
İdari işlemlerde Devlet memurlarının yaşadığı esas sorun şahsa munhasır kazanılmış bir mahkeme kararının aynı hukuki nitelik taşıyan diğer kişilere uygulanmamasıdır. Bu durumun cozume kavuşturularak uygulanması halinde yargının ve idarenin iş yukunun oldukca azalacağı, mahkeme ve avukat masraflarının olmayacağı aşikardır. Yargı reformu stratejisinde bu yonde bir adım atılması gerekmektedir. TV'lerde veya ceşitli haber sitelerinde bir mahkeme kararı cıktığında, şehir efsanesine donen "Emsal Yargı Kararı" soylemiyle servis ediliyor. Şunu unutmayın "her koyun kendi bacağından asılır" bir başkasının kazandığı mahkeme kararı sizi etkilemez. Sadece yol gosterebilir. Bu nedenle hukukta "Emsal Yargı Kararı" diye bir şey soz konusu olmayıp kazanılan karar sadece davayı acan kişiyi ilgilendirmektedir.
Peki, "Emsal" ne demektir?
"Emsal" TDK 'ya gore "Benzer, eş, denk" anlamlarına gelmektedir.
Ama mahkeme kararlarında "Emsal Yargı Kararı" şeklinde bir hukuki terim bulunmamaktadır.
Şoyle ki Devlet memurları; TV'ler veya ceşitli haber sitelerinde kendisinin yaşadığı bir idari işlemle ilgili yada bir sorunla ilgili kazanılan bir mahkeme kararı duyunca kendisinin de o haktan faydalanacağını duşunerek idareye kazanılan şahsa munhasır yargı kararını ekleyip dilekce vererek o haktan kendisinin de yararlandırılmasını talep etmektedir.
Ama bu tur olayların hemen hemen bircoğunda bir başkası dava kazanmış olsa da kendisi icin zamanında idareye başvurup dava işlemlerini başlatmadığı icin zamanaşımı gercekleşmiş olmakta sadece suregelen idari işlemlerde olayı oğrendiği tarihten itibaren dilekce verip kendisinin de dava acması ve kazanması halinde bir hak iddia edebilmektedirler.
Milli Eğitim Bakanlığı bir yazısında "Ote yandan şahsa munhasır yargı kararlarına bağlı olarak başkaları adına aynı doğrultuda işlem tesis edilmesi mumkun bulunmadığı gibi, aynı konuda Bakanlığımız lehine sonuclanan pek cok dava bulunmaktadır." acıklaması yaparak şahsa munhasır yargı kararlarında her koyunun kendi bacağından asıldığını başkaları adına aynı doğrultuda işlem tesis edilmesinin mumkun bulunmadığını vurgulamıştır.
Anayasanın 138. maddesinde; "Yasama ve yurutme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hicbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hukmu ile mahkeme kararlarının hicbir suretle değiştirilemeyeceği ve yerine getirilmesinin geciktirilemeyeceği ilkesine,
Diğer taraftan İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 28. maddesinde; "Danıştay, bolge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yurutmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına gore idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu sure hicbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak 30 (otuz) gunu gecemez" hukmu ile mahkeme kararlarının gecikmeksizin uygulanması gerektiği ilkesine yer verilmiştir.
Benzer kurala 1602 sayılı Askeri Yuksek İdare Mahkemesi Kanununun 63. maddesi 2. fırkasında; "Askeri Yuksek İdare Mahkemesinin esasa ve yurutmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına gore idare, altmış gun icinde işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur" hukmu ile yer verilmiştir.
İdare bu amir hukumlere uyarak mahkeme kararının gereklerini 30 gun icinde uygulamak zorundadır. Mahkeme kararı genel bir duzenlemeyi iptal etmişse orneğin bir yonetmelik veya ilgili maddelerini iptal emiş ise bu durumdan herkes faydalanır. Fakat şahsa munhasır işlemlere yonelik acılan davalarda kazanılman mahkeme kararlarının uygulanmasında sadece dava acan karardan etkilenir
Dolaysıyla hukukta"Emsal Yargı Kararı" diye bir şey soz konusu değildir.
Fakat ortada bir sorun var ise ve yargı bu soruna ilişkin bir karar vermiş ise neden bu durumda olan herkes bu karardan faydalanamamaktadır.
Hukukculara bu soruna kısmen "Pilot Dava" onerisi getirerek cozum istemişlerdir.
Şoyle ki; İdari Yargılama Surecinde Yaşanılan Sorunlar Ve Cozum Onerileri Calıştayında;
9 Eylul Universitesi Hukuk Fakultesi İdare Hukuku Ana Bilim Dalı Oğretim Uyesi Prof. Dr. Oğuz Sancakdar; "Bize gore sorunlardan ilki; aynı hukuki nitelik taşıyan seri davaların oluşturduğu iş yukudur." şeklinde aynı hukuki nitelik taşıyan seri davaların iş yukunun idari yargıla surecinde yaşanılan bir sorun olduğu tespit yapmıştır.
Cozum onerisi olarak da; ""pilot dava" yoluyla seri davaların aynı şekilde sonuclandırılmasıdır. Bu surecte, davalı idarenin de mahkeme kararına uygun işlem tesis etmesi gerekmektedir. Bir mahkeme kararı ortaya cıkmışsa idarenin aynı hukuki sonuc doğuran hatalı tasarruflarda artık daha fazla bulunmaması, yeni uyuşmazlıklar cıkarmaması gerekir. İdari işlemin icrailiği ve bağlı yetki oluşturan durumlar da dikkate alındığında konunun yasal bir zemine oturması mecburidir." şeklinde aynı hukuki nitelik taşıyan seri davaların pilot dava yoluyla cozumlenmesini onermiştir.
Bu cozum onerisinde aynı hukuki nitelik taşıyan seri davaların pilot dava uzerinden bir karara varılması onerilmiş olup yerinde bir oneridir gercekleşmesi halinde bir cok sorunu da cozecektir.
Yargı Reformu Stratejisinin "Hedef 8.7" maddesinde; "İdari yargılama usulunun sadeleştirilmesi ve etkinliğinin artırılması sağlanacaktır. " hedefine yapılacak Faaliyet olarak; "a) İdari uyuşmazlıklara ilişkin grup davalarda pilot dava uygulamasına gecilecektir." şeklinde pilot dava cozumu konulmuştur.
Fakat idari işlemlerde Devlet memurlarının yaşadığı esas sorun şahsa munhasır kazanılmış bir mahkeme kararının aynı hukuki nitelik taşıyan diğer kişilere uygulanmamasıdır. Bu durumun cozume kavuşturularak uygulanması halinde yargının ve idarenin iş yukunun oldukca azalacağı, mahkeme ve avukat masraflarının olmayacağı aşikardır. Yargı reformu stratejisinde bu yonde bir adım atılması gerekmektedir.
Ahmet KANDEMİR