
Geçmişte asimetrik değil, daha ziyade devletten devlete tehditlerin bulunduğunu vurgulayan Çitlioğlu, bugün devletler dışı bir takım organizasyonların, yönelttikleri tehditlerle, yeni bir kavram ve güvenlik konsepti ortaya çıkarttığını, savunma ve tehditleri engelleme kavramlarının da buna göre değiştiğini ifade etti. 10 yıl önce sınır ötesi diye bir kavram, tehditleri ortaya çıktığı yerde engelleme politikasının olmadığını kaydeden Çitlioğlu, yeni tehditler arasında, “küresel iklim değişiklikleri, bunların yarattığı sosyo-ekonomik ve sosyo-politik sorunları” da sıraladı.
NATO’nun yeni statüsü
Göç sorununun da yeni ve önemli bir tehdit olduğunu vurgulayan Çitlioğlu, ülkelerin, tüm dünyada mücadele edilen bu sorunla ilgili anlaşamadıklarına dikkat çekti. Ercan Çitlioğlu, “Nasıl terörizmle mücadelede ülkeler arasında bir uzlaşma yoksa, yığınsal ve illegal göçün engellenmesi yönünde de bir konsensüs yok. Bunlar halen çözüm bekleyen sorunlar olarak karşımızda ve çarpan etkisiyle gelecekte de katlanarak karşımıza çıkmayı bekliyor” ifadelerini kullandı.
Çitlioğlu, Soğuk Savaş’ın bitmesiyle NATO’nun geleceğine ilişkin soru işaretleri ortaya çıktığını ancak tehdit kavramındaki değişimin, İttifak’ın hayatını sürdürmesini sağlayan en büyük etken olduğunu vurguladı. Ercan Çitlioğlu, şunları söyledi:
“Asimetrik tehditlerin ortaya çıkması, terörizmin sınır aşan etkileri, özellikle NATO’nun görev ve coğrafi kapsamını geniş ölçüde değiştiren bir etken oldu. O nedenle biz NATO’nun mevcut konum ve statüsünü, yeni tehdit ve tehlikelere efektif bir şekilde karşı koyabilecek yapıya kavuşturulması gerektiğini konuşuyoruz.”
NATO’nun yeni konum ve statüsünü tanımlama sürecinde olduğuna dikkat çeken Çitlioğlu, “Çünkü tehdidin kaynağı ve nedenleri konusunda hala konsensüs oluşmadı, bu da ister istemez ortak bir politikayı engelliyor. Yani bir takım devletler, kendi amaçlarına ulaşabilmek için en ucuz yolla terörizmi enstrüman olarak kullanmaya devam ettikleri sürece, terörizmle belli kalıplar içerisinde ortak mücadele yürütülmesinin günümüzde çok da mümkün olduğunu düşünmüyorum” dedi. Aynı coğrafyada, birbiriyle çatışan çıkarları doğrultusunda mücadele eden devletleri ortak temelde bir araya getirmenin zorluğuna da dikkat çekerken Çitlioğlu, “Bu ülkeleri nasıl bir araya getireceksiniz?.. Bence NATO bunun yanıtını oluşturmaya çalışıyor. Çünkü bu yanıt oluşturulmadığı taktirde, NATO’nun güvenilirliği, caydırıcılığı bir anlamda erozyona uğrar. Şu anda NATO’daki arayışın bu yönde olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

‘Türkiye’nin çabalarına müteşekkiriz’
Almanya’nın Türkiye Büyükelçisi Jürgen Schulz: “Türkiye, Ukrayna’daki çatışmayı zapt etme konusunda ciddi katkı yaptı. Montrö Anlaşması’nı akıllıca kullandı, Karadeniz Tahıl İnisiyatifi ve Ukrayna-Rusya arasındaki rolü için Türkiye’nin çabalarına müteşekkiriz... Temmuz ayındaki NATO zirvesinde, Finlandiya ve İsveç’i NATO masasında görerek, önemli bir sinyal vermek istiyoruz.”
NATO’nun Kamu Diplomasisinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Büyükelçi Baiba Braze: “Türkiye harika bir NATO üyesi. İkinci büyük orduya sahip ve katkıları çok önemli... Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in üyeliği konusundaki endişeleri ciddiyetle ele alındı... Pek çok açıdan NATO’nun alternatifi yok...”