Bu olayı anlatırken hala daha tuylerim kalkıyor ve ağlamamak icin kendmi zor tutuyorum. Fakat bunu bilmenizi isterim ki benim başımdan boyle bir olay gecti ve ben bu olaydan sonra bir daha ruh cağırmamak uzere yemin ettim! İsteyen inansın istemeyen de inanmasın birini inandırmaya da zorlamıyorum zaten!! Adım belli, adresim belli, saklamıyorum onlar da yayınlansın!
Bundan beş altı yıl once, ben daha o zamanlar 14-15 yaşlarında iken, bir yaz gunu aynı mahhallede oturduğum bir arkadaşımın evinde 4-5 kişi ruh cağırmak icin taplanmıştık. O zamanlar da bu ruh cağırma olayları cok moda idi. Herkes birbirine hikayeler anlatıyor, ruh cağırıyor, başından gecenleri anlatıyor ve coğu zaman da korkutmak icin kafadan atıyordu. Yani şahsen ben hic inanmıyordum. Bir cok defa da ruh cağırmıştık ve hepsi fiyasko idi. Hatta bir coğunda aramızdan birini kurban belirleyip onu korkutuyorduk. Ortada bir şey yokken ruh gelmiş gibi yapıp o secilen arkadaşımızı korkutmak icin ruh cağırıyorduk.
Herneyse, fakat bu son ruh cağıracağımız zaman gercekten aramızda, ne secilmiş bir kurban, ne de numara ceken biri vardı! Saat gecenin ucuydu ve arkadaşımızın anne ve babası uyuyordu. Biz de evin oturma odasına tam teşkilat yerleşmiştik. Gercekten herkes o ortamdan biraz da olsa urkmuştu ve herkes cidden ruh cağırmak istiyordu. Derken hazırlıklar bitmiş ve Klasik ruh cağırma olayı başlamıştı. Uzerinde harfler ve birtakım gerekli yazılar falan bulunan buyuk karton kutu, uzerinde okunmuş fincan, dualar falan işte herşey hazırdı ve herşey ciddi bir şekilde yapılıyordu. Ben de biraz gerilmiştim artık cunku herşey gayet ciddi ve bilincli idi. Ne kadar da inanmasam boyle şeylere gene de ya gelirse diye bir heyecan vardı icimde.
Artık ruhun gelmesini bekliyorduk. Herşey yapılmış, ruh belirlenmiş, dualar okunmuş, herkesin işaret parmağı fincanın uzerinde bir hareket bekliyorduk. 10 dakika gecmeden fincan kıpırdamaya başladı. O anda herkes bir birine suc atmaya başladı, parmağınla kıpırdatma şu fincanı, ben kıpırdatmıyorum ya gercekten kim kıpırdatıyor gibisinden ama kimse kıpırdatmıyordu! Derken sorular başladı ve fincan bize bu soruları cevaplıyordu. Yanıtların hepsi doğruydu! En son artık oyle sorular soruyorduk ki aramızdaki şahısların bilemeyeceği turden şahsi sorular, fakat onları da biliyordu! Cok korkmuştuk!
Evin sahibi olan arkadaşımızın boyle şeylere cok zaafı vardı ve cocuk birden ağlamaya başladı! Bu arada belirteyim ruh cağıranların ben dahil hepsi erkek. Cocuk cok kotu olmuştu ve kurban olarak secilenin kendisi olduğunu sanıp bize yalvarıyordu. Artık oyun oynamamızı, cok korktuğunu, bu kadarın aşırı olduğunu soyleyip duruyodu ve ağlıyordı! İşte o an korkum 2 ye katlanmıştı. Atık ruhu gondermeye calışıyorduk ama o da gitmiyordu. Ruh gitmeden de fincanı kaldıramıyorduk. Ev sahibi arkadaşımız git gide fenalaşıyordu ve resmen ağlıyordu haykıra haykıra, benim de gozlerimden yaş gelmedi desem yalan olur yani!!
Oyle bir an oldu, arkadaşımız dayanamadı artık ve herkese kufrederek fincanı kaldırdığı gibi pencereden dışarı yola fırlattı. Fincan kırılmıştı. Boylelikle ruh cağırma olayı da bitmişti tabii ama herkesin icinde bir endişe vardı ve o arkadaşımıza ne yapıyorsun sen gibisinden bakıyorduk endişeli gozlerle. Ev sahibi arkadaşımız hala daha sovuyordu ve siz arkadaş değilsiniz diye hem bize hem de ruhlara kadar sovuyordu. Allahtan anne babası gurultuye uyanmamışlardı. Bizde daha fazla gurultu rezalet cıkmadan yavaş yavaş evlere dağılmanın iyi olacağını anlamıştık. Oyle boyle herkes kendi evine gitti ve yattık uyuduk.
Ertesi sabah kalktığımda mahallede bir bağırışmanın olduğunu duydum. Bu sesler ruh cağırdığımız arkadaşımızın evinden geliyordu. Herkes ağlıyor, bağırıyor ve sağa sola anlamsızca koşuyordu! Ben resmen şok olmuştum! Ruh cağırdığımız evde oturan o arkadaşımızın babası uyurken sabaha karşı kalp krizi sonucu vefaat etmişti!!.....