
Maksut Balmuk bugunku yazısında, 13 Mart'tan bu yana yaşanan sureci ozetledi ve bazı onerilerde bulundu. Giriş
Covit-19 bugune dek bu cağda akla gelebilecek bir konu değildi. Yani insanlık hazır değildi boyle bir tehlikeye.
Tabi ki bilinmeyen bir şeye hazırlık yapmak da olmaz. Bu nedenle her alanda bir bocalama yaşanması gayet normal.
Tabii ki eğitim gibi devasa bir alanda eksikliklerin olması da normal. 13 Mart 2020'de başlayan eğitime ara verme surecinde bir hafta toparlanma icin ara tatil ilan edilmesi ardından EBA ve EBATV kanalları ile iceriklerin hazırlanıp yayına alınması da kriz yonetimi acısından onemli adımlar idi.
Burada herkesin kaderine bırakılıp hicbir şey yapılmaması beklenemezdi. Krizleri yonetmek etkin, yetkin ve ehliyetli kadrolarla mumkun olduğundan krizin en can alıcı noktası burası oldu.
EBATV ilk yayınları başladığında siyasal ve pedagojik tartışmalar oldu. Bu tartışmaların sorumluluğunu da bakan uzerine aldı.
Bakanlık merkez teşkilatında yaşanan hazırlıklı olmama durumu tabii ki taşra yoneticileri ve oğretmenlerde de yaşandı.
Yalnız burokrasinin son donem iki onemli hastalığı;
- kraldan cok kralcı kesilip bakanın ya da en yetkili ağızların bile aksine yorum yapıp davranmak ve
- goze girebilmek icin akla hayale gelmeyen sonucu duşunulmeyen projeler uretmek.
Ortak akılla yonetim
Oncelikle belirtelim Covit-19'un en buyuk dostu cokmuş bağışıklık sistemi ve bağışıklık sistemini cokerten en onemli konu da stres yani psikolojik savaş. Bu bilim adamlarının ortak fikri. Oyle ise bu sureci yonetirken birlikte yonetmemiz gerekir. Yani birlik icinde eşgudum icinde yonetmek şart. O zaman her tur ince hesabı, eski kavgaları, ayrışmaları bir kenara bırakarak tum eğitim camiası birlikte yonetmeli sureci. Bunun icin de bir birimizi anlamalı, ceza, yaptırım, makamın verdiği guc gibi argumanları değil akla en uygun olanı ortak akılla bularak yol belirlemeyi secmemiz gerekiyor. Bir de genele/hukuka aykırı olmamak uzere kişiye yararlı olanı secmeliyiz. Aksi halde catışmayı da stresi da arttırmış oluruz. Gecen uc haftalık dilimde oyle konularla karşı karşıya kalındı ki gercekten şaşırmamak mumkun değildi.
Kraldan daha kralcı burokrasi
Oturduğumuz koltuğu alt kademelere hizmet icin kullanırsak sorun kolay cozulur ama bunu yaparken de orneğin oğrenci icin calışıyorum fikri ile oğretmen uzerinde baskı kurmak doğru değil. Bu makamlara gelirken bir coğu kara tahta başından geldi ve o gunleri unutmamaları gerekir. Gecmişte amirleri baskıcı olabilir ama bu onların da aynısını yapmasını gerektirmez. Ele gecen kozları kullanmak/kullanmaya calışmak yerine ele gecen bu kriz ortamını değerlendirerek gecmişteki hatalarımızdan arınmaya, orgutsel tavrı geliştirip guclendirmeye ve iş barışını sağlamaya yonelik calışmak daha iyi olmaz mı?
Elbet ki guzel orneklerle de karşılaşıldı surec icerisinde ama tekrarı olmasın diye yanlışları ortaya koymakta fayda var gibi. İyi takdir edilmese de iyi iyidir ve her zaman gonullerdedir. Fakat kotuyu olduğu gibi bırakırsak kotuluk buyuyerek devam edecektir. İyinin buyumesinde zaten zarar yok. Ya kotu buyurse?
Bazı yoneticiler oğretmeni ek ders uzerinden baskılamaya kalktılar. Oysa ki bu sıkıntılı sureclerde sorun ek ders değildir. Zaten cuzi olan ek ders ucreti olsa da olur olmasa da. Ama konu hak konusu olunca kıymet buyur. Hele hele bu hak, iş bilmeyen kişilerce gasp edilmeye calışılırsa daha da cok buyuyor sorun ve catışma ortamı ortaya cıkıyor.
İlk İdari İzin Yazısı (13-27 Mart)
Bakanlık 16-20 Mart tarihleri arasını Nisan ayındaki ara tatili one aldığını ilan etti ve tum oğretmenlere 15 saat ek ders ucreti odeneceğini yazdı genelgede.
İkinci hafta dediğimiz 23-27 Mart tarihlerinde ise uzaktan eğitim yapılacağını soyledi ve bu donemde mevzuat ve toplu sozleşmeden kaynaklı odemelerin yapılmasını yazdı genelgede.
İlk haftada bir sorun yaşanmadı ama ikinci haftaya gelince kimisi ben DYK, İYEP odemem dedi, kimisi evde eğitime, destek odasına taktı kafayı. Bu bahsettiğimiz kişiler okul muduru duzeyinde değildi. İlce hatta İl Milli Eğitim duzeyinde idi. Olmayan dersin ucreti mi olur diyerek bir de oğretmenlik mesleği uzerinde algılar başladı. Oysa ki bu oğretmenin ilaveten istediği bir durum değildi. Mevzuatın ve toplu sozleşmenin gereği idi. Toplu sozleşmeye sadece sendika değil hukumet de imza atıyor işte bu unutuldu.
Bunu yanlış yorumlayan yani vermem diyen İl Muduru bir de ilce mudurlerini fırcaladı okuduğunu anlamıyor musun diye? Oysa ki kendisi anlamıyordu okuduğundan. Bir cok ornek verebilirim ama amacımız kişileri deşifre etmek değil yanlış işleyişe işaret etmek. Kaldı ki varsa tereddut ararsın bakanlığı ya da yazarsın yazıyı alırsın cevabı. Ulke genelinde de birlik olur boylece. Bunu yaparken de devleti koruduklarını soylediler ustune ustluk. Yani devleti kendi koyduğu kural karşısında koruyan amirlerle karşılaştı oğretmenler. Unutulmasın yanlıştan donmek erdemdir. Sizi kucultmez.
Bakanlığın talimatında oğretmenler il dışına cıkamaz yazmıyordu ama mudurler(il/ilce Okul) talimat yağdırdı cıkanlar geri donsun diye. Sağlık bakanlığı, bilim kurulu evden cıkma diyor ama mudurler bırakın evi ilden ilceden cık geri don diyordu.
Yine bakanlığın yazısında oğretmen ve yoneticiler izinli dediği halde mudurler mudur yardımcılarını da okullara cağırdılar. Belki cağırmasalar en azından iki hafta dinlenme olanağı bulacakken idareciler bu hakları ellerinden alındı ve ikinci haftadan sonra bakanlık her gun bir kişi donuşumlu dedi.
Buraya kadar kraldan daha kralcı amirlerin yarattığı durumların bazı orneklerini verdik şimdi de gelişmelerin devamına bakalım.
İkinci İdari İzin Yazısı ( 30 Mart-30 Nisan)
Bakanlık 27 Mart'ta bitecek ara verme yaklaşırken bir genelge daha yayımladı.
Burada da ek ders ucretlerinin bir onceki hafta olduğu gibi odenmesi duzenlenmişti. Tabii ki ucret farklılıkları tartışma yaratmaktaydı. Fakat mevzuat ve toplu sozleşme hukumleri boyle olduğu icin calışma donemindeki esaslar gecerli olacaktı.
Ucuncu yazı (bazı eğitim faaliyetlerinin iptal edilmesine ilişkin yazı)
Bakanlık bu kez ucuncu bir yazıyı yayımladı.
Yazı ile 1 Eylul 2020 tarihine kadar bazı eğitimler iptal ediliyordu. Bunlar;
- Destekleme ve yetiştirme kursları,
ilkokullarda yetiştirme programları,
evde eğitim hizmetleri,
destek eğitim odası uygulamaları,
oğrenci sosyal ve kişilik hizmetleri,
planlama ve bakım-onarım gorevi,
işletmelerde meslek eğitimi,
belleticilik gorevi,
ders dışı eğitim calışmaları,
hizmet ici eğitim,
kurul ve komisyon uyeliği ve benzeri eğitim faaliyetleri
ile tam gun tam yıl eğitim, ikili oğretim uygulamaları
Bu yazıdan sonra, eğitim oğretime 30 Nisan'a kadar ara verilmişken bu faaliyetlerin 1 Eylul'e kadar sonlandırılması nasıl oluyor? Sorusu akıllara geldi ve bu donem acaba kapandı mı sorusu arkasını izledi.
Tabii ki okulları acarsanız pansiyonda belleticilik olacak, evde eğitim de olacak, oğrenci sosyal ve kişilik hizmetleri olacak ... yani iptal edilen faaliyetlerin neredeyse tamamı okullar acık olduğunda olmazsa olmaz. Tabii ki umarız her şey yolunda gider ve okullar en kısa zamanda acılır. Bu durumda tabii ki yeni bir yazı ile bu faaliyetler aktif hale getirilecektir.
Bu yazıda yani bu faaliyetlerin iptal edilmesinde amacın ek ders ucretleri uzerinden tasarrufa gitmek olduğu anlaşılıyordu. Hukumet toplu sozleşmeye imza atarken tabii ki hesaplayamazdı Covit-19 diye bir sorun yaşanıp belki de aylarca surecek bir idari izni.
Dorduncu yazı (Meslek Liseleri duzenlemesi)
Bakanlık bir yazı daha yayımladı ve işletmede meslek eğitimi ile planlama ve bakım onarım gorevleri de ucret alınacaklar kapsamı icerisine aldı.
Meslek Lisesinin ayrılmaz parcası olan işletme eğitiminin (staj) mufredat dışı gorulerek kapsam dışı tutulması tartışmanın en can alıcı noktası olmuştur. Cunku bugun meslek dersi oğretmenlerinin maaş karşılığı dersleri 20 saat ve buyuk bir coğunluğu bunu dolduramamaktadırlar. Sonradan vaz gecilmemiş olsa idi tum meslek dersi oğretmenleri ek ders alamayacaklardı desek yeridir.
Oğretmenler eşitlik istiyor
Tabii ki başka alanlarda da bazı sorunlar var ve zamanla gundeme gelecektir fakat oğretmenlerin asıl beklentisi tum oğretmenlerin eşit ucret alacağı bir duzenlemenin yapılması. Bunun icin de Cumhurbaşkanlığınca ders ucretlerine ilişkin esaslarda bir duzenleme yapılabilir.
Ucretli Oğretmen, Usta Oğretici Sorunu
Bu surecte cumhurbaşkanlığı tarafından Ders Ucretlerine ilişkin esaslarda duzenleme yapılarak ucretli oğretmenler ve usta oğreticiler de calıştıkları doneme ait ucretlerinin odenmeye devam edileceği kararlaştırıldı.
Ucretli Oğretmen Duzenlemesinin Kadrolu Oğretmenlere Yonelik Yanlış Yorum
Ucretli oğretmenlerle ilgili duzenlemede yer alan "... tatil edilen gunlere ilişkin kendilerine telafi eğitimi ve uzaktan eğitim faaliyetlerine ilişkin gorev verilmesi halinde, bu gorevleri ayrıca ek ders ucreti odenmeksizin yerine getirmekle yukumludur. Bu yukumlulukleri yerine getiremeyenlerden birinci fıkra kapsamında yapılan odemeler geri tahsil edilir." hukmu gundeme duştu. Burada acık ve net olarak ucretli oğretmen ve usta oğreticilerden bahsedildiği halde kadrolu oğretmenlerin de ucreti kesilecek şeklinde yorumlar yapıldı. Bunu kullanmak isteyen işguzarlıklar da oldu.
Oysa ki idari izinle ilgili ikinci yazıda; "Resmi eğitim kurumlarında gorev yapan yonetici ve oğretmenler, bu surecte uzaktan eğitim ve diğer eğitim oğretim faaliyetleri kapsamında kendilerine verilecek gorevleri esnek calışma esasları cercevesinde yurutmek kaydıyla idari izinli sayılacaktır." denilerek oğretmene idari izinli olduğu donemde uzaktan eğitim ve eğitim oğretimle ilgili gorevler verilebileceğini duzenlenmiştir. Yani bu şart altında idari izinlisiniz diyor. Ama bu gorevleri yerine getirmeme durumunda ucrete ilişkin bir acıklama yok.
İzindeki oğretmenin goreve cağrılması
Yine ikinci yazıda gecen "esnek calışma esasları cercevesinde" cumlesinin alt yapısı incelendiğinde esnek calışmaya gore gorev yeri/ ikametgah dışına cıkışı izne bağladığı gorulecektir. Fakat bu durum, gelişen durumlar da değerlendirildiğinde gorev ili/ilcesi dışına cıkan oğretmenlerin gorev yerine donmesini gerektirmediğini duşunuyoruz. Bilim kurulu ve sağlık bakanlığının evde kal acıklamaları ve bazı illerin arac trafiğine kapatıldığı bu surecte bunun mumkun olmadığı da acıktır.
Fakat şunu hatırlatmakta fayda vardır. Bakanlık idari izinli saydığı oğretmenlerin idari izinlerini iptal yetkisine de sahiptir. Yani yarın her şey normale donse oğretmenler okullarına diyebilir.
Oğretmenlere bu donemde verilecek gorevler ve goze girmeye yonelik projeler.
Bakanlık talimatı uzaktan eğitim ile eğitim oğretimle ilgili gorevlerin verilebileceğini duzenliyor. Fakat bu gorevlerin de gelişi guzel olmaması gerekir.
Bakanlık talimatlarına ve uygulamalarına uygun gorevler olması gerekir. Oğretmenlerimizin bu surecte oğrenciler ile irtibat halinde olmaları elbet ki cok kıymetli. En azından yol gostermeleri, sağlığa ilişkin durumları, bu surecin gecici olduğu, kaygı duymamaları . bu donemde yapabilecekleri konularda ve etkinliklerde yol gostermeleri cok cok onemli. Hatta EBA ile ilgili sorun yaşayıp yaşamadıkları, televizyon, internet hizmeti alabilip alamadıkları da onemli. Mesleğin gereği olarak bunlar yapılıyordur diye duşunuyoruz ama bunları dayatmaya ceviren okul muduru ve diğer yoneticilerin tarzlarını değiştirmelerinde yarar olacaktır amaca sağlıklı ulaşım icin.
Goze girme projeleri
İllerde projeler havada ucuşmaktadır. Herkes kafasına gore plan, program yapmakta ve dayatmaya calışmaktadır. Burada da amac oğrencilerden cok reklam, ustun gozune girebilme gibi gorunmektedir.
Son zamanlarda oğretmenlerin Skype, zoom gibi bazı programlarda sınıf oluşturmaları buradan ders anlatmaları gibi projeler uretildiğine şahit oluyoruz. Hatta bunu zorunlu kılan il/ilce milli eğitim mudurlukleri valilik ve kaymakamlıklar var. Bu donemde maksimum caba onemli, maksimum oğrenciye ulaşım da onemli ama bu tur yazılımların onayını bakanlık vermeli.
Kaldı ki valiliklerce yapılan programlar ile bakanlık programları cakışabilmekte oğretmen de oğrenci de ikilem icinde kalmaktadır.
Ayrıca her oğretmen/oğrenci/veli teknolojiye bu denli hakim değildir. EBA ile ilgili sorunlar da yaşamaktadırlar. Bunu da bir tarafa bırakalım her oğrenci ya da oğretmenin evinde bu sistemlere uygun bilgisayar ya da internet var mıdır? İşte bu sorular da goz onune alınmalıdır.
Oğretmenlere Eğitim-Oğretim Dışı Gorevler
Bakanlık idari izin gerekce ve şartlarını belirlemiştir. (uzaktan eğitim ve diğer eğitim oğretim faaliyetleri kapsamında kendilerine verilecek gorevler) hal boyle iken oğretmenlere gorev tanımında olmayan gorevlerin gonulluluk esasına gore verilmesi gerekir. Tabii ki bu zor donemde insanlar işin ucundan tutmak isterler. Fakat insanların ev ortamı (cocuk, yaşlı, hasta durumu), kendi sağlık durumu, sağlık yonunden duyacağı kaygılar, ulaşım, yapılacak işe yonelik donanım gibi etkenler de goz onune alınmalıdır. Bu kararı insanlara bırakmak gerekir. Bu tur ortamlarda gonulluluk dışı gorevler kişi icin de aile icin de riskli olabilecektir. Gorev tanımı dışı zorunlu gorev vermek 222 sayılı yasanın 44. Maddesindeki "Madde 44Oğretmenler kanunlarla veya Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle kendilerine verilen işlerden başka, meslek dışı her hangi bir gorevle yukumlu tutulamazlar." Hukmune de aykırı olacaktır.
MEB'e Genel Oneri
- MEB kontrolunde ve MEB tarafından kayıt altına alınamayan hicbir gorev eğitim oğretimle ilgili olsa dahi oğretmenlere verilmemelidir.
- Oğretmenlerin kanuna uygun olmayan gorevler verilmesinin onune gecilmelidir.
- Her kademe yoneticileri bu zor sureclerin birlikte atlatılabileceği, işbirliğinin onemi noktasında uyarılırken yoneticilerin empati kurmaları ve calışanları motive edebilmeleri icin tedbirler alınmalıdır.
- EBA dahil olmak uzere, teknik ya da ekonomik sebeplerle kullanamayan/yararlanamayan oğretmen ve oğrenciler duşunulmelidir.
- Yoneticilerin bu tur uygulamalara girmemesi verilen gorevlerin yapılmaması durumunda ders ucreti kesilir, soruşturma olur gibi soylemlerden kacınmaları zaten zorda olan oğretmenlerin stresine sebebiyet vermemiş olacak hem de oğretmenlik mesleğinin ek ders gibi basit konular uzerinden aşındırılmasının onune gecilmiş olacaktır.
- Bazı eğitim faaliyetlerinin iptal edilmesi yazısında olduğu gibi bu tur uygulamalar oncesinde bakan tarafından acıklama yapılmalı, on bilgi sonrası genelge hazırlanmalıdır. Bu tur uygulamalarda hak kayıpları da goz onune alınarak eşitlik ilkesinin maksimum sağlanması hedeflenmelidir.
- Bu tur uygulamalarda hukuki değerlendirmeler sağlam yapılmalı hukuka uygun duzenleme yolu secilmelidir. Cunku bu surec gecicidir ve surecin mağdurlarının başvuracağı yol hukuk olacaktır.
- Bu surec gecicidir ve surec gecene kadar cocuklarımıza maksimum dokunmak onemlidir. Bunun sadece EBA uzerinden yapılabileceği algısı doğru değildir. Her turlu iletişim aracları kullanılırken, sadece TV ya da dijital ortam değil kitap okuma, resim, ev ortamında yapılabilecek calışmalar/etkinlikler belirlenmeli ve bu calışmalar da desteklenerek her oğretmen ya da oğrencinin kendi imkanlarına gore calışma yapması sağlanmalıdır.
- Her şeyden onemlisi oğretmenler ne zaman ne yapacakları konusunda bilgi sahibi değillerdir ve illere/ilcelere hatta okullara gore değişen talimatlarla karşılaşmaktadırlar. Kontrolsuz guc guc değildir misali tum kontrolun bakanlıkta olduğu bir yaklaşım sergilenerek planlı, programlı bir yaklaşımla surekli bilgilendirme yapılmalı, her alanda ulke genelinde uygulama birliği sağlanmalıdır.
Oğretmeni ile burokratı ile yoneticisi ile yardımcı personel ile oğrencisi ile velisi ile birlikte yurutulecek bir surec ile karşı karşıyayız. Ortak akılla ortaklaşılan kararların bir elden (bakanlıktan) sunulduğu, zor surecin zorlukları ile insanların sorun ve kaygılarının da birlikte değerlendirildiği, makamın, mevkinin, cezanın, yaptırımın değil oğrenci, ulke ve insan menfaat ve sağlığı ile empatinin on planda tutulduğu bir surec yonetimi bizi amaca maksimum ulaştıracak, kaybımızı minimize edecektir. Teknolojik imkanımız var, insan gucumuz de var yeter ki aklı ve bilimi on plana cıkarmayı başarabilelim.
Maksut BALMUK