Senin şefkat, plan ve ufuk ile dopdolu olan, bizden belki de sakladığın dunyanı keşfetmeye calışıyorum. Halbuki icinde sakladığın, bazen de bastırdığın duygularını bana acsaydın, gozlerimin icine bakıp, gulumseyip başımı okşayıp, bağrına bassaydın, senin kıymetini buyukluğunu daha erken anlayacaktım.

Sevilmek ve sevildiğimi hissetmek istiyorum. Sen bana sevgini gosterdikce, sana daha yakınlaştım. Gordum ki kalbin bizim sevgimiz ve geleceğimizle ilgili ve dopdolu.

Beni dinlemeni ve bana kıymet verip sırdaşım, arkadaşım gibi olmanı arzu ediyorum. İhtiyaclarım ve sıkıntılarımı sana rahatca soyleyebilmeliyim. Doğru ve yanlısı oğrenmeli ve ikna olmalıyım.

Yoksa inanmadığım emirlerini yapmakta zorlanıyorum ve bunlar bende kalıcı alışkanlıklar haline gelmiyor.

Olculu şekilde elimi tuttun, cok fazla ve gereksiz iltifatlarda şımartmamaya, otorite kurma uğruna gereksiz mesafe bırakmamaya gayret ettin.

İltifatların ve fırcalarındaki olcu ve denge bana sarsılmaz bir karakter kazandırdı bir başarımı fark edip, iltifat etmen, belki senin bir dakikanı alıyor, fakat onun mutluluğu ve ruzgarı beni omur boyu etkiliyor ve(babam şoyle yapmıştı, demişti) diyerek bu kıymetli hediyeni omur boyu kullanıyorum.

Eğer hatalarımı duzeltmek icin dayak yolunu secseydin korkar, siner, donuk bakışlı, icine kapanık bir insan olur, sokaklara belki kopru altlarına doğru yuvarlanır giderdim.

Ne olur gunde bir dakika bile olsa bana gulumseyerek başımı okşayarak beni kucaklar mısın?