. Avrupa Yeterlilikler Cercevesi'ni kabul eden Turkiye de 8 Referans Seviyeyi kabul etmiştir. Ulusal Yeterlilik Cercevesinde 4.seviye lise mezunu seviyesidir. Diğer seviyelerde olduğu gibi, bu seviyenin ?Bilgi, Beceri ve Yetkinlik? tanımlayıcıları bir butun şeklindedir ve bu tanımlamada meslek lisesi veya genel lise farkı yoktur.
Yuksekoğretime giriş sisteminde yapılan yeni duzenlemeler, ortaoğretimde kazandırılan yeterlilikleri olcmeye yonelik nesnel sınavları esas alması yonuyle Bologna sureci kriterlerine de paralellik arzettiği acıktır.
Bir idari işlemin ?amac? unsuru yonunden denetimi, idarenin kendisine tanınan takdir yetkisini hizmet gereklerine ve kamu yararına uygun kullanıp kullanmadığının denetimi ile sınırlıdır. Kurulumuzun dava konusu işlemi tesis ederken kendisine tanınan takdir yetkisini, evrensel ilke ve amaclarla uyumlu ve bilimsel kriterlere uygun olarak kullandığı sabit olup, uzmanlık gerektiren bir konuda haklı ve gecerli bir gerekce olmaksızın belirli bir katsayı oranını zorlayıcı nitelikte verilmiş olan itiraza konu karar bu yonuyle de hukuka aykırıdır.
Davacı Bakımından Telafisi İmkansız Zarar Şartı Gercekleşmemiştir:
Davacı, İstanbul Barosu Başkanlığı'nın işlemden dolaylı etkilenmesi Daire bakımından dava acma ehliyeti bakımından yeterli gorulmuştur. Ancak davacı Baro'nun dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi guc veya imkansız zarara nasıl uğrayacağı hususunda bir acıklama kararda yer almamaktadır. Halbuki İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 27. maddesi hukmu acıktır ve yargı icin de bağlayıcıdır: ?Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi guc veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin acıkca hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gercekleşmesi durumunda gerekce gostererek yurutmenin durdurulmasına karar verebilirler?. Telafisi imkansız zararın davacı Baro bakımından nicin ve nasıl gercekleşmiş olduğuna dair az veya cok herhangi bir hukum kararda yer almamaktadır.
Dolayısıyla yurutmenin durdurulması kararı verilebilmesinin şartları kesinlikle gercekleşmemiştir.
II. İdari İşlemin Yurutmesinin Durdurulması Kararının Buyuk Boyutlu ve Telafisi Mumkun Olmayan Zararlara Yol Acması Kacınılmazdır:
11 Nisan tarihinde sınava girecek olan oğrenci sayısı yaklaşık 1.4 milyondur. Bu sayıda oğrenci bakımından karar bir hukuki belirsizlik oluşturmaktadır. İdaremiz her ne kadar yargı kararlarını dikkate alarak yeni kararlar alacağını, bu hususta oğrencilerin endişe etmemesi gerektiğini duyurmakla birlikte, sınav psikolojisi altında bulunan oğrencilerin belirsizlikten, boyutu tahmin edilemeyecek ve telafi edilemeyecek derecede, mutlaka olumsuz etkilenmekte oldukları hic kuşkusuzdur. Dolayısıyla idari işlemin niteliği yurutmenin durdurulması kararının verilmesinden oturu ve bu kararı haklı ve gerekli kılan gercek ve gecerli sebepler de bulunmadığından, onemli zararlara yol acmaktadır. İdari yargının varlık sebebi, idari faaliyetlerin gerekleri hususunda uzmanlık ihtiyacı olduğu dikkate alınır ise, teknik ve bilimsel nitelikteki bir karar hakkında, yurutmenin durdurulması kararı verilmesi, hizmeti ağır bicimde etkileyecek boyutu ile de hukuka aykırılığını gosterir niteliktedir.
2010 OSYS Kılavuzu basılarak tum okullara dağıtılmış ve muracaatlar alınmaya başlanmıştır. Tum adaylar kılavuz hukumlerine gore calışmalarına yon vermişlerdir. Oğrencilerin psikolojisini onemli derecede etkileyecek belirsizlik ve istikrarsızlığın yol acacağı olumsuz ortam goz onune alınarak, belirsizlik ve istikrarsızlık ortamının beraberinde getireceği telafisi guc ya da imkansız zararlar da dikkate alınarak yurutmenin durdurulması kararının kaldırılmasını talep ederiz.
SONUC ve TALEP
Danıştay 8. Dairesinin E. 2010/1 sayılı dosyada vermiş olduğu yurutmenin durdurulması kararının kaldırılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.15.2.2010
Davalı İdare Vekili
EKLER:
Ek 1-OSS katsayı değerlendirme raporu
Ek 2-Komisyon Gorevlendirme yazısı
Ek 3-2010 OSYS Yerleştirme Sistemi (ozet raporu)
Ek 4-Dava konusu işlemle belirlenen katsayı farkından oluşan 10 puanlık farkın ceşitli alanlardaki sıralama uzerindeki etkisi.