
19 Şubat 2008 SALIResmî GazeteSayı : 26792
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2002/169
Karar Sayısı : 2007/88
Karar Gunu : 27.11.2007
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEMELER:
1- Konya İdare Mahkemesi (Esas: 2002/169)
2- Malatya İdare Mahkemesi (Esas: 2004/82)
İTİRAZLARIN KONUSU: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 135. maddesinin ikinci fıkrası ile 136. maddesinin dorduncu fıkrasının Anayasa'nın 2., 10., 11., 36., 125. ve 129. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
IOLAY
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca davacılar hakkında verilen ?kınama? cezalarının iptali istemiyle acılan davalarda itiraz konusu kuralların Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkemeler, iptal istemiyle başvurmuşlardır.
IIİTİRAZLARIN GEREKCELERİ
İtiraz yoluna başvuran Mahkemeler kararlarında, uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolunun itiraz konusu kurallar gereğince kapalı olduğunu, idarenin bu işlemlerinin yargı denetimi dışında bırakılmasının hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığını, 657 sayılı Yasa'ya tÂbi olmayan kamu personelinin uyarma ve kınama cezasına dava acabilmesine rağmen 657 sayılı Yasaya tÂbi personele bu hakkın tanınmamasının eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, Anayasa'da uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu acıkca kapatılmamış iken yasa koyucu tarafından bu yonde bir sınırlama getirilmesinin Anayasa'nın ustunluğu ilkesiyle bağdaşmadığını, soz konusu kuralların hak arama ozgurluğune ve idarenin her turlu eylem ve işlemine karşı yargı yolunun acık olduğuna ilişkin Anayasa kuralına aykırı olduğunu, uyarma ve kınama cezalarının dava konusu edilebilmesi bakımından Anayasanın 129. maddesinde yasa koyucuya bir takdir hakkı tanınmakla birlikte bunun sınırsız olmadığını ve Anayasanın diğer hukumleri ile bağdaşacak şekilde kullanılması gerektiğini, Anayasanın konuyla ilgili diğer maddeleri dikkate alındığında uyarma ve kınama cezalarının yargı denetimi dışında bırakacak bir duzenleme yapılabilmesine olanak bulunmadığını belirterek, itiraz konusu kuralların Anayasanın 2., 10., 11., 125. ve 129. maddelerine aykırı olduğunu ileri surmuşlerdir.
IIIYASA METİNLERİ
Aİtiraz Konusu Yasa Kuralları
14.7.1965 gunlu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun, itiraz konusu kuralların yer aldığı 12.5.1982 gunlu, 2670 sayılı Kanun'la değişik 135. ve 136. maddeleri şoyledir:
?Madde 135- Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz, varsa bir ust disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına yapılabilir.
Aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan cıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir.?
Madde 136- Disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından verilen disiplin cezalarına karşı yapılacak itirazlarda sure, kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren 7 gundur.
Bu sure icinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları kesinleşir.
İtiraz halinde, itiraz mercileri kararı gozden gecirerek verilen cezayı aynen kabul edebilecekleri gibi cezayı hafifletebilir veya tamamen kaldırabilirler.
İtiraz edilmeyen kararlar ile itiraz uzerine verilen kararlar kesin olup, bu kararlar aleyhine idari yargı yoluna başvurulamaz.
İtiraz mercileri, itiraz dilekcesi ile karar ve eklerinin, kendilerine intikalinden itibaren 30 gun icinde kararlarını vermek zorundadırlar.
Kaldırılan cezalar sicilden silinir.?
BDayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararlarında Anayasa'nın 2., 10., 11., 36., 125. ve 129. maddelerine dayanılmıştır.
IVİLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İctuzuğu'nun 8. maddesi uyarınca yapılan ilk inceleme toplantılarında, dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
VESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararları ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekceleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği goruşulup duşunuldu:
A) Birleştirme Kararı
14.7.1965 gunlu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 135. maddesinin ikinci fıkrası ile 136. maddesinin dorduncu fıkrasının iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusuna ilişkin 2004/82 esas sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2002/169 esas sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına, esas incelemenin 2002/169 esas sayılı dosya uzerinden yurutulmesine, 27.11.2007 gununde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
B) Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararlarında, uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolunun itiraz konusu kurallar gereğince kapalı olduğu, idarenin bu işlemlerinin yargı denetimi dışında bırakılmasının hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, 657 sayılı Yasa'ya tÂbi olmayan kamu personelinin uyarma ve kınama cezasına dava acabilmesine rağmen 657 sayılı Yasaya tÂbi personele bu hakkın tanınmamasının eşitlik ilkesine aykırı olduğu, Anayasa'da uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu acıkca kapatılmamış iken yasa koyucu tarafından bu yonde bir sınırlama getirilmesinin Anayasa'nın ustunluğu ilkesiyle bağdaşmadığı, soz konusu kuralların hak arama ozgurluğune ve idarenin her turlu eylem ve işlemine karşı yargı yolunun acık olduğu yolundaki Anayasa kuralına aykırı olduğu, uyarma ve kınama cezalarının dava konusu edilebilmesi bakımından Anayasanın 129. maddesinde yasa koyucuya bir takdir hakkı tanınmakla birlikte bunun sınırsız olmadığı ve Anayasanın diğer hukumleri ile bağdaşacak şekilde kullanılması gerektiği, Anayasanın konuyla ilgili diğer maddeleri dikkate alındığında uyarma ve kınama cezalarının yargı denetimi dışında bırakacak bir duzenleme yapılabilmesine olanak bulunmadığı belirtilerek, itiraz konusu kuralların Anayasanın 2., 10., 11., 125. ve 129. maddelerine aykırı olduğu ileri surulmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 135. maddesinde, disiplin cezalarına karşı ilgililerin başvurabilecekleri yollar ongorulmektedir. Maddenin birinci fıkrasında uyarma ve kınama cezalarına karşı varsa bir ust disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına itiraz edilebileceği, itiraz konusu ikinci fıkrasında da aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan cıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği belirtilmektedir. Yasa'nın 136. maddesinde ise disiplin cezalarına karşı itirazda bulunma suresi ve itirazın sonucları duzenlenmektedir. Maddenin iptali istenilen dorduncu fıkrasında, itiraz edilmeyen kararlar ile itiraz uzerine verilen kararların kesin olduğu ve bu kararlar aleyhine idari yargı yoluna başvurulamayacağı hukme bağlanmaktadır.
Anayasa'nın 36. maddesinde, herkesin, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri onunde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hukme bağlanmıştır.
Anayasa'nın 125. maddesinde de idarenin her turlu eylem ve işlemine karşı yargı yolunun acık olduğu belirtilmektedir.
Anayasanın 129. maddesinde ise:
??Memurlar ve diğer kamu gorevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların ust kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkca disiplin cezası verilemez.
Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar haric, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.
Silahlı Kuvvetler mensupları ile hÂkimler ve savcılar hakkındaki hukumler saklıdır?? denilmektedir.
Anayasa'nın 36. maddesinde genel olarak hak arama ozgurluğunu, 125. maddesinde idarenin her turlu eylem ve işlemine karşı yargı yolunun acık olduğunu duzenleyen Anayasa koyucu, Anayasa'nın 129. maddesinde memurlar ve diğer kamu gorevlilerine verilecek disiplin cezalarının yargısal denetimine ilişkin bir istisna getirmiştir. Boylece, uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar haric, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamayacaktır.
Anayasa'da kural olarak, idarenin her turlu eylem ve işlemine karşı yargı yolunun acık olduğu kabul edilmekle birlikte, Anayasa'nın bazı maddelerinde belirli idari işlemlere karşı yargı yolu kapatılmıştır. Doktrinde ?yasama kısıntısı? olarak adlandırılan bu durum, anayasa koyucunun bu yondeki tercihini gostermektedir. Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler, HÂkimler ve Savcılar Yuksek Kurulu kararları ve Yuksek Askerî Şûra kararları gibi yargı denetimi dışında tutulan işlemlerden birini de memurlar ve diğer kamu gorevlilerine verilen uyarma ve kınama cezaları oluşturmaktadır.
Anayasa'nın 129. maddesinin gerekcesinde ??disiplin kararlarının yargı denetimi dışında tutulamayacağı da, tereddutleri giderecek bicimde ifade edilmiş; ancak, uyarma ve kınama cezaları ozellikleri dolayısıyla bu kuralın dışına cıkarılmıştır.? denilmek suretiyle, uyarma ve kınama cezalarının yargı denetimi dışında bırakılacağı ifade edilmiştir.
Yargısal denetim bakımından uyarma ve kınama cezalarının, genel kural kapsamı dışında tutulmasının sebebi olarak madde gerekcesinde bu cezaların ?ozellikleri? gosterilmiştir. Disiplin cezalarının ağırlıkları birbirinden farklı olup, uyarma ve kınama cezaları en hafif disiplin cezalarını oluşturmaktadır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda disiplin cezaları olarak, uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan cıkarma cezaları ongorulmuştur. Anılan Yasa'da ?uyarma? cezası, ?memura, gorevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesi?, ?kınama? cezası ise ?memura, gorevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesi? olarak tanımlanmıştır. Uyarma ve kınama cezasını gerektiren fiiller aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan cıkarma cezalarını gerektiren fiil ve hareketlere nazaran cok daha hafif nitelikteki kusurlu davranışlardır.
Ote yandan uyarma ve kınama cezaları, sonucları bakımından da diğer disiplin cezalarından ayrılmaktadır. Aylıktan kesme veya kademe ilerlemesini durdurma cezası verilenlerin, valilik, buyukelcilik, musteşar, musteşar yardımcılığı, genel mudurluk, genel mudur yardımcılığı ve daire başkanlığı gorevlerine atanamayacakları hukme bağlanmış iken uyarma ve kınama cezası verilenler yonunden benzer bir hukme yer verilmemiştir. Aynı durum, atamaları Bakanlar Kurulu tarafından yapılanlar bakımından da gecerli bulunmaktadır. Ayrıca, disiplin cezalarının memurun sicil dosyasından silinmesi bakımından da cezalar arasında benzer bir ayrıma gidilmiş ve aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarının uygulanmasından on sene sonra ilgililere bu yonde bir talepte bulunabilme hakkı tanınmış iken, uyarma ve kınama cezaları yonunden bu sure beş yıl olarak belirlenmiştir.
Anayasanın 129. maddesinde yargı denetimi dışında bırakılamayacak disiplin cezalarının belirtilmesi ve uyarma ve kınama cezalarının bu kapsam dışında tutulması, Anayasa koyucunun bu cezaları yargı denetimi dışında bıraktığının bir gostergesini oluşturmaktadır. Yasa koyucunun, Anayasa'nın anılan maddesine aykırı olarak uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolunu acabilmesi olanaklı değildir. Anayasa'da yasa koyucuya bu konuda bir takdir hakkı tanınmamıştır.
İtiraz konusu yasa kuralları ile Devlet memurlarına verilen uyarma ve kınama cezaları, Anayasa'da yer alan hukme ve Anayasa koyucunun bu yondeki iradesine uygun olarak yargı denetimi dışında tutulduğundan soz konusu kuralların Anayasa'ya aykırılığından soz edilemez.
Belirtilen nedenlerle, itiraz konusu kurallar Anayasa'nın 125. ve 129. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Mehmet ERTEN ve A. Necmi OZLER bu sonuca farklı gerekce ile katılmışlardır.
Kuralların Anayasa'nın 2., 10. ve 11. maddeleriyle ilgisi gorulmemiştir.
Osman Alifeyyaz PAKSUT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu goruşlere katılmamışlardır.
VISONUC
14.7.1965 gunlu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 135. maddesinin ikinci fıkrası ile 136. maddesinin dorduncu fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSUT, Mustafa YILDIRIM, Şevket APALAK ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYCOKLUĞUYLA, 27.11.2007 gununde karar verildi.
Başkan
Haşim KILICBaşkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSUT Uye
Sacit ADALI
Uye
Ahmet AKYALCINUye
Mehmet ERTENUye
Mustafa YILDIRIM
Uye
A. Necmi OZLER Uye
Serdar OZGULDUR Uye
Şevket APALAK
Uye
Serruh KALELİUye
Zehra Ayla PERKTAŞ
KARŞIOY YAZISI
Anayasanın 129. maddesinin ucuncu fıkrasında disiplin kararlarının yargı denetimi dışında bırakılamayacağı yolundaki temel ilke vurgulanmış, ancak uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili kararların yargı denetiminin dışında tutulabileceği şeklinde bir istisna da ongorulmuştur.
Anayasada uyarma ve kınama cezasının tanımı yapılmadığı gibi diğer disiplin cezalarının neler olduğu sayılmamış, hangi eylemlerin hangi disiplin sucunu gerektireceği de duzenlenmemiştir. Buna gore, Anayasada, disiplin suclarının turlerinin ve sonuclarının duzenlenmesi işin mahiyeti icabı yasaya bırakılırken, pek hafif ve kalıcı etkileri bulunmayan bazı disiplin cezalarının yargı denetimi dışında tutulabilmesi hususunda yasa koyucuya bir takdir hakkı verilmiş, ancak butun disiplin cezalarına karşı yargı yolunun acık tutulması da engellenmemiştir. Anayasa tarafından duzenlenmemiş bir alanda, verilebilecek cezaların hafif nitelikli iki tanesinin zikredilmiş olmasına dayanılarak, bunların yargı denetimi dışında tutulmasının Anayasa'nın amir hukmu olduğu soylenemez.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun itiraz konusu kurallarının anılan yasaya tabi kamu gorevlileri ile aynı cezaların ongorulduğu ancak başka yasalara tabi olmaları nedeniyle yargı yoluna başvurabilen diğer kamu gorevlileri arasında ayrım yarattığı, tekerrur halinde sonuclarının ağırlaştığı, boylece uygulamada bu cezaların ?hafif? ve ?gecici? niteliğini yitirdiği, kamu gorevlilerinin disiplin cezalarına ilişkin yasalar ve kurallar butun olarak gozetildiğinde itiraz konusu kuralların, Anayasanın 129. maddesinde uyarma ve kınama cezalarının yargı denetimi dışında tutulması yolunda yasa koyucuya istisnai nitelikte verilen takdir hakkının amacını aştığı, bu nedenle kuralların, Anayasanın 2. ve 10. maddelerine aykırılıktan dolayı iptal edilmeleri gerektiği duşuncesiyle, karara katılmıyorum.
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSUT
AZLIK OYU
Anayasa'nın 13. maddesinde temel hak ve ozgurluklerin yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen nedenlere bağlı olarak yasayla sınırlandırabileceği kurala bağlanmıştır. Anayasa 10. maddesiyle de yasa onunde eşitlik temel bir ilke olarak duzenlenmiştir.
Anayasa'nın hak arama ozgurluğunu duzenleyen 36. maddesine yansımamış olan uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolunu kapatan sınırlama, memurlar ve diğer kamu gorevlilerinin gorev ve sorumlulukları ile disiplin ilkelerini duzenleyen 129. maddede ongorulmuştur. Sozu edilen kuralın yazılış bicimiyle kesin bir yasaklama getirdiği sonucuna ulaşmak guctur. Cunku kural ?Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar haric, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz? bicimindedir. Bu anlatımla yargı denetimi dışında bırakma konusunun secimli nitelikte olduğu, bu yolda duzenleme yapılırken hak arama ozgurluğunun goz onune gelmesi kacınılmazdır. Ote yandan, itiraza konu kuralı iceren yasa kapsamı dışında da memurlar ve kamu gorevlilerinin bulunmuş olması ve onlarla ilgili metinlerin irdelenmesinde, yasakoyucunun kimi durumlarda yargı kısıntısı yoluna gitmediği ya da idari duzenlemelere bıraktığı anlaşılmaktadır. Anayasal eşitlik ilkesi ve hak arama ozgurluğu, yargı yasağına ilişkin sınırlamanın tum memur ve kamu gorevlilerini kapsayacak şekilde duzenlenmesini gerekli kılmaktadır. Bu bakımdan Anayasa'nın hak arama ozgurluğunu duzenleyen maddesinde yer almayan, 129. maddesinde kesin buyurucu bir ilke olarak duzenlenmediği sonucuna varılan yargı kısıntısının salt 657 sayılı Yasa icinde yer alması, Anayasa'nın eşitlik ilkesi ve hak arama ozgurluğunun genel niteliğiyle bağdaşmayacaktır.
Belirtilen nedenlerle Anayasa'ya aykırı kuralın iptali gerekeceği oyuyla karara karşıyız.
Uye
Mustafa YILDIRIMUye
Şevket APALAK
FARKLI GEREKCE
Disiplin kovuşturulmasını guvenceye bağlayan Anayasa'nın 129. maddesinin ucuncu fıkrasında, ?Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar haric, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz?, gerekcesinde de ??disiplin kararlarının yargı denetimi dışında tutulamayacağı da tereddutleri giderecek bicimde ifade edilmiş; ancak, uyarma ve kınama cezaları ozellikleri dolayısıyla bu kuralın dışına cıkarılmıştır.? denilmektedir.
Buna gore, diğer disiplin kararları icin getirilen zorunlu yargı denetimi, uyarma ve kınama cezaları icin getirilmemiştir. Başka bir ifadeyle Anayasa, yasa koyucuya, diğer disiplin cezaları icin yargı denetimini ongoren duzenlemeleri yapma zorunluluğu getirirken, uyarma ve kınama cezaları icin boyle bir zorunluluk getirmemektedir. Madde ve gerekcesi, Anayasa'nın 125. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, yasa koyucunun uyarma ve kınama cezaları icin yargı denetimini ongoren bir duzenleme yapamayacağı anlamında yorumlanamaz. Anayasa, diğer disiplin kararlarından farklı olarak uyarma ve kınama cezalarını zorunlu yargı denetimine tabi tutmamak suretiyle bu konuda durum ve koşullara gore duzenleme yapma yetkisini yasa koyucunun takdirine bırakmıştır. Dolayısıyla yasa koyucu, uyarma ve kınama cezalarını yargı denetimine tabi tutan bir duzenleme yapabileceği gibi, Anayasa'nın 129. maddesinin buna olanak veren ucuncu fıkrasının acık hukmu uyarınca yargı denetimi dışında da tutabilir.
İtiraz konusu kurallar acıklanan nedenle Anayasa'ya aykırı değildir.
Redde ilişkin coğunluk goruşune bu gerekceyle katılıyoruz.
Uye
Mehmet ERTENUye
A. Necmi OZLER
KARŞIOY GEREKCESİ
İtiraz konusu kural, 14.7.1965 gunlu ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 12.5.1982 gunlu ve 2670 Sayılı Kanunla değişik 135. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ?aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan cıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir? ile 136. maddesinin dorduncu fıkrasında yer alan ?itiraz edilmeyen kararlar ile itiraz uzerine verilen kararlar kesin olup, bu kararlar aleyhine idari yargı yoluna başvurulamaz? yolundaki hukumleridir.
657 Sayılı Yasa'nın 125. maddesinde; devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan cıkarma olarak sayılmış olup, aynı Yasanın 135. maddesinin birinci fıkrası ile uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz edilebilecek merciler gosterilmiş, ikinci fıkrası ile de idari yargı yoluna başvurulabilecek disiplin cezaları aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan cıkarma olarak sayılmıştır.
Anayasa'nın Cumhuriyetin niteliklerini duzenleyen 2. maddesinde Turkiye Cumhuriyeti'nin demokratik bir hukuk devleti olduğu, 125. maddesinin birinci fıkrasında ise idarenin her turlu eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun acık olduğu belirtilmektedir. 129. maddesinin ucuncu fıkrasında ise ?uyarma ve kınama cezaları ile ilgili olanlar haric disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz? hukmu yer almıştır.
Anayasa'nın sistematiği ve diğer maddeleri ile birlikte değerlendirildiğinde sozu gecen madde hukmu ile disiplin cezaları yonunden hak arama ozgurluğune bir sınırlama getirilmemekte, aksine uyarma ve kınama cezaları dışındaki cezaların yargı denetimi dışında bırakılamayacağı belirtilmek suretiyle memurlar icin ozel bir hukuki guvence sağlanmaktadır.
Nitekim, itiraz konusu kuralın yasalaşma sureci icinde gerek tartışmalarda gerekse gerekcede uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolunun kapatılmasında yasa koyucunun amacıyla ilgili hicbir bilgi bulunmadığı gibi bu duzenlemelerin 1982 Anayasa'sı yururluğe girmeden once 657 sayılı Yasaya eklendiği gorulmuştur.
Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sozleşmesinin T.B.M.M. tarafından onaylanarak kabulunden sonra, 3.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle Anayasa'nın 36. maddesinde hak arama hurriyeti ?herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri onunde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir? denilmek suretiyle guvence altına alınmıştır.
Bu durumda Anayasa'nın 36. ve 125. maddelerinde bu konuya ilişkin bir sınırlama nedenine yer verilmediğinden, hic bir nedene dayanmadan hak arama ozgurluğune ve idarenin yargısal denetimine sınırlama getiren ilgili yasal duzenleme Anayasa'nın 36. ve 125. maddelerine de aykırıdır.
Anayasa Mahkemesi'nin bir cok kararında da hak arama ozgurluğunun hukuk devleti acısından taşıdığı onem uzerinde durulmuş ve 13.7.1999 tarih ve K.1999/31 sayılı kararında ?hukuk devletinin sağlamakla yukumlu olduğu hukuk guvenliği kişilerin, hukuk duzeninin koruması altındaki haklarını elde edebilmeleri icin her turlu onlemin alınmasını zorunlu kılar? gerekcesine yer verilmiştir.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi tarafından 6615/03 nolu başvuru uzerine 27.3.2007 tarihinde verilen kararda ?disiplin cezalarına karşı dava yolunun kapalı olmasının memurları guvenceden yoksun bıraktığı? gerekcesiyle Turkiye aleyhinde bir başvuruyu sonuclandırmış bulunmaktadır.
Acıklanan nedenlerle uyarma ve kınama cezalarını yargı denetimi dışında bırakan 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 12.5.1982 gun ve 2670 sayılı yasa ile değişik 135. maddesinin ikinci fıkrası ile 136. maddesinin dorduncu fıkrası hukumleri Anayasa'nın 2., 36., 125., 129. maddelerine aykırılık oluşturduğu ve iptali gerektiği duşuncesiyle verilen karara karşıyım.
Uye
Zehra Ayla PERKTAŞ