turku isimleri turkulerin isimleri turkuler turku ve sozleri repertuarı
Abuzer Akbıyık
Gunumuz bir kısım muzik otoriteleri; sahibi bilinmeyen (anonim) ezgilere “turku” demektedir. Sahibi belli olan, (soz ve muziğini yapanı bilinen) ezgilere de “beste” denmektedir. Bu tur eserlere bazen de “turku formunda yazılmış beste” tabiri kullanılmaktadır. Bir başka ifade ile eserin sahibi belli değilse “Turku”, belli ise “Beste” tabiri kullanılmaktadır. Ben bu goruşe katılmıyorum. Neden, derseniz: konuyu bu yazımda izah etmeye calışacağım.
“Anonim” kelimesi “sıfat”tır1, yani eserin niteliğini belirtmek icin kullanılır, Fransızca “anonyme” kelimesinden gelir. Turk Dil Kurumu sozluğunde “Adı sanı bilinmeyen, Cok ortaklı, yazanı, yapanı, soyleyeni bilinmeyen (eser) olarak tarif edilmiştir. Yine, Turku: Hece olcusuyle yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş manzume: Beste: Bir muzik eserini oluşturan ezgilerin butunu olarak tarif edilmiştir.
Halkın icinde soylenen, halkın malı olmuş fakat bestekarı bilinmeyen turkulere “Anonim Turku” denilmektedir.
Turku’nun soz ve muziği -genellikle- bir kişi tarafından uretilir. Fakat sozu başkasına, muziği başkasına ait turkuler de vardır. Bir grup insanın bir araya gelip de birlikte bir turku yaptıkları pek vaki değildir. İşte bu nedenle “Anonim” kavramı, turkunun bir kişi tarafından yapıldığını reddetmekten ziyade, Turkunun sahibinin belli olmadığı ve cok kişi tarafından benimsendiği, turkuyu seven kişilerin on turkuye bazı katkılarda bulunduğu anlamında kullanılması gerekir. Bir başka ifade ile “Turkulerin sahibinin belli olmaması, turkuyu bir topluluğun birlikte yaptığı anlamına gelmez.”
Kişi turkuyu, ya irticalen (doğmaca) uretir veya belli bir zaman dilimi icinde duşunerek sozlerini, ezgisini uretir. Her halukarda “Turku; bir kişinin fikir mahsulu olarak ortaya cıkar”. Turku, halk tarafından sevilirse belli bir zaman diliminden sonra topluma mal olur. .
Bir turkunun sevilmesi yaygınlaşması icin o eseri dinleyenlerin duygu ve duşunceleriyle ortuşmesi gerekir. Aksi halde eser, bir muddet sonra unutulup gider. İşte turkunun sevilerek halk tarafından benimsenmesi ile “anonimleşme” sureci başlar. Onu seven benimseyen toplum, bazen turkuye bir şeyler katar. Bazen de turkuyu olduğu gibi sever. Boylece bir ferdin fikri mahsulu olarak ortaya cıkan bir eser halkın malı olur. “Anonimleşir”. Aşık Veysel’in “Benim sadık yarim kara topraktır” turkusunde veya Abdullah Balak’ın “ Fadile”, Bedran Kırmızı’nın “Tosunu”, Bedir Cağlayan’ın “Dolana ay dolana”, Cemil Cankat’ın” Gitti canımın cananı” “Mehmet Ozbek’in “Gozlerin Fettan Guzel”, Abdurrahim Karkoc’un “Mihriban” , Arif Celik’in “Pala Remzi” turkulerinde olduğu gibi. Mevcut goruşe gore bu eserlerin sahibi belli olduğuna gore bunlara “anonim” dememiz mumkun değildir. Hal boyle iken TRT ‘de Emrah, Aşık Veysel, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Seyrani, Summani ve daha bircok ozanın sozlerinin yer aldığı turkuler var. Sahibi belli diye bunları da “Turku” saymayın.., Anonim değil diye bunları da repertuar listeden cıkarın (!)
Eğer “Anonim” kelimesini sahibi belli olmayan” anlamında kullanırsak elbetteki Karacaoğlan, Emrah gibi soz yazarı bilinen turkuler “anonim” değildir. Yani bu turkulerin sahipleri bellidir. Fakat “anonim” kelimesini eşittir “turku” olarak ağlılar ve anonim olmayan eserlerin turku olarak kabul edilmeyeceği sonucunu cıkarırsak, ben bu goruşe katılmam. Cunku yukarıda –ve daha bircok ornek sayabileceğim- eser sahibi belli olsa format olarak “turku”dur. Sozleri ile edebi olarak turku kalıbındadır. Ezgi olarak da turku formundadır. O zaman şu sonucu ortaya koyabiliriz. “Bir muzik eserine turku diyebilmek icin, sahibinin belli olup olmamasına değil, turkunun soz ve ezgi yapısına bakmamız gerekir.”
TRT yıllardan beri sadece “anonim” turkuleri repertuarına alır. Sahibi belli olan “İngiliz (!)” eserleri saf dışı bırakır. Fakat TRT’nin bu tutumu zaman zaman cok ince bir taktikle aşılır. Şoyle ki: Eser sahibi soz-muzik benim derse eseri TRT repertuarından gecmeyeceğini bildiğinden Turkunun repertuardan gecmesi icin kendinin bestelediği turkusune sahip cıkmaz ben “bu turkuyu yaşlı birinden duydum veya ustalarımdan dinledim” der. Boylece o turku anonim turku olarak TRT repertuarına alınır. Turkunun soz ve muziğini yapan kişi, turkunun “Kaynak kişi”si olarak kayıtlara gecer. TRT repertuarında buna ornek cok eser vardır. Şu andaki mevzuata gore kaynak kişilere derlemecilere telif odenmemektedir. –bu uygulama da yanlıştır- Eserini TRT’ye kaynak kişi olarak kaydettiren kişi, eserinin telifini alabilmek icin aynı turkuyu MESAM’a soz-muzik kendine ait olarak kaydettirir. MESAM ve TRT kayıtları karşılaştırıldığında buna ornek cok eser olduğu gorulecektir.
İşte bu ve bunun gibi carpıklıkların nedeni “anonim-sahibi belli olmayan ” eserlerin “Turku” olarak kabul edilmesi, “beste-sahibi belli olan” eserlerin turku olarak kabul edilmemesidir.
Bana gore boyle bir ayrım yanlıştır. Dun olduğu gibi bugunde insanlar ayrılıklarını, ozlemlerini, acılarını, sevinclerini, ozlemlerini dizelere dokmekte ve bunları bestelemektedirler. Konular, kavramlar, anlayışlar değişse de “turku yakma” geleneği dun olduğu gibi bugun de devam etmektedir. Dun, isimlerini one cıkarmayan veya zaman icinde unutulan bestekarlar yerine, bugun bestelendiği eseri notere tasdik ettirilen, MESAM’a kaydettirilen bestekÂrlar donemindeyiz. Cunku işin icine telif ucreti meselesi girmiştir. O halde biz bir esere turku diyebilmek icin, sahibinin belli olup olmamasına değil. Soz ve muziğinin turku formunda olup olmadığına bakmamız gerekir..
Buna gore; Turkunun tarifini şoyle yapabiliriz. “Edebi acıdan, soz ve bicim olarak turku turunde yazılmış, muziği de geleneksel turku formunda olan butun eserlere Turku denir.” Anonim ve beste turkulerin de biri birinden ayrılması icin turkuleri şoyle sınıflandırabiliriz. Turkuler; “Anonim turkuler (Sahibi belli olmayan turkuler) ve Beste turkuler (Sahibi belli olan turkuler) diye ikiye ayrılır.”
“anonİm TUrkUler” Ve “beste TUrkUler”
Müzik0 Mesaj
●33 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Dizi - Film - Sanat Forumu
- Müzik
- “anonİm TUrkUler” Ve “beste TUrkUler”