1) Arama: Soruların Doğru Cevaplarla Buluştuğu Yer
a) Bilgi Cağında İhtiyaca Ulaşmak icin Aramak

Biz insanoğlunu, bugune kadar dunya uzerinde var olmuş tum canlılardan farklı kılan ozellikler kuşkusuz duşunme ve sorgulama yeteneklerimizdir. Soru sorabilme yeteneğine sahip tek canlı olarak insanoğlu, tarih boyunca sorularının cevabına ulaşmak icin bircok yola başvurmuştur. Onceleri bu sorularının cevaplarını gozlem yoluyla bulmaya calışan insanoğlu, 1960'ların sonunda bir askeri teknoloji olarak ortaya cıkan internetin 1990'larda yaygınlaşmasıyla bambaşka bir mecraya kavuşmuştur. Dijital teknolojilerde yaşanan buyuk caplı gelişmeler sayesinde bircok insanın cebine kadar ulaşmayı başaran internet, insanların her turlu sorunun cevaplarını aradığı en onemli araca donuşmuştur.

Cağımızın en buyuk gelişmelerinden biri olan internet ile icerik ve bilgi uretimi, insanlık tarihinin gorduğu en yuksek seviyeye ulaştı. Tum dunyadaki internet tuketimine baktığımızda, 2016 yılında tukettiğimiz 1 zetabyte (1.099.511.627.776 GB) buyukluğunde iceriğe karşın, 2019 yılında bunun 2 zetabyte duzeyine ulaşması bekleniyor. Tuketimini sadece 3 yılda iki katına cıkaran bu guc, akıllı cihazların da ceşitlenmesiyle gunden gune hayatımızın daha buyuk bir parcası oluyor.

Gecmişin etkili iletişim aracları olan televizyon ve gazete gibi mecralar bize pasif bir rol bicerek sunulan iceriği tuketmemizi bekliyordu, bizi buna mecbur bırakıyordu. Ancak internetin hayatımıza girmesiyle kullanıcı olarak bizler de aktif bir rol ustlenerek kendi iceriğimizi hem secebilir hem de uretebilir hale geldik. Kullanıcıların da icerik uretebildiği internet alanındaki buyume bilgi ceşitliliğinin artması acısından fayda sağlıyor gibi gorunse de bunun bazı sorunları da beraberinde getirdiğini kabul etmek gerekir. Cunku herkesin icerik uretebildiği bir dunyada kaliteli bilginin yuzdesinin hızla azaldığını ve insanların aradıkları bilgiye ulaşmaları icin buyuk bir bilgi copluğuyle savaşmak zorunda kaldıklarını goren cağın internet dehaları, arama motorlarını yaratarak, kullanıcının ihtiyac duyduğu bilgiyi arayışına katkıda bulunmayı hedeflediler.

Elbette bu aramaların tamamını sadece bilgiye ulaşmaya yonelik aramalar olarak nitelemek mumkun değil. Bugunlerde hepimiz, bozulan musluğun tamirinden tutun da, yeni satın alacağımız cep telefonunun ozelliklerine kadar edinmek istediğimiz tum bilgileri internette arıyoruz. Bu yonuyle bircok ticari işletmenin de radarında olan arama daha da onemli bir hale gelmeye başlıyor. İnternet devriminin, bir diğer onemli kırılım noktalarından biri olan sosyal medyanın chayatımıza dahil olmasıyla beraber, her ne kadar aramanın toplam pazardaki tesir yuzdesi biraz daha azalsa da, global rakamlar gosteriyor ki; arama yapmak insanların hala bir siteden başka bir siteye ulaşmak icin kullandıkları en populer yontem olarak on plana cıkıyor.

Aramanın gelişimi bizleri bilgiye daha kolay ulaşabilen bireyler haline getirirken, şirketler de bu alandaki artan ilgiye kayıtsız kalmayarak ortaya cıkan yeni durumdan faydalanmak amacıyla farklı yontemler aramaya başladılar. Bu yontem arayışları, arama motorlarında ust sıralarda yer almak icin kullanılan taktiklerin tumunu kapsayan SEO (Search Engine Optimization) ve sponsorlu sonuclar icerisinde yer almak icin tıklama başına maliyetler odemeye dayalı olan PPC (Pay per Click) gibi yontemlerin doğmasına neden olmuştur.

b) Arama ile Sonucun Buluştuğu Yer: Arama Motorları
Yapılan araştırmalar arama motorlarında her gun yaklaşık 8 milyar sorgu yapıldığını gosteriyor. *Daha net bir şekilde acıklamak gerekirse, dunya nufusu goz onunde bulundurularak yapılan hesaplamada kişi başına gunluk bir aramadan fazlasının duştuğunu ya da bir saniyede 8 binin uzerinde arama yapıldığını belirtebiliriz. Bu da aslında arama motorlarının ne denli buyuk bir iş yaptıklarını gosteren bir gercektir.

Tum bu nedenlerden oturu arama motorları, kullanıcılarına en doğru, en hızlı ve en detaylı yanıtı verebilmek adına maddi ve insani kaynaklarının sınırlarını zorluyorlar. Bu da gerek zaman, gerekse maddi anlamda ciddi bir yatırım anlamına geliyor. Tabii ki arama motorları, insanlara aradıkları bilgileri ucretsiz bir şekilde sunarken, yatırımlarının karşılıklarını da sponsorlu sonuclara dayalı reklam modelleriyle karşılamak zorundalar. Fakat reklam dahi olsa, arama motorları bu alanları kullanıcıların aradıklarına cevap verecek nitelikte tutmakla yukumluler.

Arama motorlarının potansiyelini ilk farkeden projenin, 1990 yılında hayata gecen Archie olduğunu biliyoruz. Archie ’nin temel misyonu, o donemde farklı web sitelerinin FTP ’lerinde (bir ceşit dosya paylaşım protokolu) bulunan dosyaları listeler halinde diğer kullanıcılara sunmaktı. Cok temel ve sadece listeleme yontemiyle calışan bu arama motoru, vizyonu ve yapısı gereği de ilk arama motoru olma ozelliğini taşıyor.

Bu projenin ardından, arama motorlarının bir ihtiyac haline geldiğini fark ettiler. O tarihlerde, bu fırsatı değerlendirmek isteyen pek cok şirket bu alana yatırım yaptı ancak hicbiri 1994 yılında hizmete başlayan Altavista kadar başarılı olamadı. Altavista ’nın guclu olduğu donemde de bircok arama motoru web ’i kendi indeksinde bir araya getirmek istiyordu. Bu donemde 2 milyonluk bir arama indeksine sahip olmak bile cok etkileyiciyken AltaVista 20 milyonluk indeksiyle internetin her koşesini indeksine dahil etmişti. Bilgi erişiminin yuksek olmasının yanısıra rakiplerine gore cok daha etkileyici bir sıralama algoritmasına sahip olan Altavista, kısa surede buyuk bir ivme yakaladı.


Bu donemde internette vakit geciren herkesin Altavista ile beraber tanıdığı en onemli isimlerden biri de şuphesiz ki Yahoo! idi. Arama pazarında donemin guclu ismi Altavista ’nın en yakın rakibi olarak tanınan Yahoo, aynı zamanda bir web portalı olarak da cok gucluydu. Başta Yahoo Mail ve Groups olmak uzere, donemin trafiğininin onemli bir kısmını bu servisler aracılığıyla elinde tutuyordu. Cok sonralarda ise bu rekabet, pazara yeni katılan bir oyuncunun her iki rakibi zayıflatması ve nihayetinde Yahoo ’nun Altavista ’yı satın almasıyla sona erecekti

1998 yılında, Yahoo, Altavista ve Ask.com ’un pazarda ciddi hakimiyetleri bulunsa da, rakiplerinin coğunu teknolojisiyle geride bırakacak olan Google ’ın donemi başlamıştı. Web ’in oldukca hızlı buyuduğu yıllarda, geniş bir indeks yaratmak konusunda sağladığı yaratıcı cozumlerle rakiplerinden sıyrılan Google, aynı sene PageRank algoritmasıyla ilgili bir makale yayınladı. The PageRank Citation Ranking: Bringing Order to the Web (PageRank - Alıntılarla Sıralama: Web ’i Duzene Sokmak) adlı makale arama motorlarının en temel sorununa cozum bulmayı hedefliyordu: sıralamayı belirlemek! Zaten geniş bir indekse sahip olan Google, web sitelerinin birbirlerine verdikleri bağlantıların bir sıralama faktoru olarak değerlendirilmesi gerektiğini one suruyordu. Halihazırda bir akademik calışmanın değeri, onun kac bilim insanı tarafından alıntılandığı ile olcumleniyordu. Google bu sistemi akademik dergilerden farklı olarak, herkesin ozgurce icerik urettiği web ’e etkili bicimde uyarlayarak sıralama kalitesinde buyuk bir artış sağlayabildi. Ustelik bu sisteme gore sadece nicelik değil, nitelik de olcumlendiği icin otoriter web sayfalarından gelen bağlantılar cok daha buyuk bir tesir sağlıyordu.

Stanford profesorlerinden David Cheriton ’un 1999 yılında henuz şirketleşmemiş olan Google ’a ilk melek yatırımını yapmasıyla beraber şirketleşen Google Inc. hızla buyudu. Donemin buyuk portallarından AOL ’nin 1999 yılında ve ardından 2000 yılında Yahoo ’nun Google ’ı search partner ’i olarak secmesiyle birlikte, Google ’ın onlenemez yukselişi de başlamış oldu.**

Google ’ın yirminci yaş gununu kutlamamıza sadece birkac yıl kala, Google pazardaki yukselişini halen surduruyor. Comscore ’un verilerine gore, ABD pazarında %64 ’luk, Gemius ’un verisine gore Turkiye ’de ise %95 ’lik hacmini elinde bulunduruyor. Ayrıca yasal duzenlemeler gereği giriş yapmakta zorluk yaşadığı Cin, Guney Kore ve Rusya dışında bulunduğu butun pazarlarda lider olarak yer alıyor.



(Arama motorlarının Turkiye ’deki kullanımlarına ait yuzdelik dağılım)

Bugune değin, arama motoru pazarında bircok oyuncu belirli donemlerde yukselişler yaşayıp daha sonra bunu yitirse de yenilikci yaklaşımıyla Google, kurulduğu gunden itibaren guc kazanmaya devam etmiştir. Eğer internet dunyası yakın gelecekte buyuk surprizlerle karşılaşmazsa, aramanın lideri uzun bir sure değişmeyecek gibi gorunuyor.

* Enge, E., Spencer, S., & Stricchiola, J. C. (n.d.). The Art of SEO: Mastering Search Engine Optimization (3rd ed.)

** WordStream, “The History of Search Engines - An Infographic“, http://www.wordstream.com/articles/internet-search-engines-history

c) Arama Motorları ile Kullanıcıların Etkileşimi
Aramanın ve soru sormanın nihai bir sonucu olarak, tum insanlar net cevaplar ve tatmin edici bilgilere ulaşmak istiyorlar. Bu talebe bir yanıt olarak arama motorları, gerek ust sıralarda listelediği sitelerle, gerekse de bir web sitesine yonlendirmeksizin kendi verdiği cevaplarla bizi doğru bilgiye ulaştırmaya calışıyorlar. Arama motorlarına sorduğumuz sorulara doğru yanıtları verebilmek icin kullanılan teknolojiler de yıldan yıla gelişim gosteriyor. Orneğin, 2014 yılı ve oncesinde Google ’ın ses tanıma teknolojileri henuz Turkiye ’de yaygın değilken ve mobilden yapılan aramaların bircoğu daha kısa ve sonuca yonelik aramalar iken bugun sesli aramalar aracılığıyla cok daha uzun sorgularla doğru bilgiye daha da yakın bir hale gelebilmek mumkun olabiliyor. Arama yapmak icin kullandığımız araclar , bilgisayarlarımız ya da akıllı telefonlarımız ile sınırlı değil. Giyilebilir akıllı urunler ve bugunlerde bircok teknoloji devinin goz diktiği akıllı ev sistemleri de gelecekte sıkca arama yapacağımız araclar arasına dahil olacak gibi gorunuyor. Morgan Stanley ’in raporuna gore 2020 yılında, dunyada 75 milyar farklı cihazın internete bağlı olması bekleniyor. Arama yapabileceğimiz aracların bu denli ceşitlenmesiyle birlikte, hepimizin bilgi ihtiyacını arama motorlarından gidermeye devam edeceği acık bir gercek.

Hemen hemen her gun yaşadığımız deneyimler gosteriyor ki, arama motorlarının sadece 10 mavi linki listelediği gunler artık geride kaldı. Artık arama motorlarının icerikleri değerlendirirken, yazı icerisinde kac kelimenin yer aldığını kontrol edecek kadar basit calışmadığını hepimiz biliyoruz. Sadece sozdizimi (syntax) uzerinden değerlendirmeler yapabilecek yetkinlikteki arama motorları 2000 ’lerde kaldı. Gunumuzde kelimelerin ve cumlelerin birbiriyle ilişkililiklerini değerlendirerek anlamı yakalamaya calışan semantik bir yaklaşımın olduğunu yaptığımız aramalarda acıkca gorebiliyoruz. Yani Google, bir insan beyninin bir iceriği okuduğunda edineceği cıkarımları temel olarak algılayabilmek istiyor. Bu kavramı daha net tanıyabilmek icin bir ornek uzerinden ilerleyelim ve şirketimiz Zeo ’nun (eski adıyla SEOzeo) kuruluş yerini Google ’a soralım:




Bu ornekte Google, Knowledge Graph (yani Bilgi Grafiği) uzerinde yaptığı sorguyla, kuruluş yerimizin Ankara Bilkent ’te bulunan teknoloji geliştirme merkezi olduğunu kolayca yanıtlayabiliyor.

Bu basit ornek, bilgi odaklı aramalarda arama motorlarının kullanıcı isteklerine cevap verme konusunda nasıl bir politika izlediğini gosteriyor. Bir başka orneği de e-ticaret siteleri icin ele alalım ve populer bir telefon olan, Samsung Galaxy S6 Edge hakkındaki aramalara goz atalım. Oncelikle "samsung galaxy s6 edge" aramasını yapan bir kullanıcının hangi bilgiye ulaşmak istediğini anlamaya calışmamız gerekiyor:

Urun hakkında bilgi almak icin bir on araştırma yapıyor olabilir, Samsung ’un sitesi uzerinden urun sayfasına ulaşmak isteyebilir, Son kararı vermiş ve urunu satın almak istiyor olabilir, Buna gore Google, uc farklı kullanıcı ihtiyacına yanıt verebilecek bir arama sonuc sayfası sağlamalıdır. Eğer arama yapan kullanıcı, ihtiyacını arama motoru sorgusuna net detay vererek sağlamıyorsa, genellikle Google tum endişe ve meraklara yanıt verecek 10 sonucu secmeyi tercih eder. Bir sonraki bolumlerde daha detaylı değinilecek olan bu arama tiplerini oğrenerek, Google ’ın arama sonuclarına daha eleştirel bicimde yaklaşmak mumkun olabilir.

Baştan sona buyuk veri ve rakamlar ile daha etkin olcumlemeler yapmak uzerine yapılanmış dijital pazarlama dunyasındaki profesyoneller olarak, coğu zaman bu rakamların arkasında yer alan insanları gozardı ediyoruz. Google ’ın RankBrain adını verdiği, yapay zeka destekli arama algoritmalarını duyururken yaptığı bir acıklamaya gore, her gun yapılan 3.5 milyar aramanın yaklaşık %15 ’i daha onceden Google ’da hic aranmamış terimlerden oluşuyor. Bugune değin yaklaşık 4 trilyon arama icerisinde yer almayan benzersiz sorgular uretmek, gercekten de insanoğlunun yaratıcılığının sınırlarını tekrar sorgulatıyor. Sadece bu veri bile, doğru anahtar kelimeleri belirlemek surecinde ne kadar ufak bir veri kumesine baktığımızı kanıtlar nitelikte.

Bu sebeple, iyi bir SEO stratejisinin temelinde, anahtar kelimelere dayalı değil de kullanıcıların ihtiyaclarını anlamaya yonelik bir bakış acısı sunmak yatıyor. Hedef kitlenizi iyi tanıyarak, onların arayışlarına doğru cevapları uretebilecek bir web sitesi oluşturmak SEO ’nun en temel gerekisinimlerindendir.

d) Kullanıcıların İhtiyaclarını Doğru Yorumlamak Amaclarını Anlamak
İyi bir SEO stratejisinin oluşturulabilmesi, oncelikle web sitesinin hedef kitlesini iyi tanımasına ve arama yapanların gercek insanlar olduğu gerceğinin akıldan cıkarılmamasına bağlıdır. Hedef kitleniz icinde yer alan kullanıcıların, yaptıkları aramanın arkasındaki temel ihtiyacı anlamak, gunumuzde SEO temalı konferansların en cok konuşulan konularından biridir. Dunya capındaki unlu SEO veri sağlayıcılarından biri olan Searchmetrics ’in kurucusu Marcus Tober ’in 2015 yılında gercekleşen SEOzone konferansımızda yaptığı sunumda da belirttiği gibi, arama yapan her kullanıcının bir nedeni vardır. Searchmetrics, takip ettiği milyarlarca anahtar kelimeden hareketle yaptığı analiz ile bu nedenleri 5 farklı alt kumede sınıflandırmıştır:

İstekler: Kullanıcı arama motoru aracılığıyla bir isteğini gercekleştirmek istiyor olabilir. Bir onceki ornek ustunden gidersek, "samsung galaxy s6 edge" uzerine arama yapan kullanıcı, doğrudan sipariş vermek isteğinde olabilir. Sorular: En yaygın arama tiplerinden birisi de insanların aklındaki soru işaretlerini netleştirmek adına yaptığı aramalardır. Eğer kullanıcı telefonun fiyatını oğrenmek istiyorsa, buna yonelik bir arama yapacaktır. Endişeler: Aramayı gercekleştiren kullanıcı bir endişesini gidermek istiyor olabilir. Aynı ornek uzerinden gidecek olursak, telefonu satın alacak kullanıcı, urunun veri depolama anlamında ihtiyaclarını karşılayıp karşılamayacağından emin olmayabilir. Problemler: Telefonu satın alan kullanıcı, eğer urunu kullanırken bir sorun yaşadıysa, bu soruna ilişkin bir problemi Google uzerinden arayarak diğer kullanıcıların nasıl bir cozum bulduğunu araştırmak isteyebilir. Hızlı Sonuclar: Urunle ilgili hızlıca edinilecek herhangi bir bilgiye kolay yoldan ulaşmak isteyen kullanıcılarla da karşılaşılabilir. Orneğin urunun fiyat aralığını merak eden bir kullanıcı, "samsung galaxy s6 edge fiyat" araması yaparak hızlıca reklamlardaki fiyatlara goz atıp tıklama yapmadan sayfadan ayrılmayı tercih edebilir.


Burada da goruyoruz ki, her kullanıcı tipinin aramaları farklı amacları icerebiliyor. Yukarıda her bir kullanıcının arama yapmak icin farklı nedenlere sahip olabileceklerini gorduk. Dolayısıyla bu aramaları tamamladıkları zaman hepsinin ulaşmak istediği farklı bilgi ve sonuclar olduğunu tahmin etmek guc değil. . Konuyu net olarak değerlendirmek ve farklı bir acıdan bakmak icin ticari olmayan bir arama sorgusu uzerinden hızlıca tekrar değerlendirelim. Orneğin, sizin buraya ulaşmanızı sağlayabilecek aramalardan biri olan "SEO kitabı" aramasını ele alalım:

Bu senaryolara bağlı olarak, kullanıcınızın aramayı yapma amaclarını doğru analiz ederek onlar icin en doğru cevapları uretmek mumkundur. Unutmamalıyız ki, arama motorları da tıpkı bizler gibi kullanıcıların aradığı sorguyla en ilişkili sonuca ulaştırmakla ilgilenirler. Ustelik bunu yaparken indeksinde bulunan 60 trilyon sayfa arasından, kullanıcının ihtiyacına en uygun olan iceriği yarım saniye gibi bir surede bularak, ilişkililik sırasına gore bizlere sunuyorlar. Eğer Google başını cektiği arama motorları kullanıcılarının ihtiyaclarını karşılayamazlarsa, pazar paylarını kaybetmek tehdidi ile karşılaşabilirler. Bu sebeple, her zaman kullanıcılarını -organik arama sonucları alanında- en iyi sonucla buluşturmak isterler

i) Kullanıcıların Aramalarını Doğru Sınıflandırmak
Zeo olarak, her zaman kullanıcıların sorduğu sorulara en iyi cevabı sunmanın ilk onceliğimiz olduğuna inanıyoruz. Bu yuzden bu bolumde ilk olarak, kullanıcıların bir sayfa icerisinde neleri bulmayı amaclayabileceğini ele aldık. Peki bu kullanıcılar, ilgili aramaları yapıyorken gercekten amaclarını yansıtan sorguları kullanıyorlar mı?

Anahtar kelimelerin sınıflandırılması konusunda en cok kabul goren goruşlerden birisi de, tum anahtar kelimeleri uc farklı grupta toplayabilecek olmamızdır:

bilgiye ulaşmaya yonelik aramalar (informational queries), ticari bir değer ifade eden yonelimdeki aramalar (transactional queries), yonelimi onceden belirlenmiş olan aramalar (navigational queries),


Anahtar kelime gruplarını ne kadar iyi anlarsanız, SEO stratejinizi oluştururken onceliklendirmelerinizi de o kadar etkin yapabilirsiniz.

Bilgiye Yonelik Aramalar (Informational Queries):

Herhangi bir konuya ilişkin bilgilendirici iceriğe ulaşmayı hedefleyen aramalardır. Tum arama motolarını kapsayacak şekilde değerlendirdiğimizde, net bir rakam olmasa da dominant bicimde internetin en cok yapılan ve en cok ceşitlenmiş arama ceşididir. Bu arama ceşidinin bu kadar geniş bir kitlesinin olmasının sebebi, insanların her turlu sorularına internet uzerinde cevap aramaları ve yeni bilgiye ulaşma isteklerinde herhangi bir sınır bulunmamasıdır.

Konuyu daha iyi anlamak ve icselleştirebilmek icin, SEO alanında kendini geliştirmek isteyen bir profesyonelin, gun icerisinde yapabileceği bazı aramaları ele alalım:




Temel amacın, bilgiye ulaşmak olduğu bu arama tipinde her zaman icin buyuk fırsatlar vardır. Her ne kadar bu aramaların ilk bakışta satın alma eğilimi yaratmadığı duşunulse de, ihtiyacı doğru analiz edilen bir kullanıcı ile yapılacak iletişim sonucunda da kÂrlı sonuclar elde edilebilir.

Orneğin, işe gitmeden once hava durumu ve yol tarifini soran kullanıcı ise doğrudan Google servisleri aracılığıyla sorusunun cevabını aldığı icin herhangi bir siteyi tıklamayı tercih etmeyebilirdi. Bu herhangi bir donuşum sağlamayan bilgi odaklı bir arama olarak sınıflandırılabilir.

Elbette satış donuşumleri sağlayabilecek bilgi yonelimli aramalara da ornekler verebiliriz. Orneğin, "SEO kitabı" aramasını yapan bir kullanıcının listelenen ilgili sonuclar icerisinden tıkladığı siteden gercekten memnun kaldığını varsayalım. Eğer soz konusu site SEO anlamında guclu bir icerik ureterek, potansiyel muşterisinin guvenini kazandıysa, orta ya da uzun vadede bu sitenin sunduğu danışmanlık hizmetinin kullanıcının/muşterinin ilgisini cekeceğinden emin olabiliriz. Ote yandan, link inşası icin fikirler arayan bir kullanıcı, bu alanda kapsamlı bir eğitim seti gorduyse satın almak isteyebilir. Veyahut SEO calışmasındaki eksik noktaları tespit etmek icin kontrol listesi arayan bir danışman, bu alanda oldukca başarılı işlere sahip bir başka danışmanın rapor kitlerinden birini satın almayı duşunebilir. Bilgi odaklı aramalar, ticari aramalar kadar yuksek potansiyele sahip olmasa da yuksek arama hacimleri ve ceşitliliğin getirdiği kolay rekabet avantajıyla yuksek bir avantaja donuşturulebilir.


Hedefe Yonelik Aramalar Navigational Queries):

Arama alışkanlığı, kuşkusuz internet kulturunun en onemli yapı taşlarından birisidir. Gecmiş yıllarda kullandığımız adres cubuğu yerine, arama motoru uzerinden sadece marka adını yazarak dilediğimiz siteye kolaylıkla ulaşabiliyoruz. Basitce Facebook ’a masaustu cihazlardan ulaşırken kullandığımız yol ve yaptığımız aramaları hedefe yonelik aramalar olarak tanımlayabiliriz.

Hedefe yonelik aramalar her zaman bir web sitesinin ana sayfasına yonelik olmak zorunda değildir. Site/marka adı ile birlikte ilişkili sayfayı da iceren aramalar tam olarak hedefe yonelik aramalar olarak adlandırılır. Bu sayfa uzerinden ornek vermek gerekirse, "Zeo ’nun SEO kitabı" araması da doğrudan hedefe yonelik bir arama olarak değerlendirilebilir.

Durumu daha net anlamak adına, yine SEO alanında kendini geliştirmek isteyen bir profesyonel uzerinden verdiğimiz orneği yineleyelim:




Hedefe yonelik aramaların tamamı, ne istediğini bilen kullanıcılar veya tavsiyeye dayalı yapıldığı icin donuşum oranı oldukca yuksektir. Ancak bu tur aramaların sonucları listelenip, efektif sonuclar almanın mumkun olan tek yolu, maalesef hedefin sizin sitenize yonelmesidir. Yani Zeo ’nun, Moz.com ’un yazdığı SEO kitabıyla ilgili aramalarda ust sıralarda yer alabilmesi neredeyse imkansızdır. Boyle bir senaryo soz konusu olsa dahi, aramayı yapan kullanıcıların ne istediklerini bilmeleri sebebiyle ilk sıradaki sonucun kendilerine doğrudan hitap etmediğini anlamaları uzun surmeyecektir. Dolayısıyla buna benzer bir durumda oldukca zayıf bir trafik kazanımı oluşur.

Ancak tanınan markalar icin bu tip kelime grubunda cok sayıda trafik elde ediyor olmak, her zaman satış donuşumu kazanacağımız anlamına gelmez. Yukarıdaki ornekler uzerinden ilerleyebiliriz. Bir paket sipariş/kurye uygulaması olan KapGel ’in, kahve siparişi ile ilgili olan bir aramaya (kapgel.com kahve siparişi) yanıt verirken ziyaretcisini ana sayfaya ulaştırması, istediği satış donuşumunu gercekleştirmeyebilir. KapGel ’i kullanarak, hangi kahve zincirlerinden sipariş verebileceğini oğrenen bir kullanıcı ile standart ana sayfayı ziyaret eden kullanıcının uygulamayı yukleme oranları arasında bir fark olması oldukca normal bir durumdur. Bu senaryoda, şirketin uygulamasını yukleterek sizi kahve siparişi vermeye ikna edecek bir sayfaya ihtiyacı olduğunu gormekteyiz. Her ne kadar kullanıcı, o sayfaya inmek isteyerek bu aramayı yapmış olsa da, bu tip aramalarda hemen cıkma oranlarını minimum seviyede tutmak ve donuşum artırmak icin iyi bir icerik ve kullanıcı deneyimi calışması yapmak gerekecektir.


Etkileşime Yonelik Aramalar(Transactional Queries)

Bircok marka icin SEO calışmalarındaki en onemli hedef, transactional yani etkileşime yonelik aramalardır. İsmin getirdiği cağrışım itibariyle bu aramanın sonucunun mutlaka bir satın alma olduğunu duşunmemelisiniz. Bircok şirket icin en onemli etkileşim hedefi online satın alma olsa da, bir toplu konut projesinin satışı icin en onemli donuşum, satın alma oncesinde detayları oğrenmek isteyen bir muşteri adayının doldurduğu form da olabilir.

Bir sorgunun etkileşime yonelik olması icin her zaman finansal bir sonuca da yakın olması gerekmez, orneğin dunyanın en buyuk soru-cevap merkezi olan Quora gibi hicbir gelir modeli olmamasına rağmen tum hedeflerini katılımcı aktif uyeleri artırmaya odaklamış olabilir. Buradaki etkileşimden kasıt, tamamen işletmenin hedeflerine ve ulaşmaya calıştığı sonuclara yonelik olan aksiyonlardır. Bu durumu daha net değerlendirmek icin, bir SEO danışmanı adayının gun icinde yaptığı tum ornek etkileşim aramalarına goz atalım:




Etkileşime yonelik, yani ticari olarak işletmeye fayda potansiyeli oldukca yuksek olan aramalar bircok vakada bilgi odaklı aramalarla karıştırılabilir. İcerik pazarlamasının gunumuzde ulaştığı noktayı gorduğumuzde, bilgi arayışında olan kullanıcıların satın alma hunisinin en onemli besleyicilerinden biri olduğu tartışılmaz bir gercektir. Ancak yeni sayfalar uretemeden, varolan sayfalarınıza trafik sağlayarak hızlı donuşumler edinmek istiyorsanız, oldukca rekabetli olan kelime gruplarına odaklanmalısınız. Aynı zamanda dunya ortalamasına gore, Adwords ’te satın alabileceğiniz en pahalı kelime grupları etkileşime yonelik olan kelime gruplarıdır. Bu grupların donuşume yatkınlığı icin bir ornek vermek gerekirse, yatmadan hemen once "visco yatak fiyatları" araması yapan bir kullanıcının yatağından memnun olmadığını ve yeni bir yatak satın almayı duşuduğunu kolaylıkla anlayabiliriz.

SWOT Analizi: Anahtar Kelime Gruplarının Guclu ve Zayıf Yonleri

İnternet uzerindeki tum aramaların, uc farklı kategoriye indirgenebileceğini artık biliyoruz. Bu grupları doğru anlamak ve etkin bicimde icselleştirmek, ilerleyen noktalarda SEO ’yu doğru anlayabilmeniz acısından cok faydalı olacaktır. Bir sorguyu gorur gormez, hangi amacla yapıldığını ayırabiliyor olmak, anahtar kelime araştırması sureci icerisinde en onemli yardımcılarınızdan biri olacağı icin, oncelikle tum orneklerimizi bir arada değerlendirelim:




Yanyana değerlendirildiğinde, birbirine yakın sorguların farklı varyasyonlarındaki ayrımlar daha net gorulebilmektedir. Bir sorgunun hangi kategori tipine girdiğini oğrendikten sonra, bu kategorilerin bizler icin ne anlama geldiğini doğru anlayabilmemiz gerekir. İş dunyasının yatırım analizi yaparken, en cok tercih ettiği yontemlerden birisi olan SWOT analizi, bir konuya ait guclu ve zayıf yonler ile fırsat ve riskleri bir arada sunmaktadır. SEO konusunda da yukarıda bahsettiğimiz kategorilere yonelik benzer bir analiz yapmak mumkundur:




Bu analize gore, henuz kucuk bir marka icin ağırlıklı olarak bilgi yonelimli aramalar daha mantıklı gorunurken, etkilişime yonelik aramalar icin de bir strateji geliştirilebilir. Ancak buyuk bir havayolu şirketi icin SEO stratejisi uretiyorsanız, hedef yonelimli yani marka adını da iceren aramalarda da optimizasyon yapmayı değerlendirmek isteyebilirsiniz. Bu konuyla alakalı Google ’ın yaklaşımını anahtar kelime araştırması ile ilgili bolumde detaylandıracağız.

ii) Arama Motorlarının Kullanıcı Aramalarını Yorumlama Sistemleri

Bir sonraki bolumde cok daha detaylı bicimde gorebileceğiniz uzere, Google aramasının ilk adımı yaptığınız arama sorgusunun anlamlandırılmasına dayanıyor. Ozellikle, gectiğimiz yıllarda yayımlanan Hummingbird algoritmasıyla beraber Google, sorguları algılama ve değerlendirme bicimini baştan sona değiştirdi. 1-3 Mart 2016 tarihlerinde California ’da duzenlenen SMX West konferansında, Google ’ın arama sıralamasından sorumlu muhendislerinden biri olan Paul Haahr, bu alandaki en bilgilendirici sunumlardan birini yaparak, Google ’ın arama ekibinin arama sinyalleri hakkında acıkladığı en detaylı bilgileri sunmuştur.

Siz Google ’da bir arama yaptığınızda oncelikle yaptığınız sorgu Query Processing yani sorgu işleme ile Query Understanding yani sorgunun anlamlandırılması adı verilen iki işleme tabii tutuluyor. Sorgu işleme surecinde oncelikle semantik ilişkili tum kelimelerin listelenerek bir araya getirilmesi sağlanıyor. Burada doğru ağırlıklandırmaların yapılması icin Google ’ın semantik ağırlıklandırma motoru kullanılıyor. (detaylı bir diyagram icin linki incelemenizi oneririm)

Yani Beyaz Saray ile ilgili bir icerik urettiğinizde, Google bunu ancak icerik icerisinde gecen Washington ya da ABD Başkanı ifadeleri ile kurduğu semantik ilişki sayesinde anlayabiliyor. Bunun doğal bir sonucu olarak 90 ’lı yılların SEO tekniklerini kullanarak, sadece Beyaz Saray kelimesini tekrarlayarak 2018 yılında başarı elde etmek artık oldukca zorlaşmıştır.

Ote yandan, bir kullanıcı olarak siz bu aramayı yaptığınızda Google, beyaz renkte bir saray mı yoksa bir ozel isim olarak Beyaz Saray ’dan mı bahsettiğinizi - bir onceki aramalarınıza ve genel kullanıcı alışkanlığınıza bakarak kolaylıkla anlayabiliyor ve indeksinde arama yaparken tum kuralları buna gore belirliyor.




İşleme sureci sona erdiğinde, artık varolan sorgunun anlamlandırılması icin genişletilmesi gerekiyor. Haahr ’ın sunumundaki ornekte, gm trucks ve gm corn ornekleri verilmiş. GM Trucks General Motors ’un urettiği kamyonlar anlamına geliyorken, GM Corn ise genetically modified yani GDO ’lu mısır anlamına geliyor. Her iki ornekte de yer alan GM kısaltması, takip eden ifade ile birlikte ele alındığında anlamı tamamen değişecek alt aramalar oluşturuyor. Kuruluşundan bu yana biriktirilen kullanıcı verilerini ve web indeksini etkili bir şekilde değerlendiren Google, tamamı birkac milisaniyede gercekleşen bu surecler sayesinde sizi istediğiniz sonuclarla buluşturuyor.

iii) Gunumuz Arama Sonucları Uzerinden Kullanıcı İhtiyacının Anlaşılması

Google ’ın aramalarımızı anlamlandırmak icin oldukca geniş bir semantik indeksine sahip olduğunu artık biliyoruz. Ote yandan, yapılan aramaların niyetini anlayabilmek icin kullanacağımız uc grubu da tanıyoruz. Şimdiyse, teorisini oğrendiğimiz bilgilerin gercekte arama motorları uzerinde nasıl etki ettiğini inceleyelim:




Yukarıdaki tabloda, tum arama turlerine ait sonucları ve bu sonucların kategorizasyonlarını goruyorsunuz. Daha once bahsettiğimiz arama tiplerine gore, Google ’ın listelediği sonucları 4 farklı klasmanda sınıflandırdık. Tum sonucları parca parca değerlendirecek olursak:

Kapsayıcı Arama: Standart sınıflandırmaya gore, bilgi yonelimli sayılabilecek bu arama, aslında bircok isteği bir arada tutması sebebiyle kapsayıcı ozelliktedir. Doğrudan "samsung galaxy s6 edge" araması yapan bir kullanıcının urun hakkında bilgi sahibi olmak ya da satın almak gibi bircok amacı olabilir. Bir diğer senaryoda, kullanıcı zaten urunun sahibidir ve urunun ureticisine ait resmi web sitesini araştırıyor olabilir. En kotu ihtimalle urunun gorunuşunu merak eden genc bir teknoloji meraklısı bu aramayı gercekleştirmiş olabilir. Tabloyu da paralel olarak incelediğimizde, 3 adet Google reklamı, 1 adet beşli urun reklamı ve organik pazarda listelenen 6 farklı e-ticaret sitesi, bu aramaların bircoğunun urunu satın almaya yonelik olduğunu kanıtlayabilir. Yine 2 adet uretici sitesinin yer alması ise, urun hakkında destek arayan kullanıcıya cevap vermek amacıyla listeleniyor olabilir. Ornekte yer alan bir adet bilgi ve deneyim paylaşımı sitesi ise doğrudan bu konuda bilgi arayışı olan kişiye hitap etmek icin sonuclara dahil olmuş.

Her ne kadar bizler bu manual sınıflandırmaları yapıp, bu sorgulara yaklaşımlarımızı ifade ediyor olsak da, web ’deki butun sıralamaların otomatik yapıldığını duşunduğumuzde her isteğe bu denli ayrıntılı yanıtlar verebilmenin kolay olmadığını ifade etmemiz gerekir. Bu sebeple, kapsayıcı arama tiplerinde kullanıcının bircok ihtiyacına yanıt verebilecek sayfa tipleri yaratmaya odaklanmanız gerekiyor/odaklanılması gerekir. Yukarıdaki ornek aramada, Hepsiburada ’nın ilk sırada listelenmesinin urunu kendi stoklarından ve 10 ’un uzerinde farklı satıcıdan satın alma imkanı sağlaması, urun hakkında 100 ’un uzerinde yorum barındırması, kendileri tarafından uretilen bir icerik ile urunu tanıtması ve urunun videosuna yer vermesi sayesinde bircok rakibinden daha zengin bir icerik ve satın alma deneyimi sunuyor olmasından kaynaklandığını soyleyebiliriz.

Informational Queries (Bilgi Yonelimli Aramalar): Bu aramada, ornek aldığmız "samsung galaxy s6 edge yorumları" sayfası icin doğrudan urunle alakalı yorumlara ulaşabileceğiniz inceleme sitelerinin ve resmi sitenin yorum sayfalarının listelendiğini goruyoruz. Yani Google, bizim bu sorguyu yaparken deneyimli kullanıcıların yorumlarına ihtiyacımız olduğunu anlayarak, videolu incelemelere ve urun hakkındaki kullanıcı yorumlarının olduğu sitelere oncelik vermiştir. Burada dikkatimizi cekebilecek nokta, Samsung ’un kendi web sitesinde yarattığı -yorumlar- alanıyla birlikte, hem kendi alan adı otoritesini hem de yorumların gucunu kullanarak burada ilk sırada yer almasıdır. Bir marka icin oldukca kritik olan, kendi urun yorumlarını barındırma konusunda, kendi mecrasından bu sıralamada yayın yapıyor olması gercekten değerli bir başarıdır.

Bu sorguyu detaylı incelediğimizde, 9 farklı yanıtın deneyim sitesinden, 1 yanıtın ise hepsiburada.com ‘da yer alan urun listeleme sayfası olduğunu goruyoruz. Yine burada, benzer rakiplere gore konu hakkında yorum iceriğini de en guclu bicimde barındıran rakibin hepsiburada.com olduğunu değerlendirirsek, bir e-ticaret sitesinin neden yorumlar ile alakalı bir aramada listelendiğini cok daha rahat anlamlandırabiliriz.

Transactional Queries (Etkileşime Yonelik Aramalar): Bu arama tipinde, doğrudan en iddialı sorgulardan birisi olacak "samsung galaxy s6 edge satın al" kelimesini inceliyoruz. Google ’ın bu aramaya yaklaşımında, doğrudan satın alma obeği yer aldığı icin bu varlık ile en cok ortuşecek değer olan e-ticaret sitelerinin dominant olduğunu tablodaki yeşil renkten anlayabiliyoruz. Kırmızı renkli reklamların da tamamen ticari siteler olduğunu ele alırsak, mavi renk ile işaretlenmiş (e-ticaret olarak da ele alınması mumkun) Akakce.com ’un urun hakkında bilgi veren bir fiyat karşılaştırma motoru olması sebebiyle yer aldığını goruyoruz. Doğrudan satın alma olmamasına rağmen, satın alacak kişi icin doğru yonlendirmeleri yapması sebebiyle bu sorgu sonucunda yer alan Akakace.com ’a ek olarak, resmi satıcıların bir listesinin yer aldığı Samsung resmi sitesi de sonuclarda listelenmiş gorunuyor.

Navigational Queries (Hedef Yonelimli Aramalar): Cep telefonu sektoru icin hedef yonelimli aramalar cok sık gorulemeyecek bir değer/arama? olsa da, incelememiz gereken sorgu tiplerinden birisidir. Samsung ’un sitesi uzerinden arama yapmak isteyen bir kullanıcı, Samsung ’un sitesinde telefonun en ilgili sayfalarına ulaşmak icin "samsung.com galaxy s6 edge" araması yapabilir. Bu durumda beklediğimiz sonuc ile aldıklarımız neredeyse birebir ortuşuyor ve sonucların tamamı lila renkte listelenerek Samsung ’un sitesine yoneliyor.

Yukarıda gorduğumuz tum ornekler, Google ’ın bizim arama niyetlerimizi olcumlemek konusunda ne kadar ileriye gittiğine yonelik guzel ipucları iceriyor. SEO calışmaları boyunca, her sorgu tipini ve Google ’ın bu sorgulara olan yanıtlarını yorumlayarak doğru cevap verebilecek sayfaları uretebilmek adına sizin de tum sorgularınız sonrasında sonucları yorumlayacak bir farkındalık yaratmanız, SEO size ve calıştığınız kuruma katma değer sağlayacaktır.

iv) Aramanın Geleceği: Birbirleriyle Bağlantılı ve İletişim Kurabilen Sorgular
Google ’ın bugun arama sorgularını anlamlandırmak konusunda kendi pazarındaki en guclu şirketlerden birisi olduğu herkesin kabul ettiği bir gercektir. Gelişen teknoloji ve makine oğrenimi sayesinde, artık Google ’ın bizim sorgulamızı anlamanın da otesine gecerek, bizlerle diyalog kurmasını da bekler duruma geldik. . Bu kitabı yazarken icinde bulunduğumuz 2016 yılında cok az sayıda sorguda gorulen bu durumu kısaca bir senaryoda inceleyelim:




Bir SEO konferansı olan MozCon ’a katılmak icin Seattle ’da bulunduğunuzu varsayalım. Henuz ilk kez ziyaret ettiğiniz bu şehirde, konferans sonrası bir şeyler yemek icin otelinize yakın restoranlar uzerine bir arama yapıyorsunuz. Tam bu sırada, Google halihazırda Booking.com ’dan yaptığınız rezervasyonun onay e-postası Gmail ’e gonderildiği icin otelinizin tam konumunu biliyor. Bu veriyi kullanarak otelin 1 km yarı capındaki tum otelleri sizin icin listeliyor. Burada bir restoran sectikten hemen sonra, yarın akşam saat 7 icin bir yer ayırmasını istiyorsunuz. ABD ’de bircok ust segment restoranın entegre olduğu OpenTable sistemi uzerinden rezervasyonunuz otomatik olarak yapılıyor. Eğer cıkışta bir şeyler icmek isterseniz, restorana yakın barları da sorarak, hızlıca yanıt alabilirsiniz.

Bu orneklerde gorduğumuz arama sorgularının tamamı bilgiye yonelik aramalardır. Ancak aralarındaki en acık/net fark, art arda gelen bu aramaları bağlarken, hangi otelin etrafında restoran ya da hangi restoranın etrafında bir bar aradığınızı belirtmek zorunda olmamanızdır. Halen geliştirilmekte olan bu teknoloji, kitabın yazıldığı tarihlerde Turkce icin cok iyi sonuclar vermese de, Google ’ın tarihsel gelişim hızına baktığımızda gelecekte birbirleriyle konuşacak bilgisayar ve insanlar olduğunu on gormek cok zor değil.

e) Kullanıcının İhtiyacından Doğan Gelir Modellerini Anlamak
Arama motorları tamamen ucretsiz olarak kullanıcıların en hızlı şekilde en doğru sonuca ulaşmasını misyon edinmiş olsa da, var olan maddi ve insani kaynakların tuketimini de dengelemek adına bir gelir modeli geliştirmek zorundadırlar. Tabii ki, bu gelir modellerinin en başında da arama motoru reklamcılığı geliyor. Tarihsel gelişime baktığımızda, şaşırtıcı olsa da bircok arama motorunun banner reklamlar, hatta pop-up ’ları tum arama sonuc sayfaları icin kiraladığını goruyoruz.

Google ’ın sunduğu yenilikci gelir modeli Adwords, vizyonuyla tum rakip arama motorlarını da etkiledi. Tıklama başına odeme, yani Pay-per-click (PPC) sistemiyle ucretlendirilen bu yapıda reklam verenler belirlediği kelimelerde cok değişkenli bir acık arttırmaya katılarak, anahtar kelimeden gelecek her ziyaretci başına odeme yapıyorlar.

Google ’ın kurucuları Sergey Brin ve Larry Page, Stanford Universitesi ’nde PageRank algoritması uzerine yazdıkları doktora tezinde Google ’ın gelir modeli olacak olan AdWords ’un temellerinden bahsederken, uzun vadedeki en onemli kaynaklarının reklam modeli olduğundan bahsediyorlar. Aşağıda yer alan doktora tezi alıntısının, Turkce cevirisinde yaklaşık 20 yıl oncesindeki duşuncelerini nasıl aktardıklarını okuyabilirsiniz:




Şu anki planımıza gore, arama motorunun ticari iş modeli ve kÂrlılığı reklamcılık uzerinden sağlanacak. Ancak bu modeli yaratırken temel amacımız, kullanıcıya halen aradığı sonucu sunuabilmeye yonelik olacak. Ornek olarak, arama motorumuzun prototipi icerisinde -cep telefonu- kelimesinde listelenen sayfalardan birine bakalım. "Cep Telefonunun Suruculerin Dikkatine Olan Etkisi" konulu bir sonuc, bu prototipte ilk sayfalarda yer alıyor ve bu listeleme aslında cep telefonu kullanımının suruculerin dikkatine olan etkisini ve risk analizlerini anlatıyor.

Bu sonuc ilk sırada listeleniyor, cunku algortimamızda en buyuk değere sahip olan metriklerden PageRank ’e gore bircok siteden aldığı bağlantıların toplamı diğer sonuclara gore daha yuksek. [Sayfa, 98] Oldukca acık bicimde goruyoruz ki, cep telefonu araması icin listelemelerinde para karşılığı farklı sonucu gosteren gunumuzun geleneksel arama motorları bu sistemi reklam verenlerine acıklamakta biraz zorlanacaklardır. Bu sebepten ve bazı gecmiş tecrubelerimize gore [Bagdikian 83] reklam verenler tarafından fonlanmış arama motorları doğaları gereği reklam verenlerle ilişkisinden oturu onyargı ile karşılanacak ve tuketicinin ihtiyaclarına cevap vermeyecektir.

1998 ’de faaliyete başlayan Google ’ın 2000 yılında reklam modeli Adwords ’un hayata gecirmesiyle birlikte, bu model hızla buyuyerek var olan en buyuk reklam platformlarından biri haline gelmiştir. Oldukca basit bir calışma prensibiyle oluşturulmuş olan bu sistemin temel gorevi, reklam verenlerle kullanıcıları birleştirerek, aranan kelimelerle ilgili sonucların sunulması oldu. Genellikle Google arama sonuc sayfasının en alt ve en ust kısımlarında yer alan bu reklamlar, Google ’ın butun gelirlerinin yaklaşık %90 ’lık bir dilimini oluşturuyor. Bu yonuyle Google icin oldukca değerli bir gelir kanalı olan Adwords, gunumuzde yeni urun lansmanlarından, geleneksel reklamcılığa kadar bircok kanal icin halen markaların butcelerinde en buyuk yer kaplayan kalemlerden birisidir.

Temel olarak, belirli anahtar kelimelerin farklı katılımcı firmaların maksimum teklifleriyle birlikte acık artırma şeklinde yarıştığı bu platformda, arama başına ticari değeri cok yuksek olan bazı aramalarda teklifler 100$ ’ın bir hayli ustune cıkabiliyor! Bu sebeple tum bankaların kıyasıya rekabet ettikleri -ev kredisi/mortgage veya taşıt kredisi gibi- sektorlerde, bankaların soz konusu kredi satışı ustunden elde edecekleri potansiyel kazanca bağlı olarak tekliflerini arttırmalarına şaşırmamalıyız. Veyahut, sac ekimi gibi maliyetli sağlık operasyonlarında, ozellikle ABD pazarında kredi sektoruyle yarışır rakamlar gorebiliyoruz.




Statista tarafından yayınlanan araştırmada, Google ’ın 2015 yılındaki toplam reklam gelirinin yaklaşık 68 milyar dolar olduğu belirtiliyor.

Google ’ın ticari bir işletme olarak reklamlar uzerinden gelir elde etse de, tabii ki organik arama sonuclarındaki eğilim, reklam sonuclarına pek fazla yansımıyor ve tıklama oranlarında onemli duzeyde farklılıklar gorunuyor. Bunun temel sebebinin, Google ’ın gelişmiş eşleştirme algoritmasının her gecen gun daha da iyileşmesi ve kullanıcıların organik arama sonuclara olan guveninin daha fazla olması olarak duşunebiliriz. Tabii ki bir de bunların yanında, yapılan sorgunun organik sonu*clarda icerik ve kullanıcı deneyimi acısından daha tatmin edici karşılığının varolması sebebiyle de organik sonuclara tıklanma oranlarının yuksek olduğunu belirtebiliriz.

Bircok farklı araştırma şirketinin verilerini kullanarak daha detaylı olarak incelemek gerekirse; (***)




Sonuclarda da gorulduğu uzere, kullanıcılar her ne kadar oncelikli olarak organik arama sonuclarına tıklamayı tercih ediyor olsa da, bircok şirketin de yapabileceği en sağlıklı pazarlama yatırımlarından birisi de Google AdWords oluyor. Bunun temel sebebi, tam olarak olcumlenebilir bir şekilde verilerin değerlendirilerek, yalnızca kullanıcı web sitesine yonlendiği takdirde trafiğe odeme yapılmasıdır.

Her ne kadar kitabımızın konusu dışında yer alsa da, Google ’ın analitik yaklaşımını daha yakından anlayabilmek icin yuzeysel olarak bu modeli bilmemiz faydalı olabilir. Google ’ın tık başına odemeli PPC reklamcılıkla alakalı olarak urettiği model, her ne kadar ticari olsa da onceliğinde kullanıcıyı tutmak yonunde oldukca iddialı bir model olarak yayına alındığı ilk gunden bu yana bircok iş modeline ilham vermiştir. Orneğin, cicek siparişi ile ilgili bir aramada reklam vererek, ev kredisi satmaya calışırsanız, reklam verdiğiniz sayfanızın ilgili aramayla olan ilişkisi oldukca duşuk olduğu icin bu reklama cok yuksek maliyetler odemek zorunda kalabilirsiniz. Sayfanızın, ilgili aramayla ilişkisinin ve genel site kalitenizin değerini yansıtan Adwords Kalite Puanı bircok şirket icin halen gizemini korusa da, reklamcılık modelinde Google ’ın kullanıcılarını korumak icin yaptığı en onemli hamlelerden biridir. Ayrıca yaygın bilinen bir goruşun aksine Adwords reklam butceniz ile organik arama sonuclarınızdaki başarınız arasında hicbir korelasyon bulunmuyor. Her ne kadar Turk webmaster komunitelerinde boyle bir goruş yaygın olsa da, bugun dunya capında hizmet veren bircok veri sağlayıcısı, her yıl milyonlarca dolarlık Adwords butcelerini harcayan markaların dahi cok kotu organik arama performansına sahip olabileceklerini gosteriyor.

kaynak https://zeo.org/tr/blog/yeni-baslaya...n-seo-rehberi/