Bu durumun Le Prince ’in borcları, unlu mucit Thomas Edison ’ın kıskanclığı ve Prince ’in kardeşiyle olan borc kavgası gibi bircok sebebi olabileceği duşunuluyor. Gelin hem Le Prince ’in cektiği hareketli fotoğraflara hem de birden ortadan kayboluşundaki komplo teorilerine yakından bakalım.
Louis Le Prince, 1841 yılında Fransa'da dunyaya geldi.

1866'da bir pirinc dokumhanesi kuran arkadaşı John Whitley icin calışmak uzere İngiltere'ye taşındı.

1881'de Le Prince, calıştığı şirket Whitley Partners'in temsilcisi olarak ABD'ye gitti.

Ulke capında sergilenen panoramalarda uzmanlaşmış bir sanatcı grubunun yoneticisi oldu. Bu sıralarda, "hareketli" fotoğraflar fikrini incelemeye başladı. Le Prince'in ilk deneyi, en az 16 lensli buyuk bir fotoğraf makinesiyle sonuclandı. Hareket eden nesnelerin tonlarca fotoğrafını biraz farklı acılardan ceken bu makine bir tur hareket yakaladı ancak goruntuler oldukca titrekti.
1887'de İngiltere'ye donen Le Prince, Leeds'teki bir atolyede daha sade tek lensli bir kamera tasarladı.

Kısa bir tahta kutuyu andıran kameranın icinde kağıt negatifler kullandı ve saniyede 12 ila 20 kare fotoğrafladı. 14 Ekim 1888'de Whitley'lerin evi olan Oakwood Grange'ı ziyaret etti ve yeni makineyle ilk filmini cekti. Oğlu Adolphe, Joseph ve Sarah Whitley ile arkadaşı Annie Hartley'in bahcelerinde daireler cizerek yuruduğunu gosteren basit bir goruntuydu. Sadece birkac saniye uzunluğunda olan, dunyanın ilk “film uzerine cekilmiş” sinema filmiydi.
Yeni kamerasından memnun olan Le Prince, gelecekte daha uzun ve iyi kalitede cekimler yapmak icin bir projektor uzerinde calışmaya başladı. Ailesi daha sonra onun atolyesinde hareketsiz goruntuleri başarıyla hareket ettirdiğini iddia etti. Ancak ne yazık ki hic kimse, sıkı calışmasının sonuclarını asla goremedi.
1890'da Le Prince ABD'ye geri donmeye karar verdi. Cunku Edison'ın ve Lumière Kardeşler'in yıllar sonra yapacağı gibi, yaptıklarını halka gostermek istiyordu.

Ancak tren Paris'e vardığında Le Prince trende değildi, cantaları da yoktu. Ne Dijon istasyonunda ne de trende herhangi bir tuhaf davranış bildirilmemiş ve yol boyunca herhangi bir ceset bulunmamıştı. Le Prince iz bırakmadan ortadan kaybolmuştu.
Bugune kadar bu garip olayla ilgili bilinen tek gercek şey bu. Ancak ortaya bir suru teori atıldı ve en yaygın olarak kabul edilenleri ise şunlar: Le Prince ’in milyonlarca dolar borcu vardı ve iflasın eşiğindeydi. Kendini kapana sıkılmış gibi hissettiği icin intihar etti.

Bu teori kimileri tarafından kabul ediliyor ancak bazı kişiler de ailesine bağlı ve Amerika ’ya hatta New York gibi bir şehre taşınabilen birinin borcu olmasının ya da intihara surukleyecek kadar borcu olmasının imkansız olduğunu duşunuyor. Ayrıca Le Prince, icatlarını insanlara gostermeyi dort gozle bekliyordu.
İddialara gore kardeşi Albert ’in Le Prince ’e oldukca fazla borcu vardı ve bu yuzden kardeşi onu oldurdu.

Hem borc olayı hem de Le Prince ’i canlı goren son kişi kardeşi olduğu icin bu komplo ortaya atıldı. Ancak aralarında bir husumete ya da borca dair hicbir ipucu yoktu. Ayrıca geriye kalan mektuplarda Le Prince ’in, ailesine ve kardeşine oldukca duşkun olduğu goruluyor.
19. yuzyılın patent savaşları Le Prince ’i bitirdi.

Pek cok kesim, hatta Le Prince ’in eşinin bile desteklediği bu teoriyi yanlış bulanlar da var cunku o zamanlar dunya capınca kamera icat eden, Le Prince gibi hareketli fotoğraflarla uğraşan cok kişi vardı. Edison ’ın Le Prince ’i oldurmek ya da oldurtmek icin herhangi bir nedeni yoktu.

Louis Le Prince'e tam olarak ne olduğunu muhtemelen asla bilemeyeceğiz. Ancak her halukarda, trajik sonuna rağmen Le Prince sinema tarihine buyuk ve kalıcı bir katkı yaptı. Kesinlikle "Sinemanın Babası" unvanını hak ediyor.
Kaynaklar: DailyBeast, The TrueCrime Database