20. yüzyılın sonlarından beri Amerika Birleşik Devletleri'nde esrarı yasallaştırmak için büyüyen bir hareket var . 1996'da California, esrarın tıbbi kullanım için suç olmaktan çıkarılmasını onaylayan ilk ABD eyaleti olarak haber yaptı ve daha sonra diğer eyaletlerde tıbbi esrara izin verildi. Ardından 2012'de Washington ve Colorado, keyif amaçlı esrarı yasallaştırmak için oylama girişimlerini kabul etti. 2019'a kadar 30'dan fazla ABD eyaleti, federal düzeyde yasa dışı kalmasına rağmen, bir miktar esrar kullanımına izin verdi. Bu, esrarın neden yasadışı olduğu sorusunu gündeme getiriyor?


Kısa cevap ırkçılıktır . 20. yüzyılın başında, esrar - o zamanlar Amerika Birleşik Devletleri'nde yaygın olarak bilindiği şekliyle - Amerikalılar arasında çok az kullanılan bir uyuşturucuydu. 1910'da Meksika Devrimi'nin başlamasıyla birlikte , birçok Meksikalı Amerika Birleşik Devletleri'ne taşınmaya başladı ve yanlarında esrar içme geleneğini getirdiler. Meksikalı göçmenlere yönelik artan korkunun ortasında, uyuşturucuyla ilgili histerik iddialar, örneğin "kan arzusuna" neden olduğu iddiaları ortalıkta dolaşmaya başladı. Buna ek olarak, esrar teriminin yerini büyük ölçüde , bazılarının uyuşturucunun yabancılığını teşvik etmek ve böylece yabancı düşmanlığını körüklemek için yapıldığı tahmin edilen İngilizleştirilmiş esrar aldı. Bu sıralarda birçok eyalet esrarı yasaklamak için yasalar çıkarmaya başladı.



1930'larda Federal Narkotik Bürosu başkanı Harry J. Anslinger, esrarla mücadeleyi topyekun bir savaşa dönüştürdü. Bazıları, onun güvenlik endişelerinden daha az motive olduğuna inanıyor - anket yaptığı bilim adamlarının büyük çoğunluğu ilacın tehlikeli olmadığını iddia etti - ve daha çok yeni oluşturduğu departmanını tanıtma arzusuyla. Sebep ne olursa olsun, Anslinger ilaca federal bir yasak getirilmesini istedi ve bu amaçla, büyük ölçüde ırkçılığa dayanan yüksek profilli bir kampanya başlattı. Anslinger, esrar içenlerin çoğunluğunun Afrikalı Amerikalılar da dahil olmak üzere azınlıklar olduğunu ve esrarın bu "yozlaşmış ırklar" üzerinde şiddete yol açmak veya deliliğe neden olmak gibi olumsuz bir etkisi olduğunu iddia etti. Ayrıca, "Reefer zencileri beyaz adamlar kadar iyi olduklarını düşündürüyor. Anslinger için belki de daha da endişe verici olan, potun beyaz kadınların erdemine yönelik sözde tehdidiydi. Esrar içmenin siyah erkeklerle seks yapmalarına neden olacağına inanıyordu.


Hevesli bir haber medyasının ve Reefer Madness (1936) gibi propaganda filmlerinin yardımıyla Anslinger, sonunda 1937'de esrarı Amerika Birleşik Devletleri'nde fiilen yasadışı hale getiren Esrar Vergi Yasası'nın geçişini denetledi. 1969'da anayasaya aykırı ilan edilmesine rağmen, ertesi yıl Kontrollü Maddeler Yasası ile değiştirildi. Bu yasa, diğerlerinin yanı sıra eroin ve LSD'nin yanı sıra esrarı da Çizelge I uyuşturucusu olarak sınıflandırdı. Belki de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, yasanın uygulanmasında ırkçılık da belirgindi. Bazı araştırmalara göre, her iki grup da benzer kullanım oranlarına sahip olmasına rağmen, 21. yüzyılın başlarında Afrikalı Amerikalıların marihuanayla ilgili suçlamalardan tutuklanma olasılığı beyazlardan neredeyse dört kat daha fazlaydı.