Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, vergi mufettiş yardımcısı olarak gorev yapan davacıların, vergi mufettişi kadrosuna atanma istemiyle yaptıkları başvuruların reddine ilişkin işlemlere karşı actıkları davalar neticesinde lehlerine verilen kararların otuz gun icerisinde uygulanmaması nedeniyle actıkları manevi tazminat davalarında verilen kararlar arasındaki aykırılığın giderilmesi istemini reddetti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, vergi mufettiş yardımcısı olarak gorev yapan davacıların, vergi mufettişi kadrosuna atanma istemiyle yaptıkları başvuruların reddine ilişkin işlemlere karşı actıkları davalar neticesinde lehlerine verilen kararların otuz gun icerisinde uygulanmaması nedeniyle actıkları manevi tazminat davalarında verilen kararlar arasındaki aykırılığın giderilmesi istemini reddetti.
Her bir vergi mufettişinin durumu farklıdır
Konusu farklı olan ve farklı hukuki irdeleme ve incelemeye tabi tutularak cozumlenecek olan davaların, yukarıda metnine yer verilen Kanun hukmunde belirtilen "benzer olay" kapsamında değerlendirilebilmesine hukuken olanak bulunmadığından, bu mahiyetteki davalarda bolge idare mahkemesi dairelerince verilen kararlar arasında aykırılık bulunduğundan bahisle aykırılığın giderilmesi de hukuken mumkun değildir.
Somut olaylarda, davacılar bakımından yargı kararının uygulanması noktasındaki prosedurlerin, orneğin guvenlik soruşturmasına ilişkin surecin her bir kişi bakımından farklılık oluşturabileceği, ayrıca kararların gereğinin yerine getirilme sureleri farklı olduğundan, makul surenin de ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği hususları goz onune alındığında, her uyuşmazlığın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, İstanbul Bolge İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulunca, aykırılığın giderilmesi istemine konu edilmek istenilen davaların benzer olaylara ilişkin olduğundan bahisle soz konusu başvuru yapılmış ise de, başvuruda bahsi gecen uyuşmazlıklara konu davalarda İstanbul Bolge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince karara bağlanan uyuşmazlıkta yargı kararının davalı idareye tebliği ve davacının vergi mufettişi kadrosuna atandığı tarih ile Ankara Bolge idare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince karara bağlanan uyuşmazlıktaki yargı kararının davalı idareye tebliği ve davacının vergi mufettişi kadrosuna atandığı tarihler davacıların durumlarına gore farklılık arz ettiğinden ve her iki uyuşmazlıkta davacılarla ilgili sureclerin farklı olması sebebiyle bu surecler icin yukarıdaki acıklamalar cercevesinde ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerektiğinden, sozu edilen uyuşmazlıkların Kanun'un ongorduğu "benzer olay" olarak kabul edilebilmesine olanak bulunmadığından, Bolge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairelerince verilen kararlar arasındaki aykırılığın 2576 sayılı Kanun'un 3/C maddesi kapsamında giderilmesi hukuken mumkun değildir.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/50
Karar No : 2022/66
BOLGE İDARE MAHKEMESİ KARARLARI ARASINDAKİ AYKIRILIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİ HAKKINDA KARAR
İstanbul Bolge İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 07/06/2022 tarih ve E:2022/36, K:2022/36 sayılı kararıyla;
Bakanlığı vekili Av tarafından, Ankara Bolge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 11/02/2022 tarih ve E:2021/5319, K:2022/368 sayılı kararı ile İstanbul Bolge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 24/02/2021 tarih ve E:2021/53, K:2021/348 sayılı kararı arasındaki aykırılığın giderilmesinin istenilmesi nedeniyle,
"Aykırılığın, davanın reddi yolundaki İstanbul Bolge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği" goruşuyle, 2576 sayılı Bolge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Gorevleri Hakkında Kanun'un 3/C maddesinin 5. fıkrası uyarınca karar verilmesi icin dosyanın Danıştaya gonderilmesi uzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakimi 'un acıklamaları dinlendikten sonra konu ile ilgili kararlar ve yasal duzenlemeler incelenerek gereği goruşuldu:

İstanbul Bolge İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulu tarafından yapılan başvuru, vergi mufettiş yardımcısı olarak gorev yapan davacıların, vergi mufettişi kadrosuna atanma istemiyle yaptıkları başvuruların reddine ilişkin işlemlere karşı actıkları davalar neticesinde lehlerine verilen kararların otuz gun icerisinde uygulanmaması nedeniyle actıkları manevi tazminat davalarında verilen kararlar arasındaki aykırılığın giderilmesi istemine ilişkindir.
İdari yargı kararlarının idarece uygulanma zorunluluğu ve yargı kararlarının uygulanmamasından kaynaklanan manevi tazminat davaları ile ilgili genel değerlendirme;
Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrasında, "Yasama ve yurutme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hicbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hukmune; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 28. maddesinin 1. fıkrasında, "Danıştay, bolge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yurutmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına gore idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu sure hicbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz gunu gecemez." hukmune; 3. fıkrasında, "Danıştay, bolge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına gore işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası acılabilir." hukmune; 4. fıkrasında ise, "Mahkeme kararlarının suresi icinde kamu gorevlilerince yerine getirilmemesi halinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine acılabilir." hukmune yer verilmiştir.
Bu hukumler cercevesinde; idarenin, maddi ve hukuki koşullarına gore uygulanabilir nitelikteki bir yargı kararını aynen ve gecikmeksizin uygulamak zorunda olduğu anlaşılmakta; dolayısıyla, idarenin bu nitelikteki bir yargı kararını aynen ve gecikmeksizin uygulamaktan kacınmasının ağır hizmet kusuru oluşturacağı, hizmet kusuru nedeniyle kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmenin ve bu nedenle duyduğu her turlu sıkıntı ve uzuntuden kaynaklanan manevi zararın giderilmesi gerekmektedir.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun yargı kararının uygulanmaması nedeniyle acılan tazminat davasının reddi yonunde verilen ısrar kararının bozulmasına ilişkin 22/04/2014 tarih ve E:2011/1088, K:2014/1787 sayılı kararında:

"Anayasada ve Yasada yer alan emredici kurallar karşısında idarenin, maddi ve hukuki koşullara gore uygulanabilir nitelikte olan bir yargı kararını aynen ve gecikmeksizin uygulamaktan kacınmasının, 'ağır hizmet kusuru' oluşturacağı, idari işlemin tarafı olan kişinin hizmet kusuru nedeniyle duyduğu her turlu sıkıntı ve uzuntuden kaynaklanan manevi zararının giderilmesinin gerektiği,
İncelenen olayda; davacının 2006 yılı sicil raporunun 'orta' olarak duzenlenmesine ilişkin işlemin yargı kararı ile iptal edilmesi uzerine, aynı yıl sicil raporunun yine aynı başarı duzeyine karşılık gelecek not seviyesinde (71 notla yine orta olarak) duzenlendiği, ayrıca davacının hakkındaki soruşturma ve iddiaların sadece bununla ilgili sicil hanelerinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerektiği yonundeki iptal kararının gerekcesinin dikkate alınmadığı ve yeniden duzenlenen 2006 yılı sicil raporunda hakkındaki soruşturma ve iddialarla ilgili olmayan sicil hanelerinin aynı şekilde olumsuz değerlendirildiği ve bunun sonucunda davacının 2006 yılı sicilinin yine 71 notla orta olarak duzenlendiği,
Belirtilen durum karşısında, idarenin mevcut Anayasal ve yasal hukumleri gozardı etmek suretiyle yargı kararının uygulanmaması kastı ile hareket ettiği ve bunun sonucunda davacının manevi olarak zarara uğradığının kabul edilmesi gerektiği,
Bu itibarla; olayda manevi tazminat odenmesini gerektirecek koşullar oluştuğundan, davacı hakkındaki yargı kararını uygulamadığı saptanan davalı idarenin, olaydaki kusurunun niteliği ve ağırlığının dikkate alınarak Mahkemece takdir edilecek miktarda manevi tazminatın davacıya odenmesine hukmedilmesinin gerektiği"ne karar verilmiştir.
Yukarıda yer alan acıklamalar ve emsal Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararında da belirtildiği uzere, yargı kararlarının aynen ve gecikmeksizin uygulanmasının zorunlu olduğunda tartışma bulunmamaktadır. Ancak, yargı kararlarının nasıl uygulanacağı konusunda zaman zaman sorunlarla karşılaşılmakta, fiili ve hukuki imkansızlık, davacının kusurundan kaynaklanan sebepler, idarenin yargı kararını uygulama iradesinin tek başına yeterli olmaması, idari işlemin tesisi icin zorunlu olan prosedure ilişkin surecin otuz gunluk sureyi aşması gibi bu ayrıksı durumlar, doktrin ve yargı ictihatlarında kararın gerekcesi ve işlemin niteliği dikkate alınarak ayrı ayrı değerlendirilmektedir.

Aykırılığa konu uyuşmazlıklar acısından onem arz ettiğinden yargı kararlarının uygulanmasında idari işlemin tesisi icin zorunlu olan otuz gunluk surenin aşılması durumunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 28. maddesinde yargı kararlarının uygulanması icin otuz gunluk bir sure ongorulmuş ise de, mahkeme kararının uygulanması icin idari işlemin belli bir prosedure tabi olması ve bu prosedurun de otuz gunluk sureyi aşması gibi durumlarda işlemin makul bir surede tamamlanması şartıyla yargı kararının uygulanmış kabul edileceği doktrin ve yargı ictihatlarıyla kabul edilmektedir.
Nitekim, Danıştay Beşinci Dairesinin 09/02/2000 tarih ve E:1997/1268, K:2000/434 sayılı kararında, "Olayda; Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu kararı uzerine davacının bakan onayı ile, ...vali yardımcılığına iade edildiği ve karar gerekcesinde yer alan ve durumuna uygun bir goreve; kararname hazırlanması icin gerekli aşamalar gecirilerek makul surede atandığı anlaşılmış olup; bu durum karşısında idarenin yargı kararlarını uygulamayarak davacının manevi tazminata konu olabilecek şekilde elem ve ızdırap duymasına yol acan bir eyleminin bulunmadığı" yonunde karar verilmiştir. (Danıştay Dergisi, Sayı:104'de yayımlanmıştır.)
Ote yandan, bir idari işlemin tesisi icin gerekli prosedurun ne olduğunun, bu prosedurun tamamlanması icin gereken makul surenin ne kadar olacağının ise her bir somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu genel değerlendirmelerden sonra, aykırılık konusu olay incelendiğinde;
2576 sayılı Bolge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Gorevleri Hakkında Kanun'a 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun ile eklenen 3/C maddesinin 4. fıkrasının (c) bendinde, "Benzer olaylarda, bolge idare mahkemesi dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında veya farklı bolge idare mahkemeleri dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında aykırılık veya uyuşmazlık bulunması halinde; resen veya ilgili bolge idare mahkemesi dairelerinin ya da istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların bu aykırılığın veya uyuşmazlığın giderilmesini gerekceli olarak istemeleri uzerine, istemin uygun gorulmesi halinde kendi goruşlerini de ekleyerek Danıştaydan bu konuda karar verilmesini istemek" bolge idare mahkemesi başkanlar kurulunun gorevleri arasında sayılmış; aynı Kanun maddesinin, 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun'un 7. maddesi ile değişik 5. fıkrasında ise, 4. fıkranın (c) bendine gore yapılacak istemlerin, konusuna gore İdari veya Vergi Dava Daireleri Kuruluna iletileceği; ilgili dava daireleri kurulunca uc ay icinde karar verileceği; aykırılık veya uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak bu fıkra uyarınca verilen kararların kesin olduğu kurala bağlanmıştır.
Anılan maddenin gerekcesinde de, bolge idare mahkemesi dairelerinin benzer konularda birbiriyle celişen kararlar vermesini onlemek amacıyla bu tur kararların Danıştay Başkanlığına gonderilmesinin sağlanması konusunda bolge idare mahkemesi başkanlar kurulunun gorevlendirildiği belirtilmiştir.
2576 sayılı Kanun'un 3/C maddesindeki duzenleme dikkate alındığında, bolge idare mahkemesi başkanlar kurulunun Danıştay'dan aykırılığın giderilmesi başvurusunda bulunabilmesi koşullarından birisi, başvuruya konu bolge idare mahkemesi idari dava dairesi kararlarının benzer olaylara ilişkin olmasıdır.
Konusu farklı olan ve farklı hukuki irdeleme ve incelemeye tabi tutularak cozumlenecek olan davaların, yukarıda metnine yer verilen Kanun hukmunde belirtilen "benzer olay" kapsamında değerlendirilebilmesine hukuken olanak bulunmadığından, bu mahiyetteki davalarda bolge idare mahkemesi dairelerince verilen kararlar arasında aykırılık bulunduğundan bahisle aykırılığın giderilmesi de hukuken mumkun değildir.
Başvuruya konu aykırılığın giderilmesi istenilen İstanbul Bolge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 24/02/2021 tarih ve E:2021/53, K:2021/348 sayılı kararına ilişkin uyuşmazlıkta, davacının, vergi mufettişi kadrosuna atanması isteminin reddine ilişkin işleme karşı actığı davada, Danıştay İkinci Dairesince yurutmenin durdurulması yolunda verilen 04/12/2018 tarih ve E:2020/16 sayılı kararın davalı idareye 02/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği; bilahare davacı tarafından anılan kararın otuz gun icerisinde uygulanmadığından bahisle 12.000,00 TL manevi tazminatın odenmesine karar verilmesi istemiyle dava acıldığı; kararın idareye tebliğ tarihinden itibaren yaklaşık on beş ay sonra 23/06/2021 tarih ve 31520 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22/06/2021 tarih ve 2021/269 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile de davacının vergi mufettişi olarak atandığı anlaşılmaktadır.
Bu karar ile aykırılık oluşturduğu ileri surulen Ankara Bolge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 11/02/2022 tarih ve E:2021/5319, K:2022/368 sayılı kararına konu uyuşmazlıkta ise, davacının, vergi mufettişi kadrosuna atanması ve parasal haklarının tazmini isteminin reddine ilişkin işleme karşı actığı davada, Ankara 2. İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali, yoksun kaldığı parasal hakların idareye başvurduğu 29/06/2020 tarihinden itibaren hesaplanarak bu tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte odenmesi yolunda verilen 11/03/2021 tarih ve E:2020/1780, K:2021/407 sayılı kararın davalı idareye 26/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği; bilahare anılan kararın otuz gun icerisinde uygulanmadığından bahisle 15.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte odenmesine karar verilmesi istemiyle dava acıldığı; kararın davalı idareye tebliğ edildiği tarihten yaklaşık uc ay sonra 23/06/2021 ve tarih 31520 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22/06/2021 tarih ve 2021/269 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile davacının vergi mufettişi olarak atandığı gorulmektedir.
Somut olaylarda, davacılar bakımından yargı kararının uygulanması noktasındaki prosedurlerin, orneğin guvenlik soruşturmasına ilişkin surecin her bir kişi bakımından farklılık oluşturabileceği, ayrıca kararların gereğinin yerine getirilme sureleri farklı olduğundan, makul surenin de ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği hususları goz onune alındığında, her uyuşmazlığın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, İstanbul Bolge İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulunca, aykırılığın giderilmesi istemine konu edilmek istenilen davaların benzer olaylara ilişkin olduğundan bahisle soz konusu başvuru yapılmış ise de, başvuruda bahsi gecen uyuşmazlıklara konu davalarda İstanbul Bolge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince karara bağlanan uyuşmazlıkta yargı kararının davalı idareye tebliği ve davacının vergi mufettişi kadrosuna atandığı tarih ile Ankara Bolge idare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince karara bağlanan uyuşmazlıktaki yargı kararının davalı idareye tebliği ve davacının vergi mufettişi kadrosuna atandığı tarihler davacıların durumlarına gore farklılık arz ettiğinden ve her iki uyuşmazlıkta davacılarla ilgili sureclerin farklı olması sebebiyle bu surecler icin yukarıdaki acıklamalar cercevesinde ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerektiğinden, sozu edilen uyuşmazlıkların Kanun'un ongorduğu "benzer olay" olarak kabul edilebilmesine olanak bulunmadığından, Bolge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairelerince verilen kararlar arasındaki aykırılığın 2576 sayılı Kanun'un 3/C maddesi kapsamında giderilmesi hukuken mumkun değildir.
Acıklanan nedenlerle; 2576 sayılı Kanun'un 3/C maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunmayan aykırılığın giderilmesi isteminin REDDİNE, kesin olarak 19/10/2022 tarihinde oycokluğu ile karar verildi.