
Yargıtay okul kayıt ucretinde hangi eşin sorumlu olacağına ilişkin emsal bir karara imza attı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, "Okula kayıt işlemini gercekleştiren eşin, dava dışı eşle birlikte okula karşı muteselsilen sorumlu olduğu kabul edilemez" dedi. İctihat Bulteni'nden edinilen bilgiye gore, davacı vekili tarafından asliye hukuk mahkemesine sunulan dava dilekcesiyle, bir ozel okulun sahibi olan davalı şirketin, muvekkili hakkında ilamsız icra takibi başlattığını ancak muvekkilinin rızası dışında eşinin muşterek cocuklarını okula kaydettirdiğini, herhangi bir sozleşme imzalamayan muvekkilinin odeme emrine itiraz ettiğini, itirazın reddedilerek takibin kesinleştiğini, şifahi goruşmelerde sozleşmenin tarafı olmadığı icin muvekkili yonunden takibe devam edilmeyeceği soylenmesine rağmen davalının aile hukukuna ilişkin hukumlere dayanıp sozleşmenin tarafı olmayan kişi hakkında takip başlatmasının haksız ve kotuniyetli olduğunu ileri surerek Kucukcekmece 3. İcra Mudurluğunun 2014/11.74 sayılı icra takip dosyası yonunden muvekkilinin borcsuzluğunun tespitine karar verilmesini talep etti.
Kucukcekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.04.2016 tarihli kararıyla goreve yonelik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildi Kararın kesinleşmesini muteakip davacı vekilinin talebi uzerine dosya yetki ve gorevli mahkemeye gonderilmiş, dava dilekcesi bu aşamadan sonra davalıya tebliğ edildi.
Davalı vekili; takibin davacı ve dava dışı eşinin muşterek cocuklarının okul ucreti icin başlatıldığını, davacının rızası dışında cocukların okula kaydettirildiği yonundeki iddiasının gercek dışı ve kotuniyetli olduğunu, borcun sozleşmeden değil doğrudan kanundan kaynaklandığını, eğitim hizmetinin verildiğinin inkar edilmediğini belirterek davanın reddini savundu.
İlk Derece Mahkemesi davanın kabulune karar verdi
İlk Derece Mahkemesinin 01.06.2017 tarihli kararı ile; davacı ve eşi hakkında başlatılan dava konusu takibin dayanağı olan 15.09.2013 tarihli sozleşmenin tarafının yalnızca dava dışı Mehmet A. olduğu, davacının taraf olmadığı bir sozleşmeyle ilgili borctan sorumlu tutulamayacağı, ayrıca sorumlu olduğuna dair bir onayın da bulunmadığı gibi 4721 sayılı Kanun'un 327'nci maddesi cercevesinde alınmış bir kararın mevcut olmadığı gerekcesiyle davanın kabulune karar verdi.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı suresi icinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulundu.
Bolge Adliye Mahkemesi davanın reddine karar verdi
Bolge Adliye Mahkemesi, 08.02.2018 tarihli kararı ile davacının dava dışı eşi tarafından kendi rızası dışında muşterek cocuklarını davalı kuruma kaydettirdiğini iddia ettiği ancak rıza dışı olduğu iddia olunan kayıt nedeniyle davacının 4721 sayılı Kanun'un 190 ve 195 inci maddeleri gereğince hakim mudahalesi talep ettiğini iddia veya ispat edemediği, hal boyle olunca eşlerden biri tarafından yapılan sozleşme veya taahhut edilen borcun anne ve baba acısından bağlayıcı olacağı gibi davalı eğitim kurumunun eldeki davaya konu icra takip dosyasında borcun sebebi olarak sozleşmeye değil 2012-2013 ve 2013-2014 yıllarına ait eğitim borcuna dayandığı, eğitim hizmetinin alındığının cekişmesiz olduğu, bunun yanı sıra 4721 sayılı Kanun'un 327'nci maddesinin ikinci fıkrasına gore cocuğun bakımı, eğitimi ve korunması icin gerekli giderlerinin ana ve baba tarafından karşılanacağının acıkca hukme bağlandığı, davacının muşterek cocuğun eğitim giderinden sorumlu olduğu, Mahkemece anılan madde hukumleri dikkate alınmadan yazılı gerekce ile davanın kabulune karar verilmesinin doğru olmadığı gerekcesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulu ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verdi.
Bolge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı suresi icinde davacı vekili temyiz isteminde bulundu.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Bolge Adliye Mahkemesinin kararını bozdu
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, "... TMK m.327'de cocuğun bakımı eğitimi ve korunması icin gerekli giderlerin anne baba tarafından karşılanacağının tereddude yer vermeyecek kadar acık olduğu gerekcesiyle davanın reddine karar verilmişse de TMK m.327'de yer alan hukum, anne babanın cocuğa karşı yukumluluğunu duzenlemekte olup, ucuncu kişilere olan borclarında muteselsil sorumlu olacakları anlamına gelmez. İcra takibine konu edilen sozleşmelerin davalı şirket ile dava dışı Mehmet A. arasında akdedildiği anlaşılmaktadır. Sozleşmeden doğan hak ve yukumlulukler ile sozleşmeye ilişkin her turlu talep hakkı sozleşmenin taraflarına aittir. Bu nedenle Aile Hukuku kurallarının sozleşmenin nispiliği ilkesini gecersiz kılacak şekilde yorumlanması doğru olmayıp bolge adliye mahkemesince davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekceyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir" gerekcesiyle kararı bozdu.
Bolge Adliye Mahkemesi, onceki gerekce tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verdi ve dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gundemine taşındı.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu: "Okula kayıt işlemini gercekleştiren eşin, dava dışı eşle birlikte okula karşı muteselsilen sorumlu olduğu kabul edilemez"
Dosyayı ele alan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bozma ilamında şu ifadelere yer verdi:
"Somut olayda tartışma konusu olan ozel okula kayıt işlemi, yapan ebeveynin velayet hakkı cercevesinde cocuğun yasal temsilcisi olarak borc altına girdiği ve diğer eşin rızasıyla hareket ettiğinin karineten kabul edildiği bir durumdur. Ancak bu durum, yukarıda ayrıntılı şekilde acıklandığı uzere, eşin diğerinin bilgisi ve rızasına ihtiyac duymaksızın gercekleştirebileceği alelade bir karara ilişkin olmadığı gibi ekonomik olarak ailenin gundelik hayat ihtiyaclarından cok daha fazlasını evlilik birliğine yuklediğinden birliğin surekli ihtiyacı olarak değerlendirilemez. Bu sebeple de dava dışı babanın Kanun'un 188'inci maddesinin birinci fıkrası cercevesinde olağan temsil yetkisini kullandığından bahsedilemez. Olağan dışı temsile ilişkin kanun koyucunun aradığı koşulların somut olayda mevcut olmadığı da tartışma konusu değildir. Evlilik birliğini olağan temsile ilişkin maddenin işlerlik kazanmadığı bir durumda, bu maddeyle verilen temsil yetkisinin kısıtlanması veya kaldırılmasıyla ilgili bir talebin bulunup bulunmadığı da tartışılmaz. Tum bu hususlar karşısında davacının, 4721 sayılı Kanun'un 188 inci maddesine dayanılarak okula kayıt işlemini gercekleştiren dava dışı eşle birlikte davalıya karşı muteselsilen sorumlu olduğu kabul edilemez."