
20 ülkeden katılımcı
Başımızın 400 kilometre üstünde uçan ISS, bugüne kadar 20 ülkeden 260’a yakın astronot ve kozmonot ağırlarken, çok önemli deney ve keşiflerin yapıldığı bir laboratuvar görevi gördü. Ancak 420 tonluk ağırlığıyla uzaydaki en büyük araç olan ISS, aynı zamanda bugüne dek üretilen en pahalı yapı. Sadece ilk 10 yılki geliştirme, kurma ve işletme maliyeti 100 milyar euro, NASA’nın her yılki düzenli maliyeti ise 3 milyar dolar. Dünya yörüngesindeki turunu her 90 dakikada bir tamamlayan ISS’te astronotlar her gün 16 gün doğumu ve gün batımını izleme şansına da sahip. Tüm bu özellikleriyle bir bilim ve mühendislik şaheseri olarak tanımlanabilecek ISS, insanlı uzay operasyonları ve bilim için çalışan gelişmiş bir mikro yerçekimi laboratuvarı haline dönüştü. Bu süre boyunca yapılan araştırmalar ve istasyonda yapılan 3 binden fazla deneyle, hem uzay hem de Dünya’daki hayatımızın gelişimi için çok önemli keşifler ve gelişmeler hâlâ tasarlanıyor, şekilleniyor.
Arızalar da oldu
İnsanoğlunun uzaya yerleştirdiği en büyük yapı olan Uluslararası Uzay İstasyonu’nda bugüne kadar yürekleri hoplatan pek çok sorun ve kaza da meydana geldi. Özellikle son yıllarda bu sorunların artmış olması, istasyonun artık eskidiğinin göstergesi olarak görülüyor. Örneğin 2018’de istasyonun Soyuz aracında oksijen sızıntısına sebep olan bir delik tesadüfen bulundu. Bir gök cisminin çarpmasıyla oluştuğu düşünülen bu delik, astronotlar tarafından bant ve dolgu malzemesiyle kapatıldı. 2021’de ise hiç beklenmedik şekilde istasyon kontrolden çıkarak ters döndü ve daha sonra kendi pozisyonuna çevrilse de bu durumun dev metal yapıda giderilemeyecek hasarlar bıraktığı düşünülüyor. Aynı yıl Rus kozmonotlar Zarya modülünde çatlaklar tespit ederken, istasyonun yaşam bölümü için önemli olan Zvevda servis modülünde basınç kaybı rapor edildi.
Birçok alanda keşif sağladı
ISS tek bir ülkeye ait bir dev yapı değil, Avrupa, ABD, Rusya, Kanada ve Japonya’nın oluşturduğu bir iş birliği programı çerçevesinde diplomatik bir misyon da taşıyor. Ayrıca pek çok yeni ülkeye kapılarını açarak, onların da “uzay pazarına” girmelerini sağlayan ticari bir uzay platformu aslında. Bu aynı zamanda, uzay araştırmalarını yapabilen yeni araştırmacılar ve bilim insanları anlamına da geliyor. Dünya’nın uzaydaki laboratuvarı olan ISS, bizim tıp, biyoloji, astronomi, meteoroloji ve daha birçok alanda bilimin sınırlarını zorlamamıza yardımcı oluyor. Üstelik bugün hayatımıza giren pek çok gelişmeyi uzaydaki bu istasyona borçluyuz. Örneğin, suyun geri dönüştürülmesi için ilk defa istasyonda kullanılan su arıtma sistemleri, bugün üçüncü dünya ülkelerinde kullanılarak su kıtlığı çeken insanların hayatını kurtarıyor.
Yenileri yolda
ISS ömrünü 2031’de tamamlarken, yeni uzay istasyonları ise yolda. 2024’de ISS iş birliğinden ayrılacağını açıklayan Rusya’nın yanı sıra Çin de kendi uzay istasyonlarını kurmak için çalışmalarını hızla sürdürüyor.
Benzersiz bir laboratuvar
Pek çok tıbbi cihaz, ISS’nin uzay teleskobu NICER’i yapmak için geliştirilen X-ışını teknolojilerinden faydalandı.
ISS’de proteini kristallere büyüten çalışmalar sayesinde, bugün birçok ilaç, kanser tedavileri ve yapay kan insan sağlığına hizmet ediyor.
İstasyon, DNA dizilimi, robotik ve yörüngedeki uydular gibi konularda çalışma ve deney yapma fırsatı sunarak, yeni nesil bilim insanlarına ilham veriyor.
ISS, 3D baskılı insan dokusundan, iletişim amacıyla optik fiberlere kadar, uzayda ileri düzey üretim imkanı sağlıyor.
ISS’de ilk kez katı, sıvı, gaz ve plazmalardan tamamen farklı özelliklere sahip “maddenin beşinci hali” üretildi.