Genc adam, işe giderken hergun yolunun uzerindeki gullerle dolu bahceye bakmadan gecemezdi. Her sabah o rengarenk guller icini neşeyle, sevincle dolduruyordu. Gunler gectikce gullere bakan gozleri, bahcedeki eve takılmaya başladı.Cunku, son gunlerde o evde, tul perdenin gerisinde bir genc kızın siluetini goruyordu. Her gecisinde gullere ve pencerede belli belirsiz gorunup kaybolan genc kıza bakmadan edemiyordu.

Bir sabah her zamankinden daha erken yola cıktı. Bahcenin onune geldiginde yureğinin titrediğini, icinin urperdiğini hissetti; her gun tul perdenin arkasında gordugu kız, bahcede gulleri suluyordu.
Guzel kız, genc adamı gorunce yuzu kızararak iceri kactı.
Genc kızın hayali gozlerinden kaybolmasın diye gayret eder gibi gozlerini sabit bir halde bir gule dikerek oylece kalakaldı.
Gorduğu guzelliğin etkisinde kalıiş, sevdalandığını duşunuyordu. Genc adam, artık hergun bir oncesine gore biraz daha erken geciyordu, kızı tekrar gorurum umuduyla.
Fakat tullerin gerisinde gorunup kacan bir siluetten başka şey goremiyor, kahroluyordu. Genc kız da her sabah heyacanla tuller arkasına geciyor, genc adamın gelmesini bekliyordu.
Bir gun, genc adam bahcenin onunden gecmedi. Genc kız gun boyunca boşuna bekledi. Ertesi gun, daha ertesi gun yine boşuna bekledi, genc adam gelmedi.
Genc kızın yureğine huzun doluyordu. Başka bir gun, yine umutsuz gozlerle yola bakarken, bir grup insanın omuzlarında tabutla gectiklerini gordu genc kız.
Aklından gecen korkunc duşunceden tum vucudunun titrediğini hissetti, yureği sıkıştı; yoksa genc adam olmuş muydu !..
Genc kız yine hergun tullerin arkasına geciyor, boş gozlerle dışarıya bakıyordu. Yuzu de, artık bakmadığı, sulamadığı gulleri gibi soluyordu. Genc adam bir gun yine gecti bahcenin onunden.
Bir aydır yattığı hastaneden sonunda cıkmışs, ilk iş olarakta gullu bahcenin onune gelmişti. Ama umit icinde geldigi bahcenin onunde, gulen yuzu asıldı; bahcedeki guller solmuş, pencere kara perdelerle sımsıkı kapatılmıştı.
Genc adam yolda oynayan cocuklara sordu; "Bu evde kimse yaşamıyor mu? " Bir cocuk; "İhtiyar bir kadın yaşıyor." dedi.
Genc adam cevabını duymaktan korkarcasına, başka bir soru sordu; " Burda yşsayan genc kız ne oldu?" Cocuklardan biri atıldı; "O oldu." dedi,
genc adamın yana duşen kollarını, yaşaran gozlerini gormeden başka bir cocuk atıldı; "Verem olmuş, dun oldu."
Yıllar sonraydı, kucuk bir cocuk heyacanla annesiyle babasının yanına koştu, guller arasında, sallanan sandalyede oturan ihtiyar adamı gostererek bağırdı; "Dedem guluyor, dedem guluyor baba !..
" Koşarak ihtiyarın yanına gittiler, gulerken hic gormedikleri yuzune baktılar. Elinde bir gul olan ihtiyar adamın yuzune, gercekten bir gulumseme yayılmıştı; biten bir hasrete seviniyormuş gibi, yıllardır gormedigi birine kavusuyormuş gibi mutlu bir gulumseyişti bu.
Fakat gozleri kapalıydı...