

UMUDUN ADI 'BATU' OLDU
Bölgedeki durumu anlatmanın kelimelerle ifade edilmesinin mümkün olmadığını belirten Mehmet Ender Aygör, kurumda 13 yıldır çalıştığını, deprem bölgesinde gördüklerini ömür boyu unutamayacağını söyledi. Bölgede çalışan herkesin insanüstü mücadele ettiğini vurgulayan Aygör, uyumadan ve yemek yemeden bir kişiyi daha kurtarabilmek için çalıştığını anlattı. Orada olan herkes için normal zamanlarda hiç önemi olmayan şeylerin büyük umut ve mutluluk verdiğini, ekiplerin, gönüllülerin ve vatandaşların gözyaşlarını tutamadığını aktaran Mehmet Ender Aygör, kendileri için umudun adının ise 'Batu' olduğunu söyledi. Depremin 4'üncü gününde Hatay'da bir binada sağ bir ailenin olduğu ihbarı üzerine enkazın yanına gittiklerini söyleyen Aygör, "Biz olay yerine vardığımızda içeride 5-6 kişilik bir aileden ses geldiğini söylediler. Çalışmalara katıldık. Enkazdan ilk çıkan isim Batu'ydu. Biz Batu'yu aldık, Mustafa Kemal Üniversitesi Hastanesi'ne götürdük" dedi.

'ENKAZDA ANNEM, BABAM, KUZENİM VAR'
8 katlı apartmanın 3'üncü katında ailesiyle birlikte yaşayan Batu'nun 84'üncü saatte enkazdan çıkmasına rağmen herhangi bir sağlık probleminin olmadığını ve durumunun çok iyi olduğunu anlatan Aygör, "Yolda giderken Batu bize, 'Enkazda annem, babam, kuzenim var. Onlar da hayattalar. Onlar da kurtarılacak değil mi ağabey?' diye sordu. 'Alt kat komşularımızı göremedim ama onların da sesi geliyor' dedi" diye konuştu.
'10 YAŞINDA MELEK GİBİ BİR ÇOCUKTU'
Batu'nun çok akıllı ve zeki olduğunun görünüş ve davranışlarından anlaşıldığını ifade eden Mehmet Ender Aygör, "Batu; 10 yaşında melek gibi bir çocuktu. Temiz yüzlü, zeki olduğu her halinden belliydi. Bize ilk sorduğu soru, 'Abi, okullar tatil oldu mu? Ben okula gidemedim.' Batu'nun bu sorusu beni çok etkiledi" dedi.

'ANNESİYLE DE TELEFONDA KONUŞTUM'
Batu'yu dışarıda olan kuzenlerinden birinin refakatinde birlikte hastaneye götürdüklerini belirten Mehmet Ender Aygör, "Batu'yla daha sonra da görüşmek istediğimi bizimle gelen kuzenine söylemiştim. Daha sonra kuzeniyle telefonda konuştum, Batu'nun sağlıklı olduğu ve ailesiyle birlikte İstanbul'a gittiğini söyledi" diye konuştu.
Kendilerinin dinlenmek amacıyla bölgeden geri çekildiğini ve daha sonra yeniden Hatay'a gittiklerini anlatan Mehmet Ender Aygör, "Oraya vardığımızın ertesi günü 6,4'lük bir artçı deprem oldu. Biz depremin paniğiyle yeniden koşuşturmaya başladığımızda saat 09.30- 10.00 sıralarında telefonum çaldı. Arayan 'Mehmet Abi ben Batu' dedi. Biraz konuştuk. İstanbul'dan Hatay Samandağı'na akrabalarının yanına geldiklerini ve çadırda kaldıklarını söyledi. Annesiyle de telefonda konuştum, bize çok teşekkür etti. Birkaç gün sonra Batu'yla görüşme şansımız oldu ve hem Batu'yla hem de babası Turgay Hüzmeli ve annesi Oya Hüzmeli'yle görüştük" ifadelerini kullandı.

'BATU FANATİK FENERBAHÇELİ'
112 sağlık ekibinde yer alan acil tıp teknisyeni Ramazan Durmaz da "Biz enkazdan Batu'yu aldık, ambulansla Mustafa Kemal Üniversitesi'ne naklini sağladık. Aslında bizim Batu'yla hikayemiz ondan sonra gelişti" dedi.
İstanbul'a giden Batu'nun ailesiyle birlikte tekrar Hatay'a geldiğini öğrendiklerini ve görüşmek istediklerini anlatan Durmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
Alıntı MetniRamazan Durmaz, kaldıkları yerde Batu ve depremden kurtulan diğer çocuklarla futbol oynadıklarını da sözlerine ekledi.