
22 Ekim 2010 CUMAResmî GazeteSayı : 27737
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2008/50
Karar Sayısı : 2010/84
Karar Gunu : 24.6.2010
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Danıştay 5. Daire
İTİRAZIN KONUSU : 24.11.1994 gunlu, 4046 sayılı Ozelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'a, 3.7.2005 gunlu, 5398 sayılı Yasa'nın 29. maddesiyle eklenen Gecici Madde 22'nin birinci fıkrasının ?1.8.2003 tarihli ve 4971 sayılı Kanunun gecici 2 nci maddesi uyarınca şahsa bağlı hakları 15.8.2003 tarihinden itibaren uc yıl sureyle saklı tutulan personelin şahsa bağlı hakları 14.8.2006 tarihinde sona erer.? bicimindeki ikinci tumcesinin Anayasa'nın 2. ve 5. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
4046 sayılı Ozelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un uygulanmasını gostermek icin Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan 3.8.2006 gunlu, 14791 sayılı ?Genel Yazı?nın iptali ve yururluğunun durdurulması istemiyle acılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Danıştay Beşinci Daire re'sen iptali icin başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKCESİ
Başvuru kararının gerekce bolumu şoyledir:
?Dava konusu 3.8.2006 tarihli ve 14971 sayılı Genel Yazıda, 4046 sayılı Yasanın 22. maddesine gore kamu kurum ve kuruluşlarına naklen atanan personelin aylık ve diğer mali haklarına ilişkin olarak acıklama yapılmasının gerekli gorulduğu belirtildikten sonra, anılan Yasanın 22. maddesinin altıncı fıkrasında ongorulen şahsa bağlı hakları, 15.8.2003 tarihinden itibaren uc yıl saklı tutulan personelin şahsa bağlı haklarının 14.8.2006 tarihinde sona erdirileceği belirtilmiştir.
4046 sayılı Yasanın Gecici 22. maddesinin birinci fıkrasının ikinci tumcesinde, ?1.8.2003 tarihli ve 4971 sayılı Kanunun gecici 2 nci maddesi uyarınca şahsa bağlı hakları 15.8.2003 tarihinden başlayarak uc yıl sureyle saklı tutulan personelin şahsa bağlı hakları 14.8.2006 tarihinde sona erer.? hukmu yer almıştır.
Bir statu hukuku olan memur hukuku, memurluğun koşulları ile hak ve yukumluluklerinin onceden duzenleyici işlemlerle belirlenmesini gerektirir. Yonetimin tek yanlı iradesi ile yaptığı duzenlemelerle getirilen kuralların, yonetimin yine tek yanlı iradesi ile değiştirilmesinde, hukuk devleti ilkelerine uyulmasının ve hukuk duşuncesine sıkı sıkıya bağlılığın varlığı esastır.
Hukuk devletinin gereklerinden biri, hukuksal guvenlik ilkesine uyulması, bir başka anlatımla hukuk kurallarının belirlilik ve ongorulebilirlik niteliklerini taşımasıdır. Hukuksal guvenlik, kişilerin gelecekle ilgili plan, duşunce ve kararlarında var olan hukuk kurallarına guvenerek hareket etmelerinin hukuken korunması gereğini ifade eder. Bu durum hukuk devleti anlayışının bir gereği olduğu kadar, Anayasa'nın 5. maddesiyle, Devlete yuklenen, ?vatandaşların refah, huzur ve mutluluk icinde yaşamalarını sağlama, maddi ve manevi varlıklarını geliştirmek icin gerekli ortamı hazırlama? odevinin de bir sonucudur.
Hukuk guvenliği, diğer bir deyişle guvenin korunması ilkesi, var olan hukuksal durumun sureceğine olan guvenin boşa cıkarılmaması anlamına gelir. Guvenin korunması, her yasal duzenlemede goz onunde bulundurulması gereken bir husustur.
Yasalar, yururlukte bulundukları sıradaki olayların hukuki sonuclarını belirler. Sonra cıkarılan yasaların, onceki yasalarla belirlenen hukuki sonucları hukumsuz saymaları, hukuki guven ilkesine olduğu kadar, mantığa da aykırılık oluşturur. Zira, kimseden, gelecekte yururluğe girecek, bu gunden bilinmeyen kurallara uygun davranış beklenilemez. Geriye yurumezlik hukukun genel ilkesidir. Bu kabul, bireyin hukuka duyduğu guveni sarsmama bicimindeki yonetsel ahlak anlayışının da bir sonucudur.
4046 sayılı Yasanın 22. maddesinde şahsa bağlı hak uygulamasına yer verilmiş olup, 22. maddenin şahsa bağlı hak uygulamasını getiren kuralının 15.8.2003 tarihine kadar yururlukte kalan ilk şeklinde bu uygulamayı zaman bakımından sınırlandıran bir duzenleme yer almamıştır.
15.8.2003 tarihli ve 25200 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yururluğe giren 4971 sayılı Yasanın 6. maddesiyle, 4046 sayılı Yasanın 22. maddesi yeniden duzenlenerek şahsa bağlı hak uygulamasına sınır getirilmiş, 4971 sayılı Yasanın Gecici 2. maddesinin birinci tumcesinde ise, 4971 sayılı Yasanın yayımı tarihinden once 4046 sayılı Yasanın 22. maddesi gereğince şahsa bağlı hakları saklı tutulan ve halen bu haktan yararlanan personelin şahsa bağlı haklarının 4971 sayılı Kanunun yayımı tarihinden başlayarak uc yıl sonra sona ereceği kurala bağlanmıştır.
Ote yandan 4046 sayılı Yasanın 22. maddesi 5398 sayılı Yasanın 8. maddesiyle yeniden duzenlenmiş, aynı Kanunun 29. maddesiyle 4046 sayılı Yasaya eklenen Gecici 22. maddenin birinci fıkrasının 2. tumcesinde de, 4971 sayılı Yasanın Gecici 2. maddesi uyarınca şahsa bağlı hakları 15.8.2003 tarihinden başlayarak uc yıl sureyle saklı tutulan personelin şahsa bağlı haklarının 14.8.2006 tarihinde sona ereceği kurala bağlanmıştır.
Şahsa bağlı hak uygulamasına uc yıllık sınır getirilmesinden once ataması yapılanlarla, T.C. Ziraat Bankası ve T. Halk Bankasında gorev yapmaktayken ihtiyac fazlası personel sayılanların soz konusu sınırlamanın getirileceğini beklemedikleri, ihtiyac fazlası personel sayılma ve atama işlemlerine karşı dava acıp acmama konusunda, mevcut duzenlemeleri goz onune alarak karar verdikleri, geleceğe ilişkin planlarını şahsa bağlı hak uygulamasının sureceğini duşunerek yaptıklarında kuşku bulunmamaktadır.
Davacıların da, 15.8.2003 tarihinden once 4046 sayılı Yasa gereğince atanmış olmaları ve atama oncesinde yururlukte olan kurallarda şahsa bağlı hak uygulamasının zaman bakımından sınırlandırılmamış olması nedeniyle, bu uygulamaya zaman icinde sınırlama getirileceğini beklemeyeceği acıktır.
Atandıkları ya da ihtiyac fazlası personel sayıldıkları tarihte yururlukte olan Yasa kuralında tanınan hakkın atandıktan sonra sınırlandırılması, davacıların durumunda olanların Devlete, hukuka ve adalete olan inancını ve guvenini sarsacaktır.
Devlet duzeninin ayakta kalmasını ve yasaların uygulanmasını sağlayan en onemli oğeler, bunlara duyulan gereksinimle birlikte Devlete ve yasalara olan guvendir. Devletin, yonetilenlerin beklentilerini beklenmedik bir bicimde boşa cıkarmak suretiyle kendisine ve yasalara olan guven ve inancı sarsması, Devlet duzeninin de zamanla yıpranmasına yol acabilecektir.
Bu nedenle, dava konusu duzenlemenin dayanağı olan 4046 sayılı Yasanın Gecici 22. maddesinin birinci fıkrasının ikinci tumcesi Anayasanın 2. ve 5. maddelerine aykırıdır.
Acıklanan nedenlerle, 4046 sayılı Yasanın Gecici 22. maddesinin birinci fıkrasının ikinci tumcesinin iptali icin Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına, dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer orneğinin Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na gonderilmesine, 26.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.?
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
24.11.1994 gunlu, 4046 sayılı Ozelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un Gecici 22. maddesinin itiraz konusu tumceyi iceren birinci fıkrası şu şekildedir:
?Bu Kanunun 22 nci maddesinde yapılan değişikliğin yururluğe girdiği tarihten once diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek uzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilenlerden nakil işlemi tamamlanmış olan personel hakkında 22 nci maddenin beşinci ve altıncı fıkralarına gore yapılan fark tazminatı ve şahıslarına bağlı olarak saklı tutulan hakların odenmesinde, ilgililerin eski kurumları ile ilişiklerinin kesildiği tarih esas alınır. 1.8.2003 tarihli ve 4971 sayılı Kanunun gecici 2 nci maddesi uyarınca şahsa bağlı hakları 15.8.2003 tarihinden itibaren uc yıl sureyle saklı tutulan personelin şahsa bağlı hakları 14.8.2006 tarihinde sona erer. 15.8.2003 tarihinden bu Kanunun 22 nci maddesinde yapılan değişikliğin yururluğe girdiği tarihler arasında nakle tabi tutulan ve şahsa bağlı haktan yararlanan personelin şahsa bağlı hakları ise atandıkları yeni kurumlarında goreve başladıkları tarihi izleyen aybaşından gecerli olmak uzere uc yıl sureyle saklı tutulur ve bu maddenin yururluğe girdiği tarihten once nakle tabi tutulan personelin şahsa bağlı haklarının tespitinde ve fark tazminatının odenmesinde bu fıkra hukumleri haric 22 nci maddenin bu Kanunla değiştirilen hukumleri aynen uygulanır.?
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın 2. ve 5. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İctuzuğu'nun 8. maddesi gereğince, Haşim KILIC, Osman Alifeyyaz PAKSUT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALCIN, Mehmet ERTEN, A. Necmi OZLER, Serdar OZGULDUR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra Ayla PERKTAŞ'ın katılımıyla 5.6.2008 gununde yapılan ilk inceleme toplantısında; dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekceleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği goruşulup duşunuldu:
Başvuru kararında, 399 sayılı Kanun Hukmunde Kararname'nin eki (1) sayılı cetvelde belirtilen personele şahsa bağlı hak kapsamında yapılacak odemelerin, itiraz konusu kural ile uc yıllık bir sureyle sınırlandırıldığı, bu duzenleme yururluğe girmeden once ataması yapılan kişilerin ihtiyac fazlası personel sayılma ve atama işlemlerine karşı dava acıp acmama konusunda mevcut duzenlemeleri goz onune alarak karar verdikleri, geleceğe ilişkin plÂnlarını şahsa bağlı hak uygulamasının sureceğini duşunerek yaptıkları, bu hakkın atandıktan sonra sınırlandırılmasının Devlete, hukuka ve adalete olan inancı ve guveni sarstığı, dolayısıyla bu duzenleme ile hukuk guvenliğinin ihlal edildiği gerekcesiyle itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2. ve 5. maddelerine aykırılık oluşturduğu ileri surulmuştur.
4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesinde, ozelleştirme uygulamaları nedeniyle diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen personelin parasal hakları ozel olarak duzenlenmiş ve bu kişilere yapılacak parasal hak odemeleri bakımından, ?şahsa bağlı hak? uygulaması kabul edilmiştir. Buna gore, 399 sayılı Kanun Hukmunde Kararname'ye ekli (1) sayılı cetvelde belirtilen kadrolarda gorev yapmakta iken nakle tabi tutulan personelin (bu Kanuna gore anonim şirket halinde birleştirilen kuruluşlardaki personel dahil) Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadrolarına ilişkin olarak bildirim tarihi itibarıyla almakta oldukları aylık, ek gosterge, zam, ozel hizmet tazminatı, makam tazminatı, temsil tazminatı ve gorev tazminatının bir butun olarak, goreve başladıkları tarihi izleyen ayın başından gecerli olmak uzere uc yıl sure ile saklı tutulacaktır.
4046 sayılı Yasa'nın Gecici 22. maddesi ile de uygulamada birliğin sağlanması amacıyla soz konusu 22. maddenin uygulanmasına yonelik olarak gecici hukumler getirilmiş ve itiraz konusu kural olan Gecici 22. maddenin birinci fıkrasının ikinci tumcesi ile bu maddenin yururluğe girdiği tarihten once nakledilen personelin şahsa bağlı hakları icin ongorulen uc yıllık sure, tarih aralığı (15.8.2003-14.8.2006) verilmek suretiyle duzenlenmiştir.
Yasakoyucu 399 sayılı Kanun Hukmunde Kararnameye ekli (1) sayılı cetvelde belirtilen kadrolarda gorev yapan personele yapılacak odemeler bakımından ?şahsa bağlı hak? uygulaması yanında ?fark tazminatı odenmesi? uygulamasını da kabul etmiştir. Buna gore, personelin Devlet Personel Başkanlığına bildirildiği tarihteki kadrolarına ilişkin olarak bildirim tarihi itibarıyla almakta oldukları aylık, ek gosterge, ikramiye, her turlu zam ve tazminatları (ek tazminat ve bankacılık tazminatı dÂhil), makam tazminatı, temsil tazminatı, gorev tazminatı, ucret (fazla mesai ucreti haric), ek ucret, ek odeme ve benzeri adlarla yapılan odemelerin toplam net tutarının; nakledildiği kurum ve kuruluş tarafından şahsa bağlı hak olarak odenen aylık, ek gosterge, zam, ozel hizmet tazminatı, makam tazminatı, temsil tazminatı, gorev tazminatı odemeleri ile şahsa bağlı hak dışında yapılan ikramiye, ucret, ek ucret, ek odeme, ek tazminat, teşvik odemesi, doner sermaye payı ve benzeri adlarla yapılan her turlu odemelerin (fazla mesai ucreti, fiilen yapılan ders karşılığı odenen ek ders ucreti haric) toplam net tutarından fazla olması hÂlinde aradaki fark tutarının, herhangi bir vergi ve kesintiye tÂbi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca tazminat olarak odenmesi gerekmektedir.
?Şahsa bağlı hak? uygulaması 3 yıllık sure ile sınırlandırılmışken ?fark tazminatı odenmesi? uygulaması, aradaki farkın kapanmasına kadar uygulanacak bir yontem olarak kabul edilmiştir. Şahsa bağlı hak ve fark tazminatı odenmesi uygulamalarına belirtilen hallerin gercekleşmesinden daha once son verilmesi, ancak ilgililerin atandıkları kurumdaki kadro unvanı veya pozisyonlarında isteklerine bağlı olarak herhangi bir değişiklik olması ya da başka kurumlara gecmeleri koşuluna bağlanmıştır.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve ozgurlukleri koruyup guclendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk duzeni kurup bunu geliştirerek surduren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kacınan, hukuku tum devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine acık, Anayasa'nın ve yasaların ustunde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir.
Hukuk devleti ilkesinin alt ilkelerinden birisini de hukuk guvenliği oluşturmakta ve bu ilke ile kişilerin hukuki guvenliğinin sağlanması amaclanmaktadır. Hukuki guvenlik ilkesi, kazanılmış hakların korunmasını da kapsamakla birlikte bununla sınırlı olmamakta, hukuk normlarının ongorulebilir olmasını, bireylerin tum işlem ve eylemlerinde devlete guven duyabilmesini, devletin de yasal duzenlemelerinde bu guven duygusunu zedeleyici yontemlerden kacınmasını gerekli kılmaktadır.
Hukuk devletinde yasa koyucunun kazanılmış hakları ihlal etmemek koşuluyla geleceğe yonelik olarak statu hukukunda değişiklik yapmasına ya da yeni kurallar koymasına, kamu hizmetinin yurutulmesine ilişkin koşulları belirlemesine engel bulunmamaktadır.
İtiraz konusu kural Yasa'nın yayımı tarihinden itibaren yururluğe girmiştir. Her ne kadar atama işlemi yeni yasa yururluğe girmeden once gercekleşmişse de yeni yasa yururluğe girdikten sonra elde edilecek parasal haklar bakımından henuz tahakkuk edip kesinleşmiş kişisel bir alacak soz konusu değildir. Yasa'nın yururluğe girdiği tarihten itibaren şahsa bağlı hak kapsamındaki parasal haklar uc yıl boyunca odenmeye devam edecek, uc yılın sonunda ise sona erecektir. Yasa, yururluğe girmesinden once tahakkuk edip kesinleşmiş ve odenmiş bulunan parasal hakları olumsuz yonde etkileyecek bir hukum icermemektedir.
İtiraz konusu kural ile ozelleştirme uygulamaları nedeniyle diğer kamu kurumlarına atanacak personel hakkında ongorulen ?şahsa bağlı hak? uygulamasına ilişkin duzenlemenin, soz konusu personelin maddi anlamda mağdur olmalarının onlenmesi amacını guttuğu ve yasa koyucunun bu konudaki takdirini yansıttığı, şahsa bağlı hak uygulamasının sona ermesi durumunda fark tazminatı uygulamasına gecilmesinin ongorulmesinin de yine aynı amaca hizmet ettiği anlaşılmaktadır. ?Şahsa bağlı hak? uygulaması 3 yıllık sure ile sınırlanmışken ?fark tazminatı odenmesi? uygulaması, aradaki farkın kapanmasına kadar uygulanacak bir yontem olarak kabul edilmiştir.
İlgililerin şahsa bağlı hakları kapsamında ongorulen parasal haklarının bir sure ile sınırlandırılması hukuki guvenlik ilkesinin ihlali anlamına gelmeyeceğinden, itiraz konusu kural Anayasa'nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kural'ın Anayasa'nın 5. maddesi ile ilgisi gorulmemiştir.
VI- SONUC
24.11.1994 gunlu, 4046 sayılı Ozelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'a, 3.7.2005 gunlu, 5398 sayılı Yasa'nın 29. maddesiyle eklenen Gecici Madde 22'nin birinci fıkrasının ? 1.8.2003 tarihli ve 4971 sayılı Kanunun gecici 2 nci maddesi uyarınca şahsa bağlı hakları 15.8.2003 tarihinden itibaren uc yıl sureyle saklı tutulan personelin şahsa bağlı hakları 14.8.2006 tarihinde sona erer.? bicimindeki ikinci tumcesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 24.6.2010 gununde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.