
‘EKOSİSTEMİN DENGESİNİ BOZAN FAKTÖRLER ARTMIŞTIR’
Göl çevresindeki yapılaşmanın artmasının zararlarına da değinildiği çalışmada, “2010-2018 yılları arasında yoğun rekreasyon faaliyetlerine bağlı olarak küçük işletme ve konaklama için gerçekleştirilen yapılaşma sebebi ile suda ötrofikasyon artışı başta olmak üzere, ekosistemin dengesini bozan diğer faktörler de artmıştır. Bunun sonucu olarak göl florasında doğal olarak bulunan su civanperçemi (Myriophyllum spicatum) yanlış temizleme ve mücadele işlemleri uygulanması ile popülasyon yoğunluğu artarak sucul vejetasyonda baskın duruma geçmiştir” denildi.

‘BÜTÜNCÜL EKOLOJİK RESTORASYONA GİDİLMELİ’
Gölde yapılan nilüfer bahçesi çalışmasına da dikkat çekilen çalışmada şu ifadeler yer aldı:
“Özellikle; 2014-2020 yılları arasında rekreasyon alanına çim ekimi, egzotik ağaç ve çalılardan oluşan süs bitkilerinin dikimi gibi peyzaj uygulamaları ile 2018 yılında nilüfer bahçesi kurulması amacıyla 55 çeşit nilüfer türünün göle yerleştirilmesi, gölün doğal ekosisteminin bozulmasına sebep olmuştur. Yapmış olduğumuz sucul vejetasyon alımlarında yeni bir bitki toplumu oluştuğu tespit edilmiştir. Su civanperçeminin gölün doğal ekosistemindeki dengeyi bozacak şekilde baskın duruma geçmesi, göl yüzeyini kaplayarak, göl tabanına yeterli güneş ışığının düşmesini engelleyici etkilerle, hassas sucul ekosistemin çökmesine neden olmaktadır. Su civanperçemi bitkisinin temizlenmesine yönelik çalışmaların yürütüldüğü ancak başarı sağlanamadığı bilinmektedir. Özellikle Kuzey Amerika’daki göllerde uygulanan mekanik temizleme yöntemi Bolu Gölcük Tabiat Parkı’nda uygulanmalı ve bitki daha önceki denge durumuna gelecek şekilde alandan uzaklaştırılmalıdır. Gölcük Gölü Havzası’nda çamur, riperian, çayır ve orman gibi diğer ekosistemler ile birlikte bütüncül ekolojik restorasyona gidilmelidir. Bolu Gölcük Tabiat Parkı’nda yabancı türler için eylem planı, bölgesel ve yerel kuruluşlar ile birlikte uygulamaya konmalıdır. Bu amaçla, Bolu Gölcük Tabiat Parkı örneğinde, bir eylem planının hazırlanması ve uygulanması, zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahip Bolu bölgesi için büyük önem taşımaktadır.”
