1- Toussaint'ın milleti.
Diğer yerlerde insanların onunden gecerken yere tukururler, hakaret ederler, canavarmışsın gibi bakarlar ama Toussaint milleti boyle değil. Asla birinin yere tukurup hakaret ettiğini gormedim. Aksine yanlarından gecerken "Slayer of the beast!" diyerek ovuyorlar. Turnuvaları kazanmışsanız "en buyuk saygılarımla", "turnuvanın galibi! Bu ne buyuk bir şeref!" gibi şeyler soyluyorlar. Bunun oynanışa etkisi ise diğer yerlerde biri kotu soz soylediğinde veya yere tukurduğunde aşırı sinirlenmen. Ancak bu durum Toussaint'de yok. Bir de oyuna iyice kendinizi veriyorsanız psikolojik olarak daha rahat bir şekilde orada kalabiliyorsunuz ve daha iyi moraliniz oluyor.
2- Muhteşem muzikler.
Muzikler butun ana hikayedekilerle yarışacak kadar guzel. Hatta The Slopes of the Blessure kendi başına bircok sevilen oyun muziği ile yarışabilir. Onun dışında (bunun icin linc yiyebilirim) For Honor! For Toussaint! muziği Silver for Monsters'dan daha iyi ve canavarlarla savaşırken daha fazla gazlıyor seni. Bunun oynanışa etkisi ise muhteşem muzikleri sayesinde diyarda zaman gecirirken daha fazla zevk almanız ve canavarlarla savaşırken For Honor! For Toussaint! muziğinin bayağı iyi bir şekilde gazlaması.
3- Muhteşem manzaralar.
Bir şey soylemeye gerek yok. Fotoğraflar konuşsun. Bu muhteşem otesi manzaraları diğer yerlerde nereye giderseniz gidin bulamazsınız.
Surprizbozan
4- Ev.
Diğer yerlerde sadece atınla seyahat edip, geceyi calılıkların arasında meditasyon yaparak gecirirken, burada sana ait bir evin var ve modifiye edebileceğin bir gorev var. Zırh askılığı, silah askılığı, daha iyi bir yatak, eve ic ve dış bakım, atın icin ahır gibi şeyleri ucreti karşılığında yapabiliyorsunuz. Ki bu durum Toussant'ı eviniz gibi benimsemek icin cok iyi bir adım olmuş.
5- Yan gorevler.
Diğer yerlerde kontrat alıyorum, kontrat al - canavarı oldur - paranı al şeklinde ve bir iki konuşmayla geciştiriliyor. Ancak Toussaint'daki tum yan gorevler ozenle yapılmış diye cok cok guzel oluyor. Mesela 1-2 ornek vereyim:
Kontrat tahtasındaki oylesine bir gorevde uzum bağlarındaki canavar sorununu hallettiğinde bir şaraba ismini veriyorlar ve o şarabı evine yolluyorlar sık sık. Diğeri ise yine kontrat tahtasındaki oylesine bir gorevde ozel bir kılıc icin sınavdan geciyorsun ve o kılıc, oldurduğun her duşmanla vuruş oranını artırıyor ve seviyene gore yukseliyor. Yani her seviye atladığında kılıcını yukseltmene gerek kalmıyor.
Notlar:
Şu, şu muzikten nasıl daha iyi ya? Hayır bu boyle değil, şoyle diyebilirsiniz. Yazıda milyon tane oznel cumle kullandığımdan tum konunun ``bana gore`` olduğunu anlamak zor değil. Tabii ki benim gibi duşunen bircok kişi var.

Kaer Morhen?
Oranın da manzarası ve muzikleri cok guzel ancak bir yerleşim yeri değil. Demirci, tuccar gibi calışanlar yok. Yan gorevler yok.
Sonuc:
Blood and Wine'a başladığımdan beri diğer yerlere adımımı bile atmadım ve yan gorevler dahil sadece 1-2 gorev kaldı koskoca haritada. Tabii haritada gozukmeyen bircok muhteşem gorevler de var, (atınla konuşman gibi) onları da haritada dolaştıkca bulmaya calışacağım. Tum gorevleri yaptıktan sonra diğer yerlere kalan gorevleri halletmek icin gideceğim ki ondan sonra Toussaint'a geri donup birkac gunde bir o muhteşem haritada ve manzarada zaman gecirmek icin oyuna gireceğim.
Konuyu acmamın sebebi ise burada benim gibi duşunen var mı gormek icin ve sadece ana hikayeyi bitirip eklenti paketlerini oynamayarak cok buyuk hata yapmış kişileri bilgilendirmek icin. Eklenti paketi 15 saat civarı oynama suresi vÂat etse de ben 35. saatimi coktan devirdim.