Danıştay, hırsızlıktan 5 ay hapis cezası yiyen kişi, memnu hakların iadesi kararı alsa dahi memur olarak atanamayacağına karar verdi.
Hırsızlıktan hukum giyen bir kişi OMSS ile memur olarak atanmaya hak kazanmıştır.
Ancak daha sonra mahkumiyeti bulununca ataması iptal edilmiştir.
Kişi atamasının iptal edilmesine dava acmıştır.
Danıştay, hırsızlıktan ceza alan kişinin daha sonra memnu hakların iadesi kararı alsa dahi, bu kararın kişinin memurluğa girmesine imkan sağlamadığına karar verdi. Kararda, 657 sayılı Kanununda yer alan duzenlemenin, 5237 sayılı Kanuna gore ozel bir duzenleme olduğuna dikkat cekildi.
Danıştay savcının mutalaasında ise YSK'nın kararının da benzer yonde olduğu belirtildi.
BU KARARA GORE MEMNU HAKLARIN İDAESİ KARARI ALINSA DAHİ AŞAĞIDAKİ SUCLARDAN HUKUM GİYİLMİŞSE MEMUR OLUNAMAYACAKTIR
Affa uğramış olsa bile devletin guvenliğine karşı suclar,
Anayasal duzene ve bu duzenin işleyişine karşı suclar,
Zimmet, irtikap, ruşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, guveni kotuye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suctan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kacakcılık sucları
İŞTE DANIŞTAY KARARI

T.C.
DANIŞTAY Onikinci Daire
Esas No : 2014/3161 Karar No : 2015/3529
Danıştay Tetkik Hakimi : Tufan Teke
Duşuncesi : 657 sayılı Kanun'un "Devlet memurluğuna alınma şartlarının duzenlendiği" 48. maddesinin "Genel Şartlar" başlıklı ( A ) fıkrasının 5. bendinin onceki hali, "taksirli suclar ve aşağıda sayılan suclar dışında tecil edilmiş hukumler haric olmak uzere, ağır hapis veyahut 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suclarla, zimmet, ihtilas, irtikap, ruşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kotuye kullanma, dolanlı iflas gibi yuz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suctan veya istimal ve istihlak kacakcılığı haric kacakcılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını acığa vurma suclarından dolayı hukumlu bulunmamak" iken, 23/01/2008 tarih ve 5728 sayılı Kanun ile değişik yeni hali "TCK'nın 53. maddesinde belirtilen sureler gecmiş olsa bile; kasten işlenen bir suctan dolayı bir yıl veya daha fazla sureyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin guvenliğine karşı suclar, Anayasal duzene ve bu duzenin işleyişine karşı suclar, milli savunmaya karşı suclar, devlet sırlarına karşı suclar ve casusluk, zimmet, irtikap, ruşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, guveni kotuye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suctan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kacakcılık suclarından mahkum olmamak" şeklinde değiştirilmiştir.

Ote yandan, 5237 sayılı Turk Ceza Kanunu'nun "Guvenlik Tedbirleri, Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma" başlıklı 53. maddesinde "Kişi, kasten işlemiş olduğu suctan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak; surekli, sureli veya gecici bir kamu gorevinin ustlenilmesinden; bu kapsamda, Turkiye Buyuk Millet Meclisi uyeliğinden veya Devlet, il, belediye, koy veya bunların denetim ve gozetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya secime tabi butun memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten ... yoksun bırakılır. (2) Kişi, işlemiş bulunduğu suc dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz." hukmune, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun "Yasaklanmış hakların geri verilmesi" başlıklı 06/12/2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun ile eklenen 13/A maddesinde, "(1) 5237 sayılı Turk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suctan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi icin, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun icin; Turk Ceza Kanunu'nun 53'uncu maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, a) Mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren uc yıllık bir surenin gecmiş olması, b) Kişinin bu sure zarfında yeni bir suc işlememiş olması ve hayatım iyi halli olarak surdurduğu hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir...." hukumlerine yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen mevzuat ile 765 sayılı (eski) TCK'nın ve 1412 sayılı (Eski) CMUK'un birlikte değerlendirilmesinden, 657 sayılı Kanun'un 48/A-5 maddesinde 2008 değişikliğinden once de kasıtlı bir suctan dolayı ağır hapis veya altı ay yada daha fazla hapis cezası ile affa uğranılsa dahi maddede sayılan suclardan mahkum olunması halinde memuriyete alınmanın mumkun olmadığı ongorulmuş iken, 2008 değişikliğinden sonra ağır hapis-hapis ayrımı kaldırılsa, hapis cezası suresi 1 yıl ve ustune cıkarılsa, maddede sayılan suclarda değişiklik yapılsa da suc neviileri ve hapis sureleri yonunden yine aşağı yukarı benzer bir duzenlemeye yer verilmiş, ancak asıl koklu değişiklik "Turk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinde belirtilen sureler gecmiş olsa bile;" ifadesi getirilerek yapılmıştır.
Memnu hakların iadesi muessesesi, 765 sayılı (eski) TCK'nın 121- 124 maddeleri ile 1412 sayılı (Eski) CMUK'un 416-420. maddeleri arasında yer almış iken, anılan Kanunları yururlukten kaldırarak yerine 01/06/2005 tarihinden itibaren yururluğe giren (Yeni) 5237 saydı TCK ve (Yeni) 5271 sayılı CMK'da yer verilmemiştir. Bunun sebebi, 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesidir. Anılan maddeye gore, kişilerin kasten işlemiş oldukları suclardan dolayı verilecek hapis cezası mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak; bir kamu gorevinin ustlentilmesi, secme ve secilme hakkı, velayet- vesayet hakkı gibi bir takım hak yoksunluklarının doğrudan oluşacağı, ancak, hapis cezasının infazının tamamlanmasıyla birlikte yoksun kalınan hak yoksunluklarının da kendiliğinden kişiye avdet edeceği duzenlemesi ongorulmuştur. Dolayısıyla, TCK anlamında ayrıca yeni bir işleme gerek kalmaksızın cezanın infazının tamamlanmasıyla kişilerin yoksun kalacağı haklara kavuşacağı acıktır.
Ancak, 657 sayılı Kanun, 2839 sayılı Milletvekili Secimi Kanunu, Anayasa'mn 76/2. maddesi gibi bazı ozel Kanunlardaki hak yoksunluklarına ilişkin duzenlemeler nedeniyle memnu hakların iadesi muessesesine yeniden ihtiyac duyulmuş ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'na eklenen 13/A maddesiyle yasaklanmış hakların geri verilmesi başlığı altında yeniden getirilmiştir. Anılan maddede, 5237 sayılı Turk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suctan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi icin, mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren uc yıllık bir surenin gecmiş olması, kişinin bu sure zarfında yeni bir suc işlememiş olması ve hayatım iyi halli olarak surdurduğu hususunda mahkemede bir kanaat oluşması koşuluyla kişilerin hukmu veren mahkemenin veya hukumlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemeye yapacakları başvuru uzerine yasaklanmış hakların geri verilmesi kararının verileceği belirtilmiştir. Bu maddede bahsedilen "5237 sayılı Kanun dışındaki kanunlar" ifadesinden, 5237 sayılı TCK'nın "Ozel kanunlarla ilişki" başlıklı 5. maddesinde, "Bu Kanunun genel hukumleri, ozel ceza kanunları ve ceza iceren kanunlardaki suclar hakkında da uygulanır." hukmu uyarınca ceşitli suc ve hurriyeti bağlayıcı cezalar ile hak yoksunluklarının duzenlendiği 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Ruşvet ve Yolsuzluklarla Mucadele Kanunu, Kacakcılık Kanunları gibi ozel ceza kanunları değil, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, Secim Kanunu gibi hak yoksunluklarına yer verilen kanunların anlaşılması gerektiği acıktır. Bu kapsamda, memnu hakların iadesi kararı, gerek Turk Ceza Kanunu'ndan, gerekse ozel bir kanundan kaynaklansın kamu hizmetlerinden yasaklanma, memuriyetten mahrumiyet, secme ve secilme hakkından yoksun kılınma gibi temel hak ve ozgurlukler alanındaki ehliyetsizlikleri gelecek icin ortadan kaldıran ve kişiye kullanılması men edilen hakları kullanma yetkisi sağlayan kararlardır.

Nitekim, Yuksek Secim Kurulu'nun 23/02/2015 tarih ve 1240 sayılı "Memnu hakların iadesi" konulu genelgesi aynı yondedir.
Uyuşmazlıkta, 5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesiyle yeniden getirilen yasaklanmış hakların geri verilmesi muessesesi ile 657 sayılı Kanun'un 48/A-5 maddesinde yer alan duzenlemenin acıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Bir kişinin işlediği suctan dolayı verilen ceza mahkumiyetinin infazının tamamlanmasıyla birlikte yoksun kaldığı hak yoksunluklarının kendiliğinden kişiye avdet edeceği acık ise de, 657 sayılı Kanun'un 48/A-5 maddesine 2008 değişikliğiyle getirilen "TCK'daki sureler gecirilmiş olsa bile" ifadesiyle bu kişinin memuriyete suresiz giremeyeceği anlaşılmaktadır.
Ancak, bir kişinin işlediği suctan dolayı verilen ceza nedeniyle tabi olacağı hak yoksunluğunun suresiz ve sınırsız olmaması gerekir. Cezalandırmada gudulen asıl amac, işlediği suctan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp yeniden topluma kazandırmak olmalıdır. Topluma kazandırmamn bir şekli de ıslah olmuş kişinin tabi olduğu hak yoksunluklarının belli koşullar altında iade edilmesidir. Bunun sağlanması ise ancak memnu hakların iadesi muessesesiyle mumkundur. 5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesine gore, bu hak her hukumluye değil, infazın tamamlanmasından 3 yıl gecmesi, bu sure icinde yeni suc işlememiş olması ve iyi halli olması koşullarının yine bir Mahkemece değerlendirilerek karara bağlanmasıyla gercekleştirilebilecektir.
657 sayılı Kanun'un 48/A-5 maddesinde yapılan "TCK'daki sureler gecirilmiş olsa bile" değişikliğinin, 5352 sayılı Kanuna 2006 yılında 13/A maddesinin eklenmesiyle getirilen yasaklanmış hakların geri verilmesi duzenlemesinden sonra 2008 yılında yapıldığı goz onune alındığında, yasa koyucu, şayet 5352 sayılı Kanunda mevcut olan yasaklanmış hakların geri verilmesi muessesesinin uygulanmaması gerektiği duşuncesinde olsaydı, 48/A-5 maddesinde yapılan 2008 değişikliğini "TCK'daki sureler gecirilmiş olsa ve memnu hakların iadesi kararı verilmiş olsa bile" şeklinde yapması beklenirdi.
Tum bu acıklamalar ışığında, mevcut mevzuat duzenlemelerine gore hukukumuzda memnu hakların iadesi kurumunun yururlukte olduğu, 657 sayılı Kanun'un 48/A-5 maddesinde yer alan duzenleme uyarınca suresiz olan hak yoksunluğunun memnu hakların iadesi kararının varlığı halinde ortadan kalkacağı, ancak memnu hakların iadesi kararının ilgili kişiye bu karar uyarınca doğrudan memuriyete alınma hakkı vermeyip memuriyete başvurma hakkı sağlayacağı, idarenin bu noktada kadro ve ihtiyac nedeniyle takdir yetkisinin bulunacağı, ancak dava konusu olayda olduğu gibi onceden yerleştirmesini yapmakla kadro ve ihtiyacın bulunduğu hususunun sabit olduğu durumlarda takdir yetkisinden soz edilemeyeceği hususları goz onune alındığında, davacının sozu edilen mahkumiyetine bağlı olan hak yoksunluğu nedeniyle 657 sayılı Kanun'un 48/A-5 maddesi uyarınca memuriyete girmesi mumkun değil ise de, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihten once aldığı memnu hakların iadesi kararı ile memuriyete girmeye engel teşkil eden hak yoksunluğunun ortadan kalktığı anlaşıldığından, atamasının yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu nedenle, davacının temyiz istemi kabul edilerek Mahkeme kararının bozulması gerektiği duşunulmektedir.
TURK MİLLETİ ADINA
Hukum veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği duşunuldu:
Dava, Ozurlu Memur Secme Sınavı (OMSS) sonucuna gore Antalya İl Milli Eğitim Mudurluğune hizmetli olarak yerleştirilen davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48/A-5 maddesi kapsamında memuriyete engel mahkumiyetinin bulunduğundan bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin 16/05/2013 tarihli işlemin iptali istemiyle acılmışur.
İdare Mahkemesince, davacının, OMSS sonucuna gore Antalya İl Milli Eğitim Mudurluğu emrine hizmetli olarak yerleştirildiği, ancak Uskudar 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/1997 tarihli, E: 1997/326, K:1997/544 sayılı kararıyla hırsızlık sucunu işlediği gerekcesiyle 5 ay hapis ceza ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu hukmun 11/06/1997 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle, 2013 OMSS/Kura ile Ozurlu Memur Yerleştirme Tercih Kılavuzu ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48/A-5. maddesinde yer alan şartı taşımadığından bahisle atamasının sınav komisyonunca iptal edilmesi uzerine bakılan davanın acıldığı, ote yandan, davacının başvurusu uzerine İstanbul Anadolu Yakası 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/04/2013 ek karar tarihli, E:1997/326, K:1997/544 sayılı Ek Karar ile 5352 sayılı Kanunun 13/A maddesi uyarınca memnu haklarının iadesine karar verildiği, olayda, soz konusu mahkumiyete ilişkin olarak memnu hakların iadesine ilişkin karar nedeniyle davacının kamu haklarını kullanmaktan yasaklı olmadığının kabulu gerektiği, dolayısıyla davacının 657 sayılı Kanun'un 48/A-5. maddesi uyarınca atamasının yapılmasında mevzuat yonuyle bir engel bulunmadığı, bununla birlikte, bir kamu gorevine acıktan ya da yeniden atama yapma konusunda idarelerin takdir yetkisinin bulunduğu, idarelerin bu konuda yargı kararıyla zorlanamayacağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekcesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, Mahkeme kararının hukuk ve usule aykırı olduğu ileri surulerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
5237 sayılı Turk Ceza Kanunu'nun "Guvenlik Tedbirleri, Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma" başlıklı 53. maddesinde "Kişi, kasten işlemiş olduğu suctan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak; surekli, sureli veya gecici bir kamu gorevinin usdenilmesinden; bu kapsamda, Turkiye Buyuk Millet Meclisi uyeliğinden veya Devlet, il, belediye, koy veya bunların denetim ve gozetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya secime tabi butun memuriyet ve hizmederde istihdam edilmekten ... yoksun bırakılır. (2) Kişi, işlemiş bulunduğu suc dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz." hukmune, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun, Devlet memurluğuna alınma şartlarının duzenlendiği "Genel ve Ozel Şartlar" başlıklı 48.maddenin "Genel Şartlar" başlıklı (A ) fıkrasının 5. bendinde, Turk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinde belirtilen sureler gecmiş olsa bile; kasten işlenen bir suctan dolayı bir yıl veya daha fazla sureyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin guvenliğine karşı suclar, Anayasal duzene ve bu duzenin işleyişine karşı suclar, milli savunmaya karşı suclar, devlet sırlarına karşı suclar ve casusluk, zimmet, irtikap, ruşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, guveni kotuye kullanma, hileli itias, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suctan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kacakcılık suclarından mahkum olmanın Devlet memurluğuna engel teşkil ettiği duzenlemelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hukumlerinin birlikte değerlendirilmesinden, kişilerin kasten işlemiş oldukları suclardan oturu belli hakları kullanmaktan yasaklı olacağı, bu yasaklar arasında bir kamu gorevinin ustlenilmesinden yoksun bırakılmanın da bulunduğu, ancak Turk Ceza Kanunu'na gore bu yasakların, ancak mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar surebileceği belirtilmiş olmakla birlikte, Turk Ceza Kanununa gore bu konuda daha ozel bir kanun konumunda bulunan 657 sayılı Kanunun 48/A-5. maddesindeki acık duzenleme dikkate alındığında; 5237 sayılı Turk Ceza Kanununun 53. maddesinde sayılan hak yoksunluklarından birisi olan kamu gorevinin ustlenilmesinden yoksun bırakılma hak yoksunluğunun, eğer mahkum olunan mahkumiyet bir yıl veya daha fazla sureliyse ya da affa uğramış olsa bile bu maddede sayılan sucların birinden kaynaklanmaktaysa, mahkum olunan kişinin cezası infaz edildikten sonra da devam edeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Buna gore, memnu hakların iadesi kararı dahi bulunsa, 5237 sayılı Kanun'un 53/2. ve 657 sayılı Kanun'un 48/A-5 maddelerinde yer alan hukuki duzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, kasten işlenen bir suctan dolayı bir yıl veya daha fazla sureyle hapis cezasına alan ya da affa uğramış olsa bile bu maddede sayılan suclardan mahkum olanların artık hic bir şekilde memuriyete atanması mumkun değildir.
Olayda, hırsızlık sucundan 5 ay hapis cezası bulunan davacının, bu cezasının kesinleşerek tamamen infaz edildiği tarihten itibaren bu ceza nedeniyle mahrum kaldığı hak yoksunluklarım 5237 sayıh Kanunun 53/2. maddesi uyarınca tekrardan kazanacağı kabul edilse de, memuriyete alınmada genel koşulların ongorulduğu 657 sayılı Kanun'un 48/A-5 maddesinde yer alan Turk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinde belirtilen sureler gecmiş olsa bile, anılan maddede sayılan suclardan herhangi birinden mahkum olmamak gerektiği hukmu dikkate alındığında, davacının memuriyete alınmasına yonelik hak yoksunluğunun devam ettiğinin acık olduğu, memnu hakların iadesi kararı alınmasının da, anılan maddede yer alan "Turk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinde belirtilen sureler gecmiş olsa bile" ifadesi nedeniyle davacı lehine bir hak vermeyeceği ve davacının hukuki durumunda memuriyete atanmasına yonelik olumlu bir değişiklik yaratmayacağı hususları goz onune alındığında; memuriyete engel mahkumiyetinin bulunduğundan bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Bu durumda, her ne kadar İdare Mahkemesince, soz konusu mahkumiyete ilişkin olarak memnu hakların iadesine ilişkin karar nedeniyle davacının kamu haklarını kullanmaktan yasaklı olmadığının kabulu gerektiği, dolayısıyla davacının 657 sayılı Kanun'un 48/A-5. maddesi uyarınca atamasının yapılmasında mevzuat yonuyle bir engel bulunmadığı, bununla birlikte, bir kamu gorevine acıktan ya da yeniden atama yapma konusunda idarelerin takdir yetkisinin bulunduğu, idarelerin bu konuda yargı kararıyla zorlanamayacağı anlaşıldığından konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekcesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yukarıda yer verilen mevzuat hukumleri uyarınca davacının hak yoksunluğunun devam etmesi nedeniyle memuriyete atanmasının mumkun bulunmadığı, memnu hakların iadesi kararı bulunmasının da bu durumu davacı lehine değiştirmediği, bu aşamada idarenin bir takdir yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından, gerekcesinde hukuki isabet bulunmamakta ise de karar sonucu itibarıyla yerindedir.
Acıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının yukarıda belirtilen gerekce ile onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan uzerinde bırakılmasına, 28/05/2015 tarihinde oycokluğu ile karar verildi.
AZLIK OYU
Uyuşmazlıkta, memnu hakların iadesinin Turk Ceza Kanunu'na gore verilmiş bir ceza mahkumiyetine bağlı ehliyetsizlikleri ortadan kaldırır nitelikte olduğu, 657 sayılı Kanun'un 48/A-5 maddesi uyarınca hırsızlık sucundan 5 ay hapis cezasına mahkum edilmiş olmamn Devlet memurluğuna engel bir hal ise de, yasal hakların geri verilmesi durumunda mahkumiyet ortadan kalkmamakla birlikte mahkumiyetten doğan veya mahkumiyetle birlikte hukmedilen ehliyetsizliklerin ileriye donuk olarak son bulduğu, idarelerin daha once Devlet memurluğu gorevinde bulunanlar hakkında, acıktan atamalarda geniş bir takdir yetkisine sahip olduğu, bu takdir yetkisinin iceriğini, idarenin anılan kadroda acıktan atanma isteminde bulunan ilgilinin hizmetine ihtiyac duyduğunu gosterecek acık ve kesin bir durumun bulunup bulunmadığı, soz konusu kadronun uygun durumda olup olmadığı ve en son olarak acıktan atanma isteminde bulunan kişinin yeniden kamu gorevini yerine getirmesinin uygun olup olmadığına karar verme hususlarının oluşturduğu acık ise de, davalı idarece davacının hizmetli olarak yerleştirilmesinin yapıldığı sabit olduğundan kadro ve hizmetine ihtiyac duyulmadığından de bahsedilemeyeceği anlaşıldığından, davacının atamasının1- 657 sayılı Devlet Memurları Kanun'un 48/A-5.
Onikinci Daire
maddesindeki şartların taşınmadığından bahisle yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Acıklanan nedenlerle, davacımn temyiz istemi kabul edilerek Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyu ile coğunluk kararma katılmıyorum.