Her gece, goğsumun duvarlarına efsane guluşlerinle oturur, sallarsın aşk salıncağında
Her gece, mavi denizlerimden sular taşırsın sen, yakamoz opuşlerinle gonul yapıma
Her gece, ruzgarlara direnen mum ışığıma bir golge,bir bilge olursun perde yureğinle
Bakışlarınla huzun bir soğut golgesine serer carşafını ve sen sokulursun ruhuma, koynuma
Ben seni duşundukce kuyulardan tohumlar cıkarır, ekerim aşk ciceklerini gokyuzu tarlalarına.


Adına soylenmiş, ruhuna bestelenmiş butun şarkılardan bir sevgi kulesi kurarak seni gozlemeye başladım sevda kalemizde. Kımız acıların kadehleri şerefine kalkıyor, yaman yalnızlığıma kılıc sallıyorum seni duşundukce. Elveda dediğim tum sevdaları tıkarak zindanlarına gozyaşı mendilimi yıkıyorum pınar gozlerinde.
Ne zaman dilinden bir sozcuk duşse seninle tamlanıyorum. Ruzgarın getirdiği bir cicek tohumu oluyorsun bende. Ne zaman dilinden duşen bir harf olsan yureğini yazıyor kalemim, buzlar cozuluyor sarkıtlarımdan. Ne zaman incecik dallarına tutunsam kanıyor zaman kapsulleri ve ıslanıyorum şiirlerinden. Yuzumu mavi guluşlerin yalıyor, seneler asırlar ekleniyor omrume, sen ne zaman dudaklarıma eğilsen.
Bakışlarının odullerini kaybettiğim anlarda icimde yuzlerce cocuk ağlar ve eksik kalmış bir roman gibi koşelere atılırım. Sesinin kristal zerreciklerini hissetmediğim an, ele avuca sığmaz bir pervane boceği olur, yoksul evlerin karanlıklarında saklanırım. Sevinclerim eskirse yureğinde, karartma gecelerine doner odam, sarmaşıklar ağar yorgun penceremden, menekşelerin rengi silinir yureğimden.
Sınırlarımın seni cevreleyen yaklaşımlarında duruşlarımın ve susuşlarımın kapsulleri patlamakta gunlerdir. Bu deniz ulkesinde dalgaları cağırarak carpamazsın şiirlerime. Beni vuracaksa gozlerin vursun. Ben senin icin karanlık bir gok altında ciceklerle bezeli bir dunyayı yaşıyorum. Bir yaz akşamıdır kadehimizden dokulen sozcuk damlalarımız ve ıslatır ellerimizi tutkumuz. Pembe yuzunde ofken yeşerirken bulutlarını kovarım goz yaşlarımla tapılası yureğinden. Goğum senin, guluşlerin benim olur birden opmelere doyamam ateş topu dudaklarından.
Her gece, goğsumun duvarlarına efsane guluşlerinle oturur, sallarsın aşk salıncağında. Her gece, mavi denizlerimden sular taşırsın sen, yakamoz opuşlerinle gonul yapıma. Her gece, ruzgarlara direnen mum ışığıma bir golge,bir bilge olursun perde yureğinle. Bakışlarınla huzun bir soğut golgesine serer carşafını ve sen sokulursun ruhuma, koynuma. Ben seni duşundukce kuyulardan tohumlar cıkarır, ekerim aşk ciceklerini gokyuzu tarlalarına.
Yureğimizdeki renk cumbuşlerine binlerce cocuk salarak denizleri ve kuşları ciziyoruz parklarımızın duvarlarına. Yaşamıyoruz diye bizi yok sayanlar, sevişmiyoruz diye yuzumuze kapanan kapıları direnc yumruklarımızla dovmedik mi, kilitlerini sevgi gurzumuzle, opuşlerimizle kırmadık mı? . Biz sarıldıkca menekşeler buyur kuytularda ve her gece bir ciceğin tohumu oluruz. Gozlerimizdeki kor kuyular ve yureğimizdeki sularla gol olur, ırmaklara dokulur, denizlere dolarız bu aşk atlasında.
Unutulmaz sevinclerin coşkularında yeryuzunun tum mavilerini kucağına taşırdım senin. Seni sevdikce dalgalarına koyardı başını ayrılıklar. Seni soluklamak icin yeniden korukledim şu yorgun yureğimi ve goğsundeki koruk uzumlerle yuruyorum sevgi bağlarına. Al beni kuytu derelerine, ciğne bedenimi yeni sevinclerle.Uyansın yeryuzunun tum bocekleri, gozlerindeki yağmur gollerinde birlikte cekelim bu aşkın kureklerini
Sensiz susuşlarımın akrep duruşlarında yelkovan donuşler yaparım gecelerimin hasret saatlerinde. Omzundaki yuklere bir sırt verebilsem, terini silebilsem diyorum dinginliği aradığın anlarda. Opup opup dudaklarıma suruyorum pamuk ellerini, koklamalara doyamadığım saclarını, sarmalara sevdalandığım bedenini kucaklamak ister gibi.
Koparılmış nice takvim yapraklarına bir daha bakmak istemez insan. Yarınların tespihleri cekilirken omur koltuğunda bir daha gelmez dunku nisan. Avuclarımızdaki buyu, yureğimizdeki kor alev ve duşlerimizdeki mevsimlere koşuyorum seni her ozlediğimde. Omrumun takvimleri seninle tamlanıyor, ruhumun ateşleri aşkınla harlanıyor cunku bir tanem.