Mısır'daki Sina Aziz Manastırı ve Başpiskoposluğunun idareye gecen kilisesinin vakıflarına iade isteminin reddi, mulkiyet hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlali sayıldı Anayasa Mahkemesi, Mısır'daki Sina Aziz Manastırı ve Başpiskoposluğunun Osmanlı Devleti doneminden kalma ve kendilerine bağlı olan İstanbul'daki Aya Yani Kilisesi ve Manastırı ile arazisinden oluşan mal topluluğunun vakıflarına iade edilmesi talebinin reddedilmesine ilişkin başvuruda hak ihlali kararı verdi.
Resmi Gazete'nin bugunku sayısında yer alan karara gore, Osmanlı Devleti doneminde Mısır kokenli Ortodoksların dini merkezlerinden olan Sina Aziz Manastırı ve Başpiskoposluğu'na bağlı olarak İstanbul'un Balat semtinde Aya Yani Kilisesi ve Manastırı kuruldu.
Mısır'ın Osmanlı Devletinden ayrılması, 1923'te de Turkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulmasının ardından cemaat vakıflarına yonelik 1935'te 2762 sayılı mulga Vakıflar Kanunu cıkarıldı. Kanunla vakıfların mal edinmesinin onune gecildi. Ayrıca vakfedenin soyundan gelen ozel bir yoneticisi olmayan ve Evkaf Nezareti tarafından yonetilen vakıflar, mazbut vakıflar (yonetimi idareye gecen vakıflar) olarak adlandırıldı. 1936 Beyannamesi olarak bilinen beyannameyle de vakıflara mal bildiriminde bulunmaları istendi.
Vakıflar İdaresi tarafından 1977'de yapılan teftiş sonucu duzenlenen rapor uyarınca kilise ve arazisi, mazbut vakıflar arasına alındı. 2002'de yapılan yasal değişiklikle ise cemaat vakıflarının mal edinmesinin onundeki engel kaldırıldı. Daha once kayıt altına alınanların, başvuru halinde iadesine imkan tanındı.
Bunun uzerine, Sina Aziz Manastırı ve Başpiskoposluğu, vakfın mazbut halinin sona erdirilerek yonetiminin tekrar cemaatlerine bırakılmasını, taşınmazın da cemaatten oluşturulacak vakıf yonetimine iade edilmesi talep etti.
İdarenin, yapılan başvuruya cevap vermeyerek, başvuruyu zımnen reddetmesi uzerine, Başpiskoposluk, konuyu mahkemeye taşıdı. Acılan davada, yerel mahkeme ret kararı verdi, Danıştay da bu kararı hukuka uygun buldu. Bunun uzerine Başpiskoposluk, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruyu inceleyen Yuksek Mahkeme, Anayasa'nın 36'ncı maddesinde guvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul surede yargılanma hakkının ve Anayasa'nın 35'inci maddesinde guvence altına alınan mulkiyet hakkının ihlal edildiğine hukmetti. İhlalin sonuclarının ortadan kaldırılması adına yeniden yargılama yapılmak uzere, karar orneğinin yerel mahkemeye gonderilmesi kararlaştırıldı.
- Kararın gerekcesinden
Mahkemenin kararında, Vakıflar İdaresi kararıyla kilise ve arazisinin mazbut vakıflar arasına alındığı, yonetimin idareye gecmesine rağmen bu durumun, tapudaki mulkiyeti ortadan kaldırmadığı "ancak malikin tasarruf yetkisini kısıtladığı" ifade edildi.

Kilise ve manastırın, 1936 Beyannamesi uyarınca mustakil bir vakıf niteliği kazandığı, 1977'de mazbut vakıflar arasına alındığı aktarılan kararda, cemaat vakfı olarak gorulen kilisenin bağımsız bir yapısının bulunmadığı ifade edildi.
5404 sayılı Kanun uyarınca, mazbut vakıflar arasına alınmasına imkan kalmayan bir vakfın mazbut vakıflar arasına nasıl alınabildiğinin yerel mahkeme ve Danıştay tarafından verilen ret kararlarında yeterince acıklanmadığı aktarılan kararda, iade talebinin koşulları yonunden de herhangi bir değerlendirmenin yapılmadığı bildirildi.
Yuksek Mahkemenin kararında, şu ifadelere yer verildi:
"1977 yılına kadar cemaati tarafından fiilen kullanıldığı bizzat idarece tespit edilen kilise ve arsasından ibaret olduğu belirtilen bir taşınmazın acık bir kanun hukmune dayanılmaksızın idarenin tek taraflı işlemiyle mazbut vakıflar arasına alınarak yonetimine el konulduğu ve iade talebinin de bu idari işleme dayalı olarak reddedildiği one surulen başvuruda, başvurucunun davanın sonucuna etkili, ayrı ve acık yanıt gerektiren mudahalenin kanuniliğine ilişkin iddia ve itirazları mahkemelerce ilgili ve yeterli bir gerekce ile yanıtlanmamıştır.
Ayrıca idari işlemin dayanağı olan 1936 Beyannamesinin verildiği tarihten uzun yıllar sonra ortaya cıkan bir ictihada dayalı olarak bu beyanname uyarınca dini faaliyete konu mal varlığının mustakil bir vakıf olarak kabulu ile mazbut vakıflar arasına alma yonundeki uygulama da ongorulebilir değildir. Anayasa Mahkemesi acıklanan gerekcelerle mulkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir."