
2 Ekim 2010 CUMARTESİResmî GazeteSayı : 27717
DANIŞTAY KARARI
Danıştay Onbirinci Daire Başkanlığından:
Esas No : 2009/5353
Karar No : 2010/2671
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan : Danıştay Başsavcılığı-ANKARA
Davacı : Coşkun Zeren
Vekili : Av. Kemal Aybek
Strazburg Cad. No: 26/5 Kat: 1Sıhhiye/ANKARA
Davalı : Sosyal Guvenlik Kurumu Başkanlığı-ANKARA
Vekili : Av. Rukiye Erdoğan
İstemin Ozeti : Ankara Bolge İdare Mahkemesinin 12.02.2009 gunlu, E:2008/4987, K:2009/1093 sayılı kararının, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Fusun Erkin
Duşuncesi : Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulu ile Ankara Bolge İdare Mahkemesince verilen kararın, idari işlem veya eylemlerden dolayı uğranılan zararın tazmini istemiyle acılan davalarda uygulanacak yasal faizin başlangıc tarihi olarak idareye başvurunun bulunması halinde, başvuru tarihinin esas alınacağı yolundaki Danıştay İctihatlarına aykırı bulunması nedeniyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hukmun sonuclarına etkili olmamak uzere kanun yararına bozulması gerektiği duşunulmektedir.
Danıştay Başsavcısı : Yılmaz Cimen
Duşuncesi : T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Genel Mudurluğunde mudur yardımcısı kadrosunda gorev yapmakta iken isteği uzerine 1. derece, 4. kademe, 2200 ek gosterge esas alınarak emekliye ayrılan davacının, ek gostergesinin 3000 olarak uygulanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin Ankara 8. İdare Mahkemesinin 31.03.2003 gunlu ve E:2002/1322, K:2003/310 sayılı kararıyla iptal edilmesi uzerine davalı idarenin maaş ve ikramiye farklarını odemesine karşın faiz hesaplanmaması sonucu oluştuğu ileri surulen 1.135,50 YTL tutarında faiz alacağının, icra takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle acılan davada, Ankara 16. İdare Mahkemesinin faiz alacağı olarak hesaplanan 1.135,50 YTL'nin dava acma tarihi olan 28.05.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte odenmesine ilişkin 27.03.2008 gunlu ve E:2006/629, K:2008/361 sayılı kararına taraflarca itiraz edilmesi uzerine, odenen maaş ve ikramiye farklarına 15.07.2002 tarihinden 02.07.2003 tarihine kadar hesaplanan 541,10 YTL tutarındaki faizin odenmesine ilişkin Ankara Bolge İdare Mahkemesinin 12.02.2009 gunlu ve E:2008/4987, K:2009/1093 sayılı kararının, davacı vekili tarafından hukuka aykırı olduğu belirtilerek kanun yararına bozulması istemi uzerine konu incelendi.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 51'inci maddesinde, bolge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştay'ca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden gecmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yururlukteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlıkların gostereceği luzum uzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği, temyiz isteği yerinde gorulduğu takdirde kararın kanun yararına bozulacağı, bu bozma kararının, daha once kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuclarını kaldırmayacağı hukme bağlanmıştır.
T.C. Anayasası'nın 125'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, idarenin her turlu eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun acık olduğu hukme bağlanmış, maddenin son fıkrasında da, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı odemekle yukumlu olduğu kuralı getirilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 12'nci maddesinde; ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay'a ve İdare ve Vergi Mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte acabilecekleri gibi ilk once iptal davası acarak bu davanın karara bağlanması uzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zarardan dolayı icra tarihinden itibaren dava suresi icinde tam yargı davası acabilecekleri ve ilgililerin Kanunun 11'inci maddesi uyarınca idareye başvurma haklarının saklı olduğu ongorulmuştur.
İdarenin hukuki sorumluluğundan soz edebilmek icin, bir zararın varlığı, zararı doğuran işlem veya eylemin idareye yuklenebilir olması, zararla işlem veya eylem arasında illiyet bağının bulunması gereklidir.
Ote yandan, zarara yol acan idari eylem veya işlemin, bir hizmet kusuruna dayanması ya da kusursuz sorumluluk kuram ve ilkelerinin uygulanmasına elverir nitelikte bulunması halinde, zararla eylem arasında uygun illiyet bağının kurulması mumkun hale gelmektedir.
Kanun yararına bozma istemine ilişkin 03.06.2009 tarih ve 80281 sayılı dilekcede, davacının 3000 ek gosterge uygulanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin yargı kararı ile iptali uzerine odenen maaş ve ikramiye farklarına faiz hesaplanmaması sonucu oluştuğu ileri surulen faiz alacağına ilişkin iddialar yer almaktadır. Odenmeyen bu faiz alacağı uzerinden de ayrıca faiz hesaplanması, başka bir ifadeyle faiz alacağına da faiz odenmesi gerektiğine ilişkin iddiaya acıkca yer verilmemiş olmakla birlikte dosya iceriğinden davacının "faize faiz hesaplanması"na ilişkin talebinin baştan beri bulunduğu ve bu talebin İdare ve Bolge İdare Mahkemelerinin kararlarında bir şekilde karşılandığı anlaşıldığından bu konu da kanun yararına bozma kapsamında incelenmiştir.
Davacının emeklilik tarihinden mahkeme kararı uzerine ikramiye ve maaş farklarının odenmesi tarihine kadar gecen sure icin davacıya 541,10 YTL tutarında faiz alacağı odenmesi gerektiği yolundaki Ankara Bolge İdare Mahkemesinin 12.02.2009 gunlu ve E:2008/4987, K:2009/1093 sayılı kararında, yerleşik yargı kararları ile faize faiz hukmedilemeyeceği yolunda teessus etmiş ictihada aykırılık gorulmediğinden, hukmun bu kısmının hukuka aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.
Faizden kaynaklanan alacak miktarının hesaplanmasına ilişkin hukum fıkrasına gelince;
Bilindiği uzere, konusu bir miktar paranın odenmemesinden ibaret olan borclarda, borcun doğduğu veya muaccel olduğu tarihten odemenin yapıldığı tarihe kadar, kısa veya uzun bir sure gecmiş olabilir.
Faiz, borclunun boyle bir sureden faydalanması, alacaklının tasarruf hakkının kısıtlanmış olması nedeniyle alacaklıya kanun veya sozleşme gereğince bir oran dahilinde olmak uzere odenmesi gerekli olan para miktarıdır. Faiz borcu hukuki mahiyeti itibariyle fer'i bir borc olup, borcun doğumu ve varlığı, asıl borcun doğumuna ve varlığına bağlıdır.
T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Genel Mudurluğu'nde mudur yardımcısı kadrosunda calışan davacı, 2200 ek gosterge uzerinden 24.05.2001 tarihinde emekli olmuş ve 15.06.2001 tarihi itibariyle emekli ikramiyesi ve maaşı odenmiştir. Davacının kendisine uygulanan ek gostergenin 3000 olması gerektiği yolundaki başvurusunun reddi uzerine acılan davada: idare mahkemesince işlemin iptaline karar verilmiş ve Emekli Sandığı Genel Mudurluğu Tahsisler Dairesi Başkanlığı'nın 02.07.2003 tarih ve 77949 sayılı işlemi ile davacının ek gostergesi 3000 'e yukseltilerek 15.06.2001 tarihi itibariyle maaş ve ikramiye farkları tahakkuk ettirilmiş ve odemeler yapılmıştır. Ancak ana paranın odenmesi sırasında davacıya ayrıca faiz odenmediğinden davacı bu faiz alacağı icin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 12' nci maddesi uyarınca dava acmıştır.
Yukarıda da belirtildiği gibi faiz alacağının doğumu ve varlığı asıl alacağa bağlı olup, idare mahkemesinin iptal kararı uzerine davalı idare, davacının emeklilik tarihi itibariyle ek gostergelerini duzelterek, ek gostergenin 3000 olarak uygulanması sonucu hesaplanan maaş ve ikramiye farklarını, emekli ikramiyesi ve aylığının odendiği tarih itibarıyla hesaplamış ve davacıya odemiştir. Dolayısıyla faiz alacağının da asıl alacağın doğduğu tarih, başka bir ifadeyle davacının emekli olması uzerine emekli ikramiyesi ve aylığın odendiği tarih olan 15.06.2001 tarihi itibarıyla hesaplanması gereklidir.
Bu nedenle Ankara Bolge İdare Mahkemesince faiz alacağının hesaplanmasında, faizin başlangıcı olarak Ankara 8. İdare Mahkemesinde iptal davasının acıldığı 15.07.2002 tarihinin esas alınmasında hukuka uyarlık gorulmemiştir.
Acıklanan nedenlerle, Ankara Bolge İdare Mahkemesi'nin 12.02.2009 gunlu ve E:2008/4987, K:2009/1093 sayılı kararının, faiz alacağının hesaplanmasında faizin başlangıc tarihine ilişkin hukum fıkrasının niteliği itibariyle yururlukteki hukuka aykırı bir sonucu ifade etmesi nedeniyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının uygun olacağı duşunulmektedir.
TURK MİLLETİ ADINA
Hukum veren Danıştay Onbirinci Dairesi'nce Ankara Bolge İdare Mahkemesinin 12.2.2009 gunlu, E:2008/4987, K:2009/1093 sayılı kararının Danıştay Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz edilerek bozulmasının istenilmesi uzerine işin gereği goruşuldu:
Dosyanın incelenmesinden, davanın, T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Genel Mudurluğu'nde mudur yardımcısı kadrosunda gorev yapmakta iken isteği uzerine emekliye ayrılan ve 1. derecenin 4. kademesi ve (2200) ek gosterge rakamı uzerinden emekli aylığı bağlanan davacı tarafından, ek gosterge rakamının (3000) olarak duzeltilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin yargı kararıyla iptal edilmesi uzerine davacıya odenen maaş ve ikramiye farklarının faizinin odenmemesi sonucu oluştuğu ileri surulen 1.135,50 TL tutarında faiz alacağının, icra takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle acıldığı, Ankara 16. İdare Mahkemesinin tek hakim tarafından verilen 27.03.2008 gunlu ve E:2006/629, K:2008/361 sayılı kararıyla, idarenin hukuka aykırılığı mahkeme kararıyla saptanan işlemi nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklarının odenmesinin yeterli olmadığı, ayrıca davacının parasal haklarını suresinde alamamasından doğan zararın da yasal faiz odenerek giderilmesi gerektiği gerekcesiyle, adli yargıda itirazın iptali istemiyle acılan dava sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu faiz alacağı olarak hesaplanan 1.135,50 TL'nin dava acma tarihi olan 28.05.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya odenmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verildiği, bu karara taraflarca itiraz edilmesi uzerine, Ankara Bolge İdare Mahkemesinin 12.02.2009 gunlu ve E:2008/4987, K:2009/1093 sayılı kararıyla, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak davalı idarenin itiraz isteminin kısmen kabulu ile itiraza konu mahkeme kararının davacının acıkta kaldığı sureye ilişkin ozluk hakları nedeniyle talep ettiği faize ilişkin 594.40.-TL'lık kısmı yonunden bozulmasına, ilk olarak iptal davasının acıldığı tarih olan 15.7.2002 ile davalı idarece iptal kararı uzerine odemenin yapıldığı 2.7.2003 tarihi arasında kalan donem icin hesaplanan faiz tutarı olan 541.10.-TL'lık kısmın kabulune, bu konudaki fazlaya ilişkin talebin reddine, davacıya odenmeyen faiz alacağına ilişkin olarak ise, davacının itiraz isteminin reddi ve davalı idarenin itiraz isteminin kabulu ile kararın bu kısmının da bozulmasına, bu konudaki davacı talebinin reddine karar verildiği ve davalı idarenin karar duzeltme istemi reddedilerek kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Danıştay Başsavcılığı, Ankara Bolge İdare Mahkemesi'nin soz konusu kararının, faiz alacağının hesaplanmasında faizin başlangıc tarihine ilişkin hukum fıkrasının niteliği itibarıyla yururlukteki hukuka aykırı bir sonucu ifade etmesi nedeniyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
İdari işlem veya eylemlerden dolayı uğranılan zararın tazmini istemiyle acılan davalarda uygulanacak yasal faizin başlangıc tarihi olarak idareye başvuru tarihinin, başvurunun bulunmaması halinde ise dava tarihinin esas alınması gerektiği hususu yerleşik hale gelen Danıştay ictihatları ile genel kabul gormuş ve istikrar kazanmıştır.
Davacının emekliliğinde uygulanacak ek gosterge rakamının duzeltilmesi istemiyle actığı davada, idareye bir başvurusunun bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla Dairemizin 30.9.2009 gun ve E:2009/5353 sayılı ara kararıyla getirtilen Ankara 8. İdare Mahkemesinin 2002/1322 esasına kayıtlı dava dosyasının incelenmesinden, davacının 4.4.2002 tarihinde emekliliğe esas ek gosterge rakamının yukseltilmesi istemiyle davalı idareye başvurduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının emekliliğe esas ek gosterge rakamının yukseltilmesi istemiyle actığı davada verilen iptal kararı uzerine odenen maaş ve ikramiye farkına uygulanacak faizin başlangıc tarihi olarak davacının idareye başvuru tarihi olan 4.4.2002 yerine dava tarihi olan 15.7.2002 esas alınarak verilen Bolge İdare Mahkemesi kararında bu yonuyle hukuka uyarlık gorulmemiştir.
Acıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulu ile Ankara Bolge İdare Mahkemesince verilen 12.2.2009 gunlu, E:2008/4987, K:2009/1093 sayılı kararın davacıya odenecek faiz alacağının başlangıc tarihi yonunden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hukmun sonuclarına etkili olmamak uzere kanun yararına bozulmasına; kararın bir suretinin Sosyal Guvenlik Kurumu Başkanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gonderilmesine ve bu kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasına, 2.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.