
‘Hem av hem avcı’
6 bölümlük dizide Bardot’nun çığır açtığı vurgulanıyor. O dönemde kadın temsili olarak Marilyn Monroe ile Rita Hayworth yarışı önde götürürken dağınık ve rahat görüntüsüyle Bardot’nun farkında olmadan feministlerin elini rahatlattığından dem vuruyorlar. “Özgür ve çok ham bir feminist ikon” diye tanımlıyorlar Bardot’yu. Dizide 1968’in ahlak devrimini önceden öngören Brigitte Bardot fenomeninin sosyolojik etkisi üzerinde duruluyor. Diziye imzalarını atan Danièle ve Christopher Thompson bu tavırlarını “Onun hayatında bizi ilgilendiren basın tarafından avlanan, her hareketi gözetlenen ve yargılanan bu olağanüstü kadının neden olduğu patlamaydı. Brigitte Bardot bilinçsiz bir devrimi temsil ediyor. Farkında olmadan feministti. Aşk oyununda hem av hem de avcıydı” diye anlatıyorlar.
Sorgulanan değerler
Dizinin geçtiği yıllar, yeni değerlerin doğduğu, kadının rolünün yeniden sorgulandığı ve ilişkilerin çizgilerinin belirlendiği bir dönemi içeriyor. Bardot da bilinçli olmasa da bu yeni başlangıcın anahtarlarından biri olarak yerini alıyor tarih sahnesinde. Onun büyük aşkına hayat veren Victor Belmondo da dizideki bu mesajın onu çektiğini anlatıyor: “Onun bir ikon olduğunu biliyordum ama nasıl bir devrim yarattığını bilmiyordum. Bardot’nun varlığı kadınlar için bir evrim noktasıydı. Çünkü o ve Vadim özgür aşkın öncüleriydi. Yabancı diye istenmeyen bir adamla Fransa’nın yeni ikonu birlikteydi... Üstelik Cezayir Savaşı’nın arefesiydi.” Dizinin arka planında Cezayir trajedisi, o trajedinin yarattığı ahlaki değişimler, yıkılan tabular ve Fransa’nın Fransız Devrimi’yle dünyaya armağan ettiği için övündüğü “Eşitlik, Özgürlük, Kardeşlik” değerlerini sorgulaması var. Bardot’yla dizi üzerinde konuşmak istediklerinde Fransız yıldız buluşmaya yanaşmıyor. Konuyla ilgili yaptığı tek açıklama “Hayatımı ezbere biliyorum, yaşadım, yazdım ve yeniden yaşamama gerek yok” oluyor.Dizide Brigitte Bardot’yu canlandıran Julia de Nuñez’in(22) tanışma ve teşekkür etme isteği de yıldız tarafından kabul edilmiyor.