
Maalesef kuresel iklim değişikliği nedeniyle gunluk hayatımızda bile sık sık ekosistem kavramından bahseder hale geldik. Zaten bahsetmek zorundayız cunku hayatta kalabilmemizin tek nedeni ekosistemdir. Bazen kucuk bir gol cevresinde oluşan ekosistem, bazen de koca bir ormanlık alanı kaplayabilir. Bu da demek oluyor ki Dunyamız uzerinde pek cok farklı ekosistem var.
Daha ilginc olan ise aynı isimle adlandırılan ekosistemler bile aslında her zaman aynı ozellikleri taşımıyor. Cunku bir bolgede canlıların uyum icinde yaşadığı bu sistemde sıcaklık ve nem gibi aklınıza gelen gelmeyen daha pek cok farklı faktor de var. Zaten Dunyamızın bu kadar benzersiz olmasının nedeni de bu. En iyisi gelin ekosistem nedir yakından bakalım ve ornekleri ile ilginc ozelliklerini gorelim.
Kısaca tanımlayarak başlayalım; Ekosistem nedir? En genel tanımıyla ekosistem; farklı boyutlara sahip bir bolge icerisindeki bitkiler ve hayvanlar dahil tum organizmaların uyum icin calıştığı bir alandır. Bolgenin sıcaklık durumu, bitki dizilimi, kayalık yapısı, nemi gibi sayısız canlı ve cansız faktor hep birlikte uyum icinde olduğu zaman bir ekosistem oluşur. Dengesi son derece hassas olduğu icin bazen ufak bir değişiklik bile ekosistemi yok edebilir.
Aslında ekosistem bizim vahşi yaşam ya da doğal yaşam olarak adlandırdığımız şeyin ta kendisidir. Bir gelgit havuzu oluşur, oradaki yosunu biri yer, biri onu yer, o dışkı bırakır, o dışkı sıcaklığın etkisiyle bitkiye donuşur, o bitkiyi biri yer, biri onu yer ve oylece surup gider. İşte tum bu surec tam bir uyum icinde işlediği zaman ortaya harika bir ekosistem cıkar.
Hayret verici ekosistem ornekleri var: Afrika ’nın kuzeyinde yer alan dunyanın en buyuk collerinden bir tanesi olan Sahra Colu, gorup gorebileceğimiz en benzersiz ekosistem orneklerinden birine sahip. Ne var canım col işte diye duşunuyorsanız yanılıyorsunuz. Cunku Sahra Colu ’nun 9 milyon kilometrekarelik alanında pek cok farklı ekosistem yan yana yer alıyor.
Mesela Sahra Colu ’nun bir bolumunde tatlı su var. Bu suyun icinde timsahlar ve etrafında leziz meyveler veren hurma ağacları var. Bildiğin col olan kumul bolumunde ise oranın ekosistemine uyum sağlamış yılanlar ve akrepler var. Atlantik Okyanusu kıyısına baktığımızda denizsel bir ekosistemle karşılaşırız ve burada calılar ile kucuk ağacların cevrelediği bir alanda yaşayan keciler goruruz.
Aynı isimlere sahip ekosistemlerin bile benzersiz ozellikleri vardır: Ekosistemleri genel olarak col, orman, golet, resif, tundra, vaha gibi isimlerle adlandırırız. Gunluk hayatta işimizi kolaylaştırsa bile aslında bu ekosistemlere biyolojik acıdan baktığımız zaman isimlerin her zaman benzer ozellikleri karşılamadığını goruruz. Bunun en buyuk orneği col ekosisteminde karşımıza cıkar.
Sahra Colu coldur ama aynı zamanda Gobi Colu ve hatta Antartika da coldur. Fakat gelin gorun ki Cin ile Moğolistan sınırında yer alan Gobi Colu ’ne sık sık kar yağar ve sıcaklık donma noktasına kadar duşer. Burada bu ekosisteme uygun otlar bulunur ve yetişen otları yiyen at ve ceylan gibi sayısız canlı yaşar.
Antartika ise daha da ilginc. Col mu col ama hepimiz biliyoruz ki bolge, kuru kayalar ve cıplak buzullardan oluşur. Burada yalnızca birkac yosun turu yaşar. Elbette her ekosistemin kendi kuralları gereğince bu yosunlarla beslenen kuşlar vardır. Kuşlarla beslenen canlılar, onlarla beslenen canlılar derken koca bir ekosistem oluverir.
Bir ekosistemin değerini onu kaybedene kadar anlamayız: İnsanlık var olduğu gunden beri bir ekosistemin icindedir. Onun sayesinde yaşar, onun sayesinde gelişir. Ancak yine de onu yok etmekten kendini alamaz. Bunun en net orneğini, bugun Amerika Birleşik Devletleri ile Kanada ortak sınırları icerisinde bulunan Great Plains olarak adlandırılan bolgede goruyoruz.
Great Plains'de yaşayan yerliler burada bitkiler ve hayvanlarla uyum icinde bir duzen geliştirmişlerdi. Derken nufus arttı ve Lakota, Kiowa gibi bazı kabileler normalden daha fazla bizon avlamaya başladı. Bir yandan da bizonların beslenme kaynağı olan uzun cayırlar tarım arazisine donuşturuldu. Sonuc olarak Yellowstone Ulusal Parkı gibi birkac kucuk ekosistem dışında bizonlar neredeyse yok oldu gitti.
Ekosistemleri yok etmek kısa vadede faydalı olsa bile uzun vadede kaybeden biz oluyoruz: Great Plains'de yaşanana benzer bir ornek ile Amazon ormanlarında da karşılaşıyoruz. Amazon ormanları yuzlerce farklı alt katmandan oluşan oldukca karmaşık bir ekosisteme sahip. Bu ekosistemde sayısız bitki, hayvan ve bocek var. Bu ekosistemde yetişen ağaclardan kurar ve kinin gibi ilac sanayisinde kullanılan maddeler elde ediyoruz.
Peki ne oldu? Brezilya, Venezuela ve Ekvador gibi ulkelerde yaşayan yerel halk bu ormanları sistematik olarak keserek tarım arazisi yapmaya başladı. Her şey yolunda gidiyor; daha kolay yiyecek bulunuyor, altyapı calışmaları yapılıyor ve sağlık hizmeti bolgeye daha kolay ulaşıyor. Ancak ilac sanayisinde kullandığımız o maddeleri veren ağacların sayısı giderek azalıyor. Daha kotusu, ekosistem bozulduğu icin artık o ağaclar kolay kolay yetişmeyecek.
Aslında ekosistemleri korumak da geri getirmek de bizim elimizde: Biz insanların oncelikli amacı her zaman icinde bulunduğumuz ekosistemi korumak olmalıdır. Cunku ihtiyac icin birkac ağac kesmekle hektarlarca ormanı yok etmek aynı şey değildir. Hadi doğayı gectik, en bencilce amacla duşunsek bile bozulan ekosistemler donup dolaşıp bize zarar veriyor. Ekvador gibi bazı ulkeler bu konuda ozel yasalar bile yaptılar.
Aslında bir ekosistem asla tam olarak yok olmaz, sadece bozulur. Biz onu kendi haline bırakırsak yeniden eski duzenine donecektir. Orneğin Guney Pasifik kıyılarındaki mercan resifleri okyanus sularının ısınması ve tuzluluğun azalması nedeniyle tehdit altında. Okyanuslar yeniden soğur ve tuzluluk artarsa mercan resifleri de eski haline gelecektir. Yani biz işi yokuşa surmediğimiz surece su akar yatağını bulur.
Her turlu canlı ve cansız faktorun uyum icinde calışması ile oluşan ekosistem nedir, ne işe yarar, ozellikleri nelerdir gibi merak edilen soruları yanıtladık. Elbette ekosistem icine dalınca kaybolacağımız kadar derin bir konu ancak biz bu yazımıda yalnızca temel bir bilgilendirme yapmayı hedefledik.
Kaynaklar: National Geographic, Australian Museum, Khan Academy Webtekno'yu Threads'de takip et, haberleri kacırma