
28 Nisan 2010 CARŞAMBAResmî GazeteSayı : 27565
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2008/19
Karar Sayısı : 2010/17
Karar Gunu : 28.1.2010
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Danıştay 5. Daire
İTİRAZIN KONUSU : 22.1.1990 gunlu, 399 sayılı ?Kamu İktisadi Teşebbusleri Personel Rejiminin Duzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun hukmunde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yururlukten Kaldırılmasına Dair Kanun Hukmunde Kararname?nin 5.2.1992 gunlu, 3771 sayılı Yasa'nın 19. maddesiyle duzenlenen 56. maddesinin birinci fıkrasının ikinci tumcesinde yer alan ?(b) bendindeki halin gercekleşmesi durumunda?? ibaresinin Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı savıyla iptaline karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Turkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları 1. Bolge Mudurluğu'nde dispecer olarak gorev yapan davacının, gorevden uzaklaştırılması nedeniyle kesilen ucretin odenmesi talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle acılan davanın temyiz incelemesinde, itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Danıştay Beşinci Daire iptali icin başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKCESİ
İtirazın gerekce bolumu şoyledir:?...
Anayasa'nın 2. maddesinde, Turkiye Cumhuriyeti'nin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı icinde, insan haklarına saygılı, Ataturk milliyetciliğine bağlı, başlangıcta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiştir.
Hukuk Devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygı gosteren, bu hak ve ozgurlukleri koruyup guclendiren, her alanda adaletli bir hukuk duzeni kurup bunu geliştirerek surduren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kacınan, hukuku tum Devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun ustun kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine acık, yasaların ustunde Anayasa ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan Devlettir.
Hukuk guvenliği, temel hak guvencelerinde korunan ortak değerdir. Hukuk Devleti hukuk normlarının ongorulebilir olmasını, bireylerin tum işlem ve eylemlerinde Devlete guven duyabilmesini, Devletin de yasal duzenlemelerinde bu guven duygusunu zedeleyici yontemlerden kacınmasını gerektirir.
Ote yandan Anayasa'nın 10. maddesinin birinci fıkrasında herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi duşunce, felsefi inanc, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gozetilmeksizin kanun onunde eşit olduğu belirtilmiştir.
Anayasa'nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli değil, hukuksal eşitlik ongorulmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasalar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını onlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ciğnenmesi yasaklanmıştır. Durum ve konumlardaki ozellikler, kimi kişiler ya da topluluklar icin değişik kuralları gerekli kılabilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'nın ongorduğu eşitlik ilkesi ciğnenmiş olmaz; nitelikleri ve durumları ozdeş olanlar icin yasalarla değişik kurallar konulamaz
Olayda, davacının TCDD Genel Mudurluğu Haydarpaşa 1. Bolge Mudurluğu emrinde dispecer olarak gorev yapmakta iken 15.8.2001 tarihinde Derince Gar'ında 11621 nolu trenin 1153 nolu trene arkadan carpması sonucu meydana gelen kazayla ilgili olarak yapılan inceleme ve soruşturma kapsamında 15.8.2001-14.11.2001 tarihleri arasında gorevden uzaklaştırıldığı, Yuksek Disiplin Kurulu'nun 6.2.2002 tarih ve 3/10 sayılı kararı ile 1/8 oranında maaş kesimi cezası ile cezalandırıldığı, gorevine donmesi uzerine aylığından kesilen 1/3 oranındaki kısmın odenmesi istemiyle 5.3.2002 tarihinde davalı idareye yaptığı başvurunun reddi uzerine gorulen davanın acıldığı anlaşılmıştır.
2.6.1934 gunlu, 2489 sayılı Kefalet Kanunu'nun 6. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu ileri surulerek iptali istemiyle, Konya 1. İdare Mahkemesi tarafından Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuru, Yuksek Mahkeme'nin 17.5.2007 tarih ve E:2004/17, K:2007/59 sayılı kararı ile sonuclandırılmış, kararda onlem nitelikli gecici gorevden uzaklaştırmayı duzenleyen 2489 sayılı Kefalet Kanunu'nun 6. maddesi ile ilgili olarak, ?Kefalet Kanunu'na tabi olarak calışan memurlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na ve diğer yasalara tabi olarak calışan devlet memurları kendilerine odenmesi gereken ucretler bakımından aynı durumdadırlar. Başka bir anlatımla suc işlediği ileri surulen memurların disiplin veya ceza soruşturmasının guvenli bir bicimde yurutulebilmesi icin gorevden gecici olarak uzaklaştırılmaları durumunda, odenmesi gereken maaş ve ucretler bakımından aralarında herhangi bir fark yoktur. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda bu kanuna tabi olanların disiplin veya ceza soruşturması nedeniyle hizmetten gecici olarak uzaklaştırılmaları ve bu sure icerisinde belli bir oranda ucret verilmesi ongorulurken, Kefalet Kanunu'na tabi olarak calışan memurların zimmet sucu işlediği gerekcesi ile hizmetten cıkarılmaları ve herhangi bir bicimde kendilerine ucret verilmemesi aynı durumda olanlara farklı kuralların uygulanması sonucunu doğurduğundan Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırıdır.? sonucuna varılmıştır.657 sayılı Kanunun 141, 143 ve devamı maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden, hakkında gorevden uzaklaştırma onlemi uygulanan bir kamu personeli hakkında, 143. maddede ongorulen koşulların gercekleşerek gorevden uzaklaştırma onleminin kaldırılması halinde, aylığından kesilen 1/3 oranındaki miktarın odeneceği duzenlenmiş iken, 399 sayılı Kanun Hukmunde Kararname'de aynı durumdaki personel icin sadece 56. maddenin ?b? bendindeki koşulların gercekleşmesi durumunda, soz konusu 1/3 oranındaki kesinti miktarının ilgili personele odeneceği kurala bağlanmış bulunmaktadır.
Bu durumda, 399 sayılı Kanun Hukmunde Kararname, 657 sayılı Kanundan daha sınırlı bir duzenleme getirmekte ve bu durum Anayasa'nın 2 ve 10. maddeleri ile bağdaşmamaktadır.
Acıklanan nedenlerle, 2949 sayılı Yasa'nın 28. maddesinin 1. fıkrası gereğince, 29.1.1990 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yururluğe giren Kamu İktisadi Teşebbusleri Personel Rejiminin Duzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hukmunde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yururlukten Kaldırılmasına Dair 399 sayılı Kanun Hukmunde Kararname'nin 56. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cumlesinde yer alan ?(b) bendindeki halin gercekleşmesi durumunda? ibaresinin iptali icin Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına, dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer orneğinin Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na gonderilmesine, 4.2.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.?
III- YASA METİNLERİA- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
399 sayılı ?Kamu İktisadi Teşebbusleri Personel Rejiminin Duzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun hukmunde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yururlukten Kaldırılmasına Dair Kanun Hukmunde Kararname?nin itiraz konusu bolumu de iceren 5.2.1992 gunlu, 3771 sayılı Yasa'nın 19. maddesiyle duzenlenen 56. maddesi şoyledir:?MADDE 56Soruşturma veya yargılama sonunda yetkili mercilerce:a) Haklarında sozleşmenin feshi cezasından başka bir disiplin cezası verilenler,b) Takibata mahal olmadığına veya beraatine karar verilenler,c) Hukumden evvel haklarındaki kovuşturma genel af ile kaldırılanlar,d) Gorevlerine ilişkin olsun veya olmasın calıştırılmasına engel olmayacak bir ceza ile hukumlu olup bu cezası ertelenenler,Hakkında bu kararların kesinleşmesi uzerine gorevden uzaklaştırma tedbiri kaldırılır. (b) bendindeki halin gercekleşmesi durumunda sozleşme ucretinin kesilmiş bulunan 1/3 oranındaki kısmı ilgililere odenir.Gorevden uzaklaştırma tedbiri sozleşmeli personelin soruşturmaya konu olan fiilinin hizmetlerine devama engel olmadığı hallerde, her zaman kaldırılabilir. Ceza kovuşturması tutuksuz olarak devam edenlerden goreve başlamasında sakınca gorulmeyenler gorevlerine dondurulebilirler.?
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İctuzuğu'nun 8. maddesi uyarınca Haşim KILIC, Osman Alifeyyaz PAKSUT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALCIN, Mehmet ERTEN, A. Necmi OZLER, Serdar OZGULDUR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra Ayla PERKTAŞ'ın katılımlarıyla 20.3.2008 gunu yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekceleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği goruşulup duşunuldu: Başvuru kararında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na gore gorevden uzaklaştırma tedbiri uygulanan kamu personelinden, Yasa'da belirtilen durumlar cercevesinde yeniden gorevlerine başlatılanlara tedbir suresince odenmeyen 1/3 oranındaki aylığın odendiği, ancak 399 sayılı Kanun Hukmunde Kararnamede (KHK) aynı durumdaki personel icin bu tur odemelerin sadece 56. maddenin (b) bendindeki koşulların gercekleşmesiyle sınırlı tutulduğu, bu nedenle kuralın Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri surulmuştur. 399 sayılı Kanun Hukmunde Kararnamenin (KHK) 56. maddesinin birinci fıkrasının ilk tumcesinde, haklarında (a) sozleşmenin feshi cezasından başka bir disiplin cezası verilenler,(b) takibata mahal olmadığına veya beraatine karar verilenler; (c) hukumden evvel haklarındaki kovuşturma genel af ile kaldırılanlar ile (d) gorevlerine ilişkin olsun veya olmasın calıştırılmasına engel olmayacak bir ceza ile hukumlu olup bu cezası ertelenenler hakkında bu kararların kesinleşmesi uzerine gorevden uzaklaştırma tedbirinin kaldırılacağı belirtilmektedir. Bu durumda, tedbir suresince kesilen 1/3 oranındaki sozleşme ucretinin ilgiliye odenmesi de gundeme geleceğinden itiraz konusu kuralın icinde yer aldığı tumcede, ancak ?(b) bendindeki halin gercekleşmesi durumunda? bu odemenin yapılacağı ifade edilmiştir. Dolayısıyla, gorevden uzaklaştırma tedbiri uygulanıp daha sonra haklarında ?takibata mahal olmadığına? veya ?beraate? karar verilenler dışında, diğer sebeplerle gorevlerine yeniden başlatılanların bu odemeden faydalanmaları mumkun bulunmamaktadır. Anayasa'nın 2. maddesinde Turkiye Cumhuriyeti'nin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı icinde, insan haklarına saygılı, Ataturk milliyetciliğine bağlı, başlangıcta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiştir.Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygı gosteren, bu hak ve ozgurlukleri koruyup guclendiren, her alanda adaletli bir hukuk duzeni kurup bunu geliştirerek surduren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kacınan, hukuku tum devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun ustun kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine acık, yasaların ustunde Anayasa ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir.Hukuk guvenliği, temel hak guvencelerinde korunan ortak değerdir. Hukuk devleti hukuk normlarının ongorulebilir olmasını, bireylerin tum işlem ve eylemlerinde devlete guven duyabilmesini, devletin de yasal duzenlemelerinde bu guven duygusunu zedeleyici yontemlerden kacınmasını gerektirir.Anayasa'nın 10. maddesinin birinci fıkrasında herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi duşunce, felsefi inanc, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gozetilmeksizin kanun onunde eşit olduğu belirtilmiştir. Eşitlik ilkesiyle eylemli değil, hukuksal eşitlik ongorulmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumunda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasalar karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını onlemektir. Durum ve konumlarındaki ozellikler, kimi kişi ya da topluluklar icin değişik kuralları gerekli kılabilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'nın ongorduğu eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olmaz. Nitelikleri ve durumları ozdeş olanlar icin yasalarla değişik kurallar konulamaz. Kamu hizmetinin gerektirdiği hallerde, gorevi başında kalmasında sakınca gorulen kamu gorevlileri hakkında, memur ya da sozleşmeli personel ayrımı yapılmaksızın ihtiyati tedbir uygulanması nasıl hukuk devletinin gereği ise bu gecici onlemin kaldırılması halinde goreve başlatma da hukuk devletinin gereğidir. Anayasa'nın 55. maddesine gore ?emeğin karşılığı? olan ucret, kıdem, liyakat, kariyer, gorev, yetki ve sorumluluk gibi unsurlara bağlı olarak farklılık gostermekle birlikte, gorevden uzaklaştırma suresince eksik odenen ucretin, tedbirinin kaldırılmasına bağlı olarak kimi kamu gorevlilerine odenmemesi hukuk guvenliği ile bağdaşmaz. Ote yandan, 399 sayılı KHK'ye tabi ve kamu gorevlisi olarak calışan sozleşmeli personel ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na veya diğer yasalara tabi olarak calışan devlet memurları, kendilerine emeklerinin karşılığı olarak ucret ya da aylık odenmesi bakımından aynı durumdadırlar. Bunların disiplin veya ceza soruşturmasının selameti gerekceleriyle gorevden gecici olarak uzaklaştırılmaları durumunda, gorevden uzak kaldıkları sure icinde odenmeyen aylık farkının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tÂbi olanlara odenmesi ongorulmuş iken, 399 sayılı KHK'ye tabi olarak calışan kamu gorevlilerine bu odemenin yalnızca haklarında takipsizlik veya bearet kararı verilmesiyle sınırlı tutulması, aynı durumda olanlara farklı kuralların uygulanması sonucunu doğurduğundan, Anayasa'nın eşitlik ilkesine de aykırıdır.Acıklanan nedenlerle kural Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırıdır, iptali gerekir.
VI- SONUC
22.1.1990 gunlu, 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbusleri Personel Rejiminin Duzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hukmunde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yururlukten Kaldırılmasına Dair Kanun Hukmunde Kararname'nin 5.2.1992 gunlu, 3771 sayılı Yasa'nın 19. maddesiyle yeniden duzenlenen 56. maddesinin birinci fıkrasının ikinci tumcesinde yer alan ?(b) bendindeki halin gercekleşmesi durumunda ?? ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, 28.1.2010 gununde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.