

Günümüzde dünya genelinde her yıl 120 ülkeden ortalama 200 bin yeni cüzzam vakası bildiriliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, 2020 yılında 127 bin 558 yeni cüzzam vakası tespit edildi. En fazla cüzzam vakası bildiren ülkeler ise Hindistan, Brezilya, Endonezya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Somali oldu. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından yapılan açıklamada da özellikle ABD’nin güneydoğusunda bulunan Florida eyaletinde cüzzam vakalarında ciddi artışlar olduğu kaydedildi.
Dişi için doktora gitmişti, 'delirten hastalık' dediler! Meğer ardında 2 sebep varmış2 KAT ARTTI, 5 VAKADAN 1'İNDE VAR
CDC tarafından yapılan açıklamada cüzzamın özellikle ABD'nin güneydoğusunda artış göstererek endemik hale geldiğinin belirtilmesi endişelere sebep oldu. Öyle kiFlorida eyaleti ABD genelinde bildirilen her 5 vakadan 1’ine ev sahipliği yapıyor.

Pazartesi günü yapılan son basın bilgilendirmesinde de 2020 yılında ABD genelinde 159 yeni cüzzam vakası bildirildiği kaydedildi. Bu vakaların tespit edildiği eyaletler içinde Florida eyaletinin önemli bir yer tuttuğu, eyalet genelinde hastalığın pasif gözlem yoluyla takip altına alındığı belirtildi. Yasalara göre tespit edilen vakaların bir gün içerisinde içinde gerekli merkezlere bildirilmesi gerektiği hatırlatıldı. Cüzzamdan muzdarip olan hastaların vücutlarında renk değişikliği, şişlikler ve döküntüler görüldüğü ve döküntüler çevresinde uyuşukluklar yaşandığı ifade edilerek cüzzam semptomlarının ortaya çıkmasının ortalama 5 ila 7 yıl sürdüğü hatırlatıldı.
Alıntı MetniCüzzam, mycobacterium leprae bakterisinin neden olduğu kronik, sürekli ilerleyen bulaşıcı bir bakteriyel enfeksiyondur. Cüzzam ya da diğer adıyla 'lepra' 19. yüzyılda hastalığa neden olan bakteriyi keşfeden bilim insanının adıyla 'Hansen hastalığı' olarak da biliniyor. Her ne kadar tıp uzmanları cüzzam bakterisinin nasıl yayılabildiği konusunda henüz kesin kanıtlara sahip olmasa da bulaşmanın teorik olarak üst solunum yollarından damlacıklarla atılan mikroplardan dolayı olduğu düşünülüyor. Bu salgılar genellikle cüzzamlı bir kişi hapşırdığında veya öksürdüğünde havadaki mikro damlacıklar olarak ortaya çıkıyor. Bu damlacıklar haricinde cüzzam çok bulaşıcı değil ve cüzzamdan sorumlu bakteri çok yavaş çoğalıyor. Ancak cüzzam tedavisi görmeyen biriyle uzun süreli ve sürekli tekrarlanan temas, cüzzamın yayılmasına neden olabiliyor.
Araştırmasını mahalle bakkalına bırakan dâhi! Kendine 'solucan' dedi, haftalarca süt içti20 YIL SONRA BİLE İLK BELİRTİYİ VEREBİLİR
Dünya Sağlık Örgütü tarafından verilen bilgilere göre hastalığın ortalama kuluçka süresi, yani ilk enfeksiyon anı ile ilk semptomların ortaya çıkması arasındaki süre 5 yıl. Bazı vakalarda ilk belirtilerin görülmesi 20 yıllık sonra bile olabiliyor. Yapılan araştırmalara göre ABD ve Meksika'ya özgü bir Armadillo (güçlü dış kabuğa sahip, Amerika'ya özgü bir hayvan) türü de bu hastalığı taşıyıp insanlara bulaştırabiliyor. Cüzzam kendiliğinden geçen bir hastalık değil. Tedavi edilmediği sürece zaman içinde daha ağırlaşıyor ve tedavisi daha zor hale geliyor. Son aşamalarında ortaya çıkan komplikasyonların geri döndürülmesi ise çoğu zaman mümkün olmuyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 1995 yılında tüm cüzzam türlerini iyileştirmek için bir çoklu ilaç tedavisi geliştirdi. Bu ilacı dünya çapında ücretsiz olarak temin etmek mümkün. Son 20 yılda dünya çapında yaklaşık 16 milyon cüzzam hastası bu sayede iyileşti. Buna ek olarak bazı antibiyotikler cüzzamı ve cüzzama neden olan bakterileri öldürerek tedavi edebiliyor. Birçok vakada antibiyotiklerden birden fazlası aynı anda kullanılmak üzere reçete ediliyor. Cüzzam tedavisi aylarca devam edebileceği gibi bazı vakalarda ise 1 ila 2 sene boyunca sürekli tedavi gerekiyor.
'TÜRKİYE'DE 600 CÜZZAMLI HASTA VAR'
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Perihan Öztürk'ün verdiği bilgilere göre Türkiye'de toplam 600 civarında cüzzamlı hasta bulunuyor. Aynı zamanda bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar kapsamında olan cüzzam hastalığına yönelik "Lepra Eradikasyon Programı"nın uygulandığı Türkiye'de hastalığın görülme sıklığı da 10 binde 1 vakanın altında. "Deride, derinin diğer alanlarına göre daha açık renkte olup üzerine çeşitli uyaranlar verildiğinde bu uyarıların hissedilmediği alanlar olması erken bulgulardandır. Bu açık renkli alanlarda terleme olmaz ve kılsız hale gelebilir. El parmaklarından dördüncü ve beşincisi içe doğru bükülebilir, avuç içi kaslar eriyebilir, kol ve bacak sinirleri kalınlaşıp görünür hale gelebilir. Yüzdeki sinirler etkilendiğinde körlük gelişebilir. Kaşlar uçtan dökülebilir" diyen Prof. Dr. Öztürk de erken teşhis ve tedavinin hayati öneme sahip olduğunu vurguluyor.
Alıntı MetniSon dakika: Esenyurt'taki 2 cinayetin nedeni bir hilti mi? Yeni bilgiler ortaya çıktıSilahlanmak işte bu kadar basit! 24 saatte belindeFenerbahçe transferde yeniden gaza bastı! 3 bomba birden, anlaşma sağlandı