Yurt dışında yaşayan M.E. (46) ve S.S. (36), 11 Temmuz 2014’te Konaklı Mahallesi'ndeki bir gece kulübüne gitti. İçkili olarak içeri girmek istedikleri ileri sürülen M.E. ve S.S. ile gece kulübü çalışanları K.K. (56), M.A. (48), A.A.E. (59) ve H.D. (43) arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine çıkan kavgada M.E. ve S.S. darbedildi. Kavganın ardından taraflar karşılıklı şikayetçi oldu. Soruşturmanın ardından hazırlanan iddianamede, gece kulübü çalışanlarının M.E. ve S.S.'nin darbedildikleri ifade edildi. M.E.'nin hayati tehlikesi bulunmayacak ancak basit tıbbi müdahaleyle de iyileşemeyecek şekilde yaralandığı belirtildi. M.E.'nin vücudundaki kemik kırığının da hayati fonksiyonlarına etkisinin orta derece olduğu vurulandı. S.S.'nin ise basit tıbbi müdahaleyle iyileşecek derecede yaralandığı kaydedildi. Savcı, iddianamede 4 tutuksuz sanık hakkında 'kasten yaralama' suçundan ceza istedi. İddianame Alanya 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde kabul edildi.

ANAYASA MAHKEMESİ 'İHLAL' DEDİ

Şikayetçi olduktan sonra, yurt dışındaki evlerine döndükleri öğrenilen M.E. ve S.S.'nin duruşmalara gelmemesi nedeniyle, davada bir türlü ilerleme olmadı. Bunun üzerine sanıklardan H.D.'nin avukatı Türkan Babacan, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle 2022 yılının Haziran ayında Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi, incelemesinin ardından başvuruyu haklı buldu. Mahkeme, sanık H.D.'nin Anayasa'nın 36'ncı maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiğini belirtti. Anayasa Mahkemesi, geçen ocak ayında, şikayet tarihinden itibaren geçen 8 yıl 4 ay süren yargılama nedeniyle H.D.'ye 36 bin lira tazminat ödemesine karar verdi. Alanya 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki davanın geçen günlerde görülen 18'inci duruşmasında da karar çıkmadı.

'5 YILI AŞARSA BAŞVURU YAPILABİLİR'

Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararını değerlendiren Avukat Türkan Babacan, "Müvekkilim H.D.'nin üzerine atılı bir suçlama dolayısıyla, hakkında herhangi bir karar verilmeden 8 yıl boyunca şüpheli ve sanık olarak değerlendirilmiş. Aile, iş ve sosyal çevresinde bu zan ile anılarak mağdur edilmiştir. Müvekkilimiz hem iş hem de sosyal hayatında zarar görmüştür. Bunun üzerine, müvekkil bize geldiğinde uzun yargılama süresi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini gördük. Bunun üzerine meydana gelen maddi ve manevi zararların tazmini amacıyla Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunduk. Mahkemede burada hak ihlali gördü ve lehimize manevi tazminat verilmesine hükmetti" dedi.

HEM CEZA HEM HUKUK DAVALARINDA GEÇERLİ

Bunun bir dava değil, bireysel başvuru olduğunu ve dava süreçleri gibi aşamalardan geçmediğine dikkati çeken Avukat Babacan, "Bizim olayımızda, başvurucu hakkındaki soruşturma-kovuşturma süreci yaklaşık 9 yıldır devam etmekte olup halen sonuçlanmamıştır. Burada sonucun cezayla bitmiş olması yerine yargılama süresine bakılmaktadır. AİHM 8 yıl ve üzerindeki süreleri neredeyse her zaman makul sürede yargılanma hakkının ihlali saymaktadır. Özel şartları nedeniyle bazı davalarda 2 yıllık süreyi dahi makul süreye aykırı bulabilmektedir. Uygulamada genellikle 5 yıldan uzun süren davalar için makul sürede yargılanma hakkının ihlalinden başvuru yapmak daha sağlıklı olacaktır. Bu itibarla hem ceza hem de hukuk davalarında, özellikle yargılama süresi 5 yılı aştıysa, avukata danışarak başvuru yapmakta fayda var" diye konuştu.