Avrupa, Yeni Hayat, bıyık ve mankenler uzerine...
Farkında mısınız bilmem; son donemde başına "yeni" sıfatını alan ne varsa ilgi goruyor. İşte Cem Boyner'in Yeni De*mokrasi Hareketi, işte Orhan Pamuk'un Yeni Hayat romanı, işte bizim Yeni Yuzyıl gazetesi...
Elbette ilgiyi sadece bu sıfata bağlamak haksız*lık olur, ama şu da bir gercek ki, "yeni" olmak başlı başına bir değer, bir sosyal kimlik haline gel*di.
Bu bir toplumsal yenilenme ihtiyacının goster*gesi mi, genel bir kendinden sıkılma, arınma, ka*buk değiştirme, başkalaşma yoneliminin kavram*sal ifadesi mi, bir deri değiştirme paranoyasının yansıması mı?
Belki... (Sahi oyleyse ni*ye Ciller "yeni hukumet" formulune direniyor?)
Şimdi Gumruk Birliği anlaşması ile "yeni" bir "yeniliğe" kavuşuyoruz: "Yeni donem".
Soylenenlere bakılırsa, artık yeni bir yuzyılda, "yeni hayat”ımıza, yine bir demokrasi anlayışı ha*kim olacak.
İyi de, acaba dilimize vuran bu "yeni"liğin, ya*şamda bir karşılığı var mı? Yani biz "yeni"leniyor muyuz?
***
Bu soru, bu aralar bana hep Orhan Pamuk'un Kara Kitap'ındaki Bedii Usta'yı anımsatıyor.
Kitapta Bedii Usta bir manken imalatcısıdır. Hem de mankencilerin atası, piridir. Muzelere Turk leventlerinin haşmetli mankenlerini yapar. Oyle ki, gorenlerin ağzı acık kalır. Ama iş, Şeyhulislam'ın kulağına gidince bu iş, "Allah'la boy olcuşmek" sayılır. Mankenler muzelerden kaldırı*lır.
Bir kenara atılır.
Ama Bedii Usta yılmaz. Evinin bodrumunda kurduğu bir atolyede "evlatlarım" dediği man*kenlerini yapmayı surdurur.
Zamanla memlekette Cumhuriyet ilan olunur. Ortalığı bir batıcılık dalgası kaplar, "yeni" bir do*neme girilir. Beyoğlu vitrinleri "yeni" batılı giysi*leri sergilemek icin mankenlere ihtiyac duyar. Za*vallı Bedii Usta, bir an yıllardır beklediği zafer gu*nunun geldiğini zanneder. Vitrincileri atolyesine davet eder ve onları "evlatları" ile tanıştırır. Ama dudak buker Beyoğlu'nun "yeni" sahipleri... Der*ler ki:
"Ne yazık ki senin mankenlerin gercek Turkler'e benziyor. Oysa Turkler artık Turk değil, baş*ka bir şey olmak istiyorlar. Almak istedikleri as*lında elbise değil, o elbiseyi giyen otekiler gibi ol*ma hayalidir".
***
Gecenlerde yonetmen arkadaşım İlhami Algor, Milliyet'te gorduğu bir "cizgi-haber"den sozediyordu. Gazete, "yeni Euro Turkler"i tanım*larken artık traş makinalarımızın bozulmayaca*ğını, bozulsa da traşsız işe gittik diye kolay kolay işten kovulmayacağımızı, zaten bu arada bıyıkla*rımızı da kesmiş olacağımızı yazıyordu.
Her tercih bir vazgeciştir.
Acıkcası ben, bu son yaptığımız tercihle Avrupa hayali icin nelerden vazgectiğimizi bilmek isti*yorum.
Orneğin bıyıklarımızı kesecek miyiz? Bedii Usta'nın mankenlerini yıkacak mıyız? Başbakanlarımız artık rakiplerine "iktidarsız Mesut" ya da "gelsinler, kucuk Turgut'la oynasınlar" diyeme*yecekler mi? Buna karşılık muhalifler "O, Mesut Bey'i Ozer Bey'le karıştırmış" ya da "Kucuk Tur*gut'la Semra Hanım oynasın" turu cevaplar yetiş*tiremeyecekler mi?
Geyik muhabbetinin boynuzları, Avrupa'nın kapı pervazından gecemeyecek mi?
Bıyıklı Turkler'in, bıyıksız mankenlere imrene*rek baktığı bu "yeni ulke", ne kadar bizim olacak? "Otekiler"e benzeme hayali, vitrini "yeni"lediğimize değecek mi?
Sonunda mankenler mi bize benzeyecek, biz mi mankenlere..?
Tercihimizle aslında kendimizden mi vazgece*ceğiz?
"Yeni"lenecek miyiz?
Avrupa, Yeni Hayat, bıyık ve mankenler uzerine...- can dundar
Garip Olaylar0 Mesaj
●49 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Gündemdeki Konular - Haberler
- Garip Olaylar
- Avrupa, Yeni Hayat, bıyık ve mankenler uzerine...- can dundar