Kore Yarımadası bugün olduğu gibi 20'nci yüzyılın başında da dönemin büyük güçlerinin gözlerini çevirdiği bir coğrafyaydı. 1905 yılında yaşanan Rus-Japon Savaşı, Kore’nin bugünkü haline gelmesinde önemli bir rol oynadı. Savaştan galip ayrılan Japonya, elindeki kısıtlı kaynakları tüketmiş ve bu kaynakları tekrar yerine koyabilmek için kendine yakın coğrafyaları gözüne kestirmişti. Okuma yazma oranı düşük, salgınlarla boğuşan ve sanayileşme trenini kaçıran Kore, Japonya’nın tam da aradığı bir ülkeydi. 1910 yılında Japonya, Kore’yi işgal etti ve günümüze kadar uzanan hikayenin temelleri atıldı.

15 Ağustos 1945 tüm dünya gibi Kore için de milat oldu.Japon İmparatoru, “Güneşin oğlu” Hirohito, tüm dünyaya Japonya’nın teslim olduğunu ilan ediyor ve bu teslimiyet aynı zamanda Kore başta olmak üzere Asya anakarasında Japon işgali altında olan yerler için özgürlük anlamına geliyordu. Dünya İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesini, Kore ise Japon işgalinin sona erişini kutluyordu. Ancak hikâye daha bitmemişti.

'SOĞUK SAVAŞ'IN İLK SICAK ÇATIŞMASI'

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Kore Yarımadası 1945 yılında düzenlenen Moskova Konferansı'nda alınan kararla ülkenin ortasından geçen 38'inci paralelden çekilen çizgiyle iki parçaya bölündü. 'Ülke kendi ayakları üzerinde durana kadar' Kore’nin kuzeyini Sovyetler Birliği (SSCB), güneyi ise ABD tarafından Birleşmiş Milletler adına yönetilecekti. Dünya büyük bir savaşı geride bırakmış ama kucağında farklı bir savaş bulmuştu. Devir Soğuk Savaş devriydi ve bu savaşın iki büyük aktörü Kore’de karşı karşıyaydı.



Kısa süre içinde Kore’nin kuzeyinde Sovyet destekli bir komünist sistemle yönetilen bir ülke kuruldu. Bu sırada ülkenin güneyinde de ABD destekli demokratik bir Kore Cumhuriyeti ortaya çıktı. Ülke iki parçaya bölünmüş, bir milletten iki farklı devlet çıkmıştı. 1948 yılında Paris’te toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ABD ve SSCB’nin Kore’de bulunan birliklerini çıkarmasını istedi. 1949 yılında her iki Kore’de de bulunan yabancı birlikler bölgeden ayrılmış olsa da, Kore, dünyanın gündeminde kalmaya devam edecekti.

Alıntı Metni"Ben Türk" adlı kitabıyla Türk, Amerikan ve İngiliz arşivlerini inceleyen, elde ettiği verilerle Kore’deki 234 Türk esirin kimler oldukları ve onların esaret hayatları hakkındaki gerçekleri anlatan, Indiana Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapmışaskeri? antropolog Dr. Ece Aynur Onur Işıldar, Kore Savaşı'nın Soğuk Savaş'ın ilk sıcak çatışması olduğunun altını çizerek Türkiye’ye olan yansımalarından bahsetti. Işıldar,“Cumhuriyet tarihimizde Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin katıldığı ilk sınır ötesi ve çok uluslu askeri? operasyondur. Kore Savas?ı Tu?rkiye’de tek parti du?zeninden c?ok partili sisteme gec?is? do?nemine denk gelmis? ve Adnan Menderes liderlig?inde iktidara gelen Demokrat Parti (DP) Kore Savas?ı'na asker go?ndererek ABD’nin Marshall Planı ve Truman Doktrini kapsamında Tu?rkiye’ye yaptıg?ı ekonomik ve askeri? yardımların devamlılıg?ını garanti altına almayı amac?lamıs?tı. ABD Bas?kanı Harry Truman’ın uluslararası barıs?ı koruma ve gu?venlig?i sag?lama amac?lı 'asayis? hareka?tı' veya 'kolluk kuvveti hareka?tı' olarak tanımladıg?ı mu?s?terek askeri? operasyona yaptığı katılım çağrısına ilk destek Türkiye Cumhuriyeti’nden gelmişti. Bu da Türkiye’nin Soğuk Savaş’ta Batılı demokratik devletler yanında yer almayı hedeflediğini açıkça ortaya koyan bir hamle olmuştu dedi.



Sanılanın aksine Türkiye Cumhuriyeti NATO’ya Kore’ye asker göndermesi sonucunda katılmadığını dile getiren Ece Aynur Onur Işıldar,“NATO üyeliği görüşmelerimiz Kore Savaşı’nın öncesine dayanır. Fakat Türkiye’nin Kore Savaşı’na 5 bin 90 personelden olus?an bir tugay ile katılmasının NATO üyeliği için bir hızlandırıcı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Go?rev su?resi bir yıl olarak planlanan Tu?rk Tugayı kademeli olarak deg?is?tirildi ve savas?ın bittig?i 27 Temmuz 1953 gu?nu?ne kadar toplamda u?c? farklı tugay muharip olarak Kore Savas?ı'nda go?rev aldı. Tu?rkiye’nin ABD gu?du?mu?ndeki BM’nin c?ag?rısı u?zerine uzak Kore cog?rafyasındaki savas?a asker go?nderme kararı ve savas?ta verilen insan zayiatı yıllardır u?lkemizde tartıs?ılan bir konu oldu. Tu?rk Genelkurmayı’nın paylas?tıg?ı verilere go?re Kore’de muharip Tu?rk tugaylarının zayiatı 725 s?ehit, 2180 yaralı, 168 kayıp ve 244 esirdi” ifadelerini kullandı.

Şimdi de emniyet kemeriyle başı dertte! Her hareketi olay yaratan Rishi Sunak'ın 7 gafı'ASKERİ TARİHTE ÖZEL BİR YERİ VAR'

Kore Savaşı’nın dünya askeri? tarihinde çok özel bir yeri olduğunu vurgulayan Dr. Işıldar,“Sog?uk Savas?’ın bu ilk sıcak c?atıs?masında binlerce asker muharebe alanında kan do?kerken bir yandan da uluslararası du?zeyde yu?ru?tu?len ideolojik savas? esir kamplarına kadar uzanarak tutsak askerleri hedef alıyordu" deyip sözlerine şöyle devam etti:

Alıntı Metni'TÜRK ESİRLER ÜÇÜNCÜ SIRADAYDI'

Kore Savas?ı su?resince Kore Halk Ordusu ve C?in Halk Gönüllü Ordusu’nun esir aldıkları 15 binden fazla Birleşmiş Milletler askerini Yalu Nehri kıyılarında kurdukları esir kamplarında tutsak ettiği bilgisini paylaşan Işıldar, “Bu kamplarda 14 milletten asker arasında Gu?ney Koreli askerler en kalabalık grubu olus?turuyorlardı. Kore cog?rafyasına yabancı olan BM esirleri arasında 7190 Amerikalı askerden oluşan Amerikalı esirler en bu?yu?k birinci grubu olus?tururken, 1,148 İngiliz askerden oluşan I?ngilizler esirler grubu ikinci ve 244 Türk askerden Tu?rk esirler grubu u?c?u?ncu? sırada yer alıyorlardı diyerek 'Ben Türk' kitabını yazdığı süreçte elde ettiği bilgileri paylaştı.

Askeri? antropolog Dr. Ece Aynur Onur Işıldar

ABD, İngiliz ve Türk askeri? istihbarat belgelerinden elde edilen bilgiler ışığında 244 Tu?rk esirden kamplarda o?len tek kişi dahi olmadığının altını çizen Işıldar,“Buna karşın ABD ordusu ve ABD hu?ku?meti tarafından açıklanan resmi? verilere go?re Kore Savas?ı su?resince 7 bin 190 Amerikalı esirin yüzde 38’i bu kamplarda hayatını kaybetti. Kore’deki Amerikalı esirlerin yüzde 93’u?nu? Amerikan Kara Kuvvetleri askerleri oluşturuyordu ve bunların yarısı esir kamplarında hayatını kaybetti. Amerikalı esirlerle aynı kamplarda ve kos?ullarda yas?ayan I?ngiliz esirler Amerikalılara kıyasla daha az sayıda kayıp verdi. Esir düşen bin 148 I?ngiliz askerinin yüzde 15’i esir kamplarında hayatını kaybetti” dedi.

DÜŞMANLA İŞ BİRLİĞİ CEZASIZ KALMADI

"Türk esirlerden teki dahi hayatını kaybetmezken Amerikalı ve İngiliz esirlerin o?lu?m oranlarının oldukça yüksek oluşu Batılı askeri? ve siyasi yetkililer u?zerinde, özellikle de Amerikalı askeri? ve siyasi yetkililer u?zerinde s?ok etkisi yaratmıs?tı"şeklinde konuşanEce Aynur Onur Işıldar ABD'nin c?ok daha kaygı verici buldug?u bir bas?ka kritik konu daha olduğuna şöyle dikkat çekti:

Alıntı Metni

NATO EĞİTİMLERİNİ BAŞTAN AŞAĞI DEĞİŞTİRDİ

Kore savaşında esir düşen Türk askerlerinin esaret hayatları boyunca sergilediği davranışların önemli sonuçları olduğuna dikkat çeken Işıldar, bunu “Kore’de esir du?s?en Tu?rk askerleri Tu?rkiye’ye iade edilmeden o?nce ABD askeri? istihbaratı tarafından sorgulanmıs?lardı. 1955 yılında Amerikan Kara Kuvvetleri, bilimsel bir çalışma yapılması için Türk esirlerin sorgu dosyalarını George Washington U?niversitesi’nin Psikolojik Savas? Departmanı’na bag?lı I?nsan Kaynakları Aras?tırma Ofisi’ne teslim etti" dedi.

HumRRO Kore Savas?ı’nın ilk yılında Amerikan Kara Kuvvetleri’nin desteg?iyle kurulduğunu ekleyen Dr. Işıldar, "HumRRO’nun Amerikan Kara Kuvvetleri esirleri ve Tu?rk esirler hakkında yaptıg?ı bilimsel çalışma 1955’te yayınlanan ve ABD Ordusu’nun bugu?n halen kullandıg?ı 'Muharip Kuvvetleri I?c?in Davranıs? I?lkeleri Rehberi' nin (The Code of the U.S. Fighting Force) temelini oluşturdu ve sonraki yıllarda ABD Ordusu’nun 'Hayatı I?dame, Sorguya Mukavemet, Kac?ma ve Kurtulma' (SERE, Survival, Evasion, Resistance and Escape) eg?itiminin olus?turulmasında rol oynadı. ABD Ordusu’nun Kuzey Kore’deki Türk esirlerin üstün başarılarını örnek alarak hazırladığı bu eğitimler bugün Türk Silahlı Kuvvetleri’miz dahil tüm NATO orduları tarafından kullanılıyor” bilgisini paylaştı.

TÜRK ESİRLERLE İLGİLİ ÇARPICI DETAYLAR

--- Kore’deki Türk personelin büyük çoğunluğu İngilizce bilmiyordu. ABD'li bir doktorun ameliyat edeceği Türk askerine kendini nasıl hissettiğini sorduğunda verdiği cevap “Ben Türk” olmuştu. Yüzbaşı Hamit Yüksel’in anılarında dile getirdiğine göre “millî şerefe halel getirmemek” Türk esirler için savaşta olduğu gibi esir kamplarında da önemliydi.

--- Kitapta yer alan bir başka anekdot ise Türk esirlerden Sıhhiye Onbaşı Veli Atasoy'un esir kamplarında yüzlerce esirin sağlığını gözetecek şekilde yaptığı düzenlemelerdi. Öyle ki hastaları grup grup ayırarak karantina sistemi uygulayan Atasay bit salgının önüne bu şekilde geçmişti. Belgelere göre esir takaslarındaki sorgularında farklı milletten pek çok esir hayatlarını Sıhhiye Onbaşı Atasoy’a borçlu olduklarını ifade etmişlerdi. Nitekim Atasoy, Kore’deki Türk er ve erbaş arasında Üstün Hizmet Madalyası (Legion of Merit) ile ödüllendirilen tek kişi oldu.

--- ABD ordusunun raporlarında Türk esirlerin esaret altındayken bile disipline, emir-komuta zinciri ve birlik ruhuna bağlı olduğu yer alıyordu.Türk esirler hastalarıyla büyük bir titizlikle ilgileniyor ve bunu yaparken de kendi içlerindekki ast-üst ilişkisini büyük bir bağlılıkla sürdürüyorlardı.

Yaşlanmayı tersine çevirmek mümkün mü?İrem Derici: Üçüncü evliliği bitmiş! Ben mi boşandım babamdan?Galatasaray - Antalyaspor maçı sonrası Ali Şansalan'ın tartışmalı kararlarını değerlendirdi! Penaltı, kırmızı kart ve gol iptali...