Yalnızım, hem de cok yalnızım, feryad-u figan etmek istiyorum herkese herşeye. Etrafıma bakıyorum herkes kendi aleminde. Bana bakıyorlar, ama gormuyorlar; figanımı duyuyorlar, ama anlamıyorlar. Arıyorum kendimi, benliğimi, her şeyimi, ama her şeyimi, icimde kopan fırtınaların yanağımdan suzulen gozyaşlarımın sebebini bulamıyorum. Ama biliyorum bir şey var, bana yol gosterecek. İcine girmek istiyorum, fakat bu gucu kendimde bulamıyorum. Duyuyorum, goruyorum, anlatamıyorum.
Şaşkınım, cok şaşkınım. Duygularım depreşiyor. Korkunc cığlıklar inim inim inliyor beynimde. Tıkamak istiyorum kulaklarımı, kapatmak istiyorum gozlerimi ebediyyen...
Hayır! Olmuyor, olmuyor, yapamıyorum, artık hic bir şeye soz geciremiyorum. Ne ruhuma, ne de bedenime.
Fakat, onlar aramak istiyorlar ruhumdaki burcu burcu kokan goncaları, bedenimdeki, narinliği, inceliği. Cok inatcılar cok. Yeniliyorum kendime.
Sonra sisli dumanlı karanlık bir odaya giriyorum. Koşe bucak gizlenen bir oyuncu cıkıyor sahneye. Titrek dudaklarından dokulen fısıltılar beni bana anlatıyordu, sanki.
Ben hayatın dort mevsimini yaşayan isyankarlığın, ağırbaşlılığın, her turlu duygunun hakimi olan gencliğim, genc neslim. Aramalıyım ayaklarım yara bereyle dolsa da, ellerim tutmaz vucudum işe yaramaz olsa da. Cunku bulmalıyım gerceği, mutluluğu, olgunluğu, huzuru ve en onemlisi feryadımı duyurmalıyım. Kulakların pasını, gozlerin kara perdesini kaldırarak, kendimi anlatarak.
Bu fısıltılar gunlerce susamış toprak olan ruhuma bardaktan boşanır gibi hoş bir şırıltıyla yağıyordu. Dilerim yağmur damlacıklarına doğan guneşler, onları pırıl pırıl parlatıp mucevherlerden ayırt edilmeyecek hÂle getirir
Arayış
Garip Olaylar0 Mesaj
●51 Görüntüleme