
Danıştay 12. Dairesi, bir polis memurunun, 1999 yılından onceki hizmetlerin borclanılmasının emeklilik yaşında değerlendirilmemesine yonelik davada, SGK'nın 2019/9 sayılı Genelgenin 17 ve 19. maddelerinin iptal istemini reddetti. Danıştay Onkinci Dairesi, 8/9/1999 tarihinden sonra goreve başlayan bir emniyet mensubunun, 1999 oncesine ait hizmet borclanmasıyla ilgili onemli bir karar verdi. Mahkeme heyeti, davada SGK'nın Genelgesinin iptal istemini reddetti. Mahkeme ayrıca "Ote yandan, davacı tarafından, borclandığı surelerin iştirakciliğin başlangıcının tespitinde dikkate alınması ve 5434 sayılı Kanun'un Gecici 205. maddesi kapsamında emeklilik yaşının belirlenmesi istemiyle idareye başvurabileceği ve bu başvuru uzerine tesis edilecek işleme karşı yargı yoluna başvurabileceği de acıktır." kararını verdi.
İŞTE DANIŞTAY KARARI
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2143
Karar No : 2020/2998
DAVACI : .
VEKİLİ : Av. .
DAVALI : . Başkanlığı
VEKİLİ : Av. .
DAVANIN KONUSU : Emniyet Hizmetleri Sınıfında gorev yapan davacı tarafından, Sosyal Guvenlik Kurumu Başkanlığınca yururluğe konulan (22/02/2013 tarih ve 2013/11 sayılı Genelgede değişiklik ongoren) 24/04/2019 tarih ve 2019/9 sayılı Genelgenin "H- Genelgenin Onuncu Kısmında Yapılan Duzenlemeler" başlıklı bolumunun 17. ve 19. maddelerinin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, Emniyet Genel Mudurluğunde 5434 sayılı Kanun kapsamında gorev yapmakta olduğu (08/09/1999 tarihinden sonra goreve başladığı) ve 08/09/1999 tarihinden onceki doneme ilişkin olarak hizmet borclanması yaptığı; 08/09/1999 tarihinden once 5434 sayılı Kanun'a tabi goreve başlayanların, emeklilik yaşının aynı Kanun'un Gecici 205. maddesine gore belirlendiği, bu tarihten sonra goreve başlayanların ise 39. madde hukumlerine gore tespit edildiği; yaptığı hizmet borclanmasının iştirakciliğin başlangıcının tespitinde dikkate alındığı halde, dava konusu Genelgenin yururluğe konulması sonrasında, bu borclanmanın emeklilik yaşının tespitinde dikkate alınmayacağı ve emeklilik yaşının 5434 sayılı Kanun'un Gecici 205. maddesi yerine, 39. maddesine gore tespit edileceğinin bildirildiği; boylece emeklilik yaşının tespitinde değişiklik yapılmak suretiyle, emekli olabileceği tarihin otelendiği; kanunlarda borclanılan surenin, iştirakciliğin başlangıcını geriye goturmeyeceği yonunde bir kural bulunmadığı halde Genelge hukumleriyle bu yonde duzenleme yapıldığı; borclanılan surelerin, iştirakciliğin başlangıcının tespitinde dikkate alınması gerekirken, aksi yonde duzenleme ongoren dava konusu Genelgenin kanunilik, kazanılmış hak ve kanunların geriye yurumezliği ilkelerine aykırı olduğu ileri surulmektedir.
DAVALI İDARENİN SAVUNMASI

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : DUŞUNCESİ : 2019/9 sayılı Genelgenin dava konusu 17. maddesinde, 01/10/2008 tarihinden sonra ilk defa kamu gorevine başlayanların (diğer bir ifadeyle emeklilik yonunden 5510 sayılı Kanun'a tabi olanların) hizmet borclanmalarına yonelik duzenlemelere yer verildiği; Genelgenin dava konusu olan 19. maddesinde ise, 1 sayılı Kanun kapsamında milletvekili olarak gorev yapmış olan iştirakcilerin hizmet borclanmalarına ilişkin hususların duzenlendiği; buna gore, dava konusu olan 17. ve 19. maddelerde, 01/10/2008 tarihinden once kamu gorevinde bulunan (diğer bir ifadeyle emeklilik yonunden 5434 sayılı Kanun'a tabi olan) davacının hizmet borclanmalarına yonelik herhangi bir duzenlemeye yer verilmediği, bu yonuyle dava konusu olan 17. ve 19. maddelerin davacıyla bir ilgisinin olmadığı ve bu maddelerin iptalinin istenilmesinde davacının menfaatinin bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, 2577 sayılı Kanun'un 15/1-b maddesi uyarınca, davanın ehliyet yonunden reddine karar verilmesi gerektiği duşunulmektedir.
TURK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hakiminin acıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, işin gereği goruşuldu:
İLGİLİ MEVZUAT VE HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
USUL YONUNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 14. maddesinin 3. fıkrasında, dava acıldıktan sonra, dilekcelerin ilk incelemeye tabi tutulacağı ve dilekcelerin "gorev ve yetki", "idari merci tecavuzu", "ehliyet", "idari davaya konu olacak kesin ve yurutulmesi gereken bir işlem olup olmadığı", "sure aşımı", "husumet", "3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları" yonlerinden sırasıyla inceleneceği; 4. fıkrasında, dilekcelerin ilk inceleme konuları yonunden kanuna aykırı gorulurse, 15. madde hukumlerinin uygulanacağı; 6. fıkrasında, bu hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hukumlerinin uygulanacağı; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, dava dilekcesinde "ehliyet" yonunden kanuna aykırılık gorulmesi halinde, davanın reddine karar verileceği belirtilmiştir.
Ote yandan, 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, "iptal davaları"; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yonlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri icin "menfaatleri ihlal edilenler" tarafından acılan davalar olarak tanımlanmıştır.
Bu duzenlemeyle, Yasakoyucu tarafından, yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası acılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olacağı ve idarenin işleyişinin bu yuzden olumsuz etkileneceği goz onune alınarak, iptal davalarında on koşul (subjektif ehliyet koşulu) olarak, dava konusu edilecek işlem ile dava acacak kişi arasında belli olculer icinde menfaat ilişkisi bulunması şartı getirilmiştir.
2577 sayılı Kanun'da yer alan ve iptal davasının subjektif ehliyet koşulu olan "menfaat ihlali", doktrin ve ictihatlarda dava konusu işlem ile davacı arasında kurulan kişisel, meşru, guncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlanmakta olup; buna gore idari işlemlerin ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve guncel bir menfaat ilişkisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceği acıktır. Bir başka ifadeyle, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden soz edilebilmesi icin davacıyı etkilemesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması ve bu ilişkinin hukuken korunması gereken bir hakka ilişkin olması gerekmektedir. Sozu edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları ise, her olayda idari yargı yerince uyuşmazlığın niteliğine gore belirlenmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat ve acıklamalar cercevesinde, dava konusu işlem ile davacı arasında menfaat ilişkisinin bulunmaması halinde, 2577 sayılı Kanun'un 15/1-b. maddesi uyarınca, davanın ehliyet yonunden reddine karar verilmesi gerektiği acıktır.
Bu yonuyle, uyuşmazlıkta oncelikle, 2019/9 sayılı Genelgenin "H- Genelgenin Onuncu Kısmında Yapılan Duzenlemeler" başlıklı bolumunun 17. ve 19. maddelerinin iptalinin istenilmesinde, davacının menfaatinin (subjektif ehliyetinin) bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Dava, 2019/9 sayılı Genelgenin "H- Genelgenin Onuncu Kısmında Yapılan Duzenlemeler" başlıklı bolumunun 17. maddesinin iptali istemi yonunden incelendiğinde;
Ulkemizde sosyal guvenlik kurumlarının (Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur gibi) tek catı altında birleştirilmesi amacıyla 5502 sayılı Kanunla Sosyal Guvenlik Kurumu kurulmuş; sosyal guvenlikle ilgili duzenlemelerin tek bir kanunla bir araya getirilerek norm ve standart birliğinin sağlanması ile sosyal guvenlik reformunun gercekleştirilmesi amacıyla da, 31/05/2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (genel olarak) 01/10/2008 tarihinde (bazı maddeleri ise farklı tarihlerde) yururluğe konulmuştur.
5510 sayılı Kanun'un 41. maddesinde, bu Kanun'a gore sigortalı sayılanların, borclanabileceği sureler (askerlik hizmeti gibi) ve bu surelerin hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin usul ve esaslar duzenlenmiş, 46. maddenin ikinci fıkrasında da fakulte veya yuksek okullarda gecen sivil oğrencilik surelerinin borclanılmasına ilişkin duzenlemelere yer verilmiştir.
Ayrıca, anılan Kanun'un 41. maddesinin ucuncu fıkrasında, "Bu Kanuna gore tespit edilen sigortalılığın başlangıc tarihinden onceki sureler icin borclandırılma halinde, sigortalılığın başlangıc tarihi, borclandırılan gun sayısı kadar geriye goturulur..." ve Gecici 7. maddesinin yedinci fıkrasında, "Bu Kanunun yururluğe girdiği tarihten sonra 4 uncu maddenin birinci fıkrasının (c) bendine gore ilk defa sigortalı olanların sigortalılık başlangıc tarihinden onceki sureleri, bu Kanunun 41 ve 46 ncı maddeleri, 5434 sayılı Kanunun ek 31 inci maddesi ile 3201 sayılı Kanuna gore borclandırılmaları halinde, sigortalılığın başlangıc tarihinin geriye goturulmesini ve haklarında bu Kanunun gecici maddelerinin uygulanmasını gerektirmez." kuralı yer almıştır.
Ote yandan, 5510 sayılı Kanun'un Gecici 1. maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunun yururluğe girdiği tarihten once, ... 5434 sayılı Turkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir." hukmune; Gecici 4. maddesinin dorduncu fıkrasında, "Bu Kanunda aksine bir hukum bulunmadığı takdirde; iştirakci iken, bu Kanunun yururluğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yururluğe girdiği tarihten once 5434 sayılı Kanun hukumlerine tabi olarak calışmış olup bu Kanunun 4 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden calışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yururlukten kaldırılan hukumleri de dahil 5434 sayılı Kanun hukumlerine gore işlem yapılır. ..." hukmune; beşinci fıkrasında, "Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan odemeleri, ilgi devamı, ihya ve borclanmaları, diğer odemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yururlukten kaldırılan hukumleri de dahil 5434 sayılı Kanun hukumlerine gore işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mulga 2829 sayılı Kanun hukumleri ayrıca dikkate alınır. ..." hukmune; Gecici 7. maddesinin birinci fıkrasında ise, "Bu Kanunun yururluk tarihine kadar 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, ... 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun gecici 20 nci maddesine gore sandıklara tabi sigortalılık başlangıcları ile hizmet sureleri, fiili hizmet suresi zammı, itibari hizmet sureleri, borclandırılan ve ihya edilen sureler ve sigortalılık sureleri tabi oldukları kanun hukumlerine gore değerlendirilir." hukmune yer verilmiştir.
5510 sayılı Kanun'un Gecici 1, Gecici 4 ve Gecici 7. maddelerinde yer alan anılan duzenlemeler ile, 5510 sayılı Kanun'da aksine bir duzenleme bulunmadıkca, 01/10/2008 tarihinden once Emekli Sandığı iştirakcisi olanlar hakkında, bu Kanun'la yururlukten kaldırılan hukumleri dahil 5434 sayılı Turkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hukumlerine gore işlem yapılacağı ve bunların aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, borclanmaları gibi konularda 5434 sayılı Kanun'un uygulanacağı; ayrıca, 01/10/2008 tarihinden once 5434 sayılı Kanun'a gore borclanılan surelerin de 5434 sayılı Kanun hukumlerine gore değerlendirileceği kurala bağlanmıştır.
5434 sayılı Kanun'un Ek 8 ve Ek 31. maddelerinde ise, bu Kanuna tabi iştirakcilerin borclanabileceği sureler (askerlik hizmeti gibi) ve bu surelerin değerlendirilmesine ilişkin usul ve esaslar duzenlenmiş; ayrıca, 5510 sayılı Kanun'un Gecici 4. maddesinin onuncu fıkrasında da, iştirakcilerin borclanabileceği bazı surelere (sivil oğrencilikte gecen sureler gibi) ilişkin kimi duzenlemelere yer verilmiştir.
Yukarıda acık metinlerine yer verilen mevzuat hukumleri bir butun halinde değerlendirildiğinde; 01/10/2008 tarihinden once Emekli Sandığı iştirakcisi olanlar hakkında (borclanma ve emeklilik yaşının tespitine yonelik işlemler dahil), aksine bir duzenleme bulunmadıkca (5510 sayılı Kanunun Gecici 4. maddesindeki duzenlemeler de dikkate alınarak) 5434 sayılı Turkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hukumlerinin uygulanacağı; 01/10/2008 tarihinden sonra ilk defa kamu gorevine başlayanların ise 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hukumlerine tabi olacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu duruma gore, 01/10/2008 tarihinden once kamu gorevinde bulunan ve emeklilik yonunden 5434 sayılı Kanuna tabi olanların borclanma işlemleri ve borclanılan surelerin hizmet olarak değerlendirilmesi ile emeklilik yaşının tespitine ilişkin işlemlerin, aksine bir hukum olmadıkca, 5434 sayılı Kanun hukumlerine gore yapılması gerektiği acıktır.
Ote yandan, Sosyal Guvenlik Kurumu Başkanlığınca 22/2/2013 tarih ve 2013/11 sayılı Genelge yururluğe konulmuş, soz konusu Genelgenin 10. kısmında "Hizmet Borclanmaları"na ilişkin acıklamalara yer verilmiş, anılan kısmın 3. bolumunde de "5510 sayılı Kanunun 41 inci Maddesine Gore Borclanılan Surelerin Hizmet Olarak Değerlendirilmesi"ne ilişkin hususlar duzenlenmiş; soz konusu bu bolume, 24/04/2019 tarih ve 2019/9 sayılı Genelgenin "H- Genelgenin Onuncu Kısmında Yapılan Duzenlemeler" başlıklı bolumunun 17. maddesi eklenmiştir.
24/04/2019 tarih ve 2019/9 sayılı Genelgenin dava konusu olan ve iptali istenen 17. maddesinde; "Ucuncu bolumde yer alan "6- 506 ve 1479 sayılı kanunlara gore borclanma yapılıp tebligat tarihi tespit edilemeyen borclanmalar (Ek, 1/9/2016 tarihli ve 2016/20 sayılı Genelge)" başlığından sonra gelmek uzere aşağıdaki alt başlık acıklamalarıyla birlikte eklenmiştir.
"7- 2008 yılı Ekim ayı başından sonra ilk defa 4 uncu maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanların borclanmalarının değerlendirilmesi
2008 yılı Ekim ayı başından sonra ilk defa 4 uncu maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanların Kanuna gore tespit edilen sigortalılığın başlangıc tarihinden onceki sureler icin borclandırılma halinde, sigortalılığın başlangıc tarihi, borclandırılan gun sayısı kadar geriye goturulecek ve Kanunun yururluk tarihinden sonraki surelere ait borclanmalarda; borclanılan prime esas gun sayısı borclanılan ilgili aylara mal edilecektir.
Secilen prime esas kazanc, borcun odendiği tarihteki prime esas asgari kazanca oranlanarak, soz konusu oran ilgili ayın prime esas asgari kazancı ile carpılarak bulunacak ve bulunan tutar ilgili ayın prime esas kazancı kabul edilecektir. Ancak hesaplanan prime esas kazanc hicbir suretle o ayın prime esas azami kazancını gecemeyecektir.
Ancak, Kanunun gecici 7 nci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Kanunun yururluğe girdiği tarihten sonra ilk defa 4 uncu maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olanların sigortalılık başlangıc tarihinden onceki surelerinin, Kanunun 41 inci, 46 ncı maddeleri, 5434 sayılı Kanunun ek 31 inci maddesi ile 3201 sayılı Kanuna gore borclandırılması halinde, sigortalılık başlangıc tarihi geriye goturulmeyecek ve haklarında Kanunun gecici maddeleri uygulanmayacaktır.
Ornek 1- 15/9/2016 tarihinde ilk defa Kanunun dorduncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi sigortalı olarak gorev başlayan ve 17/8/2012-17/8/2013 tarihleri arasında gecen askerlik suresini 28/12/2017 tarihinde Kurumumuza vermiş olduğu dilekce ile prime esas kazanc alt sınırı uzerinden borclanmak isteyen sigortalının borclanmaya ilişkin iş ve işlemleri aşağıdaki gibi olacaktır. ...
Ornek 2- 7/8/2003-16/9/2004 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamında uzun vadeli sigorta kollarına prim yatıran 2/7/2005 tarihinde doğum yapan ve 15/12/2009 tarihinde Kanunun 4 uncu maddesinin birinci fıkrasının ( c) bendi uyarınca sigortalı olan ilgili gunluk 70 TL prime esas kazanc uzerinden doğum borclanması yapmak icin 28/1/2018 tarihinde Kurumumuza muracaat etmiştir. Bu durumda borclanmaya ilişkin iş ve işlemleri aşağıdaki gibi olacaktır..." acıklamalarına yer verilmiştir.
Anılan Genelgenin 17. maddesiyle, 01/10/2008 tarihinden sonra ilk defa kamu gorevine başlayanların (bir başka ifadeyle, emeklilik yonunden 5510 sayılı Kanun'a tabi olanların) borclanmalarının hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin hususların duzenlendiği; 01/10/2008 tarihinden once kamu gorevinde bulunanların (emeklilik yonunden 5434 sayılı Kanun'a tabi olanların) borclanmalarının hizmet olarak değerlendirilmesine dair herhangi bir duzenlemeye yer verilmediği gorulmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, Emniyet Genel Mudurluğunde Emniyet Hizmetleri Sınıfında gorev yapan (08/09/1999 tarihinden sonra goreve başlayan) davacının, sosyal guvenlik bakımından (01/10/2008 tarihinden once kamu gorevine başlaması nedeniyle) 5434 sayılı Kanun'a tabi olduğu, emeklilik yonunden iştirakciliğin başladığı tarihten onceki doneme ilişkin olarak hizmet borclanması yaptığı; Emniyet Genel Mudurluğunun 23/03/2020 tarih ve 31513 sayılı yazısıyla, Teşkilatta 08/09/1999 tarihinden sonra goreve başlayan ve bu tarihten once sigorta başlangıcı bulunmayan personelin yaptığı hizmet borclanmasının, emeklilik hizmet suresine eklenmekle birlikte, iştirakciliğin başlangıcının tespitinde dikkate alınmayacağının ve emeklilik yaşının 5434 sayılı Kanun'un Gecici 205. maddesi yerine, 39. maddesine gore belirleneceğinin bildirilmesi uzerine, Sosyal Guvenlik Kurumu Başkanlığınca yururluğe konulan (22/02/2013 tarih ve 2013/11 sayılı Genelgede değişiklik ongoren) 24/04/2019 tarih ve 2019/9 sayılı Genelgenin "H- Genelgenin Onuncu Kısmında Yapılan Duzenlemeler" başlıklı bolumunun 17. ve 19. maddelerinin iptaline karar verilmesi istemiyle bakılan davanın acıldığı anlaşılmaktadır.
Bakılan uyuşmazlıkta, her ne kadar davacı tarafından, hizmet borclanmasının, 2019/19 sayılı Genelgenin dava konusu edilen 17. maddesine dayanılarak, iştirakciliğin başlangıcının tespitinde ve 5434 sayılı Kanun'un Gecici 205. maddesi kapsamında emeklilik yaşının belirlenmesinde dikkate alınmadığı ileri surulmuş ise de; soz konusu 17. maddede, 01/10/2008 tarihinden sonra ilk defa kamu gorevine başlayanların (emeklilik yonunden 5510 sayılı Kanun hukumlerine tabi olanların) yaptıkları borclanmaların hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin hususların duzenlendiği; 01/10/2008 tarihinden once kamu gorevinde bulunan ve emeklilik yonunden 5434 sayılı Kanun'a tabi olan davacının borclanmasına yonelik bir duzenlemeye yer verilmediğinden, dava konusu olan ve iptali istenilen 17. maddenin davacıya uygulanacak bir duzenleme olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, Genelgenin 17. maddesinin iptalinin istenilmesinde davacının menfaati bulunmadığından, 2577 sayılı Kanun'un 15/1-b maddesi uyarınca, davanın ehliyet yonunden reddi gerekmektedir.
Dava, 2019/9 sayılı Genelgenin "H- Genelgenin Onuncu Kısmında Yapılan Duzenlemeler" başlıklı bolumunun 19. maddesinin iptali istemi yonunden incelendiğinde;
27/01/1962 tarih ve 11020 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22/1/1962 tarih ve 1 sayılı Turkiye Buyuk Millet Meclisi Uyelerinin Odenek ve Yollukları Hakkında Kanun ile milletvekillerinin ozluk hakları duzenlenmiştir.
5434 sayılı Kanun'un yururlukte olan Ek 31. maddesinin ucuncu fıkrasında, "Aylıklarını 22 Ocak 1962 tarihli ve 1 sayılı Kanun ile ek ve tadillerine gore alan ve almış olan Emekli Sandığı İştirakcilerinin, Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu veya Bağ-Kur Kanunu veya Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun gecici 20 nci maddesinde sozu edilen sandıkların kanunlarının kapsamındaki serbest meslekte gecmiş ve değerlendirilmemiş hizmet surelerinin 15 yılı, bu hizmetlerin adı gecen kanunların hukumleri uyarınca belgelenmeleri halinde, oğrenim durumları itibariyle memuriyete giriş derecesi esas alınarak, hizmetin gectiği kurum tarafından borclandırılır." duzenlemesine yer verilerek, anılan 1 sayılı Kanun kapsamında milletvekili olarak gorev yapmış olan iştirakcilerin hizmet borclanması yapabilmelerine dair duzenleme getirilmiştir.
Sosyal Guvenlik Kurumu Başkanlığının 22/2/2013 tarih ve 2013/11 sayılı Genelgesinin 10. Kısmında, "Hizmet Borclanmaları"na ilişkin acıklamalara yer verilmiş ve kısmın 5. Bolumunde, "5510 sayılı Kanunun 4 uncu Maddesinin Birinci Fıkrasının (c) Bendine Tabi Olanların Borclanmaları"na ilişkin hususlar duzenlenmiştir.
Soz konusu 5. Bolumun "2.4" maddesinde, 5434 sayılı Kanun'un ek 31 inci maddesi gereğince yapılan borclanmalara ilişkin olarak; "5434 sayılı Kanunun yururlukte bulunan ek 31 inci maddesinin ucuncu fıkrası gereğince aylıklarını 22/1/1962 tarihli ve 1 sayılı Kanun ile ek ve tadillerine gore alan ve almış olanlardan Kanunun 4 ncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalıların; 506, 1479, 2925 ve 2926 sayılı kanunlar ile 506 sayılı Kanunun gecici 20 nci maddesinde sozu edilen sandıkların kanunlarının kapsamındaki serbest meslekte gecmiş ve değerlendirilmemiş hizmet surelerinin 15 yılı, bu hizmetlerin adı gecen kanun hukumleri uyarınca belgelenmeleri halinde, oğrenim durumları itibariyle memuriyete giriş derecesi esas alınarak yapılacak borclanmalara onceki mevzuat gereğince devam edilecektir." acıklamalarına yer verilmiş iken, bu maddeye, 24/04/2019 tarih ve 2019/9 sayılı Genelgenin "H- Genelgenin Onuncu Kısmında Yapılan Duzenlemeler" başlıklı bolumunun 19. maddesiyle, dava konusu olan ve iptali istenilen paragraf eklenmiş ve buna gore, "Borclanılan hizmetlere ait gun sayısı, prim odeme gun sayısına eklenmekle birlikte borclanılan surenin başlangıcından once sigortalının sosyal guvenlik kurumlarında gecen hizmeti yoksa, borclanılan surenin başlangıcı aynı zamanda sigortalılık suresinin başlangıcı olarak kabul edilecektir." acıklamasına yer verilmiştir.
Bakılan uyuşmazlıkta, her ne kadar davacı tarafından, hizmet borclanmasının 2019/19 sayılı Genelgenin 19. maddesine dayanılarak, iştirakciliğin başlangıcının tespitinde ve 5434 sayılı Kanun'un Gecici 205. maddesi kapsamında emeklilik yaşının belirlenmesinde dikkate alınmadığı ileri surulmuş ise de, dava konusu duzenlemeyle, 22/1/1962 tarih ve 1 sayılı Turkiye Buyuk Millet Meclisi Uyelerinin Odenek ve Yollukları Hakkında Kanun'a gore aylık almış olan iştirakcilerin, hizmet surelerinin borclandırılmasına ve borclanılan bu surelerin sigortalılık başlangıcının tespitinde dikkate alınmasına yonelik duzenlemeler getirildiği ve buna gore, dava konusu duzenlemenin sadece Turkiye Buyuk Millet Meclisi uyelerine ilişkin olduğu; Emniyet Genel Mudurluğunde "Emniyet Hizmetleri Sınıfında" gorev yapan personele (ve dolayısıyla davacıya) doğrudan uygulanabilecek bir duzenleme olmadığı goz onune alındığında, dava konusu 19. maddenin, davacının meşru ve guncel bir menfaatini etkilemediği ve bu yonuyle davanın, 2577 sayılı Kanun'un 15/1-b maddesi uyarınca, ehliyet yonunden reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Ote yandan, davacı tarafından, borclandığı surelerin iştirakciliğin başlangıcının tespitinde dikkate alınması ve 5434 sayılı Kanun'un Gecici 205. maddesi kapsamında emeklilik yaşının belirlenmesi istemiyle idareye başvurabileceği ve bu başvuru uzerine tesis edilecek işleme karşı yargı yoluna başvurabileceği de acıktır.
KARAR SONUCU:
Acıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı İdari yargılama Usulu Kanunu'nun 15/1(b) maddesi uyarınca, davanın ehliyet yonunden REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gosterilen toplam .-TL yargılama giderinin davacı uzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yururlukte bulunan Avukatlık Asgari Ucret Tarifesinin "Seri Davalarda Ucret" başlıklı 22. maddesi uyarınca (Dairemizde bu davayla aynı nitelikte ve aynı idareye karşı acılmış ondan fazla dava bulunması nedeniyle), uyuşmazlığın seri dava niteliği ve avukatın emeği dikkate alınarak, .-TL vekalet ucretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Kullanılmayan .-TL yurutmenin durdurulması harcı ile posta gideri avansından artan tutarın, kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gun icerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu acık olmak uzere, 24/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.