Hikayeciliğimizin onde gelen isimlerinden olan Omer Seyfettin pek cok eseri edebiyatımıza kazandırdı. Efruz Bey bunlardan sadece biridir. Yalnız ve kimsesiz olen Omer Seyfettin'in olumu de hayatı kadar cilekeş oldu. Olumunun ardından Omer Seyfettin ’in cansız bedenini kadavra olarak kullanmak istediler. Cunku hastane onu kimse tanımıyordu. Kendisini gomduğu yalnızlık, onu insanlardan tamamen uzaklaştırmıştı. Sahipsiz bir olu olduğunun duşunulmesi, kadavra olmasına yetmişti. Unlu yazarın cesedinin etrafında tıp oğrencileri toplandı. Fotoğraf cekildikten biraz sonra da bir hastane hademesi geldi ve cesedin başını kesti. Fotoğrafı kutuphane memuru cekmişti. Ertesi gun fotoğraf gazetelerde yayınlandı ve Omer Seyfettin ’i tanıyanlar hastaneye akın etti. Başı olmayan cesedi almak istediler; ama artık her şey icin cok gecti. Olesiye ofkeli kalabalık bir cemaatin huzurunda cenaze namazı kılındı ve Kuşdili ’nde toprağa verildi. Ancak hala rahata eremeyecekti. Mezarının bulunduğu Mahmud Baba Haziresi ’nin uzerinden yol gececeği gerekcesiyle mezarı 23 Ağustos 1939 ’da Zincirlikuyu Mezarlığı ’na taşındı. Olumunun uzerinden 21 yıl gecmişken, kemikleri, Asya ’dan Avrupa ’ya gecti. Yalnızlığa mahkum bıraktığı gocebe ruhu, belki de gezmeye doyamamıştı, kim bilir… Bıraktığı onca eser, hikayelerinin golgesinde yaşadığı yalnızlığıyla bir Omer Seyfettin gecti bu dunyadan…