Her şey bitmiş gibi nazlanıyorsun ey nefis! Sanki cennetten mujde geldi. Cehennemden hÂlÂs oldun, bu ne hÂl?
Hicbir şey bitmiş değil. Olum vakti gelinceye kadar ibadet ve taat gerek insana.
Hicbir şey bitmiş değil ey nefis!
Kum saati, son tanesini bırakmadı diğer kutba.
Bomboş kalmadı daha gozlerin. Cukuruna kacmış gozlerin bir noktaya dikilmiş halde fersiz kalmadı.
Belki daha vakit var.
Hicbir şey bitmiş değil.
Ne gunahların icin af fermanı yazıldı, ne cennetten bir muştu uveyki kondu pencerene, ne de gaybten bir ses duydun "Kurduldun!" diye. Duysan bile nereden biliyorsun bunların şeytanın hileleri olmadığını.
Oyleyse ne diye kibir dağlarında dolaşırsın? Nicin inmiyorsun kulluk duzluğune, kalb
diyarına. Başını nicin secdeye koyup inlemezsin, "YÂ Rabbi gunahlarımı affet!" diye.
Hicbir şey bitmiş değil.
Cilen tamamlanmadı. Sıkıntıların son bulmadı. Gevşeme…
aaaafizik gerilimini sağlam tut ve onu dÂima muhafaza et.
Ama senin bundan nasibin pek azdır. Zîr sen haddi aşmayı, ihlÂs ve samimiyetle ibadete tercih edersin. Ve başını alıp nice yÂd ellere gidersin. Bunun icin bir omur boyu kayıptasın, hedersin ve baştan aşağı kedersin....
Hicbir şey bitmiş değil.
Bitti zannediyorsan, sen bittin. Gozyaşların bitti. İniltin tukendi. Gafletin huşyÂr gozlerini yendi. Kapandı basiretin. Gulerken sûretin, komurleşti sîretin…
Hicbir şey bitmiş değil.
Daha cok inilti ve efgÂnın var onunde. Hem nice inilti orgulu, dokulu mahzenlerin. Ve o dehlizler icinde akan nice kuruntu ve gozyaşı sellerin....
Duşme!
Surcme!
Dikkat et!
Ve her şey bitti deme.
Sakın ipi goğuslediğini soyleme. O bir vehim. Kopan parcaları lehim bile etmedin. Bunlar basit lehim işi değil. Kaynak işi. Hem de sağlam bir kaynak....
Sen kaynağı unuttun. Yanlış yolu tuttun, bir yudum suya hasretken. Dudakların mÂnÂdan kupkuru. Daha da kuruması icin şehveti sectin, malı, menalı, şohret-i kÂzibeyi sectin. Ve serap dolu şişeleri veya seraptan şişeleri ağzına diktin ve solduran korları, ateşleri, alevleri ictin…
Halbuki yolunda nice engeller var daha. Ama bir tek vaha yok.
Araman gerekirken o vahayı; sen bitmeyi sectin. Ve baş aşağı gittin bir omur boyu.
Aşk kanatlarını cıkardın veya yoldun iki omuz başlarından.. bir Tuba ağacını kokler gibi cennet bayırlarından. Sonra onu bir kenara attın.
Sonra yeis kanatlarını, kin ve ofke şahballarını taktın. Yani kendini şeytana sattın. Ardından kendini yedin bitirdin. İcindeki butun iyilik ve guzellik duygularını ısırdın, kopardın, ciğnedin ve benliğinden yaban otları gibi dışarı attın. Sonra tukurdun bir de....
Halbuki umidin Bir'de, Tek'te, YÂr'da, Dost ve Enîs'teydi.
LÂkin ozun, kalbin; sisteydi, pustaydı, kaostaydı o an....
Sen ışığı bırakıp karanlığı sectin boylece. Karanlık ve zifir ictin.... Yani hev ve heves ektin oz tarlana. Evvelki hÂlince yakîn toplaman gerekirken yaktın kendini, kin bictin, ofke bictin.
Hicbir şey bitmiş değil ey nefis!
Sana ulaşsın bu sesim, kısık nefesim.
Sakın aldanma!
Başını secdeden kaldırma. İnle bir omur boyu. Kopkoyu semavî bir renk, Hakk'ın boyasıyla boyan. Seni solduramasın ne vehim, ne şuphe, ne zaman, ne mekÂn…
Ezanla uyan mahşer gunu.
Sana rehberlik etsin Hz. Muhammed Mustafa (sas). Seni alsın, tutsun elinden, gecirsin haşr, mahşer ve mîzan ilinden. Cennetu’l-Firdevs'e erdirsin. Orada Âb-ı hayat, kevser icirsin, mest u hayran kendinden gecirsin.
Boylece dunya sancısı, ardından kabir, haşir, mahşer, sırat sancısı, korkusu dinsin.
O zaman belki bir parca 'oh' diyebilirsin. Her acı bitti, her elem yok oldu, ızdırablar son buldu, diyebilirsin.
Ama şimdi,
hicbir şey bitmiş değil.
Bunu bil
Bunu Bil
Garip Olaylar0 Mesaj
●57 Görüntüleme