Belcika'da 1989'dan bu yana hem Avrupa Birliği (AB) kurumlarında calışanlara hem de kişisel ilgisi olan Belcikalılara Turkce oğreten Eser Baysal, oğrencilerinin Turk diline sevgisiyle ilgili meslek hayatında biriktirdiği anıları unutamıyor. Bandırma doğumlu 76 yaşındaki Baysal, Ankara Universitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakultesinden mezun.
Baysal, 1989'dan bu yana ailevi nedenlerle geldiği Belcika'da, kendi deyimiyle "ceşitli milliyetlerden kişilerin Turkce oğrenme isteklerini karşılamak icin" dersler veriyor.
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Buyukelci Faruk Kaymakcı, onu "AB koridorlarında Turkce konuşanları gorurseniz, bu muhakkak Eser Hanım'ın eseridir." sozleriyle tanımlıyor.
Baysal'ın ailesinde oğretmenlik, uc nesildir surduruluyor.
Baysal'ın babaannesi, 1928'deki Harf Devrimi'nin ardından halkın yeni alfabe ile okuma yazma oğretmek icin acılan Millet Mekteplerinde oğretmenlik yapmış. Onun ders kitabını gururla saklayan Baysal, kendisi icin en değerli kitap olduğunu belirtiyor.
Baysal, annesinin mezun ettiği oğrencilerinin cocuklarına da oğretmenlik yaptığını ve onları "torunları" olarak adlandırdığını duygulanarak anlatıyor.
Cenevre'deki Birleşmiş Milletler calışanları, ilk oğrencileri
Baysal, yabancılara Turkce dersleri vermeye 1973'te İsvicre'de bulunduğu sırada Cenevre'deki Birleşmiş Milletler calışanlarıyla oluşturduğu 16 kişilik sınıfında başlamış.
Daha sonra İstanbul Universitesi bunyesinde 5 sene okutmanlık yapan Baysal, 1989'da yerleştiği Bruksel'deki ilk senesinde buyuk uzuntu yaşamış.

Baysal, bunun nedenini AA muhabiriyle 24 Kasım Oğretmenler Gunu vesilesiyle yaptığı soyleşide şoyle aktarıyor:
"Biz 3 nesildir oğretmeniz. Bu kotu Fransızcamla hicbir şekilde oğretmenlik yapamayacağımı duşunerek uzuntu icerisindeydim. Bruksel'deki Marie Haps Enstitusunde Turkce dersleri verildiğini oğrendiğim gun yaşadığım sevinci unutamam."
Avrupa Parlamentosu, AB Komisyonu ve Konseyinde Turkce dersler
Ozgur Bruksel Universitesi bunyesindeki Enstitude ilk olarak akşam dersleri vermeye başladığını belirten Baysal, şoyle devam ediyor:
"1990'lı yıllar boyle gecti. 2000'lerin başında Turkiye-AB ilişkileri de ivme kazanınca, 2002'de Avrupa Parlamentosu (AP) cevirmenleri, Turkceyi dil yelpazelerine eklemek amacıyla derslere başlamışlar. Teklif geldi. Buyuk bir sevincle kabul ettim. Akşam dersleri, gunduze de yayılmaya başladı. O yıl, bir donemecti. Marie Haps Enstitusunde 2002'de Turk Dili ve Uygarlığı Merkezini kurduk. Tam da yeri, AP'nin bulunduğu Luksemburg Meydanı'nda olduğu icin, AP'de calışanlar rahatca gelebiliyordu. Daha sonra sadece Parlamento değil, AB Komisyonu ve hatta AB Konseyinde de dersler acılmaya başladı."

Baysal, 2005'te ise Enstitu bunyesinde Turkcenin ceviri dilleri arasına girmesiyle mutercim tercumen yetiştirmeye başladıklarını ifade ederek, şunları dile getirdi:
"Oğrencilerden aldığımız geri donuşler, izlenimler, onlar hakkında hatırladıklarımız. Bir oğretmenin mesleki olarak kendinden hoşnut olabilmesi, işte bunların altında yatıyor."
"Unutulmaz kişiler, olaylar var"
"Yaptığımız işin oğrencilerle cok zenginleştiğini duşunuyorum. Unutulmaz olaylar ve kişiler var." diyen Baysal, bunlardan birinin Bruksel'deki Turk mahallesi olarak bilinen Scharbeek'te Turklere Turkce dersler veren 80 yaşındaki Brigitte Dayez olduğunu belirtiyor.
Baysal, her oğrencisine "Turkceyi neden oğrenmek istiyorsunuz?" sorusunu yonelttiğini ve aldığı cevapları şoyle aktarıyor:

"Birisi 'Osmanlı muziğine duşkunum.' demişti. Bir diğeri, 'Turkiye'de bir koye mektup yazacağız.' demişti. Nemrut Dağı'nı eşiyle ziyaret ettiği sırada aracı arızalanmış ve koyluler tarafından misafir edilmiş bir cift. Donduklerinde Turkce oğrenmeye başlamışlar."
"Ne kadar guzel bir şey değil mi?" diyen Baysal, Yorgo isimli bir oğrencisinin ise Anadolu'daki kokenlerini aramak icin emekli olduktan sonra Turkce oğrenmeye başladığını ifade ediyor.
Baysal, "Onlarla gurur duyuyorum. Zaten oğretmenliğin en guzel tarafı bu, değil mi?" diyerek, sozu unutamadığı bir oğrencisine devrediyor.
"Turkce benim tutkum aslında"
Baysal'dan Turkce oğrendikten sonra Ankara'ya taşınan ve Hacettepe Universitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bolumunde 13 yıl Oğretim Gorevlisi olarak calışan Pierre Bastin de AA muhabirine yaptığı acıklamada, Turkce sevgisini şoyle aktarıyor:
"1980 ve 1990'lı yıllarda ailemle turist olarak gittiğim Turkiye'den cok etkilenmiştim. Turkce benim tutkum aslında. İcimden geldiği icin oğrendim. O tutku 20 senedir devam ediyor. Daha iyi bir seviyeye gelmek istiyorum."
Cevirdiği bir roman, 2014'te Turk-Fransız Roman Odulu'ne layık gorulen Bastin, "Salgın nedeniyle ailemin yanında olmak icin gecen sene Bruksel'e dondum. Donduğume pişman oldum acıkcası. Bu kadar uzun zaman Turkiye'de yaşadıktan sonra tekrar Belcika'ya alışmak kolay olmayacak." ifadelerini kullandı.