Ölüm sürekli bir yoldaştır insana dedi Don Juan…Her zaman solumuzda bir kol boyu uzaktadır bize. Hep sana bakıp durur zaten. Seni tıpışlayana dek bakıp duracak sana… Her ne zaman işlerin yolunda gitmediğini duyumsadığında ne zaman sonunun geldiğini düşünsen hemen ölümüne dön ve ona danış. Ölümün sana yanıldığını söyleyecektir o an. Onun sana dokunuşu dışında hiçbir şeyin önemli olmadığını anlatacaktır sana.
Ölümün sana diyecektir ki “BEN SANA DAHA DOKUNMADIM Kİ..!.” (CASTENADA.C. Ixtlan Yolculuğu, 1994)
İnsanların yaşı ne olursa olsun ölümle baş edebilmek kolay değildir. Çocuklar bir yakınları öldüğünde yaşlarına bağlı olarak farklı tepkiler gösterirler. Çocukluk dönemi ölümü algılamak oldukça zordur. Yaş büyüdükçe ve çocukluktan gençliğe geçiş devresi değimiz 10-12 yaş döneminde çocuklar bir gün kendilerinin de ölebileceği gerçeğini algılayabilirler. Bu yaşlarda çocuklar ölen kişinin geri dönüp dönmeyeceği konusunda şüphe taşırlar.
Özellikle ergenlik ilk yıllarında 12-14 yaş döneminde çoğu zaman gençlerin en büyük korkusu, anne babasını ve yakınlarını kaybetmektir. Gençlerle yapılan anket çalışmalarında gençlerin Beir cümle tamamlama testine verdikleri yanıtlar arasında “en büyük korkum, annemi ya da babamı kaybetmek cümlelerine sıklıkla rastlanır.
13-19 yaşlarına gelindiğinde gençler ölümü bir yetişkin gibi değerlendirebilirler. Ölümün kaçınılmaz olduğunu ve herkesin bir gün öleceği gerçeğini kabul ederler. Gençlik döneminde soyut düşünme yetisinin gelişimi gençlerin ölümü algılamalarını kolaylaştırır. Her ne kadar zihinsel anlamda gençler ölüm algısını kabul edebilecek düzeyde olsalar da , çoğu genç için bir yakının kaybı yaşamına gelmiş ciddi bir darbedir. Çoğu zaman bir yetişkinin bile kendini yeniden toparlayabilmesinin zorluğu düşünüldüğünde, gençlerin yaşamlarının böylesine zor ve fırtınalı dönemlerinde ölümü kabullenebilmeleri ve yeniden yaşama tutunabilmeleri oldukça zor olmaktadır. İşte bu noktada gençlerin etrafındaki bilinçli yetişkin desteğinin önemi büyüktür. Çünkü çoğu zaman bireyler, ölümü kabullenme biçimini, etrafındaki yetişkinlerin verdiği tepkilere göre oluştururlar. Sürekli yas tutan, ölüye dair süren konuşmalar, yanlış batıl inançlar bireylerin ölümü yaşamın bir gerçeği olmaktan çok bir son olarak görmelerine ve ölümü bir kabuk içinde yaşamlarına yol açar.
Bireyler yaşları kaç olursa olsun yaşanan bir ölüm olayının ardından aşağıdaki tepkileri verirler. (www.parentzone.com/parents/toddlers/fears/html).
ŞOK:İlk aşamada gençler ölümün gerçek olduğuna inanmayabilir. “Hayır o ölmedi” cümlesini içinden tekrarlar ve ölümü olmamış kabul etme eğilimi gösterir. Gencin etrafındaki yetişkinlerin tutumları bu dönemde gencin ölüme yaklaşım biçimini belirler. Yanlış yetişkin tutumları gencin içinde yaşadığı karmaşanın artmasına ve gencin kendini olaylara ve her şeye kapatmasına neden olabilir.
KORKU: İlk şokun atlatılmasından sonra birey yaşamının bundan sonraki bölümünü sorgulamaya ve kendisine ne olacağını düşünmeye başlar. Bu dönemde kendini yalnız çaresiz ve zayıf hisseder. İnsanlar tarafından sevilip sevilmediğini düşünürken yaşadığı hüzünle de mücadele etmeye devam eder.
ÖFKE: Ölüm olayının üzerinden zaman geçtikçe birey farklı duygulara doğru sürüklenebilir. İlk zamanlar yaşadığı hüzün,korku ve endişeler bir süre sonra yerini öfkelerle ve kızgınlık nöbetlerine bırakabilir. Bu durumun nedeni gencin etrafındaki güven duygusunu yitirmiş olmasındandır. Kendini güvensiz korumasız ve yalnız hisseden genç etrafına karşı saldırganlaşarak ve fevri tepkiler yoluyla kendini göstermeyi dener. Bu dönemde genç içinde yaşadığı durumdan ya da yakınının ölümünden birilerini sorumlu tutabilir.
SUÇLULUK: Bireyin yaşadığı yoğun duygular bir süre sonra yerini suçluluğa bırakır. Genç sürekli geçmişi düşünür ve kaybettiği kişi ile anılarını hatırlar. Hatırlanan her an gence biraz daha acı verirken bir süre sonra genç geçmişte yaşadıklarının ölüme sebep olduğu fikrine kapılabilir ve kendini suçlamaya başlar. Bu dönemdeki suçluluk duygusunu birey başka kişilere de yönlendirebilir.
KEDER: Ölüm olayının ardından geçen zaman arttıkça birey karmaşık duygulardan biraz daha arınarak yoğun bir keder duygusu ile başbaşa kalır.
Yukarıda sayılan aşamalar hemen her insanın bir yakının ölümü ile karşılaştığında aşağı yukarı verdiği ortak tepkilerdir. Her birey yukarıda verilen aşamaları farklı sürelerle yaşar. Bazen bir gencin suçluluk duygusundan kurtulabilmesi aylar alabilir veya öfke nöbetleri çok uzun süre devam edebilir. Hemen her aşamada gence verilen psikolojik desteğin önemi büyüktür.
Ölüm sonrası yaşanılan her aşamada gencin etrafındaki yetişkinlerle iletişim kurabilmesi çok önemlidir. Yaşadığı her duyguyu korkularını endişelerini etrafındaki yetişkinlerle paylaşan ve dinlenilen sevgi ve destek gören gençlerin ölümün etkileri ile baş edebilmeleri daha kolaydır. Gencin etrafındakiyetişkinlerin , gence yaklaşımları konusunda yardım almaları ve gence doğru rehberlik edebilmeleri , gencin yaşamının sonraki yılları içim önemli bir adım teşkil eder. Yetişkinlerin bu dönemde yanlış ve bilinçsiz yaklaşımları genci yaşamdan tamamen koparabileceği gibi uykusuzluk, kalp rahatsızlıkları, sinir krizleri, içe kapanmalar, ağlama nöbetleri,duygusuzluk gibi pek çok fiziksel ve psikolojik rahatsızlığa da yol açabilir.
Bir ölüm yaşamış gençlere duyarlı biçimde yaklaşarak onları duygularını paylaşmaya yüreklendirmek son derece önemlidir. Özellikle gencin sürekli kendi içinde ölümü sorgulaması sonucu zihninde oluşan cenaze, ölüm sonrası gibi sorulara yine yetişkinlerin doğru cevap vermeleri gencin ölümü doğru biçimde değerlendirmesine yardımcı olur. Bu dönemde gencin ihtiyaç duyduğu en önemli şey güvende olduğu hala sevildiği ve korunduğu yalnız olmadığı gerçeğini görmektir.
GENÇLERDE Ölümün etkileri ile baş edebilme BECERİSİNİN GELİŞİMİNDE öğretmenlere öneriler
Öğrencilerinize zaman zaman ölümün yaşamın bir gerçeği olduğunu anlatın.
Öğrencilerinizi bir yakınını kaybeden arkadaşları ile nasıl iletişim kuracakları konusunda bilinçlendirin.
Bir yakınını kaybeden öğrencinizin ailesine doğru rehberlik etme konusunda yardımcı olun.
Gencin ailesi ile sürekli iş birliği içinde olun.
Yakınını kaybeden bir öğrencinin bir süre konsantrasyonunun bozulması doğaldır. Bu sürecin farkında olun ve sakin ve ılımlı bir biçimde gence destek olun.
Yaşamın devam ettiğine dair mesajınızı sık sık belirtin. Gencin normal yaşam etkinliklerinden uzaklaşmasına fırsat vermeyin.
Yakınını kaybeden öğrencinize ilginizi devam ettirin fakat öğrencinizin bir öğretmen olarak size aşırı bağlanmamasına dikkat edin.
Bir yakınını kaybeden genci aynı durumları yaşayan ölümün etkileri ile baş edebilmiş diğer gençlerle tanıştırın.
Eğer öğrencinizin ciddi bir travma geçirdiğini ve yaşamdan giderek koptuğunu görüyorsanız onu profesyonel yardım alması için bir uzmana yönlendirin.
GENÇLERDE Ölümün etkileri ile baş edebilme BECERİSİNİN GELİŞİMİNDE ailelere öneriler
Yaşadığınız duygusal yoğunluk sonucu çocuklarınızı ihmal etmeyin.
Çocuğunuzla sık sık duygularınızı paylaşın.
Çocuğunuzu ve yaşadıklarını dinleyin. Çocuğunuzun yaşadıklarını sizinle paylaşması konusunda ona destek olun.
Aile olarak çocuğunuza yaşadığı kayıp sonrası ağır sorumluluklar yüklemeyin. Örn: Bundan sonra evimizin reisi sensin vs.
Çocuğun ölüm ve ölüm sonrası hakkında merak ettiği sorularını cevaplayın.
Çocuğunuzun okulu arkadaşları ve öğretmenleri ile iş birliği içinde olun.
Yaşadığınız yoğunluk sonrası siz ve çocuğunuz yaşadıklarınızla baş etmede zorlanıyorsanız bu konuda bir uzmandan yardım istemekten çekinmeyin.
Ölüm Çocuklara nasıl anlatılır ?
Psikoloji - Ruh Sağlığı0 Mesaj
●9 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Sağlık Forumları
- Psikoloji - Ruh Sağlığı
- Ölüm Çocuklara nasıl anlatılır ?