-Cok da gencti kızcağızım,o saclar,surmeli kaşlar,okka gibi bir burun.. . Rahmetli cok da guzeldi.
-Balkondan aşağı atlamış.O kadar yuksek yerden atlar da insan sağ kalır mı hic?..Daha o saniyede canı cıkmış. Kafası paramparca olmuş. Akan kanı gorseydiniz oraya duşer kalırdınız. Temizlemek icin uc kişi tam yarım saat uğraştık.
-Annesi cok disiplinli bir hanımdır,kızının karnesini gorunce, galiba biraz hırpalamış!
-Ayol,.Şaziye hanıma da diyormuş ki “tek kelime bile soylemedim, yuzlemedim utanmasın diye.”
-Tabiî,tabiî şimdi oyle diyecek. Kabahati uzerine almak ister mi hic?
-Ne bileyim ,ben de babası dovdu,diye duydum.
-Her sene takdirname almaz mıydı Kıymet? Bir kere de kırık not getirse n’olur yani. Bizim oğlanın tam altı kırığı var,dovelim mi cocuğu biz de?
Gulcan, Kıymet’in en yakın arkadaşıydı,daha doğrusu sırdaşıydı. Ona her şeyini anlatırdı. Aynı sınıfta ve aynı sırada otururlardı, aralarında gizli hicbir şeyleri yoktu. Gulcan, Kıymet’in Ekrem adında bir universite oğrencisine aşık olduğunu,onu cılgınlar gibi sevdiğini biliyordu.. Ekrem ,derken dudaklarından sanki binlerce Ekrem dokuluyordu. Kıymet’le Ekrem’in yaklaşık iki senelik bir beraberlikleri vardı.
Olaydan bir gun once Kıymet Gulcan’a gitmişti. Her halinden sinirli ve uzgun olduğu belli oluyordu. Devamlı “of” cekiyor,yerinde duramıyordu . Nesi olduğunu soran Kıymet’e kızgınlıkla:
-Bana hicbir şey sorma,konuşma benimle!..diye bağırmıştı .
İlk defa boylesine kaba ve kırıcıydı. Gulcan’ın darıldığını gorunce,hemen boynuna sarılmış ve:
-Off,ne kadar da alcakım,boyle bir gunde en yakın arkadaşımı kırdım. Yalvarırım affet beni. demiş ve cantasını acarak bir mektup cıkarıp Gulcan’a vermişti.
-Bunu okuduğun zaman beni anlayacaksın,senden son kez bir ricam olacak, o da ne olursa olsun bu mektuptan kimseye bahsetmeyeceksin,buna bir nevi vasiyet de diyebilirim…
Sonra da izin isteyerek eve gitmişti. O gidince Gulcan, mektubu acıp okumuştu,ama o zaman ne demek istediğini pek anlamamıştı. Sadece korkunc bir şeyler olacağını seziyordu. Şimdi bir kere daha Kıymet’in mektubunu okumak icin actı:
“Gulcancığım,
Bu gece bir turlu uyuyamadım,sağa dondum olmadı sola dondum olmadı. Kendimi zorlamalarım bir netice vermeyince sana bu mektubu yazmak icin yataktan kalktım.Saat 05,10 . On beş gun oncesine kadar ne sana ne de başkasına hic yalan soylememiştim . Sana anlattığım uydurma hikayeleri duşundukce doğrusu kendimden utanıyorum.Belki gercekleri karşılıklı olarak konuşabilseydik her şey kolayca cozumlenirdi.
Ekrem’i nasıl sevdiğimi bilirsin,sanırım bunu soylemeye gerek yok.İşin ilginc tarafı her şeye rağmen onu hÂl cok seviyorum.Hem de eskisinden de cok!Sen onunla aramızın nasıl olduğunu sorardın,ben de cok iyi olduğunu,bana şoyle guzel sozler soylediğini ,şu hediyeleri aldığını,benim icin guzel şeyler duşunduğunu anlatırdım.Son on beş gundur anlattıklarımın hepsi yalan,yalan…
O gun Ekrem’le gene eski yerimizde buluşmuştuk.Hava biraz sisliydi.Bu tur havalarda bazı insanlar cok kotumserdirler,ama bana tum varlıklar cok guzel gorunuyordu.Ekrem,sağ eliyle vucudumu sardığı zaman,orada guven duyduğum goğsune başımı yasladım.Boyle yurumeye başladık.Gezdiğimiz yerler hep bildik yerlerdi,cunku daha once defalarca buralarda dolaşmıştık.Bir de baktık ki Ekrem’in “Aşk sığınağımız” dediği yere gelmişiz.Burası kendiliğinden oluşmuş doğal bir kulubeydi.Belki de doğanın bize bir armağanıydı.Oturmayı teklif etti.Oturduk.Biraz sonra elimi tuttu ve:
-Sevgilim ellerin terlemiş,ama senin terin de guzeldir,ben senin her şeyini seviyorum,dedi ve ihtirasla ellerini opmeye başladı.
Oradan cıkıp bir cayhaneye geldik.Bir ara Ekrem ,masadan kalktı.Ceketi iskemlede asılı duruyordu.O gittikten sonra bir ara gozum ceketine takıldı kaldı.Bir turlu gozlerimi ceketten alamıyordum.İcimdeki bir ses ceketin ceplerini karıştırmamı bana soyluyordu.Bunun doğru olamayacağı duşuncesiyle bu sesle bir muddet mucadele ettim.Ama yenik duştum.Mutlaka ceplerine bakacaktım.Hani derler ya “icime bir kurt duştu” işte onun gibi bir şey.İc cebine elimi soktum,bir cuzdan vardı,aldım.İcini actım,orada benim fotoğrafımı gordum.Sevindim ve onu sucladığım icin de kendimden utandım.Ancak cuzdanda gizli bir bolme olduğunu fark ettim.Orayı da actım.Bir de ne goreyim!..Bir resim,bir kız resmi…Arkasında da Sevgili Ekremime… diye yazıyordu.Sanki başımdan aşağıya kaynar sular dokulmuştu,şok gecirdim birden…Kendime gelince cuzdanı yerine koydum,biraz sonra da Ekrem gorundu.Bir iki dakika gecince de gitmek istediğimi soyledim.Şaşırmıştı,cunku daha geleli ne olmuştu ki..Ama sesini cıkarmadı ve kalktık.
Daha sonraları Ekrem,okul cıkışlarında beni gormeye geldi,ama ben dolaşma tekliflerini her defasında reddettim.Bunun nedenini de ona soylemedim.Belki kendiliğinden anlamıştır, sert cıkışlarımın nedenini.Gururum incinmişti. Aldatılmanın bu kadar acı verdiğini bilmiyordum.Butun isteklerimi,hayallerimi ona bağlamıştım.Onunla kurmuştum dunyamı.Oyle bir dunya ki kotuluklerden, cirkinliklerden ve tabii ki ihanetlerden uzak…
Her gecen gun gerceklerin verdiği acım artıyordu.Kurtuluş kimde,nerede diye sordum kendi kendime.Beni Ekrem’den ne kurtarabilirdi,ya da acılarımı dindirecek bir ilac var mıydı?
Karanlıklar icinde kaybolduğumu,karanlıkları kendime arkadaş bellediğimi,bir geceden başka bir şey olmadığımı duşunuyordum.Cunku guneşim sonmuş bitmişti.
Guneşim nasıl olduyse ben de oyle olmeliydim.Nereye baksam olumu goruyorum.Olum kokar mı ama bana her şey olum kokuyor.Oylesine alıştım ki olume,ondan hic korkmuyorum,aksine onu arzuluyorum.
İstiyorum ki olum ana alsın beni kucağına.Uyumak istiyorum o huzur dolu kucakta! Uyursam ıstırap,acı,dert her şey ama her şey bitecekmiş gibi geliyor bana.
Bir cıkmazdayım.Bu cıkmazın sonunda ise olum ana beni bekliyor.Ya bu rezil yaşamı surdurup acıyla kavrulacağım ya da olum ananın kucağında aydınlığa kavuşacağım.Sabahlar gelsin artık…”
**************
Bir gun Gulcan,kendisini ziyarete gelen gencin adının Ekrem olduğunu duyunca afalladı.Ne diyeceğini,nasıl davranacağını bilemedi.Ekrem konuşmaya başladığında,”Hic utanma yok bu adamda” diye duşundu.
-Kıymet’i gunlerdir goremiyorum,merak ettim.Sizden cok soz ederdi.Belki ne yaptığı hakkında bana bilgi verirsiniz diye rahatsız ettim.
Gulcan bu kadar pişkinlik karşısında bağırmamak icin kendini zor tutuyordu.Kin ve nefretle baktı karşısındaki gence.Ekrem bu bakışların anlamını biliyordu ama gene de nedenini cıkaramıyordu.O devam etti:
-Aklıma gelen son bir ihtimal var,ama boyle bir şey yaptığına ihtimal bile veremem,ancak gene de soyleyeyim

Gulcan’ın şaşkınlığı,uzuntusu arttıkca artmıştı.Ne demeliydi,nasıl soylemeliydi. Cocuk bir cevap bekliyordu,bir şeyler soylemek zorundaydı.En iyisi tum mahallelinin zannettiğini Ekrem’e soylemek diye duşundu ve oyle de yaptı:
-Bunu soylemesi bile bana cok zor geliyor,ama…Gazetelerden okumadınız mı?Maalesef Kıymet,karnesinde birkac tane zayıf notu olduğu icin yaşamına son verdi.Yani intihar etti…dedi.