baba evindeyim ama misafirim artık
Gidiyorum ben!kendi yuvamın dişi kuşu olmaya...
Annem saksılara naneler ekti! Burayı aratmasın diye… Tac yapraklı cicekler hazırladı uzerlerine kurdele bağladı… Ve ceyizindeki tablolardan ayırdı bana…
Dışarıda bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor…
Ben ağlıyorum.
Dışarıda bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor…
Yağmurun sesiyle ağlıyorum…
Odamdayım…
25 yaşımı tamamladığım baba evindeyim…
Misafirim artık!
Bu evde misafirim…
Sayılı gunlerim kaldı kalıcı yuvama ucmama…
Misafir gozuyle goruyor ev halkı beni birkac aydır…
Annem kristal gozyaşlarını saklıyor benden
Usul usul ağlıyor zaman zaman
Babamın yuzu gulse de, ben goruyorum gozlerindeki kederi…
Misafirim artık odamda…
Eşyalar yavaş yavaş kutulara yerleşiyor,odamsa misafir odası olma telaşında…Badana yapılacak birkac kanepe yerleşecek koşeyi ikiye ayıran cam kenarlarına…
Selim’le geldiğinizde bu odada kalırsınız diyor annem…
Bu odada kalacakmışız biz!Misafir odasında…
Az once gecirdim sevdiğimi…
Mutluluk olsa da gozlerimizde;birazcıkta huzun ele veriyordu kendini…
Nasıl gecti yıllar?
Goz acıp kapayana dek gecip gidiverdi…
Nelere şahit oldu evin kıyı bolumundeki bana ayrılmış bu mekan…
Ne mutluluklara, ne huzunlere, ne acılara…
Kucuk dunyam dedim hep odama…
Acılarımı da mutluluklarımı da en derinden yaşadığım yıllarda…
Neleri sığdırdım icine…
İşte şu ahşap sandık, el emeğim! nasılda hevesle yapmıştım. Bittiğinde kucağıma alıp bakın ben yaptım benim eserim diyerek gostermiştim ev halkına…
Gar dolabımda asılı olan giyim etiketleri nasılda hoşuma giderdi onları gelişiguzel iliştirivermek oracığa…
Duvardaki bordurler…
Bahara aşık ben!az mı aramıştım carşıda bahar rengi olmalı baktıkca mutlu olmalıyım diyerek…
Ablam ve yengemin de yardımıyla tam bir gunumuzu almıştı duzene sokmak!
Duvarımdaki papatya tacım kuruyup şekli bozulsa da mutlu ediyor beni her bakışımda…
Duvarlarım…
Acılarımla yumrukladığım duvarlarım…
Dibe vurmayı severdim olumune kanamayı acı cekmeyi…
Kimseye sezdirmeden kimseyi uzmeden…
İcip icip dağıttığım nefret edip kahrettiğim ayıldığımda başımdaki ince sızıdan oteye hicbir şeyin kalmadığı ‘yine guzeliz!’dediğim toyluk yıllarımda…
Şu an sırt yanımda kalan aynam…
Goz yaşlarımın bana ne kadar yakıştığını orda gormedim mi ben!
İlk karın toprağa duştuğunu bu odada kutlamadım mı!
Baharın benim tum hastalıklarıma care olduğunu yine kucuk dunyamda keşfetmedim mi?…
İlk yeğenimi kucağıma verdiklerinde bu yatağa boylu boyunca uzanıp gunluğume not duşmedim mi ‘hoş geldin bebek…pabucumu dama attın!’diyerek…13 yaşındaydım o zamanlar…evden ayrılmama 12 kala…
Mutluluk sarhoşu da oldum…
Huzun ayyaşı da…
Sevdim…sevildim…
Kanadım kanattım…
Ama ben hic bu kadar aşık olmadım…
Hic kimseyi olumune sevmedim..
Seni terk ettirecek hic kimse cıkmadı ki karşıma…
Ama onu sende tanıdın!
Ve tanık oldun mutluluğuma…
Odam halen gideceğimi idrak edemiyor…
5 parmağımı gecmeyecek sayıda gun kaldı benim taşınmama…
Bibloların kaldırılışına,kışlıklarımın yazlıklarımın kutulanmasına,dolaplarımın boşalmasına halen anlam veremiyor ne zamanki taşıma aracı kapının onune gelecek bu oda tamamen boşalacak işte o an ıssız kalacak…
Ağlayacağım…
Odamın ağladığını hissedeceğim…
Gidiyorum ben…
Başka yuvanın dişi kuşu olmaya …
Yeni duzen…iki kişilik kocaman bir yatak…
Mutlu muyum?
Cok…
Ama birazda huzun var icimde…
“Baba evini ozleyecek misin?” dedim bu gece sevdiğime…
“Ben seni istediğimiz gun idrak ettim o evden ayrılacağımı” dedi…
“Sen” dedi gozlerini suzerek…
Duşundum…
İcimde kopan fırtınalara kulak asmadan “bu odanın aynısından evimize de yaparsan ozlemem” dedim!ve gozlerimi kacırarak gulumsedim…
“Yaparız tabii” dedi…
“Hatta şu lambayı da dedim onu da goturelim”…
Sonrasında uzun bir sessizlik…
Cok ozliycem ben burayı…
Burada gulmeyi…
Burada aylamayı…
Buraya sığınmayı…
Hatta burada saklı icilen sigaraları bile…
Misafirlerimi burada ağırlamayı…
Sır kutusu odamı…
Gidiyorum ben…
Duzenini kendimizin belirlediği kocaman bir eve…
Orada ben yokum…
Biz varız…
Artık iki kişi icin yaşayacağım…
Yemekler yapacağım…misafirlerimi salonumda ağırlayacağım…
Cay demleyip balkonumuza cıkacağız…
Ama hanımeli kokusu olmayacak…
Annem saksılara naneler ekti!
Burayı aratmasın diye…
Tac yapraklı cicekler hazırladı uzerlerine kurdele bağladı…
Ve ceyizindeki tablolardan ayırdı bana…
El emeği işlemelerinden…
Evlendiklerinde aldıkları antika radyoyu bana veriyor sen cok seversin eskileri diye…
Dilinde yine turkuler…
Bana oğrettiği melodiler…
İcim acıyor…
Belli etmesem de koyuyor bana gidişim…
Gelin oluyorum ben hem ağlarım hem giderim gibisinden…
Bir cok danteller,oyalanmış havlular…
Krinkıllar,taftalar…
Kutu kutu eşyalar…
Uzerine duşulen notlar…
Kırılacak eşyalar,salon eşyaları,mutfak gerecleri…
Hazırlanmayı bekleyen kınalar…
Davetli listesi..
Anne yemeklerinin yazılacağı kocaman bir ajanda…
Bende senin gibi gibi olucam anne…
Evimin annesi olmaya gidiyorum…
Gitmeme az kaldı!
Her şeyi ozliycem………..
Hoşca kal odam…
Hoşca kal baba evim….
baba evim
Garip Olaylar0 Mesaj
●44 Görüntüleme